Bahreyn Bildirisi ve Gazze’de ertesi günün ötesine bir bakış

Bildiri, İsrail’in üzerinde siyasi baskı oluşturuyor

Bahreyn Kralı Hamed bin İsa el-Halife (ortada) 16 Mayıs'ta Manama'da düzenlenen 33’üncü Arap Birliği Liderler Zirvesi öncesinde Arap liderlerle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi (BNA)
Bahreyn Kralı Hamed bin İsa el-Halife (ortada) 16 Mayıs'ta Manama'da düzenlenen 33’üncü Arap Birliği Liderler Zirvesi öncesinde Arap liderlerle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi (BNA)
TT

Bahreyn Bildirisi ve Gazze’de ertesi günün ötesine bir bakış

Bahreyn Kralı Hamed bin İsa el-Halife (ortada) 16 Mayıs'ta Manama'da düzenlenen 33’üncü Arap Birliği Liderler Zirvesi öncesinde Arap liderlerle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi (BNA)
Bahreyn Kralı Hamed bin İsa el-Halife (ortada) 16 Mayıs'ta Manama'da düzenlenen 33’üncü Arap Birliği Liderler Zirvesi öncesinde Arap liderlerle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi (BNA)

Elie el-Kasifi

Bahreyn'de 16 Mayıs Perşembe günü düzenlenen Arap Birliği Liderler Zirvesi'nin sonuç bildirisinin belki de en dikkat çekici özelliği bölgedeki, özellikle de Gazze Şeridi'ndeki olaylarla etkileşim içinde olması ve yansıtmasıydı. Zira İsrail'in Filistin Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaş, her kısmi gelişmenin savaşın sona ermesi ve kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde savaş sonrası siyasi ve güvenlik düzenlemeleriyle bağlantılı olan bir aşamaya gelmiş durumda. Diğer bir deyişle sonuç bildirisi, savaşla ilgili güncel olayları, başta İsrail'in Refah'tan çekilmesi çağrısı olmak üzere Filistin-İsrail çatışmasına yönelik uzun vadeli bir yaklaşımla, yani savaştan sonra Gazze Şeridi'nin yönetimiyle başlayan ve çatışmanın kapsamlı bir şekilde çözülmesiyle sona eren ‘ertesi gün’ olarak bilinen yaklaşımla bir ara getirdi.

Gazze’deki savaşta yaşanacak her türlü gelişme ne İsrail'in hedeflerinden ne de Hamas'ın planlarından ayrı tutulabilir. Burada sorulması gereken asıl soru, Filistin ulusal hareketinin hayatta kalma mücadelesinden var olma mücadelesine geçip geçmediği, yani siyasi ve askeri kanadının İsrail'in kendisini ortadan kaldırma tehdidinin artık geride kaldığını düşünerek hareket edip etmediği sorusudur. Hamas şimdi, Filistinlilerin yaşadığı tüm gerilimlerle ve çatışmalarla birlikte, ertesi gün düzenlemelerinde nasıl yer alacağını planlamak zorunda. Ne olursa olsun Hamas, savaştan sonra Gazze Şeridi'nin geleceğine ve kendi geleceğine ilişkin vizyonunu henüz ‘resmi’ olarak ifade etmiş değil. Sadece Hamas’ın üst düzey isimlerinden Halil el-Hayya, Hamas’ın İsrail ile beş yıllık bir ateşkesi kabul etmeye ve İsrail'in iki devletli çözümü kabul etmesi halinde silah bırakmaya hazır olduğu yönünde bir açıklaması var. Ancak Hayya’nın açıklaması aynı zamanda Hamas'ın halen manevra aşamasında olduğunun reddedilemez bir kanıtıydı. Halihazırda savaş henüz bitmediği ve uzun bir yıpratma savaşına dönüşebileceği için bu bekleniyordu.

Çatışan taraflarına uzatılan el

Ancak kesin olan bir şey varsa o da Bahreyn’deki Arap Birliği Liderler Zirvesi'nin sonuç bildirisinin dolaylı da olsa tüm bu zorlukları kabul etmiş, hatta uygulanmasından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) birinci derecede sorumlu tutulacağı bir çözüm için yol haritası çizerek ve çatışan taraflara el uzatarak bu zorlukları öngörmüş olmasıdır. İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın derhal durdurulması ve İsrail işgal güçlerinin Şeridin tüm bölgelerinden çekilmesi ihtiyacını vurgulayarak başlayan sonuç bildirisi, Filistin halkının zorla yerinden edilmesine yönelik her türlü girişimin reddedildiği bir kez daha teyit edilmesiyle devam etti ve iki devletli çözüm hayata geçirilinceye kadar işgal altındaki Filistin topraklarında BM öncülüğünde uluslararası barış gücü konuşlandırılması çağrısıyla sona erdi. BMGK’nın iki devletli çözümün uygulanması için net adımlar atma konusundaki sorumluluğunun altı çizilen sonuç bildirisinde “Siyasi süreç ve müzakereler için bir zaman sınırı koyulması gerektiğini vurguluyoruz. Bunu BMGK’nın 4 Haziran 1967 öncesi sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan, yaşayabilir ve toprakları bütün bir Filistin devleti kurulması için BM Şartı'nın VII. Bölüm’ü kapsamında alacağı kararlar takip etmeli” ifadeleri yer aldı.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki ateşkes çabalarını engellemesi ve Refah'a kara saldırılarını genişleterek askeri gerilimi tırmandırmaya devam etmesinin kınandığı bildiride, İsrail ordusunun Refah’tan çekilmesi talep edildi. Bildiride ayrıca başta Hamas olmak üzere tüm Filistinli gruplara, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altında bir araya gelmeleri ve Filistin halkının meşru haklarını elde etme, bağımsız ulusal devletlerini kurma özlemlerini gerçekleştirme çabaları çerçevesinde kapsayıcı bir ulusal proje ve birleşik bir stratejik vizyon üzerinde anlaşmaları çağrısı yapıldı.

33. Arap Birliği Liderler Zirvesi'nin sonuç bildirisinde İsrail'e öncelikle savaşı durdurması, ardından kapsamlı bir çözümü kabul etmesi için açıkça siyasi baskı uygulandı.

Sonuç bildirisindeki bu kilit noktalar, bildirinin mükemmel bir siyasi açıklama olduğunu teyit etti. Diğer bir deyişle bu, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında ve başta Netanyahu ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant arasında olmak üzere İsrail hükümeti üyeleri arasında anlaşmazlıkların arttığı bir dönemde, bu dönemin unsurlarını yakalayan, bunlarla etkileşime geçen ve özellikle savaşın ve devamının sorumluluklarını düzenlemek, taraflara açıktan ve üstü kapalı mesajlar göndermek ve krizden çıkış vizyonunu, yani ‘ertesi gün’ vizyonunu ortaya koymak açısından bu unsurlar temelinde hareket eden bir bildiridir.

Arap ülkelerinden baskı

Bahreyn Bildirisi, Hamas ve İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varılması amacıyla Mısır’da yapılan son müzakerelere atıfla İsrail’i ateşkes çabalarını engelleyerek Gazze'deki askeri gerilimi tırmandırmaktan sorumlu tuttuğu için bir referans teşkil etti. Ayrıca bildiride İsrail özellikle Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafının kontrolünü ele geçirmesinin ardından, Gazze'deki insani felakete müdahale etmek için yeterli miktarda insani yardımın girişini engellemekle suçlandı. Dolayısıyla bildiri, İsrail'e önce savaşı durdurması, ardından kapsamlı bir çözümü kabul etmesi, aksi takdirde, ABD'nin desteğiyle bölgeye daha fazla entegre olmaya bölgeyle daha çok bütünleşmeye çalıştığı bir dönemde ABD’nin söylemiyle ‘bölgede giderek daha da yalnızlaşacağı’ açık bir siyasi baskı oluşturdu.

Bildiri, Mısır’ın birkaç gün önce Güney Afrika'nın İsrail aleyhinde Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) açtığı davaya müdahil olacağını açıklayarak, İsrail ile barış anlaşmasını yeniden gözden geçirme tehdidinde bulunarak ve İsrail ordusunun işgali devam ettiği sürece Refah Sınır Kapısı’nı açmayı reddederek İsrail'e yaptığı baskıyı da tamamlıyor. Daha önce de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Netanyahu'nun Gazze Şeridi'nin yönetimine katılma davetini reddetmişti. Tüm bunlar, iki devletli çözüm uygulanana kadar işgal altındaki Filistin topraklarında BM öncülüğünde uluslararası barış gücü çağrısında bulunan bildiride ele alınan ‘ertesi gün’ tartışmalarına ve anlaşmazlıklarına işaret ediyor.

rgbfnyh
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 33. Arap Birliği Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere 15 Mayıs'ta Bahreyn'in başkenti Manama'ya gelişinde böyle karşılandı (AFP)

Bildiride özellikle İsrail'in ertesi güne ilişkin bazı planlarında öngörüldüğü üzere Gazze Şeridi'ne Arap güçlerinin konuşlandırılması fikrini reddeden Arap ülkelerinin savaşın ertesi gününe ilişkin yaklaşımı da ortaya koyuldu. Arap ülkeleri, özellikle Tel Aviv iki devletli çözümü kabul etmeden önce Gazze Şeridi’ne güçlerini konuşlandırmayı reddediyorlar. Bildiri, bir yandan bu yaklaşımı aktarırken diğer yandan dolaylı olarak ertesi günle ilgilenen ve Hamas yönetiminin ortadan kaldırılmasının ardından ‘yenilenmiş’ bir Filistin hükümetinin Gazze Şeridi'nin yönetimini almasını, Arap güçlerinin de bu süreçte geçici olarak sorumluluklar üstlenmesini isteyen ABD'ye hitap ediyor.

Gazze’deki savaş, Arap ülkelerini 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşananların tekrarlanamayacağı konusunda önemli bir sonuca ulaştırmış gibi görünüyor.

Bildiride Hamas’ın Filistin düzeyinde bir sonraki aşamayla doğru bir şekilde ilgilenebilmesi için net ve benzersiz bir yol haritası çizildi. Bu çerçevede Hamas’a iki seçenek sunuldu. Buna göre Hamas ya Filistin halkının tek meşru temsilcisi olan FKÖ’ye katılıp iki devletli çözüme dayalı bir ulusal proje üzerinde anlaşacak ya da bekasına yönelik bir tehlikeyle karşı karşıya olduğu bir dönemde Arap ülkelerinin verdiği ortak desteği kaybedecek. Bunun yanında bildirideki İsrailli rehinelerin ve Filistinli tutukluların serbest bırakılması çağrısı da Hamas'a Gazze Şeridi'nde ateşkese varmak yerine İsrailli rehineler kartı üzerine bahse girmenin ucu açık bir seçenek olamayacağı mesajı verdi.

Nitelikli bir siyasi ek

Bahreyn’deki zirvede ayrıca Filistin meselesinin iki devletli çözüm temelinde çözüme kavuşturulması amacıyla BM himayesinde uluslararası bir konferans düzenlenmesi için ortak bir çağrı yapıldı. Arap ülkelerinin dışişleri bakanları derhal harekete geçmeye, Batılı ülkelerin ve diğer ülkelerin dışişleri bakanlarıyla iletişim kurarak Filistin devletini bir an önce tanımaları için çalışmaya teşvik edildi.

Bu iki husus öncelikle yeni olduğundan, ikinci olarak ise Arap ülkelerinin Filistin-İsrail çatışmasına nihai çözüm getirmeye yönelik yaklaşımlarını pratik adımlara dönüştürme konusundaki kararlılıklarını yansıttığından bildiride nitelikli bir siyasi ek oluşturdu. Gazze’deki savaş, Arap ülkelerini 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşananların tekrarlanamayacağı konusunda önemli bir sonuca ulaştırmış gibi görünüyor.

Bu durum, bildiri metninde Filistin'deki olayları bölgedeki istikrarla ilişkilendiren çeşitli paragraflarda yansıtılıyor. Bu da Arap ülkelerinin Filistin meselesine ilişkin vizyonunu, ana başlığı istikrar arzusu olan ve tüm bölgeyi kapsayan daha geniş kapsamlı bir vizyonun parçası haline getiriyor. Bahreyn Bildirisi’nde ‘istikrar’ kelimesinin 11 kez geçmesi, Arap ülkelerinin bölgenin şiddet ve sürekli çatışma döngüsü içinde kalacağına dair artan korkularını açıkça ortaya koydu.

jıkol
Bahreyn'in başkenti Manama'da 16 Mayıs'ta 33'üncüsü düzenlenecek olan Arap Birliği Liderler Zirvesi’ne katılacak Arap ülkelerinin liderleri karşılama mesajı yazan bir reklam panosu

Bahreyn Bildirisi, bir yandan Ortadoğu'da savaşın yayılmasından duyulan korkuyu ifade ederken diğer taraftan Arap ülkelerindeki diğer meseleleri ve krizleri, kontrol altına alınmaları, etkilerinin sınırlandırılması ve yayılmalarının önlenmesi açısından ele alıyor. Fakat Arap ülkelerinin bir sonraki aşamaya dair önceliğinin, bölgede barış sürecinin yeniden başlatılması için uluslararası siyasi zeminin hazırlanmasının ilk adımı olarak İsrail'in Gazze Şeridi'de yürüttüğü savaşın durdurmak olduğu da açık. Ancak Arap ülkelerine göre yeni başlatılacak sürecin daha önceki süreçlerden farklı olarak İsrail'in zorbalık mantığını ortadan kaldıran ve Filistin meselesini başta İran'ın müdahalesi olmak üzere dış müdahalelerden arındıran iki devletli bir çözüme dayalı nihai bir çözümün önün açması gerekiyor. Öte yandan tüm bu girişimler, Suriye'de demografik değişikliklere yol açacak her türlü girişimin reddedildiği vurgulanan Bahreyn Bildirisi’nde de belirtildiği üzere, Arap ülkelerinin yüksek çıkarlarıyla çelişen yabancı gündemleri takip eden, uygulayan ve bölgede giderek büyüyen ‘milis imparatorluğu’ tarafından gölgeleniyor. O halde bölgedeki meselelerin ve krizlerin birbiriyle ne denli ilişkili olduklarına dair herhangi bir şüpheye yer var mı?

*Bu makale Şarku'l Avsa tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Suudi Arabistan, Suriye halkına ve Suriye'nin güvenlik ve istikrarına verdiği desteği yineledi

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu oturumuna başkanlık etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu oturumuna başkanlık etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Suriye halkına ve Suriye'nin güvenlik ve istikrarına verdiği desteği yineledi

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu oturumuna başkanlık etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Bakanlar Kurulu oturumuna başkanlık etti. (SPA)

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bugün Riyad'da düzenlenen Bakanlar Kurulu oturumuna başkanlık etti. Oturumda Suudi Arabistan’ın, Suriye halkına ve Suriye'nin güvenlik ve istikrarına verdiği destek yinelendi. Ayrıca İsrail işgal güçlerinin Suriye topraklarına yönelik saldırıları ve uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmeleri bir kez daha kınandı.

Oturumun başında Bakanlar Kurulu, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz'in yardımı ve halkının kapsamlı ve sürdürülebilir kalkınma yürüyüşünde daha büyük hedeflere ve benzeri görülmemiş başarılara yönelik kararlılığıyla ülkenin bu yıl içinde elde ettiği önemli kazanımlar ve ulusal düzeyde birçok hedefe ulaşılması dolayısıyla Yüce Allah'a şükretti.

Bakanlar Kurulu, Riyad'daki toplu taşıma projesine, fikir aşamasından gerçeğe dönüşene kadar verdiği destek ve gösterdiği himaye için İki Kutsal Caminin Hizmetkârı’na şükranlarını ifade etti. Bu projenin faaliyete geçmesinin altyapının geliştirilmesinde niteliksel bir sıçramayı temsil ettiği, kalkınmayı ve ekonomik hareketi desteklediği ve vatandaşlara sağlanan hizmetlerin kalitesinin arttırılmasına ve en iyi seviyelere yükseltilmesine katkıda bulunduğu vurgulandı.

bhtyj
Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, bölgedeki ve dünyadaki gelişmeleri ve bunlara yönelik uluslararası çabaları ele aldı. (SPA)

Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan’ın 2034 yılında FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapma zaferini, Suudi Arabistan’ın uluslar ve halklar arasındaki statüsünü somutlaştıran yeni bir dönüm noktası olarak nitelendirdi.

Diğer yandan Suudi Arabistan Enformasyon Bakanı Selman ed-Dusari, geçtiğimiz günlerde kardeş ve dost ülkelerin liderleriyle ikili ilişkiler, bölgedeki ve dünyadaki gelişmeler, özellikle de işgal altındaki Filistin topraklarındaki durum ve Suriye sahasındaki gelişmeler hakkında yapılan görüşmelerin ve istişarelerin içeriği hakkında Bakanlar Kurulu’na bilgi verildiğini açıkladı.

Bu bağlamda Bakanlar Kurulu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Suudi Arabistan’a gerçekleştirdikleri ziyaretlerin olumlu sonuçlarından övgüyle bahsederek, bu ziyaretlerin karşılıklı faydaların, arzu edilen hedeflerin ve isteklerin elde edilmesi için çeşitli alanlarda ortak iş birliğinin kapsamının genişletilmesine ve uluslararası konularda koordinasyonun arttırılmasına katkıda bulunacağını ifade etti.

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, bölgedeki ve dünyadaki gelişmeleri ve bunlara yönelik uluslararası çabaları ele aldı. Suudi Arabistan’ın başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasına yönelik devam eden çabaları vurgulandı. Bakanlar Kurulu ayrıca, dünya ülkelerini Filistin sorununun barışçıl yollarla çözülmesi ve iki devletli çözümün uygulanması amacıyla önümüzdeki haziran ayında New York'ta Suudi Arabistan’ın ve Fransa'nın eş başkanlığında düzenlenecek üst düzey uluslararası konferansa katılmaya çağırdı.

Bakanlar Kurulu, kalkınma ve ekonomik refahı pekiştiren çok taraflı eylemleri destekleme ve küresel zorlukların ele alınmasına katkıda bulunmak için kolektif çabaları zorlama konusundaki ilgisinin bir parçası olarak Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yaptığı bölgesel ve uluslararası toplantıların sonuçlarını gözden geçirdi.

Bakanlar Kurulu, Tek Su Zirvesi'nin Riyad'da düzenlenmesinin Suudi Arabistan’ın uluslararası düzeydeki öncü rolünü ve temiz su kaynaklarının sürdürülebilirliği ve dünyanın dört bir yanındaki toplumların bu kaynaklara erişiminin sağlanması konusundaki kararlılığını yansıttığını vurguladı. Tek Su Zirvesi, Dünya Su Örgütü’nün kurulması da dahil olmak üzere Suudilerin bu alandaki girişimlerinin bir devamı niteliğindeydi.

rtbny
Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan tarafından ev sahipliği yapılan bölgesel ve uluslararası toplantıların sonuçlarını gözden geçirdi. (SPA)

Ed-Dusari, Bakanlar Kurulu’nun, Suudi Arabistan başkanlığında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) 16. Taraflar Konferansı’nın (COP16), 100'den fazla inisiyatif sunmak ve arazi bozulması, çölleşme ve kuraklıkla mücadelede finansal kuruluşların ve özel sektörün rolünü arttırmak için 12 milyar dolardan fazla kaynak elde etmek üzere uluslararası çabaları harekete geçirebilmesini takdir ettiğini söyledi.

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, ekosistemi korumak, sürdürülebilirliği için iş birliği çerçevelerini geliştirmek ve ulusal hedefler doğrultusunda ekonomik çeşitliliğe ulaşmak için sürdürülebilir bir mavi ekonomiye geçişi desteklemek amacıyla Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından başlatılan Kızıldeniz'in Sürdürülebilirliği Ulusal Stratejisi’nin önemini tartıştı.

Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan’ın Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifak'a katılımının, gelişmekte olan ülkeleri desteklemek için IMF ve Dünya Bankası girişimlerine yaptığı katkıların yanı sıra Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSrelief) ve Suudi Arabistan Kalkınma Fonu (SFD) programları aracılığıyla bu konuda küresel olarak öncü rolü ile uyumlu olduğunu kaydetti.

Bakanlar Kurulu, Riyad'da düzenlenen Uluslararası Yapışık İkizler Konferansı'nın başarısını överken, Suudi Arabistan’ın bu alandaki liderlik rolünü ve Vizyon 2030'un sağlık sektörünü geliştirme, kalite ve verimliliğini arttırma hedefleri doğrultusunda tıbbi mükemmelliğini vurguladı.

rthyj
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman başkanlığında bugün Riyad'da düzenlenen Bakanlar Kurulu oturumundan (SPA)

Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan’ın biyoteknoloji sektörü ve gelişiminde ileri ülkeler arasındaki konumunu güçlendirme arzusunu dile getirdi. Bu bağlamda Bakanlar Kurulu, bu alandaki ulusal stratejinin hedeflerine ulaşılmasına katkıda bulunacak olan Riyad Uluslararası Medikal Biyoteknoloji Zirvesi'nin üçüncü edisyonunun çıktılarını övdü.

Ed-Dusari’ye göre Bakanlar Kurulu, Riyad'da düzenlenen ve gen tedavilerinin yerelleştirilmesi ve biyofarmasötik ve aşı üretiminin desteklenmesine yönelik 10 milyar riyali aşan anlaşma ve lansmanları içeren ve böylece Suudi Arabistan’ın sağlık inovasyonundaki küresel liderliğini arttıran ilaç fuarını takdir etti.

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu, uluslararası iş birliği için yeni ufuklar açılmasına ve küresel olarak yenilik ve yaratıcılığı destekleyen yasal temeller oluşturulmasına katkıda bulunacak olan Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) üye devletleri tarafından Tasarımlar Hukukuna ilişkin Riyad Anlaşması’nın kabul edilmesini memnuniyetle karşıladı.

Bakanlar Kurulu, Suudi Arabistan’ın son iki yılda uluslararası kuruluşlar tarafından kredi notunun yükseltilmesini takdirle karşıladı. Kuşkusuz bu, devam eden çabaların, ekonomik reformların ve mali sürdürülebilirliğin korunmasına katkıda bulunan ve mali planlamanın etkinliğini ve finans merkezinin gücünü ve sağlamlığını arttıran mali politikaların benimsenmesinin bir teyidi.

Bakanlar Kurulu, Şura Konseyi ve Bakanlar Kurulu Siyasi ve Güvenlik İşleri ile Ekonomik İşler ve Kalkınma Konseyleri, Bakanlar Kurulu Genel Komitesi ve Bakanlar Kurulu Uzmanlar Paneli tarafından ortaklaşa incelenen konular da dahil olmak üzere gündemindeki konuları gözden geçirdi.

Bakanlar Kurulu oturumunda, Suudi Arabistan Spor Bakanlığı ile Brunei Darusselam Kültür, Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında gençlik ve spor alanında iş birliğine yönelik mutabakat zaptı taslağını Brunei tarafıyla görüşmek ve imzalamak üzere Spor Bakanı’na veya yardımcısına yetki verilmesine; Suudi Arabistan hükümeti ile Kırgızistan Bakanlar Kurulu arasında ehliyetlerin kullanımına yönelik iş birliği anlaşması taslağını Kırgız tarafıyla görüşmek ve imzalamak üzere İçişleri Bakanı’na veya yardımcısına yetki verilmesine; Suudi Arabistan Çevre, Su ve Tarım Bakanlığı ile Kırgızistan Bilim Bakanlığı arasında çevre koruma alanında iş birliğine yönelik mutabakat zaptının onaylanmasına karar verildi.

Bakanlar Kurulu ayrıca, Suudi Arabistan Çevre, Su ve Tarım Bakanlığı ile Brezilya Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında tarım ve hayvansal üretim alanında iş birliğine yönelik mutabakat zaptı taslağını Brezilya tarafıyla görüşmek ve imzalamak üzere Çevre, Su ve Tarım Bakanı’na veya yardımcısına yetki verilmesine; Suudi Arabistan Jeolojik Araştırmalar Kurumu ile Irak Jeolojik Araştırmalar Kurumu arasında teknik ve bilimsel jeolojik iş birliğine yönelik mutabakat zaptı taslağını Irak tarafıyla görüşmek üzere Suudi Arabistan Jeolojik Araştırmalar Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı’na yetki verilmesine; Suudi Arabistan Sivil Havacılık Genel Kurumu ile diğer ülkelerdeki muadil kurumlar arasında sivil havacılık alanında iş birliğine yönelik mutabakat zaptlarının gösterge niteliğindeki modelini onaylamak üzere Suudi Arabistan Sivil Havacılık Genel Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı ve Ulaştırma ve Lojistik Bakanı’na yetki verilmesine karar verdi.