Su ayılarının yoğun radyasyonda nasıl hayatta kalabildiği bulundu

Su ayıları -200'den 150 dereceye kadar sıcaklarda yaşayabiliyor (PLOS One)
Su ayıları -200'den 150 dereceye kadar sıcaklarda yaşayabiliyor (PLOS One)
TT

Su ayılarının yoğun radyasyonda nasıl hayatta kalabildiği bulundu

Su ayıları -200'den 150 dereceye kadar sıcaklarda yaşayabiliyor (PLOS One)
Su ayıları -200'den 150 dereceye kadar sıcaklarda yaşayabiliyor (PLOS One)

Su ayılarının, insanları öldürebilecek radyasyonun yüzlerce katına dayanmayı nasıl başardığı ortaya çıktı. 

Zor koşullarda hayatta kalma becerileriyle bilinen su ayılarının ortalama uzunluğu 0,1'le 1 milimetre arasında değişiyor. Bu mikroskobik canlılar radyasyona karşı gösterdikleri direnç nedeniyle uzay araştırmalarında kullanılıyor.

Tardigrad diye de bilinen su ayılarının, insanları öldürebilecek seviyenin bin katı kadar radyasyonda hayatta kalabildiği 60 yıl önce keşfedilmişti. Current Biology adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırmada bunun sırrı çözüldü. 

Dsup adlı hasar baskılayıcı proteinin, bu canlılardaki DNA hasarının önüne geçtiği biliniyordu. Fakat bütün tardigrad türlerinde bu proteinin olmaması nedeniyle bilim insanları başka bir mekanizmanın işlediğini düşünüyordu.

Chapel Hill Kuzey Karolina Üniversitesi'nde Bob Goldstein'ın laboratuvarı, tardigradların radyasyona gösterdiği direnci anlamak için 25 yıldır çeşitli yöntemler geliştiriyor. Yeni araştırmada Hypsibius exemplaris adlı bir su ayısı türünü yüksek seviyelerde gama ışınlarına maruz bırakan ekip, radyasyonun tıpkı insanlar gibi su ayılarının DNA'sına da zarar verdiğini ama bu canlıların muazzam hasarı giderebildiğini buldu.

Araştırmacılar bu türde Dsup olmasına rağmen radyasyonun bunu tetiklemediğini gözlemledi. Bunun yerine bilim insanları su ayılarının, DNA'yı onarmak için yeni protein üretimini yüksek seviyelere çıkarabildiğini keşfetti. 

Çalışmanın ortak yazarı biyolog Courtney Clark-Hachtel bu seviyenin "gülünç" olduğunu söyleyerek "Bu hayvanlar radyasyona karşı inanılmaz bir tepki veriyor ve onların uç noktadaki hayatta kalma becerilerinin sırrı bu gibi görünüyor" diye ekledi. 

Tardigradların radyasyon baskısının üstesinden nasıl geldiği hakkında öğrendiklerimiz, diğer hayvanları ve mikroorganizmaları zararlı radyasyondan nasıl korumaya çalışabileceğimize dair yeni fikirlere zemin hazırlayabilir.

Bu yıl yayımlanan başka bir araştırmada da su ayılarının DNA'sını koruyan yeni bir protein keşfedilmişti. Goldstein bu çalışma hakkında "Laboratuvarların bağımsız şekilde birbilerinin sonuçları doğrulayabildiğini görmek bizi çok heyecanlandırdı" dedi.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Popular Science, Tübitak, Current Biology



Bonobolar, karşılarındaki insanın bir şeyi bilmediğini fark edebiliyor

25 yaşındaki Nyota, çalışmadaki üç bonobodan biriydi (Ape Initiative)
25 yaşındaki Nyota, çalışmadaki üç bonobodan biriydi (Ape Initiative)
TT

Bonobolar, karşılarındaki insanın bir şeyi bilmediğini fark edebiliyor

25 yaşındaki Nyota, çalışmadaki üç bonobodan biriydi (Ape Initiative)
25 yaşındaki Nyota, çalışmadaki üç bonobodan biriydi (Ape Initiative)

Bonoboların, kendi bildikleri bir şeyi karşılarındaki kişi bilmediğinde bunu fark ettiği bulundu. 

İnsanların, başkalarının ne düşündüğünü anlama becerisi sosyal yaşantıda kritik öneme sahip. Zihin teorisi denen bu özellik, farklı inanç ve bakış açılarına sahip kişileri fark ederek buna uygun davranmayı sağlıyor.

Diğer primatların da benzer bir beceriye sahip olup olmadığı uzun zamandır tartışılıyor. Daha önceki çalışmalarda bir yılan gören şempanzelerin, hayvanı fark etmeyen grup üyelerine haber verdiği saptanmıştı.

Ancak doğada bu beceriye işaret eden gözlemler yapılsa da bilim insanları, bugüne kadar kesin kanıtlara ulaşılamadığını söylüyor.

Johns Hopkins Üniversitesi'nden araştırmacılar bu soru işaretini gidermek adına üç bonoboyla bir deney yürüttü ve bulgularını hakemli dergi PNAS'te dün (3 Şubat) yayımladı.

Araştırma ekibinden Luke Townrow, sırayla bonoboların karşısına geçti ve aralarına bir masa üzerinde ters çevrilmiş üç bardak kondu. 

Başka bir araştırmacı bardaklardan birinin altına üzüm gibi ödüller sakladı. Ancak Townrow, ödülü nereye koyduğunu bazı testlerde görürken, bazılarında görüşü kapatıldı. Bonobolarsa yiyeceğin hangi bardağın altına yerleştirildiğini bütün testlerde gördü.

Townrow ödülün nereye saklandığını bilse de bilmese de "Hmmm... üzüm nerede?" diyerek bardaklara kısaca göz gezdirip 10 saniye bekledi. Eğer nerede olduğunu biliyorsa bu sürenin sonunda üzümü çıkarıp karşısındaki bonoboya verdi. Bu sayede hayvanın bildiklerini paylaşması amaçlandı.

Bilim insanları, Townrow'un görüşü engellenmediğinde bonoboların oturup beklediğini gözlemledi. Ancak araştırmacıyla bardaklar arasına bariyer konduğu durumlarda bonobolar ödülün saklandığı yeri işaret etti. 

Townrow, "Çılgınca dikkatimi çekmeye çalıştıkları ve durmadan bardağı işaret ettikleri oldu çünkü gerçekten harekete geçmemi istiyorlardı ancak kontrollü bir ortam olduğu için 10 saniye beklemek zorundalardı" diyor.

Makalenin yazarlarından Christopher Krupenye, bulgular hakkında şöyle diyor:

Bu, birinin kendilerinden farklı bir bakış açısına sahip olduğunu fark edince gerçekten harekete geçebileceklerini gösteriyor.

Yeni araştırmadaki hayvanlar, insanların olduğu ortamlarda yetiştirildiğinden, bulgular bütün bonobolar için geçerli olmayabilir.

Yine de uzmanlar, üç bonoboda bu becerinin tespit edilmesinin, biyolojilerinde ve büyük olasılıkla insanlarla paylaştıkları ortak atalarda da böyle bir potansiyel olduğuna işaret ettiğini söylüyor.

Çalışmada yer almayan bilim insanları bulguların "kıymetli" olduğunu ancak daha fazla hayvanla deneyler yapılması gerektiğini ifade ediyor.

Yeni çalışma ve şempanzelerin, tehlikeli yılanları grup üyelerine haber vermesi gibi bulgular, zihin teorisinin insanlara has bir özellik olmadığı düşüncesine katkı sunuyor.

Independent Türkçe, New Scientist, NPR, PNAS