Mikati siyasi bir şok yarattı: Cumhurbaşkanı seçimini içeren bir anlaşma ve Lübnan'ı kurtaracak bir harita

Çözüm, Doha Konferansı'nı toplamadan konferans kararlarını kabul etmek

TT

Mikati siyasi bir şok yarattı: Cumhurbaşkanı seçimini içeren bir anlaşma ve Lübnan'ı kurtaracak bir harita

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot’u kabul etti. (Lübnan Başbakanlık Ofisi)
Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot’u kabul etti. (Lübnan Başbakanlık Ofisi)

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Meclis Başkanı Nebih Berri'nin ateşkes sağlanır sağlanmaz uzlaşmacı bir cumhurbaşkanı seçilmesi çağrısında bulunacağını açıklayarak eşi benzeri görülmemiş bir siyasi şoka neden oldu. Bu durum parlamentodaki blokların bir dizi soru sormasına yol açtı: Uluslararası ve yerel koşullar cumhurbaşkanının seçilmesi için uygun mu? Bir gecede ne değişti de şu anda iki yıllık bir boşluğun eşiğinde duran cumhurbaşkanlığı makamını krizden çıkarmak için harekete geçildi? Herkese aynı mesafede duran bir cumhurbaşkanı üzerinde anlaşmak için siyasi atmosfer nasıl yaratılabilir?

Direniş ve muhalefet eksenleri arasındaki iletişimin koptuğu ve milletvekillerinin parlamento çoğunluğunun desteğini alan aday arayışıyla seçim oturumuna gireceği bir ortamda cumhurbaşkanı konusunda uzlaşma sağlanabilir mi? Hizbullah, Mikati'nin Berri adına açıkladığı pozisyonun neresinde duruyor? Hizbullah, Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın İsrail tarafından öldürülmesinin şokunu atlatmak için durumunu yeniden düzenlemeye odaklanmışken, bu, kendisiyle yapılan istişareler sonucunda mı ortaya çıktı? Yoksa cumhurbaşkanlığı dosyası için Nasrallah'ın onayına mı güveniliyor?

Mikati'nin yarattığı olumlu anlamdaki cumhurbaşkanlığı şoku, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Lübnan'daki Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian tarafından desteklenen ve adayların isimlerine girmeden cumhurbaşkanı seçimini çıkmazdan kurtarmak için zorunlu bir yol olarak üçüncü cumhurbaşkanlığı seçeneğini tercih eden Beşli Komite elçilerinin vardığı sonuçla uyumlu.

cdfvgrth
Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot’u kabul etti. (Lübnan Başbakanlık Ofisi)

Ancak bu şoku uzlaşmacı bir cumhurbaşkanının seçilmesiyle sonuçlanacak somut bir adıma dönüştürmek için, bölünmüşlüğünü koruyan başlıca parlamento bloklarının öncülük etmesi gereken birleşmeye ihtiyaç var. Direniş ve muhalefetin bir cumhurbaşkanı dayatamayacağını ve bunun Franciye ve rakibi eski bakan Cihad Azur için de geçerli olduğu çoktan anlaşıldı. Bu nedenle eski İlerici Sosyalist Parti Başkanı Velid Canbolat, kısır döngüden kaçınmanın bir koşulu olarak anlayış çağrısına öncülük etti.

Uzlaşı, cumhurbaşkanlığı boşluğunun uzatılmasına son vermek yerine seçim oturumuyla bir kısır döngüye girmekten kaçınmak için parlamento blokları arasında önceden iletişim kurulmasını gerektiriyor. Bu da Berri'ye açılmalarını gerektiriyor ki, cumhurbaşkanı seçimini sekteye uğratma konusunda rekor kıran önceki seçim oturumlarının sonunu getirmesinler.

Bu bağlamda önde gelen bir siyasi kaynak, Berri ile direniş ekseni arasındaki siyasi uçurumu kapatmamak için özellikle muhalif güçlerin Berri'ye açılması gerektiğini belirtti. Özellikle Berri'nin müttefiki Marada Hareketi lideri eski milletvekili Süleyman Franciye'nin adaylığını desteklemekten vazgeçerek siyasi bir adım atmasının ardından, Hizbullah'ın nasıl bir tepki vereceği ve Meclis Başkanı'nın cumhurbaşkanı konusunda uzlaşı çağrısına uyup uymayacağı henüz bilinmiyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi kaynak, Berri'nin tutumunun esnek ve sorumlu bir şekilde ele alınması gerektiğine işaret ederek, Berri'nin tutumuyla muhalefetle yarı yolda buluşmak için bir adım atmak istediğini ve onlara da ön koşulsuz olarak benzer bir adım atmak kaldığını vurguladı.

Kaynak, Berri ile anlaşmadan cumhurbaşkanlığı konusunda bir uzlaşmaya varmanın mümkün olmadığını, çünkü Berri'nin iletişim konusunda en yetenekli kişi olduğunu ve cumhurbaşkanının seçilmesiyle ilgilenen Batılı ülkelerin bu alanda Berri'nin rolüne güvendiğini, Hizbullah'ın ise kendi iç durumunu düzene koymaya odaklandığını ifade etti. Kaynak ayrıca, bazılarının Şiilere meydan okuyan bir cumhurbaşkanı getirmeyi planlaması halinde cumhurbaşkanlığı yetkisinin elde edilmesinin imkânsız olduğunu, çünkü Berri'nin cumhurbaşkanının seçilmesini kolaylaştıran kişi olduğunu söyledi. Aynı kaynağa göre, Hizbullah'ın hükümete dönmeden Hamas'ı destekleme yönündeki tek taraflı kararı ülkeye ağır maliyetler getirdi.

Dolayısıyla güneyde ateşkes sağlanır sağlanmaz parlamenter hareketin gündemindeki ilk madde cumhurbaşkanının seçilmesi olacak. Bu durum, cumhurbaşkanının seçilmesini kolaylaştırma çabalarına destek grubu oluşturan Beşli Komite ve cumhurbaşkanının seçilmesiyle ilgilenen ülkelerin yeniden harekete geçmesi için teşvik edici bir unsur. Bununla birlikte siyasi kaynak, uzlaşmacı cumhurbaşkanına destek seviyesini yükseltmek için parlamento içindeki kartları yeniden karıştırmak ve böylece seçiminin kesintiye uğramasının uzatılmasına son vermek için dışişleri bakanları düzeyinde harekete geçmelerini bekliyor.

Aynı kaynak, seçim oturumuna hazırlık için yapılan iletişimin, cumhurbaşkanının seçilmesini kolaylaştıracak bir anlayışa yol açacağını ve etkili bir hükümetin kurulmasından başlayarak bir sonraki aşama için ana siyasi adresler üzerinde anlaşmaya varılacağını iddia ediyor.

Başka bir deyişle kaynak, birikmiş meselelerin çözümünü tek bir sepete koyacak bir anlaşmaya varılması ve Lübnan'ı kurtaracak bir yol haritasına ihtiyaç olduğuna inanıyor. Bu, 2008 baharında Doha Konferansı’nda varılan anlaşmaya benziyor. Söz konusu anlaşma, Hizbullah'ın Beyrut'u işgali sonucu ortaya çıkan krizi sona erdirmenin arkasındaydı, ancak bu kez Katar'ın başkentinde yapılmayacak ve yerini Lübnan'ı aşamalı da olsa iyileşme yoluna sokacak uluslararası-Arap şemsiyeli yerel bir uzlaşıya bırakacak.



Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği: İsrail Gazze'de soykırım yapıyor

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden ayrılan yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden ayrılan yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
TT

Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği: İsrail Gazze'de soykırım yapıyor

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden ayrılan yerinden edilmiş Filistinliler (AP)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden ayrılan yerinden edilmiş Filistinliler (AP)

Dünyanın en büyük soykırım araştırma ve farkındalık uzmanları derneğinin başkanlığı bugün, derneğin İsrail'in Gazze Şeridi'nde soykırım işlediğini kanıtlamak için yasal kriterlerin karşılandığını belirten bir kararı onayladığını açıkladı.

Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği’nin (IAGS) 500 üyesinin yüzde 86'sı, “İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki politikaları ve eylemleri, Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin (1948) 2’nci maddesinde belirtilen soykırımın yasal tanımına uymaktadır” ifadesini içeren kararı destekledi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı henüz herhangi bir yorumda bulunmadı.

Gazze Şeridi'ndeki eylemlerinin soykırım teşkil ettiğini daha önce şiddetle reddeden İsrail, şu anda Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) soykırımla suçlandığı bir davayla mücadele ediyor.

İsrail, Hamas mensuplarının İsrail'in güneyine saldırarak bin 200 kişiyi öldürdüğü ve 250'den fazla kişiyi rehin aldığı iddia edilen olayların ardından, Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ne yönelik operasyonlarını başlattı. O zamandan beri İsrail'in askeri operasyonları, 63 bin kişinin ölümüne ve Gazze Şeridi'ndeki binaların çoğunun yıkılmasına veya hasar görmesine neden oldu. İsrail’in saldırıları nedeniyle neredeyse tüm bölge sakinleri en az bir kez yerinden edildi.

IAGS 1994 yılında kurulduğundan bu yana, tarihi veya devam eden olayları soykırım olarak tanıyan dokuz karar yayınladı.


Gazze'de gerginlik artmaya devam ediyor... Hamas daha fazla taviz vermek zorunda kalacak mı?

Malzemelerle yüklü araçlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan geçen sahil yolu boyunca yıkılmış binaların önünden ilerliyor. (AFP)
Malzemelerle yüklü araçlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan geçen sahil yolu boyunca yıkılmış binaların önünden ilerliyor. (AFP)
TT

Gazze'de gerginlik artmaya devam ediyor... Hamas daha fazla taviz vermek zorunda kalacak mı?

Malzemelerle yüklü araçlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan geçen sahil yolu boyunca yıkılmış binaların önünden ilerliyor. (AFP)
Malzemelerle yüklü araçlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’ndan geçen sahil yolu boyunca yıkılmış binaların önünden ilerliyor. (AFP)

İsrail'in gündemi gerginliklerle dolu. İki önde gelen Hamas lideri Muhammed Sinvar ve Ebu Ubeyde'nin suikastının doğrulanmasının ardından dün (pazar) ‘güvenli bir yerde’ yapılan kabine toplantısında, rehine anlaşması veya Gazze Şeridi'nde ateşkes konuları görüşülmedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, Hamas liderliğine kayıplar verdirmeye ve Gazze şehrinin işgalini askeri olarak genişletmeye devam eden İsrail adımlarının, Hamas’ı yeni tavizler vermeye veya yakın zamanda müzakerelere dönmeye zorlamayacağına inanıyor. Uzmanlar, Washington’un herkesin kabul edebileceği bir uzlaşma ile sürece müdahale etmeyip İsrail yanlısı tutumundan vazgeçmediği sürece, daha fazla gerilim ve özellikle de Filistinlilerin yerinden edilmesinin yaşanacağını bekliyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan bir Hamas kaynağına göre, “Netanyahu müzakereleri iç ve uluslararası alanda zaman kazanmak için bir bahane olarak kullandı. Oysa asıl amacı, ki bu artık açıkça ortada, herhangi bir öneriyi dikkate almadan Gazze'yi yok etmeye ve kalan sakinlerini yerinden etmeye devam etmek.” Kaynak, ‘Hamas’ın Filistin halkının haklarından hiçbir şekilde taviz vermeyeceğini ve yaşananların sadece Gazze'yi değil, tüm bölgenin istikrarını tehdit ettiğini’ vurguladı.

Gazze Şeridi'nde gerginliğin artmaya devam ettiği bir ortamda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, ordunun Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde'yi hedef alan bir saldırı düzenlediğini duyurdu. Netanyahu, “Henüz nihai sonucu bilmiyoruz ve umarım artık aramızda değildir” dedi. Şarku’l Avsat'ın Reuters’tan aktardığına göre, Savunma Bakanı Yisrael Katz, hareketin teyidi olmadan Ebu Ubeyde’nin ölümünü doğruladı.

Huzeyfe el-Kahlut olarak da bilinen Ebu Ubeyde, hem Filistinliler hem de İsrailliler arasında tanınmış bir isim. Hamas'ın üst düzey askeri liderlerine yakın olan Ebu Ubeyde, yaklaşık yirmi yıldır hareketin mesajlarını çoğunlukla video yoluyla iletmekten sorumlu. Askeri üniforma giyen Ebu Ubeyde, yüzünü kırmızı kefiye ile örtüyor.

gthyuj
Gazze şehrinin er-Rimal mahallesindeki birkaç binayı hedef alan İsrail hava saldırısının olduğu yerde yaşlı bir kadına yardım eden Filistinliler (AFP)

Bundan önce Hamas, İsrail'in Gazze'nin güneyindeki bir hava saldırısında öldürüldüğünü duyurmasından birkaç ay sonra, önde gelen askeri lideri Muhammed Sinvar'ın ölümünü bir açıklamada doğruladı. 23 ay önce Gazze Şeridi'nde başlayan yıkıcı savaşın başlangıcından bu yana İsrail, Hamas'ın üst düzey liderlerini hedef aldı; eski Hamas liderleri İsmail Heniyye ve Yahya Sinvar, Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf, yardımcısı Mervan İsa ve bir dizi lideri öldürdü.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, “Hamas, Filistin davasının tehlikeli bir aşamaya geldiğine ikna oldu. Dolayısıyla, ne pahasına olursa olsun, bu gerilimin Hamas'ın daha fazla taviz vermesine yol açacağını düşünmüyorum” dedi. Nazzal, Sinvar suikastının açıklanmasının, konunun teyit edilmesini geciktiren liderlik içindeki iç düzenlemelerin ardından geldiğini belirtti.

Hamas meselelerinde uzmanlaşmış Filistinli siyasi analist İbrahim el-Medhun, “Sinvar ve Ebu Ubeyde'nin öldürülmesi arasında doğrudan bir bağlantı yok. Ancak bu, askeri kurumun sürekliliğini ve liderlerinin öldürülmesiyle durmayacağını, liderlerin şehit olup başkalarının onların yerini alacağını ve yürüyüşün devam edeceğini yansıtan bir mesaj” görüşünde.

İsrail ordusu, son üç hafta boyunca Gazze şehri çevresindeki operasyonlarını kademeli olarak artırdı ve geçtiğimiz cuma günü, yardımların ulaştırılmasına izin veren taktiksel ateşkesi sona erdirerek şehri ‘tehlikeli savaş bölgesi’ olarak nitelendirdi.

Dünkü saldırılarda, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki bir yardım dağıtım merkezinin yakınında yiyecek almaya çalışan 13 kişi de dahil olmak üzere en az 30 kişi hayatını kaybetti.

yjuık
Cibaliye'nin batısındaki altı katlı bir binaya düzenlenen İsrail hava saldırısından kaçan Filistinli bir kadın ve çocukları (AFP)

Gerginliğin artması, Netanyahu başkanlığındaki İsrail güvenlik kabinesinin dün akşam bir toplantı düzenlemesiyle birlikte gerçekleşti. İsrail'in iNews 24 adlı internet sitesinin yayınladığı habere göre toplantıda, ‘Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirme planı hakkında kararlı bir tartışma’ yapıldı. Toplantıda, Mısırlı ve Katarlı arabulucuların yaklaşık iki hafta önce Gazze'de 60 günlük ateşkes önerisini Hamas'ın onayına bağlı olarak gündeme getirmesine yanıt verilmeyeceği vurgulandı.

Gazze Şeridi’nde tutulan rehinelerin aileleri dün yaptıkları açıklamada, ‘operasyonlar yoğunlaşırken ve rehineler ile askerler tehlikeye atılırken, anlaşma önerisinin mini kabine tarafından tartışılmayacağını’ doğruladı. Öte yandan İsrail muhalefet lideri Yair Lapid dün yaptığı açıklamada, mini kabine toplantısı düzenleyip anlaşmayı tamamlamama kararının korkunç ve ahlaka aykırı olduğunu belirterek, anlaşma konusunda bir karar alınması çağrısında bulundu.

Söz konusu gerginliğin ortasında, müzakerelerin sesi giderek zayıflamakta ve yeni öneriye ABD'nin doğrudan desteği bulunmamakta. Washington Post gazetesi dün, Donald Trump yönetimi içinde Gazze için bir savaş sonrası planın tartışıldığını bildirdi. Bu plana göre, Gazze Şeridi en az on yıl süreyle ABD'nin vesayeti altına alınacak ve bir turizm merkezi ile teknoloji ve üretim merkezi haline getirilecek. Potansiyel plan, Gazze'deki iki milyondan fazla sakinin, yeniden inşa süresi boyunca ya ‘gönüllü ayrılma’ olarak tanımlanan başka bir ülkeye ya da Gazze Şeridi içindeki ‘kısıtlı ve güvenli’ bölgelere geçici olarak nakledilmesini öngörüyor.

Nazzal, Netanyahu'nun öneriyi görmezden gelmeye ve yanıt vermemeye devam edeceğini, gerilimi artırmayı sürdüreceğini ve sadece yerinden edilme ve yıkımla ilgilenen bir toplantı gündeminde rehineleri öncelikli olarak ele almayacağını tahmin ediyor. İsrail ve Washington'un takip ettikleri merkezi bir hedefleri olduğunu ve bunun her geçen gün daha da netleştiğini vurgulayan Nazzal, bu hedefin Filistinlilerin zorla veya gönüllü olarak yerinden edilmesini sağladığını belirtti.

El-Medhun, “Hamas çözüm bulmak için birçok adım attı, ancak İsrail yok etme veya yerinden etmeyi durduracak her türlü formülü kesin olarak reddetti” dedi. El-Medhun, ‘İsrail'in arabulucuları ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını göz ardı ederek yerinden etme ve yıkım politikasını sürdürmesini’ bekliyor.


“Ebşir Horan” kampanyasında 40 milyon doların üzerinde bağış toplanırken Şeyh Hicri Suriye'nin güneyinde bağımsızlık çağrısında bulundu

Ebşir Horan Kampanyası, cumartesi günü Dera'nın doğu kırsalındaki Busra eş-Şam antik amfitiyatrosunda başlatıldı (Alikhbaria Syria)
Ebşir Horan Kampanyası, cumartesi günü Dera'nın doğu kırsalındaki Busra eş-Şam antik amfitiyatrosunda başlatıldı (Alikhbaria Syria)
TT

“Ebşir Horan” kampanyasında 40 milyon doların üzerinde bağış toplanırken Şeyh Hicri Suriye'nin güneyinde bağımsızlık çağrısında bulundu

Ebşir Horan Kampanyası, cumartesi günü Dera'nın doğu kırsalındaki Busra eş-Şam antik amfitiyatrosunda başlatıldı (Alikhbaria Syria)
Ebşir Horan Kampanyası, cumartesi günü Dera'nın doğu kırsalındaki Busra eş-Şam antik amfitiyatrosunda başlatıldı (Alikhbaria Syria)

Geçtiğimiz yılın sonlarında Suriye rejiminin düşüşünün ardından, Suriye'nin güneyinde gelecekle ilgili farklı beklentiler ortaya çıkarken Deralılar, ildeki kalkınma projelerini desteklemeyi amaçlayan ve pazar günü itibarıyla 40 milyon doları aşan bağış kampanyası Ebşir Horan’ı başlattı. Öte yandan Suriye'deki Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri, ayrılıkçı taleplerinin dozunu artırarak, güney bölgesinin Suriye devletinden ‘bağımsızlığı’ çağrısında bulundu.

Dera Valisi Enver Taha ez-Zubi, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Hicri'nin çağrılarını ‘gerçekleşmesi imkansız, gerçekçi olmayan hayaller’ olarak nitelendirdi. Valid Zubi, “Çünkü güney halkı Suriye'nin özgürleştirilmesi için çok kan döktü. 54 yıldır hayalini kurdukları yeni devletten vazgeçmezler” dedi.

hyjuı
Dera'nın doğu kırsalındaki Busra eş-Şam antik amfitiyatrosunda Ebşir Horan Bağım Kampanyası etkinliğinden bir kare (SANA)

Ebşir Horan Bağış Kampanyası cumartesi akşamı, Horan'ın mirasını ve değerlerini ifade eden sanatsal ve şiirsel performansların yer aldığı bir etkinlikle başladı. Dera Halk Sanatları Topluluğu, Dera'nın doğu kırsalındaki antik amfitiyatrosunda, çok sayıda bakanın yanı sıra toplumsal, dini ve kültürel alanlarda önde gelen isimlerin de katılımıyla Horan şarkıları seslendirdi.

Dera Valisi Zubi, önümüzdeki perşembe gününe kadar devam edecek olan bağış kampanyasının, Dera’daki 735 okulun, sağlık merkezinin, içme suyu kaynaklarının restorasyonu ve rehabilitasyonunu kapsayan kalkınma projelerinin uygulanmasını amaçladığını açıkladı. Vali Zubi, başlangıçta 32 milyon dolar toplanması beklendiğini, ancak bu rakamın 40 milyon dolara çıktığını belirtti.

Ebşir Horan Bağış Kampanyası etkinliğine yetkililerin ve halkın yanı sıra Suveyda'daki Onurlu Adamlar (Rical el-Kerame) Hareketi Lideri Şeyh Leys el-Belus ve Ahrar Cebel el-Arab Lideri Şeyh Suleyman Abdulbaki de katıldı. İki lider, Busra eş-Şam’daki antik amfitiyatroda kalabalık tarafından sıcak bir şekilde karşılandı ve kalabalık, onların onuruna şarkılar söyledi.

Beşşar Esed rejimine karşı 2011 yılının mart ayı ortalarında barışçıl ayaklanmanın ilk kıvılcımı Dera ilinde ateşlenmişti. Bu yüzden Dera, ‘Suriye devriminin beşiği’ olarak da anılır.

Öte yandan Suriyeli Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda ilinde cumartesi günü yüzlerce Şeyh Hicri destekçisinin katıldığı gösteriler düzenlendi. Suveyda’nın ‘kendi kaderini tayin hakkı’ talepleri yinelenen gösterilerde, Dürzi bayraklarının yanı sıra Arap Dağı bölgesinin İncil'deki adı olan ‘Cebel el-Başan'ın Özgür Halkı’ yazılı pankartlar ve afişler yer aldı.

fgthyjuı
Suveyda’da cumartesi günü düzenlenen gösterilerde Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ve İsrail bayrakları da yer aldı (Sosyal medya siteleri)

Sosyal medya siteleri, Şeyh Hicri'nin ayrılıkçı çağrılarının dozunu artırdığı yeni bir video kaydı yayınladı. Bu çağrılar artık Suveyda'nın Suriye devletinden ayrılmasıyla sınırlı kalmazken bu kez Suriye’nin güneyini de kapsıyordu.

Suriye’nin yeni yönetimine düşmanca tavır sergileyen Şeyh Hicri, video kaydında “Sokaklarda tanık olduğumuz gençlerin toplandığı gösteriler ve yaygın huzursuzluklar nedeniyle, artık bağımsızlık dışında hiçbir konuda müzakere yapma imkânımız kalmadı. Bağımsızlık artık tartışmaya açık bir seçenek değil; mutlak bir zorunluluk haline geldi. Suriye'deki Dürziler güvenlik ve onurun korunması için güney bölgesi için bağımsızlık talep ediyor.”

frgthyu
Dare Valisi Enver Taha ez-Zubi, Busra eş-Şam şehrindeki İç Güvenlik Güçleri Komutanı Tuğgeneral Şahir Umran eşliğinde, Ebşir Horan Bağış Kampanyası etkinliğinin başlamasından önce son hazırlıkları yerinde denetledi (Dera Valiliği)

Suriye’nin güneyi, Şam ilini ve kırsalının bazı bölgelerinin yanı sıra Suveyda, Dera ve Kuneytra illerini kapsıyor.

Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Şeyh Hicri’nin son dönemdeki çıkışını değerlendiren Vali Zubi, “Suriye’nin güneyi, Suriye devletinin bir parçasıdır ve kim olursa olsun, kimse onun bağımsızlığından söz edemez” ifadelerini kullandı.

Hicri’nin çağrılarını ‘gerçekleşmesi imkansız, gerçekçi olmayan hayaller’ olarak nitelendiren Vali Zubi, “Çünkü Suriye'nin güneyindeki halk, Suriye’nin özgürlüğü için çok kan döktü. 54 yıldır hayalini kurdukları yeni devletten vazgeçmezler” şeklinde konuştu.

Dera Valisi Zubi, sözlerini şöyle noktaladı:

“Bağımsızlık çağrıları, yeni Suriye rejimi altında gerçekleştirilemeyecek kişisel hayallere dayanıyor.”

Öte yandan Şeyh Süleyman Abdulbaki, Facebook hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Dera'nın özgür halkı ve seçkin misafirleri arasında bulunmak bizim için bir onur. Adaletin ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet kurarak Suriye halkına, kimliğimize, vatanımıza ve halkımıza bağlı kalmaya devam edeceğiz. Hiç kimse bizim adımıza konuşma hakkına sahip değil. Biz bu toprağın evlatlarıyız ve tek bir ulus olmak için kanımızı döküp hayatlarımızı feda edenleriz. Suriye herkesindir. Bugün sizlerle birlikte, çatışmalardan, mezhepçilikten, suçlulardan, hainlerden ve ajanlardan uzak, Dera ve tüm Suriye illerini yeniden inşa etmek için buradayız.”