X aşırı sağcı fikirlerin platformu haline mi geldi?

Silikon Vadisi'nde aşırı sağcı söylemler giderek artıyor

İllüstrasyon: Brian Stauffer
İllüstrasyon: Brian Stauffer
TT

X aşırı sağcı fikirlerin platformu haline mi geldi?

İllüstrasyon: Brian Stauffer
İllüstrasyon: Brian Stauffer

Marco Mossad

X platformu (eski adıyla Twitter), 2022 yılının sonlarında tartışmalı bir isim olan ABD’li işadamı Elon Musk tarafından yaklaşık 44 milyar dolar karşılığında satın alındığından bu yana acımasızca eleştiriliyor.

Musk’ın platformu satın almasındaki başlıca hedefi ifade özgürlüğünü sağlamak ve önceki yönetim tarafından tweetlere getirilen kısıtlamaları kaldırmaktı. Satın alma sonrası platformda yapılan değişiklikler sadece simge ve isimle sınırlı değildi. Platform bir bütün olarak, önceki yönetim tarafından nefret söylemi ve ırkçılığı kışkırtmakla ilgili güvenlik politikalarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yasaklanan çok sayıda ırkçı ve aşırı sağcı politikacının kapatılan hesaplarının yeniden açılmasıyla siyasi sağa doğru kademeli bir kayma yaşadı.

Musk ayrıca, son olarak ABD Başkanı Joe Biden'ın göçmen getirme politikalarının Demokrat Parti için oy toplamayı amaçladığını söylerken bu politikaların 11 Eylül 2001 olayından daha kötü olaylara yol açacağını savunan komplo teorilerinin yeniden gündem olmasında rol oynadı. Bununla birlikte Musk, ırkların birbiriyle entegrasyonuna ve bir arada yaşamaya inanan fikirleri de eleştirdi. X’in sahibi, son olarak, beyaz ırkın siyasi sol kesimin politikaları nedeniyle ırkçı bir saldırı altında olduğu fikrini öne süren paylaşımlarda bulundu. Musk, X platformunu Fox News gibi aşırı sağcı medya kuruluşlarının ve birçok muhafazakar ve aşırı sağcı radyo sunucusunun fikirlerini desteklemek için de kullandı.

Şu an aşırı sağcı siyasi fikirlerin platformu haline gelen X, bir zamanlar Demokrat Parti'yi destekleyen solcu ilerici fikirlerin olduğu bir platformdu.

X, bir zamanlar Demokrat Parti'yi destekleyen solcu ilerici fikirlerin olduğu bir platformken aşırı sağcı siyasi fikirlerin platformu haline geldi. Musk, CNN televizyon kanalından Don Lemon’a verdiği bir röportajda eski Twitter yönetiminin siyasi bağışların yüzde 99'unu Demokrat Partili adaylara yaptığını söyledi.

Musk'ın, Don Lemon'ın sol görüşlü bir isim olması nedeniyle platformdaki siyasi söylemi dengelemek amacıyla programı X platformunda yapması için Don Lemon ile bir sözleşme yapmaya çalışması dikkati çekti. Ancak yaşanan diyaloğun ardından Musk, özellikle X platformunda ifade özgürlüğü ile platform yönetiminin nefret söylemi ve ırkçılığı azaltmaya yönelik ahlaki sorumluluğu arasındaki ayrım konusunda iki taraf arasındaki önemli görüş ayrılığı nedeniyle kararından döndüğünü ve yayıncı kuruluşla olan sözleşmeyi iptal ettiğini açıkladı. Musk, yasal oldukları sürece platformun her üyesinin görüşlerini müdahale veya engelleme olmaksızın ifade etme hakkına sahip olduğuna inanırken Lemoni Musk ile aynı fikirde değil. Bu yüzden Musk sinirlenerek Lemon'a "Sen paylaşımları kısıtlamaktan yanasın, ben ise fikir özgürlüğünden yanayım, biz farklıyız” dedi.

Platform haber kanallarının yerini alıyor

Elon Musk, ABD'deki haber kanallarının tüm gerçekleri aktarmadığını söyleyerek bu kanallara karşı bir kampanya başlattı. X platformunun doğrudan kullanıcılarından gelen doğru haberleri iletmek için bir alternatif olmasını istiyor. Bu yüzden Musk, platformun algoritmalarını, içerik üreticilerin hesaplarının ve paylaşımlarının görünürlüğünü arttıracak şekilde yeniden yapılandırdı.

fvgrbh
X platformunun bir telefonun ekranında görülen logosu (Reuters)

Musk ve X Corp.’un CEO'su Linda Yaccarino'ya yakın kaynaklar, Washington Post gazetesine Musk'ın X'i kullanıcıların tam teşekküllü ve özel içerikler yayınlayabilecekleri bir haber platformuna dönüştürmek istediğini söylediler.

‘Gelir Paylaşımı Programı’ adı verilen bu yaklaşımda platform, X ile gelir paylaşımı karşılığında kullanıcılara içerik yayınlamaları için alan sağlıyor. Bu yaklaşımı getirmelerini, sitenin ve kullanıcıların haberleri tarafsız bir şekilde doğrulamasını ve yayınlamasını, kullanıcıları siyasi taraflara yakınlıklarıyla bilinen geleneksel kanallardan uzak tutmayı sağlamak olarak gerekçelendiren Musk, geçtiğimiz yıl ağustos ayında kişisel hesabında, gelir elde etmek için gereken minimum görüntüleme sayısını 15 milyondan sadece beş milyona düşürmek ve gelir kazançlarını çekmek için minimum eşiği 50 dolar yerine 10 dolara düşürmek de dahil olmak üzere çeşitli yapılandırmalara gidildiğini açıkladı. Musk son olarak ise Gelir Paylaşım Programı’na katılan hesaplara ‘X Premium’ olarak bilinen kimlik doğrulama hizmetini ücretsiz olarak sundu.

Musk tarafından platformda yapılan değişiklikler, özellikle bazı önde gelen sağcı isimlerin ilgisini çekti ve bu durum, X platformundaki siyasi içeriğin kademeli olarak sağa doğru kaymasına yol açtı.

Fox News’in eski ABD’li muhafazakâr sunucusu Tucker Carlson da X'te içerik üreten en popüler sunucularından biri. Carlson, Musk'ın yaklaşımından ilk yararlananlar arasında yer alıyor. Diğer isimler arasında ise Andrew Tate, Beyaz Saray için yeniden yarışan eski başkan Donald Trump'a karşı çıkan içerik üreticileri ve Ed ve Brian Krassenstein kardeşler yer alıyor.

Sağcı kesimin ilgisini çeken değişiklikler

Musk tarafından platformda yapılan değişiklikler, özellikle bazı önde gelen sağcı isimlerin ilgisini çekti ve bu durum, X platformundaki siyasi içeriğin kademeli olarak sağa doğru kaymasına yol açtı. Musk’ın platformu satın aldığı ilk gün sağ görüşlü içerik üreticilerin sitedeki takipçi sayısı artarken, sol görüşleriyle bilinen içerik üreticilerin takipçi sayısı azaldı.

Washington Post gazetesi, geçtiğimiz yıl ekim ayında bu eğilimin ardındaki nedeni, takipçilerin Musk'ın platformu satın alması ve yaptığı değişikliklerden dolayı hayal kırıklığına uğraması olarak açıkladı.

Platformdaki genel siyasi havayı etkileyen değişiklikler arasında eski ABD Başkanı Don al Trump’ın Kongre (Capitol) Binası Baskını’nı kışkırtmakla suçlandığı 6 Ocak olaylarından sonra askıya alınan hesabının yeniden aktif hale getirilmesi gibi hesabı askıya alınan bazı kişilerin hesaplarının eski haline getirilmesi de yer aldı. Böyle bir diğer değişiklik ise Musk'ın tarafsız olmadığına inandığı Facebook ve New York Times (NYT) gazetesini internet sayfası gibi bazı sitelerin linkine tıklandığında beş saniyelik bir gecikme yaşanmasıydı. Musk, bu hamleyle söz konusu sitelerin kullanımını en aza indirmeye çalıştı.

Musk, Sandy Hook İlkokulu'na düzenlenen saldırının kurbanlarının ailelerine zarar veren söylemlerin yayılmasına neden olan komplo teorisyeni aşırı sağcı aktivist Alex Jones'un hesabını da yeniden aktifleştirdi. Platformun önceki yönetimi Jones'u paylaşım politikasını ihlal ettiği ve nefret söylemini yaydığı gerekçesiyle askıya almıştı.

Çoğulculuk, eşitlik ve kapsayıcılık

Şarku’l Avsat’ın CNN'den aktardığı habere göre Musk, kendi takipçilerinden Jones'un hesabını takip etmelerini istedi. Böylece Jones'un takipçi sayısı yaklaşık bir buçuk milyona ulaştı. Bu hamleler, sağ görüşlü seslerin X platformunda daha fazla sayıda aboneye ulaşmasını sağlamanın yanı sıra bu seslerin popüler platformdaki genel havayı değiştirmesine ve Musk'ın politikasına uygun konuları tartışmasına izin vermeyi amaçlıyordu.

Woke teriminin ortadan kaldırılması ve insanların yeteneklerine göre işe alınmasının teşvik edilmesi sadece Musk'ın değil, aynı zamanda bir dizi Silikon Vadisi girişimcisinin de ilgisini çekti.

Musk’ın, X'i satın aldıktan sonra duyurduğu hedeflerinden biri de Afro-Amerikanlıların kullandığı, ırk ve cinsiyet eşitliğiyle ilgili bir terim olan ‘woke’ ifadesini ortadan kaldırmaktı. Bu terim, ten rengine dayalı ayrımcılık ve ırkçılığın bir sonucu olarak toplumda Afro-Amerikalılara karşı yapılan adaletsizliği vurguluyor.

Terim, çoğulculuk, eşitlik ve tüm ırklar, renkler ve cinsiyetler için kapsayıcılık gibi daha geniş konuları ele almak üzere insanlar arasında benimsenmiş bir ifadedir. Genellikle ilerici liberal politikaların retoriğiyle ilişkilendirilir. Musk, woke teriminin kullanımına karşı çağrıda bulunan ve bu ifadeyi toplumsal düşüncede ‘bir virüs’ ve uygarlığın ve bir arada yaşamanın geleceğine yönelik bir tehdit olarak nitelendiren paylaşımlarda bulundu.

Elon Musk'ın platformda yaklaşık 181 milyon takipçisi var. Platformda hem kamuoyunu hem de tartışmaları etkilemek için kendisi gibi düşünen takipçilerinden gelen gönderileri yeniden alıntılıyor. Musk, woke teriminin yanlış kullanıldığını ve abartılarak siyahlara karşı ayrımcılığın beyaz Amerikalılara karşı ayrımcılığa dönüştürüldüğünü düşünüyor.

Woke teriminin ortadan kaldırılması ve insanların yeteneklerine göre işe alınmasının teşvik edilmesi sadece Musk'ın değil, aynı zamanda bir dizi Silikon Vadisi girişimcisinin de ilgisini çekti. Örneğin Silikon Vadisi'nde birkaç para yönetim şirketine sahibi olan ABD’li işadamı Mark Anderson, woke terimini kullanmayan ve insanları yeteneklerine ve eğitim derecelerine göre işe almayı teşvik eden bir toplum inşa etmek istiyor. Anderson, ABD’de kasım ayında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinde Trump'ı desteklemek zorunda kalmayacak bir topluluk oluşturmak istese de muhafazakar değerlere inanan yeni bir Silikon Vadisi oluşturmayı amaçlıyor.

xscdvfgb
Eski ABD Başkanı Donald Trump, evlilik dışı ilişkilerle ilgili ‘sus payı’ ödemesini örtbas ettiği suçlamasıyla yargılandığı davanın sona ermesinin ardından avukatı Todd Blanch ile birlikte basın açıklaması yaparken (AFP)

Anderson, geçtiğimiz yıl ekim ayında kendi internet sitesinde yayınladığı bir belgede, teknoloji girişimcilerini sadece girişimciler olarak değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik ve sosyo-teknolojik düzeni düşmanlarından koruyanlar olarak sundu. Anderson'a göre sosyo-teknolojik düzenin düşmanları eşitlik, kapsayıcılık ve üretimle hiçbir ilgisi olmayan derecelerdir. Elbette Elon Musk da Anderson’ın belgesinden etkilendi.

Dünya, teknolojiyi elinde bulunduranların ve fikirlerini ve çıkarlarını tanıtmak için fikri platformlara sahip olanların lehine olacak sosyal, ekonomik ve güvenlik değişikliklerine tanık oluyor.

Silikon Vadisi’nde, Musk'ın açıklamaları ve X platformu aracılığıyla yarattığı etkiyle vurgulanan ve giderek büyüyen bir sağcı söylemin kendilerine işleriyle uyumlu bir siyasi koruma kalkanı oluşturmaya çalışan, kripto para birimleri gibi sektörlerin yasallaştırılmasını reddeden ve bunun yanında bir arada yaşama fikrine ve bir bütün olarak bu fikrin Silikon Vadisi'nin geleceğine tehdit olarak gördüğü sosyal değerlerine karşı çıkan iş adamlarının sempatisini kazandığı aşikar.

Musk, önümüzdeki kasım ayında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinde Trump'ın seçim kampanyasını destekleyeceği yönündeki söylentileri yalanlasa da X platformunda sağcı muhafazakâr görüşlü paylaşımları hemen hemen her gün desteklemeye çalışıyor.

Dünya, teknolojiye sahip olanların ve fikirlerini ve çıkarlarını tanıtabilecekleri fikri platformlara sahip olanların lehine olacak sosyal, ekonomik ve güvenlik değişikliklerine tanık oluyor.



Snapback mekanizmasının ayrıntıları... Anlaşmadan yaptırımlara

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, İran'a yönelik BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasını erteleyen karar tasarısı üzerinde oylama yaptı. (Reuters)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, İran'a yönelik BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasını erteleyen karar tasarısı üzerinde oylama yaptı. (Reuters)
TT

Snapback mekanizmasının ayrıntıları... Anlaşmadan yaptırımlara

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, İran'a yönelik BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasını erteleyen karar tasarısı üzerinde oylama yaptı. (Reuters)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, İran'a yönelik BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasını erteleyen karar tasarısı üzerinde oylama yaptı. (Reuters)

Son günlerde dünyayı meşgul eden ‘snapback mekanizması’ nasıl işliyor ve İran bu yaptırımlardan nasıl kaçınmaya çalışıyor? Basitçe ifade etmek gerekirse bu mekanizma, 2015 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararında yer alan ve uluslararası bir tarafın İran'ın nükleer taahhütlerini ihlal ettiğini şikâyet etmesi halinde BM'nin İran'a uyguladığı uluslararası yaptırımların hızla yeniden yürürlüğe girmesini sağlayan bir mekanizma.

‘Uluslararası taraf’, BM Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararında belirtildiği üzere, Batı ile İran arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmaya dahil olan veya bu anlaşmanın tarafı olan herhangi bir ülkeyi ifade eder. 2231 sayılı karar, ‘önemli uyumsuzluk’ durumlarının nasıl rapor edileceğini ve BM Güvenlik Konseyi'ne sevk prosedürlerini belirten bir madde içerir. Ayrıca, yaptırımların kaldırılmasının devamı konusunda bir anlaşmaya varılamaması durumunda yaptırımların yeniden yürürlüğe konması olasılığını da içerir.

Bu mekanizmanın ‘snapback’ olarak adlandırılmasının nedeni, yaptırımların derhal yeniden yürürlüğe konması için bir sinyal görevi görmesi, yani anlaşma öncesi yaptırım rejiminin yasal bir düğmeye basılarak yeniden yürürlüğe konabilmesidir. Bu, pazar günü (yarın) şafak vakti itibarıyla gerçeğe dönüşebilir.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında ülkesinin heyetine başkanlık etti. (İran Dışişleri Bakanlığı)İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında ülkesinin heyetine başkanlık etti. (İran Dışişleri Bakanlığı)

Snapback süreci

Uluslararası karar ile tanımlanan sürece başlanmadan önce acil yaptırım düğmesine basılamaz. Bu süreç, anlaşmaya katılan herhangi bir ülkenin, anlaşmanın taahhütlerinin ‘önemli ölçüde yerine getirilmediğini’ iddia ederek BM Genel Sekreteri’ne şikâyette bulunmasıyla başlar.

28 Ağustos'ta Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya (Avrupa Troykası), İran'ı nükleer silah geliştirmesini önlemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasına uymamakla suçladıktan sonra, İran'a BM yaptırımlarının yeniden uygulanması için 30 günlük sürecin başladığını belirten bir mektubu BM Güvenlik Konseyi'ne gönderdi.

Mektubun gönderilmesinden bu yana, İran'ın anlaşma çerçevesinde, müzakereler yoluyla veya teknik bir komite ile çalışarak anlaşmazlığı çözmek için 30 günü vardı.

Anlaşmazlık, bugün (cumartesi) sona erecek olan süre içinde çözülmezse, konu BM Güvenlik Konseyi'ne havale edilecek ve yaptırımlar otomatik olarak yeniden yürürlüğe girecek.

Rusya ve Çin'in dün İran'a yönelik BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasını ertelemek için son bir çaba sarf ettikleri 15 üyeli BM Güvenlik Konseyi'nde, iki ülke tarafından sunulan taslak kararı sadece dört ülke destekledi. Avrupa Troykası, İran ile İsrail arasında son dönemde yaşanan savaşta bombalanan nükleer tesislerden birinin denetlenmesi yönündeki Tahran'ın son dakika önerisini de reddetti.

Uydu görüntüsü, ABD hava saldırıları sonrasında Natanz uranyum zenginleştirme tesisindeki hasarı gösteriyor. (Reuters)Uydu görüntüsü, ABD hava saldırıları sonrasında Natanz uranyum zenginleştirme tesisindeki hasarı gösteriyor. (Reuters)

Snapback yürürlükte

Mekanizma, BM Güvenlik Konseyi belirli bir süre içinde yaptırımların geri getirilmesini reddeden bir karar almazsa, ‘önceki tüm yaptırım tedbirlerinin otomatik olarak veya kararlaştırılan mekanizmaya göre yeniden yürürlüğe gireceğini’ öngörüyor.

İran, 2015 yılında Birleşik Krallık, Almanya, Fransa, ABD, Rusya ve Çin ile Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak bilinen bir anlaşma imzaladı. Anlaşma, nükleer programına getirilen kısıtlamalar karşılığında BM, ABD ve Avrupa'nın Tahran'a uyguladığı yaptırımları kaldırdı.

BM Güvenlik Konseyi, 2015 yılının Temmuz ayında yayınladığı bir kararla anlaşmayı onayladı. Bu kararın süresi 18 Ekim'de dolacak ve bu tarihten itibaren nükleer anlaşmanın tarafları İran'a yönelik yaptırımların ‘geri getirilmesini’ etkinleştirebilecek.

Birçok ülke İran'ın nükleer silah elde etmeye çalıştığından şüpheleniyor, ancak Tahran bu iddiaları reddediyor.

Yaptırımlar neler?

Yaptırımlar yeniden uygulanırsa, BM Güvenlik Konseyi'nin 2006'dan 2010'a kadar altı kararla İran'a uyguladığı tüm tedbirler geri dönecek.

Bu önlemler arasında silah ambargosu, uranyum zenginleştirme ve yeniden işleme kısıtlamaları, nükleer silah taşıyabilen balistik füzelerin fırlatılması ve diğer faaliyetlerinin yasaklanması, balistik füze teknolojisi ve teknik yardımın transferinin yasaklanması yer alıyor.

Yaptırımlar ayrıca, İran'dan gelen kişi ve kuruluşların finansal varlıklarını donduruyor ve seyahat yasağı getiriyor.

Silah Kontrol Derneği'nin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Politikası Direktörü Kelsey Davenport, ‘BM'nin önlemlerinin, mevcut ABD ve Avrupa yaptırımlarının ağırlığı göz önüne alındığında, ekonomik açıdan çok az etkisi olacağını’ söyledi. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Davenport, ‘anlamlı bir diplomatik stratejinin yokluğunda’ bu yaptırımların ABD ile İran arasında ‘misilleme eylemlerinin artmasına’ yol açabileceğini belirtti.

20 Haziran 2025 tarihinde Cenevre'de Avrupa Troykası dışişleri bakanları ile İranlı mevkidaşları arasında yapılan toplantıdan (AP) 20 Haziran 2025 tarihinde Cenevre'de Avrupa Troykası dışişleri bakanları ile İranlı mevkidaşları arasında yapılan toplantıdan (AP)

İran ne yapıyor?

2015 nükleer anlaşması, İran'ın herhangi bir yaptırımın yeniden uygulanmasını ‘Kapsamlı Ortak Eylem Planı kapsamındaki taahhütlerini tamamen veya kısmen askıya alma nedeni’ olarak değerlendireceğini öngörüyor.

Diğer yandan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran'ın uranyumu yüzde 60 saflığa kadar zenginleştirdiğini ve bunun silah yapımında kullanılan yüzde 90 saflığa yakın olduğunu açıkladı.

Batı ülkeleri, sivil kullanım için uranyumu bu kadar yüksek bir seviyeye zenginleştirmeye gerek olmadığını ve başka hiçbir ülkenin nükleer bomba üretmeden bunu yapmadığını söylüyor. İran ise nükleer programının barışçıl olduğunu savunuyor.


Venezuela Devlet Başkanı, kanalının kapatılmasının ardından ‘emperyalist YouTube aptallarını’ alaycı bir şekilde eleştirdi

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)
TT

Venezuela Devlet Başkanı, kanalının kapatılmasının ardından ‘emperyalist YouTube aptallarını’ alaycı bir şekilde eleştirdi

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AFP)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro dün yaptığı açıklamada, YouTube kanalının geçen hafta kapatılmasını alaycı bir şekilde eleştirdi ve sitenin sahiplerini ‘emperyalist aptallar’ olarak nitelendirdi.

233 bin abonesi olan Venezuela Devlet Başkanı’nın hesabı, YouTube yetkililerinden herhangi bir açıklama yapılmadan 19 Eylül'de kapatıldı. Bu adım, Maduro'yu uyuşturucu kaçakçılığına karışmakla suçlayan ABD savaş gemilerinin Karayipler'e konuşlandırılmasıyla aynı zamana denk geldi. Maduro bu suçlamaları reddederek, Washington'un kendisini iktidardan uzaklaştırmak ve Venezuela'nın petrolünü ele geçirmek istediğini söyledi.

Maduro, “Sansür ne kadar artarsa, mesaj o kadar netleşir. Sansürlemeye devam edin, sizi emperyalist YouTube aptalları! Bu kararı verenleri tebrik ederim! Aptallara verimlilik primi! Ayın çalışanı ödülü!”

Maduro devlet televizyonunda yayınlanan açıklamasında, “YouTube sahipleri başarısız oldu ve insanlar halen beni takip ediyor” dedi.

YouTube 2020 yılında, ülkenin ana hükümet yanlısı televizyon kanalı Venezolana de Television'un hesabını askıya aldı. Ağustos 2024'te platform, mevcut İçişleri Bakanı Diosdado Cabello'nun hesabını, 100 bin aboneye ulaşması nedeniyle kendisine plaket verilmesinin hemen ardından askıya aldı.

Maduro, 2024 yılında Venezuela'da X platformunun engellenmesi talimatını verdi. Aynı yılın ağustos ayında, yeniden seçilmesine karşı yapılan protestoların 28 kişinin ölümüne ve 2 binden fazla kişinin gözaltına alınmasına yol açmasının ardından Maduro, WhatsApp uygulamasının mobil cihazlardan kaldırılması çağrısında bulundu.

Bunun ardından çoğu devlet kurumu ve etkili isim Telegram ve WeChat'e geçilmesi çağrısında bulundu. Ancak WhatsApp, Venezuela'da engellenmemiş durumda ve hükümet destekçileri de dahil olmak üzere halen yaygın olarak kullanılıyor.


Trump, Microsoft'a Biden yönetimi eski yetkilisini kovması için baskı yapıyor 

Microsoft Küresel İşler Sorumlusu Lisa Monaco (AFP)
Microsoft Küresel İşler Sorumlusu Lisa Monaco (AFP)
TT

Trump, Microsoft'a Biden yönetimi eski yetkilisini kovması için baskı yapıyor 

Microsoft Küresel İşler Sorumlusu Lisa Monaco (AFP)
Microsoft Küresel İşler Sorumlusu Lisa Monaco (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, Microsoft'a Demokratik yönetimlerde üst düzey görevlerde bulunmuş olan küresel ilişkiler başkanı Lisa Monaco'yu görevden alması çağrısında bulundu.

Trump dün Truth Social'da, “Bence Microsoft, Lisa Monaco'yu derhal işten çıkarmalı” ifadelerini kullandı.

Trump, “Monaco, Microsoft'un küresel ilişkiler başkanı olarak atandı. Bu, son derece hassas bilgilere erişim imkanı sağlayan çok üst düzey bir pozisyon... Monaco'nun bu erişimi kabul edilemez ve devam etmesine izin verilemez” diye yazdı. Şöyle devam etti: “Özellikle Microsoft ile ABD hükümeti arasındaki büyük sözleşmeler göz önüne alındığında, ABD'nin ulusal güvenliği için bir risk oluşturuyor.” “ABD hükümeti kısa süre önce onun tüm güvenlik izinlerini iptal etti ve Ulusal Güvenlik Ajansı istihbaratına ve tüm federal mülklere erişimini yasakladı.”

Trump, 2021'de Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sonra birkaç soruşturmanın hedefi oldu. FBI, gizli belgeleri kötüye kullanmasıyla ilgili soruşturma kapsamında 2022'de Mar-a-Lago'daki evine baskın düzenlerken, özel savcı Jack Smith onu 2020 seçim sonuçlarını etkilemek için komplo kurmakla suçladı.

Her iki dava da mahkemeye taşınmadı ve Smith, Adalet Bakanlığı'nın görevdeki bir başkanı yargılamama politikası doğrultusunda, Trump'ın Kasım 2024 seçimlerini kazanmasının ardından davaları düşürdü.