Protestolar Bangladeş Başbakanı’nı nasıl devirdi?

Bangladeş'te Başbakan Şeyh Hasina'nın istifasının ardından gerçekleşen kutlamalardan (Reuters)
Bangladeş'te Başbakan Şeyh Hasina'nın istifasının ardından gerçekleşen kutlamalardan (Reuters)
TT

Protestolar Bangladeş Başbakanı’nı nasıl devirdi?

Bangladeş'te Başbakan Şeyh Hasina'nın istifasının ardından gerçekleşen kutlamalardan (Reuters)
Bangladeş'te Başbakan Şeyh Hasina'nın istifasının ardından gerçekleşen kutlamalardan (Reuters)

Haftalardır devam eden hükümet karşıtı protestolar sonucu Başbakan Şeyh Hasina'nın devrildiği Bangladeş'te yakında geçici bir hükümetin kurulması bekleniyor. Hasina'nın dün (pazartesi) istifa ederek ülkeden kaçmasının ardından, büyük kalabalıklar Dakka'daki Başbakanlık Konutu’nu bastı.

Şarku’l Avsat’ın BBC'den aktardığı habere göre, 15 yıllık iktidarı sırasında giderek otoriterleştiği söylenen eski bir demokrasi ikonu olan Hasina şu an Hindistan'da. Orada mı kalacağı yoksa başka bir yere mi gideceği ise henüz belirsiz.

Protestolar nasıl başladı?

Protestolar temmuz ayı başlarında üniversite öğrencilerinin, Bangladeş'in 1971 yılında Pakistan'a karşı verdiği bağımsızlık savaşında gazi olanların yakınlarına ayrılan kamu hizmeti kotalarının kaldırılması yönündeki barışçıl talepleriyle başladı.

Eylemciler sistemin ayrımcı olduğunu ve elden geçirilmesi gerektiğini iddia ettiler. Talepleri büyük ölçüde karşılanmış olsa da, protestolar hızla daha geniş bir hükümet karşıtı harekete dönüştü. Dakka Üniversitesi'nde sosyoloji profesörü olan Dr. Samina Luthfa geçen ay yaptığı bir açıklamada, “Artık sadece öğrenciler değil, çoğu insan protesto hareketine katılmış gibi görünüyor” dedi.

Hareket genişledikçe ve güvenlik güçleriyle çatışmalar başladıkça, yaşanan olaylarda 300'den fazla kişi öldürüldü. Bangladeş'te medya ve protestocular, ölü sayısının bu kadar yüksek olmasından polisi sorumlu tuttu. Ancak hükümet, polislerin sadece meşru müdafaa ya da devlet malını korumak için ateş açtığını savundu.

Hasina ülkenin bazı bölgelerinde internet erişimini defalarca kesti, ülke çapında sokağa çıkma yasağı uyguladı ve kendisine karşı çıkan protestocuları ‘ulusu istikrarsızlaştırmak isteyen teröristler’ olarak nitelendirdi.

Öğrenciler neden öfkeli?

Her ne kadar 170 milyon nüfuslu Güney Asya ülkesi dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olsa da, uzmanlar büyümenin üniversite mezunları için işe dönüşmediğine dikkat çekiyor. Yaklaşık 18 milyon genç Bangladeşlinin iş aradığı ve üniversite mezunlarının daha az eğitimli akranlarına göre daha yüksek işsizlik oranlarıyla karşı karşıya olduğu tahmin ediliyor.

Diğer taraftan Bangladeş hazır giyim ihracatında itici bir güç haline geldi. Ülke küresel pazara yaklaşık 40 milyar dolar değerinde hazır giyim ürünü sattı. Sektör, çoğu kadın olmak üzere 4 milyondan fazla kişiye istihdam sağladı. Ancak fabrika işleri hırslı genç nesil için yeterli değildi. Devlet işlerinde kotaların kaldırılmasını istemelerinin nedeni de kısmen bu.

Protestolar neden arttı?

Yüksek Mahkeme’nin kota sistemini iptal etmesinin ardından protestolar öğrencilerin ötesine de yayılarak devam etti ve baskılar Hasina hükümetine karşı öfkeyi daha da artırdı. Başta altyapı (yeni yollar, köprüler, fabrikalar ve metro hatları) olmak üzere bir dizi sektördeki büyümeye rağmen, yolsuzluk iddiaları ortaya atıldı. Dünya Bankası'na göre son on yılda kişi başına düşen milli gelir üç katına çıktı ve 20 yılda 25 milyondan fazla insan yoksulluktan kurtuldu.

Ancak pek çok kişi bu büyümenin çoğunlukla Başbakan’a yakın olanların lehine olduğunu düşünüyor. Luthfa, “Özellikle iktidar partisine yakın olanlar arasında çok fazla yolsuzluk görüyoruz. Yolsuzluk uzun süredir cezasız bir şekilde devam ediyor” ifadesini kullandı.

Son aylarda Bangladeş sosyal medyasında Hasina'nın eski üst düzey yetkililerinden bazılarına (eski ordu komutanı, eski emniyet müdürü, üst düzey vergi memurları ve devlet istihdam yetkilileri dahil) yönelik yolsuzluk iddialarıyla ilgili tartışmalar hâkim oldu. Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu, Hasina'nın yakın müttefiki olan eski polis şefi Benazir Ahmed'i soruşturmaya başladı.

Yolsuzlukla mücadele sözü veren Hasina, 34 milyon dolarlık devlet fonunu çaldığı gerekçesiyle bir hizmetlisini işten çıkardığını itiraf etti.

İnsan hakları aktivistleri, Hasina döneminde demokratik aktivizm alanının da daraldığına dikkat çekerek hükümeti muhalefeti bastırmak, medyayı ve hükümeti eleştirenleri susturmak ve en çok ses çıkaran muhaliflerini hapse atmak ya da ortadan kaybetmekle suçladı. Bakanlar bu suçlamaları reddetti. Dr. Luthfa, “Hükümete ve iktidar partisine karşı öfke uzun zamandır birikmiş durumda. Şimdi insanlar öfkelerini gösteriyorlar. İnsanlar artık başka yolları kalmadığında protestoya başvuruyorlar” dedi.

Sırada ne var?

Bangladeş'i yakın gelecekte nelerin beklediğini tahmin etmek için henüz çok erken. Hasina'nın uzun görev süresi, tartışmalara rağmen, bir miktar istikrar ve ekonomik büyüme getirdi. Ancak umutlar bir yana, ani istifasının yarattığı siyasi boşluktan endişe duyuluyor.

Yetkililer, hapisteki eski Başbakan Halide Ziya'nın ve öğrenci protestocuların serbest bırakılmasını emretti. Ana muhalefet partisi (Ziya'nın Bangladeş Milliyetçi Partisi), Hasina'nın yönetimi altında özgür ve adil seçimlerin mümkün olmadığını söyleyerek 2014 ve 2024 seçimlerini boykot etti.

Seçimlerin tarafsız bir geçici yönetim altında yapılmasını istediler ve Hasina bunu hep reddetti. Siyasi partiler ve protesto liderleri dün görüşmelere başlarken, uluslararası toplum düzenli ve demokratik bir iktidar geçişi çağrısında bulundu. Ülkede geçici bir hükümet kurma planını açıklayan Bangladeş Genelkurmay Başkanı General Waker-Uz-Zaman, böyle bir hükümetin neye benzeyebileceği ya da kimin liderlik edebileceği konusunda çok az ayrıntı verdi.



'İlkel şifreli mesajlar’ savaş zamanlarında hayatta kalmak için kullanılmaya devam ediyor

Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
TT

'İlkel şifreli mesajlar’ savaş zamanlarında hayatta kalmak için kullanılmaya devam ediyor

Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)
Sinvar, tünellerin dışındaki dünya ile elle yazılmış şifreli mesajlar aracılığıyla iletişim kuruyor (Getty Images)

İnci Mecdi

ABD Merkezî İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) El Kaide lideri Usame bin Ladin'i 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra 2011 yılında İslamabad'da bulması ve Bin Ladin’in ABD Donanması Özel Hareket Kuvvetleri (Navy SEALs) tarafından öldürmesi neredeyse on yıl sürdü. El Kaide lideri Afganistan dağlarında ve ötesindeki ceplerde izini kaybettirmenin bir yolunu bulmuştu. Bazen videoların içine gizlenen mesajlar ve şifrelerle dünyanın en tehlikeli terör örgütünü oradan yönetti.

Ölümünden sonra Pakistan'daki gizli bir karargâhta bulunan mektuplarına göre Bin Ladin, dış dünyaya mesaj göndermek için çoğunlukla kuryeleri kullanıyordu. Çünkü şifreli e-postaların, takip edilmesini engellemeye yeteceğine inanmıyordu. Aynı geleneksel iletişim yöntemi, İsraillilerin Hamas Hareketi’nin bazı liderlerinin, son olarak da Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin geçtiğimiz temmuz ayında İran'ın başkenti Tahran'da kaldığı konutta tasfiye edilmesine rağmen, neden Hamas lideri Yahya es-Sinvar'a ulaşamadıklarını açıklayabilir.

Elle yazılan mektup ve notlar

ABD merkezli gazete Wall Street Journal (WSJ), Sinvar'ın İsrail'in kendisini takip edememesi ve nerede saklandığını bulamaması için telefon görüşmeleri, cep telefonu mesajları ve diğer dijital iletişim araçları, hatta şifrelenmiş olanlar da dahil olmak üzere dış dünyayla iletişim kurmak için teknolojiyi kullanmaktan büyük ölçüde kaçındığını ve ‘tünellerde saklanırken Hamas’ın operasyonlarını yönetmek için karmaşık bir kod sistemi ve elle yazılan notlar’ kullandığını ortaya çıkardı.

Mısır, Katar ve ABD’nin arabuluculuğunda 31 Temmuz öncesinde yürütülen ateşkese yönelik müzakerelerde bulunan Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye'nin öldürülmesinden ve Sinvar'ın Hamas’ın başına geçmesinden sonra Sinvar’ın, Heniyye ile nasıl iletişim kurduğuna dair soru işaretleri oluştu. WSJ’ye göre Sinvar mektuplarını el yazısıyla yazıyor ve Hamas'ın güvenilir bir üyesine iletiyor. O da mesajı, bazıları sivil de olabilen bir kuryeler zinciri ile yerine ulaştırıyor. Mektuplardaki yazılar genellikle şifreli oluyor. Farklı zamanlarda ve koşullarda farklı alıcılar için farklı kodlardan oluşuyor. Bu sistem, Sinvar ve diğer Hamas üyeleri tarafından İsrail hapishanelerinde kaldıkları sırada geliştirildi. Son olarak mektup, Gazze'deki bir Arap aracıya ya da telefonla yahut başka yollarla yurtdışındaki Hamas üyelerine ileten bir Hamas ajanına ulaşıyor.

WSJ’ye göre İsrail'in başta Hamas'ın askeri kanadının kurucularından Salih el-Aruri'yi Beyrut’ta düzenlediği suikast olmak üzere, Sinvar’ın yakın çevresinden kişileri bulup öldürmeyi başarmasından bu yana Sinvar'ın iletişim yöntemleri daha tedbirli ve karmaşık hale geldi. WSJ’ye konuşan Arap aracılara göre Aruri'nin ölümünden bu yana Sinvar neredeyse tamamen elle yazılan mektuplara ve sözlü iletişime geçti. Bazen ses kayıtlarını küçük bir yardımcı çemberi aracılığıyla dağıtıyor.

İsrail askeri istihbaratının Filistin işlerinden sorumlu eski başkanı Michael Milstein, İsrail ordusunun Sinvar'ı bulamamasının ana nedenlerinden birinin tüm şahsi hareketlerini çok sıkı bir şekilde koruması olduğuna inanıyor.

Gazze'de yaşayan Uluslararası Kriz Grubu (ICG) araştırmacısı Azmi Kişavi, Sinvar’ın Hamas’ın eski iletişim yöntemlerine geri döndüğünü söyledi. ICG’den başka araştırmacılar da Sinvar'ın Hamas üyeleri ve dış dünya ile iletişim kurmaya yönelik mevcut ilkel yaklaşımının, Hamas'ın ilk günlerinde kullandığı ve Sinvar'ın 1988 yılı ve sonrasında İsrail hapishanelerinde tutukluyken bizzat benimsediği bir sisteme dayandığını söyledi.

Sinvar hapse atılmadan önce İsrail'le iş birliği yaptığından şüphelenilen kişileri yakalamak üzere Hamas'ın Mecd adlı iç güvenlik teşkilatını kurmuştu. Mecd, İsrail hapishanelerinde de çalışmalarını sürdürdü. İsrail casusuna dönüşen eski bir Hamas üyesi tarafından yazılan ‘İbn Hamas’ (Hamas’ın oğlu) adlı kitaba göre Mecd’in hapishanelerde ‘es-Sevaid’ adı verilen ve şifreli mesajları bir koğuştan diğerine dağıtan ajanları vardı.

Yine aynı kitapta, es-Sevaid’lerin el yazısıyla yazılmış mektupları ekmeğin içine sarıp top haline getirip kuruttuktan sonra beyzbol oyuncuları gibi bu ekmek toplarını hapishanenin bir koğuşundan diğerine fırlatarak ‘Özgürlük savaşçılarından mektup var!’ diye bağırdıkları yazıyor.

Sabit telefon

Aralarında CIA Başkanı William Burns'ün de bulunduğu ABD'li üst düzey yetkililer, haziran ayında İsrail ve Hamas'ı ateşkese varmaya zorlamak için Ortadoğu'ya gittiler. Burns, Katar’ın başkenti Doha'da Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman bin Casim es-Sani ve Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ile görüşmeler yaptı. Ardından Hamas yetkililerine bir anlaşma yapmaları için baskı uygulamak üzere Heniyye ile bir araya geldi.

İsrail, Hamas'ın tünellerde sabit hatlı bir telefon sistemi kurduğunu en az on yıldır biliyor. Şarku’l Avsat’ın Indepenedent Arabia’dan aktardığı analize göre İsrail’in Hamas ile arasında 2018 yılında günlerce sürecek bir çatışmaya yol açan başarısız operasyonu, İsrail ordusunun Hamas’ın telefon ağına girme girişimiydi.

Arabulucular, Gazze Şeridi’ndeki mevcut savaşın başlarında İsrail ile Hamas arasında İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgalini önleyecek bir rehine anlaşması yapmaya çalışıyorlardı. Hamas'ın silahlı kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları’nın üyeleriyle görüşmek ve şifreli mesajlar iletmek üzere Gazze'ye haberciler gönderdiler.

WSJ’ye konuşan aracılar, Sinvar'ın Hamas'ın sabit hat ağındaki aracılarla tünellerde telefon görüşmeleri yaptığını, gün ve saati belirlemek için kodlar kullandığını söylediler. Aracıların aktardığına göre telefon görüşmelerinin ayarlanması için Sinvar, mesajlarda takma isimlerin yanı sıra bazen gerçek kimliğini gizlemek için hapishanede birlikte kaldığı kişilerin isimlerini de kullandı.

İletişim kurmanın yaygın yolları

Gözlemcilere göre son yirmi yılda teröristler ve organize suçlular için mevcut seçeneklerin sayısı arttı. Tabii ki sıradan, yasalara saygılı vatandaşların birbirleriyle iletişim kurma olanakları da dijital teknolojideki büyümeye paralel olarak gelişti. Ancak radikal teröristler, izlenebilir bir 'dijital ayak izi' bırakmanın ve asıl göndericinin kimliğinin tespit edilmesini tehlikelerinin tamamen farkındalar. ABD istihbaratının, mesaj ve verileri elden teslim eden kuryelere güvenen Usame bin Ladin'in izini bulması da bu yüzden bu kadar uzun sürdü.

Dijital olsalar da anonim olarak satın alınabilen, cep telefonuna takılan, bir kez kullanılıp atılan ucuz ve yasal sim kartları gibi iletişim kurmanın yaygın yolları da var. Bu sim kartları Rusya ve Çin'deki şirket yöneticileri tarafından da cep telefonlarının hacklenmesine karşı bir önlem olarak kullanılıyor. Bununla birlikte sosyal medyada, sohbet odalarında ve oyunlarda da şifreli dil kullanılabilir. Bu yüzden e-oyun oynayanlar arasındaki yazışmalarda mesajları gizlemenin giderek yaygınlaşan bir yolu olarak karşımıza çıkıyor.

Terör eylemlerinin planlayıcıları da hedeflerini müzakere ederken kod ya da metaforlar kullanarak iletişim kurarlar. Örneğin, ABD’de gerçekleşen 11 Eylül saldırısının planlayıcılarından Muhammed Atta ve Remzi bin eş-Şibh, Dünya Ticaret Merkezi'nden ‘İmara’ (mimari), ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) ‘funun’ (sanat) ve Beyaz Saray'dan ‘siyase’ (siyaset) olarak bahsetmişlerdir.

Uydu telefonları, Mısır'daki 25 Ocak devrimi sırasında, hapishaneden kaçan Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan-ı Müslimin) üyelerinin iletişim kurmak için Thuraya mobil uydu telefonları kullandıkları söylentisiyle gündeme gelmişti. Bu telefonlar şifreleme teknolojisine sahip olsa da gizli dinlemeye karşı savunmasız bir yapıya sahip. Terör örgütlerinin liderleri, uzak ve az nüfuslu bölgelerde bile bu telefonların kullanımına karşı uzun zamandır temkinli davranıyor. Ancak gözlemcilere göre bu telefonlar, terör örgütlerinin liderleri arasında popüler bir iletişim aracı olmaya devam ediyor ve takip edilmelerini zorlaştırıyor.