İran, Fransa ve ABD’nin çekildiği Sahel bölgesindeki uranyuma göz mü dikti?

Paris'ten sonra Washington da Sahel bölgesinden çekilmeye hazırlanıyor

Nijer’in Agadez şehrindeki bir tören sırasında Nijer ve ABD bayraklarını göndere çeken askerler, Nisan 2018 (Alami)
Nijer’in Agadez şehrindeki bir tören sırasında Nijer ve ABD bayraklarını göndere çeken askerler, Nisan 2018 (Alami)
TT

İran, Fransa ve ABD’nin çekildiği Sahel bölgesindeki uranyuma göz mü dikti?

Nijer’in Agadez şehrindeki bir tören sırasında Nijer ve ABD bayraklarını göndere çeken askerler, Nisan 2018 (Alami)
Nijer’in Agadez şehrindeki bir tören sırasında Nijer ve ABD bayraklarını göndere çeken askerler, Nisan 2018 (Alami)

Muhammed eş-Şarki

ABD ile Nijer arasındaki ilişkiler, başkent Niamey'deki Vatanı Koruma Ulusal Konseyi’nin (CNSP) 2012 yılında Washington ile imzalanan güvenlik anlaşmasını askıya alma kararı sonrası ramazan ayında aniden kötüleşti. CNSP, ülkedeki yaklaşık bin 100 ABD deniz piyadesinin Nijer’i kalıcı olarak terk etmesi ve Batı Afrika ve Sahel bölgesinde faaliyet gösteren El Kaide, DEAŞ ve Cemaat Nusret el-İslam vel’Müslimin (CNIM) gibi örgütlere bağlı silahlı terörist grupların faaliyetlerini izlemek amacıyla ülkenin kuzeyinde, inşası yaklaşık 110 milyon dolara mal olan, en ileri teknolojilerle ve MQ-9 Reaper Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) sistemleriyle donatılan askeri üssün kapatılması çağrısında bulundu.

Nijer’de iktidarı elinde bulunduran askeri cunta CNSP, bu ani kararın nedenlerini tam olarak açıklamazken CNSP Sözcüsü Albay Amadou Abdramane tarafından devlet televizyonunda okunan bildiride, ordu komutanlarının Washington’ı ‘diplomasi ve güvenlik alanlarında yabancı ortaklarını seçme hakkını ellerinden almakla suçladıkları’ belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Afrika İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Molly Phee ve ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Michael Langley liderliğindeki diplomatlardan ve askerlerden oluşan bir heyet, mart ayı ortalarında Niamey'i ziyaret ederek CNSP yetkilileriyle bir araya geldi. Nijer Başbakanı ve Ekonomi ve Finans Bakanı Ali Mahamane Lamine Zeine ile görüşebilen heyet, ancak askeri cunta lideri General Abdurrahman Ticani ile görüşemedi. Bu da iki taraf arasındaki müzakerelerde derin anlaşmazlıklar olduğunun bir işareti olarak görüldü. Nijerli askeri kaynaklar, ABD’lilerin askeri cunta rejimini Rusya ve İran ile askeri üsler ve uranyum tedariki gibi alanlarda gizlice anlaşmalar yapmakla suçladıklarını söylediler. ABD’nin buna şiddetle karşı çıktığının ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki çıkarlarına karşı tehdit olarak gördüğünün altını çizen kaynaklar, ABD’nin yaptırımları atlatmalarına izin vermemekte kararlı olduğunu vurguladılar.

İran ile anlaşma yapıldığı iddiası yalanlandı

İran’la Nijer uranyumunun tedarikine ilişkin gizli anlaşma yapıldığı iddialarını reddeden CNSP Sözcüsü Albay Abdramane, iddiayı ‘yalan’ olarak nitelendirerek ABD’lileri ‘başkalarıyla ilişkilerinde kibirli ve küçümseyici davranmakla’ suçladı. Batı ülkelerinin istihbarat birimleri, ‘Nijer'deki askeri cunta ile İranlı yetkililer arasındaki temaslar hakkında bilgi sahibi olduklarını’ daha açıklamışlardı. Washington ile Nijer'deki yeni askeri cunta arasındaki çatlak son zamanlarda daha da derinleşti.

Afrika uzmanı olan eski ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Aneliese Bernard, “Nijer ve Sahel bölgesinde yaşananlar, ABD’nin Ortadoğu’da ve dünyanın diğer bölgelerinde kötüleşen ilişkilerimizden ayrı düşünülemez. Bu aynı zamanda Batı Afrika ülkelerini de etkileyen bir durum” yorumunda bulundu.

Nijer’deki askeri kaynaklar: ABD’liler yeni cunta rejimini Rusya ve İran ile askeri üsler ve uranyum tedariki gibi alanlarda gizlice anlaşmalar yapmakla suçluyorlar.

Yerel kaynaklara göre CNSP’nin ABD ile daha önce imzalanan askeri anlaşmanın askıya alındığını duyurmasından birkaç gün sonra Fildişi Sahili’ne giden ve kişisel ve askeri malzemeler taşıyan bir ABD tırı alıkonuldu. Sahel bölgesi ülkelerinden çıkar sağlamak isteyen Batı ülkelerine karşı olan ülkelerle ilgili bilgilerin yayınlanmasının ardından taraflar arasında ihtilaf patlak verdi. Ancak Washington, İran’ın Nijer’in uranyum rezervlerine erişimini kabul edilemeyecek bir kırmızı çizgi olarak görüyor.

Avrupa Birliği (AB) Rusya’yı, kırılgan bir bölge olan Sahel bölgesinde istikrarı bozmak için paralı asker grubu Wagner üyelerini bölgeye göndermekle suçluyor ve Rusya’nın başkenti Moskova yakınlarındaki Crocus City Hall adlı konser binasına düzenlenen ve 137 kişinin ölümüne, yaklaşık 200 kişinin yaralanmasına neden olan son terör saldırısını gerçekleştiren teröristlerle aynı aşırılık yanlısı ideolojiden beslenen terör örgütlerinin yayılmasına atıfla bu durumun Avrupa’nın güvenliğine karşı olumsuz yansımaları olacağını vurguluyor.

Uranyum kırmızı çizgidir

New York Times gazetesi, Nijer'in Washington'la olan askeri işbirliği anlaşmasını askıya alma kararının, Niamey'de ABD'nin Rusya'yla askeri iş birliği ve Tahran'la uranyum tedariki ya da Tahran’ın Nijer'deki devasa uranyum rezervine erişimine izin verme anlaşması yapmasıyla ilgili endişelerin paylaşıldığı ve uyarıların yapıldığı toplantıların ve müzakerelerin ardından aldığını yazdı. ABD’li heyete Niamey’de İran'ın Nijer'in başta uranyum olmak üzere maden rezervlerinden faydalanmasına izin verilmeyeceğinin söylendiğini aktaran gazeteye göre mart ayı ortalarında yapılan görüşmeler ‘fırtınalı’ geçerken, Washington, askeri cunta rejiminin İran ile nükleer alanda herhangi bir iş birliği yapmasının kırmızı çizgi olduğunu vurguladı.

ABD'li yetkililer, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) son raporuna göre Tahran'ın zenginleştirilmiş uranyum üretimini yüzde 60'a çıkardığını ve Niamey’deki askeri cuntanın İran'ın küresel uranyum rezervinin yaklaşık yüzde 5'ini oluşturan Nijer uranyumuna erişimine izin vermesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Küresel uranyum üretimi 2023 yılında 60,3 kilotona ulaşırken bu rakamın 2024 yılında yüzde 11,7 artması, 2030 yılında ise üretimin 77 kilotona yükselmesi bekleniyor. Paris ve Niamey arasında yaşanan krizin ardından Fransız Orano şirketi, Nijer’deki uranyum madenciliği faaliyetlerini durdurdu. Fransa'daki nükleer enerji santrallerine tedarik etmek üzere uranyum madenlerini işletme hakkına sahip olan şirket, bunun bakım amaçlı bir önlem olduğunu iddia etti.

Sfsfsf
Başkent Niamey'de, ABD askerlerinin Nijer'den ayrılması çağrısında bulunan bir pankart taşıyan göstericiler, 13 Nisan 2024 (AFP)

Öte yandan Tahran, Afrika bölgesindeki ülkelerle ilişkilerini anti-sömürgeci ve anti-emperyalist söylemlere dayandırarak Batılı güçlere karşı hoşnutsuzluğu, Ortadoğu'daki savaşları ve Gazze halkının yaşadığı trajediyi istismar ediyor.

Batı ülkeleri Afrika'dan sürülüyor

Avrupa toplumlarının terör eylemlerine karşı hassasiyeti, tıpkı İran'a uranyum tedarikinin kırmızı çizgi olması gibi, ABD'nin Sahel bölgesindeki askeri varlığının sonlandırılması da stratejik bir hata haline getiriyor. Fransa basını, radikal dinci terör saldırılarının Avrupa'da yeniden başlayabileceği konusunda uyarırken bu olasılık daha önceleri trajik terör olaylarına sahne olan Fransa, bu konuda Avrupa’nın en endişeli ülkesi oldu. Avrupalı kaynaklar, Sahel bölgesinde radikal grupların hareketlerini izlemek için bölgede askeri bir üsse sahip olan ABD’nin kendisine güvenen Avrupa’ya ihanet ettiğini söylediler.

Washington, İran’ın Nijer’in uranyum rezervlerine erişimini kabul edilemeyecek bir kırmızı çizgi olarak görüyor.

ABD, Fransa’nın Mali, Nijer ve Burkina Faso'daki askeri üslerinin kapatılması ve Almanya ve Danimarka’nın bu üslerdeki askerlerinin bölgeden ayrılmasından sonra Sahel bölgesindeki askeri varlığına son verdi. Nijer'de 2023 temmuzunda gerçekleşen askeri darbeden önce Batılı güçlerin çoğu Fransız ve ABD’li olmak üzere yaklaşık 2 bin 500 askeri vardı. Batılı güçler, Niamey'i güvensiz, ekonomik ve sosyal açıdan kötüleşen bölgede radikal dinci örgütler karşısında Batı’nın desteğinden vazgeçebilecek en son ülke olarak görüyorlardı.

Nefret söylemi

Washington merkezli bir araştırma enstitüsü olan Stimson Center'a göre Sahel bölgesideki son askeri darbeler ve ABD ile Avrupa'nın bölgedeki nüfuzunun azalması, İran'a Batı'ya düşman olan ve yeni bir Küresel Güney’in doğması çağrısı yapan bazı Afrika ülkeleriyle jeopolitik ortaklığını güçlendirme fırsatı sundu. Stimson Center tarafından hazırlanan rapor, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Venezuela, Nikaragua ve Küba gibi Soğuk Savaş döneminde ABD karşıtı kampta yer alan ülkelere ardından Uganda, Zimbabve, Kenya ve Cezayir’e yaptığı ziyaretler sırasında ‘vahşi emperyalist sömürgeciliğe’ karşı direnişe övgüde bulunan bazı Sahra altı ülkelerinde yaptığı konuşmalarda kullandığı söyleme dayandırıldı.

İran'ın başarısız devletleri sömürmesi

Tahran, Irak, Suriye, Husilerin olduğu Yemen ve Hizbullah’ın olduğu Lübnan örneklerinde olduğu gibi, başarısız olmuş ya da çökmüş devletleri ideolojik, doktriner ve güvenlik açısından kontrol etmek için bu yönteme sık sık başvuruyor. Tahran şu anda aynı deneyimi, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ile Mali, Nijer ve Burkina Faso'dan oluşan Sahel Devletleri İttifakı arasında ortaya çıkan yeni anlaşmazlıkların ardından bölgesel bir siyasi boşlukla bir araya gelen zorlu ekonomik ve sosyal koşullar ve güvenlik kırılganlığıyla karşı karşıya olan Sahel ülkelerinde tekrarlamak istiyor. Mali, Nijer ve Burkina Faso, 2020 yılından bu yana Fransa'dan uzaklaşmalarını sağlayan askeri darbelerden sonra Rusya ve Çin ile güçlü bağlar kurdular. Tahran, Frankofon bir bölgede bir tür jeopolitik meydan okuma olarak açıkça sahneye çıkan Moskova ve Pekin'in aksine kendisine yönelik tecridi kademeli olarak kırmak için çalışmalarını perde arkasından yürütüyor.

Uranyum İşleme
Fransız endüstri grubu AREVA’nın Nijer'deki Arlit madeni yakınlarındaki Sommer Uranyum İşleme Tesisinden bir fotoğraf, Şubat 2005 (AFP

Bunun yanında sömürgeci yöneticilerin ve güçlerin suç ortaklığıyla onlarca yıl ekonomik olarak sömürülen ve bundan dolayı öfkeli olan yoksul ve ötekileştirilmiş bir halka hitap etmek için Avrupa sömürgeciliğine karşı düşmanlık istismar ediliyor.

Kağıt üzerindeki projeler

İran ve Burkina Faso arasında geçtiğimiz ekim ayında enerji, inşaat ve üniversite eğitimi alanlarında mutabakatlar imzalandı. İran Mali'de bilimsel araştırma ve teknoloji alanlarında üniversiteler ve eğitim enstitüleri kurmayı planlıyor. Fransa merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (IRIS) ekonomist Thierry Coville, İran'ın Mali'de bilimsel araştırma ve teknoloji alanlarında üniversiteler ve eğitim enstitüleri kurma projeleriyle ilgili değerlendirmesinde, “İranlılar onlarca mutabakat imzaladılar, ama bunların hiçbiri uygulamaya geçmeyecek. Çünkü Tahran bu projeleri, Sahel bölgesi ülkelerinde uygulamak için gerekli finansmana sahip değil ve nüfusun yapısını bilmiyor” şeklinde konuştu.

Tahran, Irak, Suriye, Husilerin olduğu Yemen ve Hizbullah’ın olduğu Lübnan örneklerinde olduğu gibi, başarısız olmuş ya da çökmüş devletleri ideolojik, doktriner ve güvenlik açısından kontrol etmek için bu yönteme sık sık başvuruyor.

Öte yandan Fransa basınına konuşan Nijer hükümetinden bir kaynak, “Türkiye ve Fas ile çok eskilere dayanan köklü ilişkilerimiz var. Türkiye, Afrika'da artan bir nüfuza ve önemli askeri yeteneklere sahip. Fas'ın ise bağımsızlığından bu yana bizimle kültürel bir bağı ve iyi ekonomik ilişkileri söz konusu” ifadelerini kullandı.



Prens Andrew’un malikane daveti: Epstein, Maxwell ve Weinstein katılmış

Prens Andrew, Virginia Giuffre'nin yönelttiği tüm suçlamaları başından beri reddediyor (Reuters)
Prens Andrew, Virginia Giuffre'nin yönelttiği tüm suçlamaları başından beri reddediyor (Reuters)
TT

Prens Andrew’un malikane daveti: Epstein, Maxwell ve Weinstein katılmış

Prens Andrew, Virginia Giuffre'nin yönelttiği tüm suçlamaları başından beri reddediyor (Reuters)
Prens Andrew, Virginia Giuffre'nin yönelttiği tüm suçlamaları başından beri reddediyor (Reuters)

Prens Andrew'un Jeffrey Epstein, Ghislaine Maxwell ve Harvey Weinstein'i Royal Lodge'da ağırladığı ortaya çıktı. 

BBC'nin haberinde Andrew'un 2006'da kızı Prenses Beatrice'in 18. doğum günü kutlaması için Epstein, Maxwell ve Weinstein'i Windsor Kalesi'ndeki evinde konuk ettiği belirtiliyor. 

Birleşik Krallık'ın (BK) kamu kuruluşu, bu kişilerin yer aldığı bazı fotoğrafların arka planındaki ağaç ve dış mekan duvarlarının Royal Lodge'la örtüştüğünü bildiriyor. 

Andrew'un, Windsor'daki 30 odalı malikanesi Royal Lodge'u 2003'ten beri neredeyse hiç kira ödemeden kullanması da gündem olmuştu. 

Epstein, Maxwell ve Weinstein'in Prenses Beatrice'in doğum günü için düzenlenen etkinliğe katılmak üzere Windsor'a gittiği biliniyordu. Ancak Andrew'un malikanesine uğradıkları ilk kez BBC'nin araştırmasıyla ortaya kondu. 

Kamu yayıncısı, Andrew'un yorum talebine yanıt vermediğini aktarıyor. 

Royal Lodge'daki görüşmenin, reşit olmayan birine cinsel saldırı suçlamasıyla Epstein hakkında yakalama kararı çıkarılmasından iki ay sonra yapıldığına da dikkat çekiliyor. Etkinlikten 8 gün sonra Epstein'in Florida'da gözaltına alındığı yazılıyor. 

Giuffre'nin kitabı

Epstein tarafından kurulan pedofili ve fuhuş ağının mağdurlarından Virginia Giuffre'nin gölge yaza Amy Wallace'la birlikte hazırladığı kitabı Nobody's Girl'de Prens Andrew dahil çok sayıda ünlü isme ilişkin iddialar yer almıştı.

Bu yıl 25 Nisan'da 41 yaşındayken hayatına son veren Giuffre'nin kitabı yayımlanmadan ortaya çıkan detaylarda, Giuffre'nin üç kere Prens Andrew'la ilişkiye girdiği, bu dönemde 17 yaşında olduğu iddia edilmişti. 21 Ekim'de piyasaya sürülen kitap, Prens Andrew üzerindeki baskıyı artırmıştı.

2022'de Giuffre'yle tazminat anlaşmasına varan Prens Andrew suçlamaları en başından beri reddediyor.

İddiaların odağındaki Prens Andrew, bu ay önce resmi kraliyet görevlerinden çekildiğini duyurmuş ardından da York Dükü de dahil olmak üzere unvanlarından feragat ettiğini açıklamıştı. 

Epstein skandalı

18 yaş altındaki onlarca kız çocuğuna yönelik cinsel istismar ve fuhuş ağı kurma suçlamasıyla yargılanan Epstein, tutuklandıktan sonra nakledildiği New York Manhattan Metropolitan Merkez Hapishanesi'ndeki hücresinde 10 Ağustos 2019'da ölü bulunmuştu.

Maxwell de kızların fuhuş ağına katılmasını sağladığı gerekçesiyle Haziran 2022'de 20 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

100'den fazla kadına cinsel saldırıda bulunmakla yargılanan ABD'li film yapımcısı Harvey Weinstein ise 2020'de 23 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Ünlü Hollywood yapımcısı hakkındaki bazı cezalara temyiz süreci devam ediyor. 

Independent Türkçe, BBC, DW


Çin, Afrika'daki facianın mağdurlarını susturmaya çalışıyor

Kitwe yakınlarındaki madenin duvarındaki delik 19 Şubat'ta böyle görüntülenmişti (AP)
Kitwe yakınlarındaki madenin duvarındaki delik 19 Şubat'ta böyle görüntülenmişti (AP)
TT

Çin, Afrika'daki facianın mağdurlarını susturmaya çalışıyor

Kitwe yakınlarındaki madenin duvarındaki delik 19 Şubat'ta böyle görüntülenmişti (AP)
Kitwe yakınlarındaki madenin duvarındaki delik 19 Şubat'ta böyle görüntülenmişti (AP)

Zambiya'nın kuzeyindeki bir bakır madeninin atık barajının 18 Şubat'ta çökmesinin yankıları sürüyor. 

Çinli Sino Metals Leach'in işlettiği madende meydana gelen kaza bölge halkını uzun süre boyunca etkileyecek gibi. 

Bathsheba Musole de kaza tarihini "hayatının en kötü günü" olarak görenlerden. 

Zehirli atık havuzunun yaklaşık 9 metrelik duvarının çökmesiyle birlikte köyündeki evlerin ve tarlaların kötü kokan sarı bir sıvıyla kaplandığını anlatan Musole, siyanür ve arsenikli sel sularının göğüs hizasına geldiğini vurguluyor.

48 yaşındaki kadın, "Boğulacağımı düşündüm" diyor. 

Çin devlet şirketi China Nonferrous Mining Corp.'a bağlı Sino Metals'in yetkililerinin köye gelmesi ağustosu bulmuş. 

Zambiya yönetimi en az üç yıl boyunca tarım yapamazsınız derken kendilerine 150 dolar tazminat önermiş. 

Kendilerine iletilen teklifi Wall Street Journal'a (WSJ) gösteren köylüler, bu para karşılığında kaza ya da şirketle yapacakları anlaşma hakkında asla konuşmamalarının ve Sino Metals'e dava açmamalarının istendiğini vurguladı. 

Her ay 5 kilo mısır ununu da içeren anlaşmayı bölgedeki çoğu kişi gibi Musole de kabul etmek zorunda kalmış:

En azından yiyecek bir şeyimiz oldu. Buradakilerin çoğu Çinlilerle mücadele etmekten yoruldu.

Mağdur avukatlarından Brigadier Siachitema şirket yetkililerinin yaklaşımını "insanlık dışı" diye niteleyip ekliyor:

Belgeyi imzalayana kadar mağdurlara ne kadar para verileceğini bile göstermediler.

Çin Dışişleri Bakanlığı, WSJ'ye yaptığı açıklamada şirketin üstüne düşen sorumluluğu alıp gerekli adımları attığını savundu. 

China Nonferrous Mining ise bölge halkının maden atıklarının tutulduğu havuza zarar vererek sert yağışlarla birlikte kazaya zemin hazırladığını öne sürdü.

WSJ'ye konuşan uzmanlar, Zambiya ekonomisi ve hükümeti Çin'e bel bağlamak zorunda kaldığı için bu kazanın boyutunun gerçekte olduğundan çok daha önemsiz gösterildiğini ve mağdurların daha fazla kazanım elde edemediğini bildiriyor. 

Son 25 yılda Çin devletine ait şirketler Afrika'ya on milyonlarca dolar harcayarak liman, tren yolu, otoban, hava limanı, stadyum ve hastane inşa etti. 

Washington merkezli Amerikan Girişimcilik Enstitüsü'nün (American Enterprise Institute/AEI) tahminlerine göre Çin yalnızca 2023'te Afrika'da madencilik için 8,7 milyar dolar civarında bir yatırım yaptı. ABD içinse bu rakam 300 milyon dolarda kaldı. 

Bu yatırımlar Çin'in kıtada ekonomik hegemonya kurmasını sağlarken diplomaside de Pekin'in işine yarıyor. 

Independent Türkçe, WSJ, AP


ABD'nin tahliye ettiği Afganlar çölden çıkamıyor

Amerikan uçaklarının içine girecek kadar şanslı olamayanlar, onların dışına tutunarak ülkeden kaçmaya çalışırken ölmüştü (AFP)
Amerikan uçaklarının içine girecek kadar şanslı olamayanlar, onların dışına tutunarak ülkeden kaçmaya çalışırken ölmüştü (AFP)
TT

ABD'nin tahliye ettiği Afganlar çölden çıkamıyor

Amerikan uçaklarının içine girecek kadar şanslı olamayanlar, onların dışına tutunarak ülkeden kaçmaya çalışırken ölmüştü (AFP)
Amerikan uçaklarının içine girecek kadar şanslı olamayanlar, onların dışına tutunarak ülkeden kaçmaya çalışırken ölmüştü (AFP)

Ağustos 2021'de Taliban, Afganistan'da iktidarı ele geçirirken ABD, örgütün hedef alabileceği çok sayıda Afgan'ı da kendi birlikleriyle birlikte tahliye etmişti. Ancak sonraya bırakılanların bazılarının bürokratik engelleri aşması uzun sürdü. 

16 Ocak'ta iki çocuğu ve eşiyle birlikte Katar'daki eski bir ABD üssüne götürülen Muhammed İbrahim de bunlardan biri. 

İbrahim'in 2021'de kaçmayı başaran çocuklarından 4'ü halihazırda ABD'de yaşıyor. 

10 yılı aşkın süre boyunca Amerikan ordusuyla iş yaptıktan sonra ailesiyle birlikte ABD'de mülteci olarak yaşayacaklarını düşünen İbrahim, üç senesini Taliban'a yakalanmamaya çalışarak geçirdiğini anlatıyor.

Tam Katar'a nakledilerek kurtulduğunu sanarken Ortadoğu ülkesindeki Seyliye üssünde aynı durumdaki 1300 Afgan'la birlikte beklediklerini sözlerine ekliyor. 

Konuyu haberleştiren Wall Street Journal (WSJ), Donald Trump'ın göçmenlere yönelik sert tutumunun umutları azalttığını bildiriyor. 

Katar'daki Afganların ülkelerine geri gönderilme korkusunun arttığı vurgulanıyor.

10 aydır bekleyen Muhammed İbrahim'in şu sözleri aktarılıyor:

Geçmişte Amerikalılarla çalıştığımı Taliban'ın bilme ihtimali önceden yüzde 50'yse, artık yüzde 100 emin olacaklar.

Ailesiyle birlikte ranza ve bir TV'nin olduğu bir odada yaşadığını belirten İbrahim, çok sıcak olduğu için çölün ortasındaki tesisin iç mekanlarında zaman geçirmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. 

Afganların kampın dışına çıkmasına da izin verilmiyor. 

WSJ, Washington'ın Afganistan'da birlikte çalıştığı yüz binlerce kişiye ABD'de yaşama sözü verdiğini ancak ne Joe Biden ne de Donald Trump döneminde gereken adımların hızlıca atılmadığını bildiriyor. 

Resmi rakamlara göre Aralık 2024'te 180 bin civarında Afgan ülkesinden tahliye edilmişti. Bunlar yeşil kart ve iltica başvurularının sonuçlarını bekliyor.  

Trump başa geçtiğinde 200-260 bin civarında Afgan'ın hâlâ bu konuda ABD'den medet umduğu tahmin ediliyor. Bunların çoğu Afganistan'da ya da sıklıkla kendilerini ülkelerini göndermekle tehdit eden Pakistan'da yaşıyor. 

WSJ'nin konuştuğu Demokrat Partili Senatör Jeanne Shaheen, "Onlara borçluyuz" derken Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Tommy Pigott, bu kişilerin ABD yurttaşları için risk oluşturabileceğini ve önce güvenlik kontrollerinin tamamlanması gerektiğini söylüyor. 

Independent Türkçe, WSJ, AP