Gazze Savaşı sonrası Ortadoğu: Zorluklar ve seçenekler

Filistinli eski Bakan Huri: İsrail, Uluslararası Adalet Divanı tarafından tecrit edilecek ve Hamas Hareketi’nin savaştan sonra eskisi gibi etkili role sahip olamayacak

Savaşın sona ermesinden sonra Filistin'i ve bölgeyi nasıl bir geleceğin beklediği sorusu her gün yetkililerin ve sıradan insanların gündeminde güçlü bir şekilde yer almaya devam ediyor (AFP)
Savaşın sona ermesinden sonra Filistin'i ve bölgeyi nasıl bir geleceğin beklediği sorusu her gün yetkililerin ve sıradan insanların gündeminde güçlü bir şekilde yer almaya devam ediyor (AFP)
TT

Gazze Savaşı sonrası Ortadoğu: Zorluklar ve seçenekler

Savaşın sona ermesinden sonra Filistin'i ve bölgeyi nasıl bir geleceğin beklediği sorusu her gün yetkililerin ve sıradan insanların gündeminde güçlü bir şekilde yer almaya devam ediyor (AFP)
Savaşın sona ermesinden sonra Filistin'i ve bölgeyi nasıl bir geleceğin beklediği sorusu her gün yetkililerin ve sıradan insanların gündeminde güçlü bir şekilde yer almaya devam ediyor (AFP)

Denise Rahme Fahri

Filistin'i ve bölgeyi nasıl bir geleceğin beklediği sorusu Gazze Şeridi'nde devam eden savaşa ve yaşananlara bir çözümün en azından şimdilik ufukta olmadığını gösteren mevcut duruma rağmen her gün yetkililerin ve sıradan insanların ağzında güçlü bir şekilde yer almaya devam ediyor. Aynı şekilde herhangi bir ateşkese varılmasının güçleşmesinden dolayı mevcut zorlukları ve seçenekleri de incelemek gerekiyor.

Gazze, Batı Şeria ve Ortadoğu, ABD Başkanı Joe Biden'ın Gazze’de ateşkes için sunduğu teklifin başarılı olması ihtimalini beklerken Filistin, Lübnan, Mısır ve Irak'tan sosyoloji, siyaset, jeopolitik ve teoloji alanlarından 22 uzman, Gazze savaşının ardından Ortadoğu'ya ilişkin önemli sorulara yanıt aradı.

Söz konusu ülkelerden grupların ve kuruluşların stratejik ortaklığında, Güney Kıbrıs'ın Larnaka şehrinde düzenlenen ve Independent Arabia'nın da katıldığı iki günlük çalıştayda, sürdürülebilir barış için bir çözümün başlangıcı olabilecek net bir yol haritası ortaya koyma olasılığı tartışıldı.

İstişarelerde ve tartışmalarda, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana devam eden savaşın nedenlerinden yaşananların nitelendirilmesine kadar hassas konulara değinilirken, ‘iki devletli çözüm’, tek devletli çözüm ya da çatışmanın derinleşmesi beklentisi arasında en uygun sürdürülebilir çözüm konusunda çeşitli düşüncelerin olduğu görüldü. Ağırlıklı olarak kendi kaderini tayin hakkı temelinde kararın Filistinlilere bırakılması tercih ediliyordu. Çalıştayın sonuç bildirgesine göre katılımcılar, sebeplere ve sonuçlara yaklaşımlarında ‘Ortadoğu'nun kardeşlik, uyum, büyüme ve refah gibi asil insani tercihlerle çelişen ve çatışan dini ideolojiler tarafından körüklenen militarize edilişini’ göz ardı etmediler.

Savaşın öncesine ve sonrasına dair zor sorular

“Yaşamı Seçiyoruz” grubunun koordinatörü Profesör Esed İlyas Kattan, geleceği tahmin etme sürecinin son derece zor ve hassas olduğuna inanıyor. Küresel siyasetin ve karar alma mekanizmalarının dizginlerini ellerinde tutanlar bile Gazze’deki savaştan sonra ‘ertesi gün’ olarak adlandırılan süreci çizgileri karşısında ne yapacaklarını bilemez halde olduklarını söyledi. Prof. Kattan’a göre savaşın başlamasının üzerinden geçen yaklaşık dokuz ayın ardından dahi Gazze'deki durum belirsizliğini korurken tüm olasılıklara ve senaryolara açık görünüyor.

fvdmjö
Alanlarında uzman 22 isim, Gazze Savaşı sonrası Ortadoğu ile ilgili önemli sorulara yanıt aradı (Independent Arabia)

Mevcut duruma rağmen, geleceğin çizgilerinin şimdiki zamanda saklı olduğunu ve bu yüzden öngörü sürecinin, mevcut verilerin tüm düzeylerde dikkatli bir şekilde okunmasıyla başladığını söyleyen Prof. Kattan, Larnaka’daki bu istişare halkasının geçmişi bugünden okuduğunu ve 1948 yılındaki Nekbe (Büyük Felaket) ile bugün yaşananlar arasındaki süreksizlik ve kesişme diyalektiğinin yanı sıra, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) kararları ve dünya genelindeki üniversitelerde başlayan Filistin davasını destekleyen hareket de dahil olmak üzere Filistin-İsrail çatışmasıyla ilgili olarak birden fazla düzeyde şekillenen paradigma değişimini sorguladığını belirtti.

Üçüncü olarak Hamas ve iki devletli çözüm gibi çetrefilli konularda Filistin'in kendi içindeki tutumların çeşitliliğini ele alan istişare halkası, son olarak, Gazze’deki savaştan önce acil önceliğe sahip olan ve savaştan sonra daha da acil hale gelen sorular üzerine bir tür ‘beyin fırtınası’ gerçekleştirdi. Bu beyin fırtınası sırasında örneğin, ‘Arap kültürel olgusu mümkün mü? Gazze’deki savaştan sonra kültür nasıl bir rol oynar? Gazze savaşından sonra Pan-Arabizm (Arap birliği) mümkün mü? Eğer yeni bir Pan-Arabizm doğacaksa, bunun içeriği ve doğası nedir, sınırları nelerdir?’ gibi sorulara yanıtlar arandı.

Uluslararası Adalet Divanı üzerine bahis oynamak

Eski Filistin Ekonomi Bakanı ve şu an barış sürecindeki Filistinli müzakerecilerin ekonomi danışmanı olan Basim Huri, Gazze'de olup bitenlere dair günlük gözlemlerine dayanarak Gazze'nin ayağa kalkacağını ve herkesi şaşırtacağını iddia etti. Huri, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesindeki haline dönmeyeceğini kabul etse de, bir Filistin şehri ve metropolü olmaya devam edeceğini vurguladı.

Huri, yeni bir yerinden edilme ve göç söylemiyle ilgili değerlendirmesinde bunun gerçekleşmeyeceğini, çünkü bu projenin sahibi olan İsrail'deki aşırı sağcı kanadın iktidarda kalmaya devam edemeyeceğini belirtti.

En büyük değişikliğin UAD tarafından alınacak karar olacağına inanan Huri’ye göre eğer UAD soykırıma dair bir kanıt görmeseydi bir soykırım olduğunu söylemezdi. UAD’ın merkezinin bulunduğu Lahey'deki bir yargı kaynağı kararın çıkmasının bir buçuk yıl alabileceğini söylese de Huri, böyle bir kararla dünyadaki tüm demokratik ülkelerin, özellikle de Almanya gibi İsrail'i destekleyen ülkelerin iç hukukları gereği İsrail ile bağlarını koparmak zorunda kalacaklarını vurguladı.

Peki ya Filistin Devleti’ne ne olacak? Hamas Hareketi Filistin Devleti içinde bir rol alacak mı?

Filistinli eski Bakan’a bu soruları sorduğumuzda, Hamas'ın mevcut savaştan önce sahip olduğu etkili rolü sürdürmesini beklemediğini söyledi. Hamas'ın son seçimlerde Filistin şehirlerinde oyların çoğunluğunu aldığına dair söylemlerin doğru olmadığını, zira Hamas'ın oyların yüzde 50'sinden fazlasını almayı başaramadığını belirten Huri, kalan oyların laik, liberal, solcu ve komünist güçler arasında dağıldığını, Fetih Hareketi’nin (El Fetih) ise oyların yüzde 41'ini aldığını açıkladı.

Huri, seçim sisteminin tek bölgeli bir sisteme dönüştürülmesiyle birlikte, seçimlerin gerçekleşmesi halinde Filistin'de hiçbir partinin Yasama Konseyi'nde çoğunluğa sahip olamayacağını da sözlerine ekledi.

Savaş sonrası yönetime tüm Filistinli güçlerin dahil edilmesinin ve hiçbir grubun dışlanmamasının önemini vurgulayan Huri, ancak aynı zamanda herkesin herkese saygı duyması gerektiğini, Hamas'ın rolüne saygı duydukları gibi, Hamas'ın kendi görüşlerini ya da sosyal ve siyasi gündemini kendilerine dayatmasını da kabul etmeyeceklerini belirtti.

Barış nasıl ve ne zaman?

Larnaka'daki çalıştaya katılanların Nekbe'nin bir uzantısı olarak gördükleri mevcut savaş, Fatine Hudli ve Eşref Hatib’in Filistin'deki Siyasi ve Stratejik Çalışmalar için Vizyonlar Merkezi'nin kurucu ortakları olarak duyurdukları barış için umut ve elverişli koşullar arayışındaki kayda değer Filistinli sivil harekete hiçbir şekilde gölge düşüremedi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Fatine Hudli,  yaptığı açıklamada umut arayışının, ilgili tarafların anlaşmaya varabildiği ve uygun mekanizmaları bulabildiği küresel vakalarla ilgili incelemelere dayandığını ve buradaki çalışmanın çatışan tarafların anlaşmaya varmasına yardımcı olan faktörlere odaklandığını belirtti. Çalışmasını din, kimlik, liderlik, toprak ve kaynakların çatışmadaki rolü ve müzakerelerin izlediği yol olmak üzere beş kategoride ele alan Hudli, ayrıca bazı tarafların gizli rolleri ve çözüme ulaşmaya nasıl yardımcı oldukları üzerinde duruyor. Hudli’nin çalışması, özellikle bazı vakalarda tarafların bir barış anlaşması imzaladığı ancak uygulamada başarısız olunması nedeniyle ‘Nasıl Başardı?’ başlığını taşıyor.

Aynı görüşmede Eşref Hatib ise Independent Arabia'ya dünyada meydana gelen çeşitli çatışmalarda ortaya çıkan örneklerin Filistin meselesine uygulanamayacağını söyledi. Hatib, bunun nedeninin iç durumla ilgili çeşitli faktörler, taraflar arasındaki mevcut durum ve tarih boyunca meydana gelen ve herhangi bir çatışmaya dahil olan taraflar üzerinde etkili olan değişiklikler olduğunu söyledi. Filistin topraklarındaki İsrail işgalini sona erdirmek için siyasi bir sürecin başlatılması olasılığına dair umutları yeşerten Oslo Anlaşmaları'nı hatırlatan Hatib, ancak İsrail’in çatışmayı sona erdirmekle ilgilenmediğinin altını çizdi.

csdvfbgn
İki gün süren tartışmalar Gazze Şeridi’nin ve Ortadoğu'nun kaderlerinin birbirine ne denli bağlı olduğunu yansıttı (Independent Arabia)

Hatib’e göre çalışmayı Filistin gerçekliğiyle ilişkilendirmek için Filistinlilerin zorluklarını ve beklentilerini incelemek, bir tür ‘veri tabanı’ oluşturmak ve bunu diğer çatışmalarla karşılaştırarak ‘çözüm araçları’ bulmak gerekiyor.

Tarihte bir noktaya değil, Filistinlilerin onurlu, özgür ve bağımsız yaşayabilecekleri bir geleceğe baktıklarını ve bu uzak hedefe ulaşmak için önlerinde uzun bir yol olduğunu söyleyen Hudli’ye göre birçok aşama var ve bugün Gazze'de yaşananlar da bunlardan biri. Hudli, Filistin'de sahadaki gerçek aktörleri ve gerçekliği değiştirmeye kimin yardımcı olabileceğini anlamaya çalışmanın yanı sıra elbette savaşın sona ermesinin ardından yaşanacak değişimlerin dikkate alınacağını belirtti.

Sanat ve kültür yoluyla direniş

İki gün süren çalıştay, Gazze'de yaşananların Ortadoğu'nun geri kalanını ne denli ilgilendirdiği gerçeğini yansıttı. Filistinli teolog, düşünür ve yazar, Dar el-Kelime Üniversitesi'nin kurucusu ve başkanı Rahip Mitri er-Rahib, Gazze'de ve Filistin topraklarının geri kalanında yaşananların Irak, Lübnan ve Suriye'de yaşananlardan ayrı tutulamayacağını vurguladı. Independent Arabia’ya konuşan Rahip Mitri er-Rahib, Larnaka'daki çalıştayın amacının insan onuru ve özgürlük ve adalete dayalı bir Ortadoğu için ortak bir vizyon ortaya koymak olduğunu belirtti. Rahip Mitri er-Rahib, aydınların Gazze'nin yeniden inşasında, insan onurunun yeniden kazandırılmasında ve insan hakları ile Filistin halkının haklarının savunulmasında rol oynamaları gerektiğinin altını çizdi.

Filistin toplumunda sanat ve kültürün desteklenmesini ‘en büyük cihat’ olarak tanımlayan Filistinli rahip, “Çünkü mesele sadece bir devlet kurmak değil, aynı zamanda nasıl bir devlet istediğimizi bilmek. İnsan onurunu koruyan, çoğulculuğa saygı duyan, özgürlüğe, eşitliğe ve eşit vatandaşlık haklarına inanan bir devlet istiyor muyuz? Bunlar, insana saygı duyan yeni bir sistem geliştirmek için üzerinde birlikte çalışılması gereken değerlerdir” ifadelerini kullandı.

Rahip Mitri er-Rahib, güvenlik alanında yapılan tüm yatırımların ve harcanan milyarlarca doların Irak, Suriye, Lübnan ya da Filistin'in güvenliğini sağlamadığını da sözlerine ekledi.

Militarize dinler ve totaliter ideolojiler

Sivil Etki Forumu Direktörü ve Yaşamayı Seçiyoruz grubunun çalıştayı nihai bildirisinin yazarlarından biri olan Ziyad es-Sa’ik Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, "Dinlerin totaliter ideolojilerle militarize edilmesinin sona erme aşamasına girmiş bulunuyoruz” dedi. Sa’ik, dışlama, soykırım, sindirme ve vatansızlık, anayasasızlık ve hukuksuzluk kültürünün yaygınlaştırılmasını amaçlayan yıkıcı bir militarist eğilimle milli kimlikleri ortadan kaldırmaya ve dini kimlikleri pekiştirmeye yönelik ortaklığın sona erdiğini vurguladı.

Kuzey'deki bazı ülkelerin süregelen üstünlüğünden kaçınmak için Güney ülkelerinin öncülüğünde ortaya çıkan bir denge ile adalete ulaşmak için uluslararası yasal sürecin güçlendirilmesi gerektiğini söyleyen Sa’ik, “Fakat bu dengenin çatışmacı değil, tamamlayıcı olmasını istiyoruz. Çünkü ancak bu yolla küresel sistemdeki ırklar arası dengesizlik düzeltilebilir” şeklinde konuştu.



İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)

Filistinli onlarca gazeteci, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Tıp Kompleksi önünde bir araya geldi. Gazeteciler, İsrail saldırılarında öldürülen meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı.

Basın mensupları, Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasındaki savaşı haberleştirmek için ağır bir bedel ödüyor.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının başlangıcından bu yana 212 gazetecinin (bazıları evlerinde aileleriyle birlikte olmak üzere) öldürüldüğünü, 409'unun ise yaralandığını açıkladı. Yaralılardan bazıları kalıcı uzuv kaybı yaşadı, bazıları da felç geçirdi. Resmi kaynaklara göre İsrail güçleri 48 gazeteciyi de tutukladı.

Görsel kaldırıldı. Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlamak için toplandı. (WAFA)

Doğrudan hedef alınma

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) haber sitesi UN News'ten aktardığına göre Sami Şehade, Nisan 2024'te Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta geçirdiği ağır bir yaralanmanın ardından bacağını kaybetti. Ancak o fotoğraf makinesini aldı ve Gazze Şeridi'ndeki trajik olayları belgelemek için sahaya döndü.

Engelinin kendisini çalışmaktan alıkoymasına izin vermeyen Şehade, “Tüm bu engellerle karşılaşsam bile foto muhabirliğini bırakmam mümkün değil” dedi.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü her yıl 3 Mayıs'ta kutlanıyor ve medyanın hesap verebilirlik, adalet, eşitlik ve insan haklarını vurgulamadaki rolüne odaklanıyor.

Koltuk değneklerine yaslanan Şehade, mavi renkli basın yeleğini giyerek kamerasının arkasında durmuş, meslektaşlarıyla birlikte yıkıntıların arasında çalışıyordu.

Şehade, “Yaşanan tüm suçlara tanık oldum ve sonra bana karşı işlenen bir suça tanık olduğum an geldi... Ben bir saha gazetecisiydim, açık bir alanda kamera taşıyordum, beni gazeteci olarak tanımlayan bir kask ve yelek giyiyordum. Ama yine de doğrudan hedef alındım” ifadelerini kullandı.

Bu olay onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Şehade durumunu şöyle açıkladı: “Daha önce kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu ama şimdi var. Bu yeni gerçekliğin üstesinden gelme kararlılığına sahibim. İşte biz Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler bu halde bile çalışmalıyız.”

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'ne düzenlenen İsrail saldırılarının birinde bacağını kaybeden Filistinli gazeteci Sami Şehade (UN News)

Sokaklarda çalışmak

Gazze Şeridi'nde yıkılmış bir binanın enkazı arasında bir meslektaşıyla birlikte çekim yapan gazeteci Muhammed Ebu Namus, “Dünya Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlarken, Filistinli gazeteciler savaşta yıkılan işyerlerini hatırlıyor” dedi.

Ebu Namus sözlerini şöyle sürdürdü: “İşimizi yapmak için ihtiyacımız olan asgari şey elektrik ve internet, ancak birçok yerde yok. Bu yüzden internet sağlayan dükkanlara başvuruyoruz. Sokaklar artık bizim ofislerimiz.”

İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgali sırasında Filistinli gazetecilerin hedef alındığına inandığını ifade eden Ebu Namus, medya çalışanlarının ‘ister Filistin'de ister dünyanın başka bir yerinde çalışsınlar’ korunması gerektiğini söyledi.

Görsel kaldırıldı.Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Namus ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı takip eden meslektaşı (UN News)

Kaldırımlarda kan var

Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın çağrısıyla Dünya Basın Özgürlüğü Günü münasebetiyle düzenlenen mitinge, çeşitli yerel ve uluslararası kuruluşlardan gazeteciler ve medya profesyonellerinin yanı sıra aktivistler ve insan hakları savunucularından oluşan kalabalık bir grup katıldı.

WAFA'ya göre kalabalık, gazeteciler için uluslararası koruma ve Gazze Şeridi'nde medya çalışanlarına karşı işlenen suçlara sessiz kalma ve suç ortaklığı politikasına son verilmesini talep etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası Başkan Yardımcısı Tahsin el-Astal, “Dünyanın yok etmek istediği Filistin'in sesini ve gerçeği savunmak için mesleki araçlarını taşırken şehit edilen meslektaşlarımızın kanı halen kaldırımlarda ve yıkılan evlerdeyken bugünü anıyoruz. İşgalci İsrail’i bu suçlardan tamamen sorumlu tutuyor ve uluslararası kurumları katillerin hesap vermesi için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası medyayı da yanımızda durmaya ve katliam karşısında sessiz kalmamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

El-Astal, hiçbir güvenlik garantisinin olmaması, basın kuruluşlarının tahrip edilmesi ve medya çalışanlarının en temel çalışma araçlarından mahrum bırakılması nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki medya durumunun dünyadaki en tehlikeli durumlardan biri haline geldiğini belirtti.