İsmail Gazali
Unmute Gaza Hareketi ya da bir diğer deyişle kampanyası 2023 kasımında New York'taki Guggenheim Müzesi'ndeki bir kıvılcımla başladı. Gazze'deki savaşa karşı çıkan aktivistler, Gazzeli sanatçılar Belal Khaled ve Mahmoud Qassem'ın fotoğraflarından esinlenen İspanyol sokak sanatçısı Escif'in iki grafitisinin yer aldığı iki pankartla müzenin girişini bir süreliğine kapatarak savaşa tepki göstermişti.
Gazze'de acımasız savaşın ortasında güvenilir ve profesyonel Filistinli fotoğrafçılar tarafından çekilen fotoğrafların çoğaltılmasını teşvik etmek gibi parlak bir fikir doğdu. Gazeteciler ve sanatçılar tarafından çekilen fotoğraflar, Gazze'de her gün yaşanan trajediyi anlatırken savaşın insanlar, hayvanlar ve binalar üzerindeki ezici etkilerini gözler önüne serdi. Bu fotoğraflar daha sonra dünyanın en ünlü sokak sanatçıları tarafından grafiti sanat eserleri haline getirilerek özelde Unmute Gaza (Gazze'nin sesini aç) Hareketi genelde ise İsrail'in Gazze'ye yönelik barbarca savaşına karşı çıkanlarca dünyanın tüm metropollerinde büyük ölçekte küresel bir sanat kampanyasına dönüştürüldü. Kampanya, İsrail'in uluslararası toplumun büyük bir kısmının desteği ve suç ortaklığıyla an be an işlediği kanlı suçları ve azgın katliamları durdurmak umuduyla, yakılmış, yıkılmış ve yok edilmiş Gazze'nin üzerindeki sessizlik örtüsünü kaldırmayı amaçlayan uluslararası bir sanat kampanyası haline geldi.
Soykırıma karşı
Unmute Gaza Hareketi açıklamasında kampanya ile ilgi şu cesur ifadeleri kullandı:
Dünyanın dört bir yanındaki pek çok insan gibi biz de yıllardır Filistin'deki durum nedeniyle travma yaşıyoruz. Filistin ateş altında. Gazze'de binlerce sivil ölüyor. Avrupa'daki ülkelerimizin hükümetleri bu soykırımın suç ortağıdır. Bu soykırım karşısında sessiz kalmaları çok acı verici. Dahası, Gazze'nin etrafını kuşatan duvar artık beton bir duvardan çok daha fazlası. İsrail gazetecilerin Gazze'ye girişini engellediği gibi, elektrik ve internet erişimini de keserek eşitliğe izin vermeyen bir medya duvarı oluşturdu. Neyse ki Gazze’de olup bitenleri belgelemek için hayatlarını riske atan çok sayıda foto muhabiri var. Sanatçıları, bu muhteşem gazeteciler tarafından çekilen fotoğraflara MUTE (sesi kapatma) sembolü ekleyerek sanat eserleri yaratmaya davet ettiğimiz yaratıcı bir hareket başlattık. Halkı, bunu kabul etmediğimizi ve suç ortağı olmadığımızı söylemek için küçük bir jest olarak bu eserleri şehirlerine asmaya teşvik ediyoruz.
Kampanya, İsrail'in işlediği kanlı suçları ve azgın katliamları durdurmak umuduyla, yakılmış, yıkılmış ve yok edilmiş Gazze'nin üzerindeki sessizlik örtüsünü kaldırmayı amaçlıyor
Unmute Gaza Hareketi’nin başlattığı kampanya, Belal Khaled, Mahmoud Bassam, Majdi Fathi, Saher Alghorra, Sameh-Nidal Rahmi, Bashar Taleb, Doaa Albaz, Doaa J. Rouqa, Hamdan Dahdouh, Loay Ayyoub, Maryam Abu Dagga, Mahmoud Hams, Mohammed Al Masri, Samar Abu Elouf, Suhail Nassar, Wissam Nassar gibi Filistinli foto muhabirleri ve sanatçılar tarafından Gazze’deki soykırımın ortasında çekilen fotoğraflara dayanıyor.
Grafiti sanatçılarının bu tarihi jesti hem meseleyle ilgilenenlerin hem de sanatçıların hayranlarının bu asi sanatın felsefesiyle olan ilişkisini, bozulmamış kaynaklarına geri dönerek yeniledi. Gratifinin tarihi, ilk insanların mağara duvarlarındaki ve kayaların üzerindeki çizimlerine, daha sonra Sümer, Babil, Firavun, Kenan, Fenike ve Yunan gibi büyük medeniyetlerdeki yaratıcı modellere ve 19., 20. ve 21. yüzyıl devrimlerine kadar uzanıyor. Artık 1960'lı yıllara gelindiğinde, özellikle New York'ta, bu sanatın patlamasına tanıklık eden gergin bir atmosfer hakimdi. Grafiti sanatı, eleştirmenler tarafından grafitinin öncüsü olarak kabul edilen Darryl McRae, nam-ı diğer ‘Cornbread’, ‘TAKI 183’ takma adıyla bilinen Yunan asıllı ABD’li sanatçı Demetrius, ‘Lady Pink’ lakaplı Ekvadorlu feminist Sandra Fabara ve ‘We Are the Youth’ duvar resmiyle grafitiyi pop sanatıyla bir araya getiren Keith Haring gibi isimlerle avangart bir ifade biçimi olarak başladı.
Azınlıkların sesi
Grafiti sanatı ilk olarak mega kentlerin karanlık dehlizlerinde ortaya çıktı. Otoriteye ve sosyal adaletsizliğe batmış hükümetlerin politikalarına karşı azınlıkların ve öteki sokağın sesini temsil ederek ırkçılık, sansür ve baskı karşısında özgürlük değerlerini savunan sert mesajlar içeren eleştirel ve estetik bir arka plana sahip, karşıt tutumu ifade etmenin açık bir kamusal yöntemiydi.
Siyasi bir aktivist ve film yapımcısı olan İngiliz sanatçı Bansky, grafitiyi anti-kapitalizm, iktidarın maskesini düşürmek, yaygın tüketimciliğe karşı çıkmak ve halkların özgürleşmesinden yana olmak gibi büyük meselelerle ilişkili bir sanat formu haline getirdi. Sadece Londra, Brighton ve Bristol'daki duvarları boyamakla kalmadı, aynı zamanda Batı Şeria ve Gazze'nin duvarlarını da boyadı. Graffiti sanatı, Avrupa’da büyük ses getirdi. Graffiti sanatçıları Kunis ve Freddy, bu asi sanatın ilk sergisini Roma'da düzenlediler. Ardından bu sanat güçlendi, pekişti ve dallanıp budaklanan bir akıma dönüştü. Chris Ellis, Dondi White, Tracy 168, Chris Ellis, Dondi White, Tracy 168 ve eserlerinden biri yaklaşık 110 bin dolara satılan Jean-Michel Basquiat (SAMO) gibi yeni isimler ortaya çıktı. SAMO’nun eserine biçilen değer, bir önceki rekorun sahibi Andy Warhol, Osiris ikizleri, Bradley Theodore, Pichi & Avo, Eduardo Kobra, Bambi, JR ve Sami Aldeek’i geride bırakarak ABD’li bir sanatçı tarafından elde edilen en yüksek miktar oldu.
Bu akım, Arjantinli yazar Julio Cortázar’ın kaleme aldığı ‘Graffiti Story’ (Grafiti Hikayesi) adlı eseri ve grafiti sanatçısı Banksy'nin yönettiği ‘Exit Through the Gift Shop’ (Çıkışlar Hediyelik Eşya Dükkanından) filmi gibi anlatı ve sinema alanındaki etkileri de oldu.
Banksy'nin çok beğenilen ve tartışılan çalışmalarından sonra en ünlü çağdaş grafiti sanatçılarından biri olan ABD’li sanatçı Shepard Fairey, pop müziğin estetiğini Rus propaganda araçlarıyla harmanlamış, Dadacı (Dada) ve Duchampçı (Marcel Duchamp) teknikleri yenilikçi bir şekilde kullanmış, Andy Warhol'un yenilikçi tipografisini benimseyerek yüzen reklam ve haber görüntülerini kolaj haline getirmiştir.
Shepard Fairey de Unmute Gaza Hareketi’ne katıldı. İsrail'in Gazze'yi ayrım gözetmeksizin bombalaması ve insan haklarını hiçe sayması karşısında şoke olduğunu ifade eden Fairey, Gazzelilerin su, elektrik ve temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılmalarının ve kitlesel olarak yerinden edilmelerinin hiçbir ahlaki gerekçesi olamayacağını vurguladı.
Unmute Gaza Hareketi, Gazze'de her gün yaşanan katliamlar karşısındaki sessizlik buzunu kırdı.
Fairey, Filistinli foto muhabir Belal Khaled'in bir fotoğrafından esinlenerek “Bizi duyabiliyor musunuz?” adlı bir sanat eserine imza attı.
Fairey, neden bu başlığı seçtiğiyle ilgili açıklamasında şunları söyledi:
Belal Khaled'in, yaralarından dolayı acı içinde ağlayan ve yüzünden kan akan küçük bir çocuğun fotoğrafından ilham aldım. Bu ve bunun gibi binlerce görüntü, ülke sınırları, etnik köken ve din katmanını ortadan kaldırabilir ve Gazze'de yaşanan temel insani acıları vurgulayabilir. Belal'in fotoğrafındaki ‘Bizi duyabiliyor musunuz? Barışı ummaya devam edelim’ mesajını güçlendirmek zorundaydım.
Dünyanın dört bir yanından grafiti sanatçılarının ilgisini çeken Unmute Gaza Hareketi’ne katılan sanatçılar arasında ayrıca Jomi Montserrat, Eron, Alba Faber, Ernest Zacharevich, Raquel Aparicio, Faith XLVII (Faith47), Nadia Jaber, Mohamed Elghasham, Paula Delphine, Mathieu Bumié, Stefan Creech, Makoto Chi, Emilio Cerezo, Marcos Castro, Maz, Khaled Hourani, Gonzalo Borondo yer alıyor.
Öte yandan Greenpeace İspanya gibi diğer sanat, insan hakları ve çevre örgütlerinin de sempatisini kazanarak Picasso'nun ünlü Guernica tablosuna ev sahipliği yapan Madrid'deki Reina Sofia Müzesi'nin girişine ABD’li sanatçı Shepard Fairey'in ‘Can You Hear Us?’ (Bizi Duyabiliyor musunuz?) adlı eserinin yer aldığı bir pankart yerleştirme girişiminde bulundu. Reina Sofia Müzesi, Picasso’nun İspanya İç Savaşı esnasında Nazi Almanya'sının İspanya'nın Guernica şehrini bombalamasını anlatan ve savaş trajedisinin evrensel bir sembolü haline tablosuna ev sahipliği yaptığından Gazze'deki savaşı durdurma çağrısı yapmak için mükemmel bir seçimdi.
Bu yenilikçi girişimle, bu sanatsal hareket Gazze'de her gün tekrarlanan katliamlar karşısındaki sessizlik buzunu kırarak uluslararası toplumun dikkatini bu topraklarda yaşanan gerçekliğe çekti. Bunu yaparken de İsrail'in suç ortakları ABD, Avrupa ve diğer ülkelerin desteğiyle yürüttüğü acımasız savaşın meşrulaştırılmasına ilişkin yaygınlaşan yanlışları düzeltti. Bu sanatsal hareket her ne kadar az ya da azdan biraz fazla miktarda iyi karşılanmış olsa da insani ve estetik değerlerin amansız zaferi karşılığında savaşın barbarlığına, iktidarın acımasızlığına ve yaygın siyasi yozlaşmaya karşı sanatın cesurca yapabileceklerine dair iddianın ve inancın ne denli doğru olduğunu pratik ve uygulanabilir bir şekilde bir kez daha ortaya koyması bir övünç kaynağıdır.
*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.