Riyad Selame'nin tutuklanması: Piyon ve matris

Doğrudan ve hazır açıklamalara güvenmemek daha iyidir.

Lübnan Merkez Bankası eski başkanı Riyad Selame (AFP)
Lübnan Merkez Bankası eski başkanı Riyad Selame (AFP)
TT

Riyad Selame'nin tutuklanması: Piyon ve matris

Lübnan Merkez Bankası eski başkanı Riyad Selame (AFP)
Lübnan Merkez Bankası eski başkanı Riyad Selame (AFP)

Husam İytani

Lübnan Merkez Bankası eski başkanı Riyad Selame'nin tutuklandığının duyurulmasının hemen ardından, bazıları tutukluluk süresinin uzun sürmeyeceğini ve 30 yılı aşkın bir süredir Lübnan'ı yöneten gruba olan organik bağlılığı sayesinde serbest bırakılacağını söyledi.

Temyiz Mahkemesi Savcısı tarafından Selame'ye Optimum adlı finansal aracı şirketi ile ilişkisi olduğu ve bu şirketle Merkez Bankası arasında hukuka aykırı işlemler yapılmasına izin verdiği suçlaması yöneltildi. Yani, kardeşi ve oğlu aracılığıyla Selame ailesiyle daha yakın bir bağlantısı olan “Fawry” şirketi davasında kendisine yöneltilen suçlamaların neredeyse aynısını yöneltti.

Lübnan'ın mevcut durumunda mesele ekonomik ve finansal alanın kapsamına girmiyor. Aksine bu, öncelikle politik bir meseledir. Bir yıl veya daha uzun bir süre Lübnan ve uluslararası adalet tarafından aranan ama kimsenin kendisini tutuklamaya cesaret edemediği Selame, aniden nispeten yeni bir dava nedeniyle Adalet Sarayı'nda göründü ve tutuklandı. Bu küçük ülkenin siyasetinde bitmek bilmeyen komplolar ortamında Selame'nin tutuklanmasına kimin izin verdiği, nasıl bir mesaj vermek istediği ve bu mesajın verilmek istendiği tarafın kim olduğu soruları, skandallar ve komplolar ile ilgilenen gazetecilerle medya ve sosyal medya için zengin bir malzeme olacak.

Ancak Lübnan'da kamusal hayatı boğacak bu soru ve cevaplar, ülkenin 2019'dan bu yana yaşadığı gidişatta ileri veya geri hiçbir değişime yol açmayacak. Riyad Selame her ne kadar tehlikesinin derecesi tahmin bile edilemez sırlara, onlarca yıldır kamu ve özel parayı yağmalayan tüm mafya yapıları, kara para aklama, para kaçırma, para ile oynama, onu sadakat, nüfuz ve güç satın alma aracı olarak kullanma faaliyetleri hakkında detaylara sahip olsa bile, sonuçta o kendi gücüyle değil, başkalarının gücüyle korunan biri.

Diğer bir deyişle malı ve parası kendi refahını, çevresinin refahını ve yıllardır onu savunan “gazetecileri” satın almak için kullanılıyor. Bir taraftan diğerine zehirli ok gibi yönlendirilebilecek bir yargı kararının karşısında durabilecek bir liderlik inşa etmek için değil. Tutuklanma kararı savcının kişisel kanaatine göre aldığı bir karardan kaynaklanan “matris hatası” da olabilir. Ne var ki yargının bir grup mezhepçi-siyasi güç tarafından en ince ayrıntısına kadar yönetildiği bir ülkede bu neredeyse imkânsız.

Bu küçük ülkenin siyasetinde bitmek bilmeyen komplolar ortamında, Selame'nin tutuklanmasına kimin izin verdiğine dair sorular skandallar ve komplolar ile ilgilenen gazeteciler için zengin bir malzeme olacak.

Lübnan siyasetinden çıkarılabilecek faydalı bir ders varsa o da apaçık yorum ve açıklamalara güvenmemek ve her zaman en kötü olasılıkları düşünmektir. Bu olasılıklardan biri de Selame'nin, Lübnan ile yeni mali ilişkiler başlatmak için uluslararası kuruluşlarla uzlaşmaya varmak gibi daha büyük meselelerin geçirilmesi için feda edilen bir piyona dönüşmüş olması ihtimalidir. Batılı ülkelerin Selame'nin özgür olmasının Lübnan devletine, yargısına veya bankacılık sektörüne güveni ortadan kaldırdığına dair şikayetleri sonrasında, Riyad Selame'nin hapse atılması gibi yerel yetkililerin itibarını iyileştirecek bir “sahnenin” yaşanması gerekiyordu.

Ayrıca Selame'nin geçtiğimiz yıl boyunca tanınmış milislerin koruması altında yaşadığı “gizli tatil beldesi”nden ayrılıp yargıya teslim olarak bu sahnenin yönetmenliğine bizzat katıldığı da söylenebilir. Böylece kendisine yönelik suçlamaların düşürülmesi ve en azından uluslararası tutuklama emirleri yürürlükte olduğu sürece Lübnan'da “normal” hayatına devam etmesinin zemini hazırlanıyor olabilir.

Sahnenin Riyad Selame'nin tutuklanmasıyla ilgili mevcut perdesinin, eski Merkez Bankası başkanının önemli bir rol oynadığı, yağmalanan mevduatlar sorununu çözmek için yetkililer tarafından önerilen yeni bir planla aynı zamana denk geldiği de unutulmamalı. Planın banka sahiplerinin çıkarına olduğunu ve onları her türlü hesap sormadan kurtardığını, dahası mevduatların onlar aracılığıyla ödeneceği söylenen devlet varlıklarından oluşturulan ve “egemenlik fonu” adı verilen fonu onların emrine verdiğini söylemeye gerek yok. Gelgelelim bu fon, mevduatların geri ödenmesi yerine bir avuç mezhepçi liderin ve onların iflas etmiş bankalardaki ortaklarının, uzun nesiller boyunca devletin kaynaklarını kontrol etmesinin en kısa yolu olacak.

Tutuklama ile Lübnan'ın “gerçek yöneticilerinin” uzun vadeli etkileri, toplumsal yansımaları ve Lübnan'ı başarısız devletler listesinden çıkarıp çıkarmayacağına bakmaksızın, onaylamış gibi göründüğü önerilen mali plan arasında bir örtüşmenin olması imkânsız değil.

Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
TT

“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)

Lübnan’daki Hizbullah Hareketi, üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını hedef alan ‘en büyük güvenlik ihlali’ ile karşı karşıya kaldı. Bu güvenlik ihlali, Hizbullah’ın Lübnan’daki ve Suriye'deki kaleleri olarak kabul edilen bazı bölgelerde yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralanmasına ve 9 kişinin ölümüne neden olurken yaralıların sayısı hastanelerin kapasitesini aştı.

Suriye basını Suriye'de bulunan çok sayıda Hizbullah üyesinin taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Şam’ın kentsel ve kırsal kesimlerinde Hizbullah üyelerinin bazılarının taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını aktardı.

Suriye’nin başkenti Şam'daki Kefer Susa Mahallesi yakınlarında seyir halindeki bir araçta bir çağrı cihazı patladı. İsrail’in Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah üyeleri tarafından yaygın olarak kullanılan çağrı cihazlarını hedef alan eş zamanlı siber saldırısı sonucunda Lübnan'da birkaç cihaz daha patladı.

Güvenlik ihlali saat 15.30 sularında Beyrut'un güney banliyölerinde bir kişinin elindeki cep telefonunun patlamasıyla başladı. Ardından Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak meydana gelen ‘patlamalar’ birbirini takip etti.

Lübnan’ın güney banliyölerinde, Nebatiye’de ve Bekaa'da yollarda kanlar içinde yatan onlarca insanın görüldüğü görüntüler düşmeye başladı. Ardından Hizbullah, çağrı cihazı taşıyan herkesten bu cihazları atmalarını isteyen bir açıklama yapıldı. İç Güvenlik Güçleri de vatandaşlardan yaralılara yardım edilmesini ve hastanelere kaldırılmalarını kolaylaştırmak için yolları açmalarını istedi. Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşlardan, sağlık ekiplerinin olay yerlerine ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla patlamaların yaşandığı bölgelerde toplanmamalarını istedi.

xy6muu7
Beyrut'un güney banliyösünde yaralıların tedavisine yardımcı olmak için kurulan çadırda kan vermek için bekleyen bağışçılar (AFP)

Reuters, Hizbullah yetkililerinin birinin çağrı cihazlarının patlatılması olayının şimdiye kadarki en büyük güvenlik ihlali olduğunu söylediğini aktardı. Reuters’ın emniyet kaynaklarından aktardığına göre Hizbullah, patlayan çağrı cihazları üyelerine daha yeni dağıtmıştı. Fransız Haber Ajansı (AFP) da Hizbullah'a yakın kaynakların ‘yeni çağrı cihazlarının lityum pillere sahip olduklarını ve aşırı ısınma sonucu patlamış gibi göründüklerini’ söylediklerini aktardı.

ABD merkezli gazete New York Times’ın (NYT) konuyla ilgili bilgi sahibi yetkililere dayandırdığı haberine göre cihazlar patlamadan önce birkaç saniye boyunca bip sesi çıkardı. Saldırıda Hizbullah üyelerine ait yüzlerce çağrı cihazı hedef alındı. Sosyal medyada dolaşan videolarda cihazların yollarda, dükkanlarda ve evlerde insanların ellerinde patladığı ve maddi hasara yol açtığı anlar görülüyor.

Hizbullah: Geniş kapsamlı inceleme başlatıldı

‘Güvenlik ihlalinden’ yaklaşık üç saat sonra Hizbullah tarafından yapılan ilk açıklamada dün öğleden sonra saat 15.30 sularında Hizbullah'ın çeşitli birimlerinde ve kurumlarında çalışanların iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının patladığı duyuruldu. Açıklamada “Sebebi açıklanamayan patlamalar şimdiye kadar bir çocuğun ve iki kardeşin ölümüne ve birkaç kişinin de yaralanmasına neden oldu” denildi.

Açıklamada Hizbullah'ın uzman kurumlarının şu an eş zamanlı patlamaların nedenlerini belirlemek için geniş kapsamlı bir güvenlik soruşturması başlattığı belirtildi. Hizbullah tarafından yapılan ikinci açıklamada ise “Mevcut tüm gerçekleri ve verileri inceledikten sonra, bu canice saldırıdan tamamen düşmanımız İsrail'i sorumlu tutuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

xc
Başbakan Mikati'nin Milletvekili Ali Ammar'ın oğlu için taziye ziyareti sırasında çekilen bir fotoğrafı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Öte yandan Bakanlar Kurulu, Lübnan'ın egemenliğinin ağır bir ihlali olan ve suç teşkil eden İsrail'in bu saldırganlığını kınadı. Hükümetin ilgili ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gerekli tüm temasları derhal başlatarak bu suçla ilgili sorumluluklarını ortaya koyduğunu vurgulayan Bakanlar Kurulu, gelişmelerin takip edilebilmesi için toplantılarını kamuoyuna açık olarak yapma kararı aldı.

Bu arada Başbakan Necip Mikati, Milletvekili Ali Ammar'ı ziyaret ederek oğlu için başsağlığı diledi.