Samir Caca Şarku’l Avsat’a konuştu: Savaştan sonra Hizbullah ‘devletçiğinin’ geri dönmesini kabul etmeyeceğiz

Nasrallah'ın öldürülmesinden sonra Hizbullah'ı İran'ın yönettiğini ifade eden Caca “Son Lübnanlı kalana kadar savaşacağız” dedi.

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)
TT

Samir Caca Şarku’l Avsat’a konuştu: Savaştan sonra Hizbullah ‘devletçiğinin’ geri dönmesini kabul etmeyeceğiz

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca, Lübnanlı yetkililerin Lübnan topraklarında cereyan eden İran-İsrail savaşından kaynaklanan tehlikelere karşı ‘kör’ davranmasına karşı uyarıda bulunarak, ‘devlet kavramını yeniden tesis eden ve ateşkesin önünü açan tarihi bir pozisyon alınması’ gerektiğini vurguladı. “Hizbullah'ın performansıyla temsil edilen devletçik kavramı Lübnan'ı mevcut duruma getirdi” diyen Caca, ‘daha fazla ölüm ve felakete gidildiği’ uyarısında bulundu. Caca, “Lübnan dalgalı bir denizde yol alan kaptansız ve dümensiz bir gemi gibi oldu” ifadesini kullandı.

Lübnanlı politikacıları ve yetkilileri neler olup bittiğinin farkında olmamakla suçlayan Caca şu ifadeleri kullandı: “Bölgede büyük bir savaş yaşanıyor ve Lübnan'da olanlar da bu savaşın bölümlerinden biri. Bu savaş bir yanda İran ve bölgedeki vekil güçleri ile diğer yanda arkasında ABD, Avrupa ve diğer ülkelerin bulunduğu İsrail arasında yaşanıyor. Lübnan'ı bu savaştan çıkarmak için her türlü çabayı göstermek yerine, hiçbir şey olmamış gibi davranıyoruz. Lübnanlı yetkililer kendi dar düşüncelerine göre hareket ediyor ve adeta bir ‘yardım komitesine’ dönüştüler. Bugün Lübnan'da var olan otorite türünü özetlemek istersek, bunun bir hükümet ya da devlet değil bir ‘yardım komitesi’ olduğunu söyleyebiliriz.”

Nasrallah ve Lübnan'ın kararı

Caca, Genel Sekreter Hasan Nasrallah'ın öldürülmesinden sonra Hizbullah için işlerin değiştiğini ‘üzüntüyle’ belirterek şöyle dedi: “Seyyid Hasan varken, bir yerlerde neler olup bittiğine dair Lübnanlıların bir görüşü olduğunu ve onun (Nasrallah) İran'ın kararında söz sahibi olduğunu düşünüyordum. Ancak şimdi karar tamamen İran'ın oldu. Kalan Hizbullah grupları İranlı subaylar tarafından yönetiliyor. Bu nedenle savaş tamamıyla İran'ın çıkarlarına göre yürütülüyor.”

Tüm darbelere rağmen Hizbullah'ın örgütsel olarak çökmediğine inanan Caca, “Hizbullah'ın güneydeki savaş grupları merkezi olmayan bir kararla savaşıyor ve büyük bir kısmı halen mevcut. Bu güçlerin İranlı subaylarla yakın ilişki içinde olduklarını unutmamalıyız. Bu yüzden İran son savaşçıya kadar savaşmaya devam edecek” dedi.

rhyjukı
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Dr. Samir Caca (Lübnan Kuvvetleri Partisi)

Öte yandan Caca, Hizbullah'ın askeri yapısının açıkça zarar gördüğüne dikkat çekti. Caca, “Avrupa ve hatta İsrail merkezlerinde yapılan araştırmalara göre Hizbullah'ın İsrail'e günde 2 bin ila 3 bin arasında füze fırlatması gerekiyordu, ancak bunun gerçekleşmediğini görüyoruz. Maalesef bilinen ve net bir güç dengesi var. İranlılar Lübnan topraklarında kalanlarla ve Lübnanlı gençlerle mücadeleye devam edecekler. İran Dışişleri Bakanı ve Meclis Başkanı'nın bir hafta içinde Lübnan'ı ziyaret ederek sanki savaşı denetlemek için buradaymış gibi davranmaları da gösteriyor ki, çatışma artık İran tarafından yönetiliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Her düzeyde felaket

Caca bir kez daha mevcut otoritenin siyasi performansına döndü ve sorumluları suçladı: “Her düzeyde bir felaketle karşı karşıyayız. Yetkililer sanki olup bitenlerle hiçbir ilgileri yokmuş gibi davranıyorlar. Geçen yaz ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein Lübnan'a gelip 1701 sayılı kararın uygulanmasını gündeme getirdiğinde, yetkililer düğmeye basıp sorumluluklarından kaçıyorlardı. Şahsen birden fazla yetkiliyle konuştum ve işlerin bugün gördüğümüz yöne doğru gittiği konusunda onları uyardım ama yanıt vermediler.”

Caca, ‘hükümetin ve devletin Lübnan'ı çıkmazdan kurtarmak için hiçbir şey yapamayacağı’ görüşüne katılmayarak şunları söyledi: “Siyasi otorite her şeyi yapabileceğini unuttu ve biz de onunla birlikte unuttuk. Hükümet toplanmalı ve olup bitenlerin devam etmesini kabul etmediğini söylemeli. Orduyu konuşlandırma kararı almalı ve İsrail'in tutumuna bakmaksızın 1701 sayılı kararı uygulama niyetini beyan etmelidir. Çünkü bir yerden başlamak zorundadır. Hükümetin ordudan Hizbullah'la çatışmasını istemesi gerektiğini söylemiyorum ama bir yerden başlaması gerekiyor... Bu bir kararla başlamalı. Çünkü karar vericiler kararlarından vazgeçtiler ve bunun nelere yol açtığını gördük. Hükümet derhal toplanmalı ve uygun kararları almalı. Parlamento da toplanmalı ve Lübnan'ın karar alma mekanizmasını yeniden kurması için hükümeti destekleyecek bir tavsiyede bulunmalı.”

1559 sayılı karar... Savaş halen devam ederken

Caca, silahlı milislerin silahsızlandırılmasını öngören 1559 sayılı kararın uygulanması çağrısında bulunduğu için aldığı bazı eleştirilere şöyle yanıt verdi: “Bu 20 yıldır bizim mantığımız, yeni bir mantık değil. Bu söylemi benimsemekte geç kalanlar devleti yönetenler. Savaşı durdurmak için önerimizi sunduk ama beğenmediler. Bize kendi önerilerini sunsunlar. Lübnan'da halen savaşın nasıl sona erdirileceğini tartışacak bir uluslararası temsilci yok. Dolayısıyla bu yıkıcı savaşı durdurmak için harekete geçmek bize düşüyor.”

‘Lübnan'da herhangi bir tarafın niyetini görmediği için’ iç barıştan korkmadığını vurgulayan Caca, “Bu, özellikle Lübnan halkının yaklaşık yarısının yerinden edilmesi nedeniyle bazı sorunların ortaya çıkmasını engellemiyor. Ancak bu, ordu ve güvenlik güçlerinin kontrol edebileceği ve önleyebileceği bir şey. Mevcut mülteci krizi hiç de 2006'daki gibi değil. Bu kriz aylarca sürebilir ve ciddi bir sosyal krize yol açabilir” şeklinde konuştu.

‘Savaşın sona ermesinden sonra Hizbullah'ın iç bölgelere gerilemesinden’ korkmadığını belirten Caca, “Savaş bittikten sonra, nasıl biterse bitsin, savaştan önce Lübnan'da var olan duruma dönmek söz konusu olamaz. Bu durumun bizi nereye getirdiğini gördük ve devamını kabul edemeyiz. Kararın devletin dışında olduğu ve Hizbullah'ın barış ve savaş kararlarını aldığı bu muğlak durumu kabul edemeyiz. Bunun bizi nereye götürdüğünü gördük” ifadelerini kullandı.

Boşalan cumhurbaşkanlığı

Yaklaşık iki yıldır boş olan cumhurbaşkanlığı konusunda ise Caca, “Meclis Başkanı Nebih Berri cumhurbaşkanını seçmemiz gerektiği görüşündeydi, ancak İranlıların gelişinden sonra fikrini değiştirdi. Şimdi ateşkesten önce bir cumhurbaşkanı seçemeyeceğimiz konuşuluyor” dedi.

Caca ‘seçimlerin dayandırılması gereken koşulları’ özetleyerek, ‘herhangi bir adayın öncelikle Taif Anlaşması’na, ikinci olarak da uluslararası kararlara bağlı olması gerektiğini’ ileri sürdü. Caca, ‘ateşkesi sağlamanın en hızlı yolunun bir cumhurbaşkanı seçmek olduğu’ görüşünü yineledi.



Ateşkesin ardından en ölümcül saldırı... İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanında aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti

11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
TT

Ateşkesin ardından en ölümcül saldırı... İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanında aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti

11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)

Filistin medyası bugün İsrail ordusunun Gazze şehrinin doğusunda ‘yoğun’ ateş açtığını bildirdi.

Tıbbi kaynaklar ve görgü tanıklarının verdiği bilgiye göre, dün akşam Gazze şehrinin doğusunda sivil bir aracı hedef alan İsrail saldırısında, yedisi çocuk olmak üzere aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti. Bu, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana meydana gelen en ölümcül olay.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal yaptığı açıklamada, bombalamanın şehrin doğusunda bulunan ez-Zeytun mahallesindeki evlerine dönen Ebu Şaban ailesinin üyelerinin bulunduğu bir aracı hedef aldığını ve araçtaki herkesin hayatını kaybettiğini söyledi.

Basal, hayatını kaybedenler arasında yedi çocuk, üç kadın ve bir erkeğin bulunduğunu belirterek, hedef alınan bölgedeki tehlikeli koşullar nedeniyle kurtarma ekiplerinin cesetleri çıkarmakta zorluk çektiğini kaydetti.

 Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde yıkılmış ev ve binaların yanındaki çadır kampından geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Ekim 2025 (AP)Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde yıkılmış ev ve binaların yanındaki çadır kampından geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Ekim 2025 (AP)

Görgü tanıkları, aracın sivillerin yaklaşmasının yasak olduğu ‘sarı hat’ bölgesini geçtikten sonra İsrail topçu ateşi altında kaldığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre, Mısır, Katar ve Türkiye'nin desteğiyle geçen hafta cuma günü yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana en ölümcül saldırılardan biri olan olayla ilgili İsrail ordusundan henüz bir açıklama yapılmadı. Gazze İnsan Hakları Merkezi'nin perşembe günü yaptığı açıklamaya göre, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail ordusu tarafından 36 ihlal kaydedildi. Öte yandan Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, aynı dönemde 23 Filistinlinin öldürüldüğünü ve 122 kişinin yaralandığını duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde bir tünelden çıkan ve sahada konuşlanmış ordu güçlerine yaklaşarak ‘doğrudan tehdit’ oluşturan bir grup militanın İsrail savaş uçağı tarafından hedef alındığını söyledi.

Adraee yaptığı açıklamada, kuvvetlerin daha önce Refah bölgesinde bir tünelden çıkan ve ordu güçlerine ateş açan başka bir grubu tespit ettiğini bildirdi. Sözcü, İsrail ordusu kuvvetlerinin ‘ateşkes anlaşmasına uygun olarak bölgede konuşlandırıldığını ve herhangi bir acil tehdidi ortadan kaldırmak için kararlı bir şekilde hareket etmeye devam edeceğini’ doğruladı.

Bir haftadan fazla bir süre önce ABD Başkanı Donald Trump, Hamas ve İsrail'in barış planının ilk aşamasını imzaladığını ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek, İsrail'in bölgeden çekilmesini sağlamak, yardımların girmesine izin vermek ve esirlerin takasını sağlamak için bir anlaşmaya varıldığını duyurmuştu.

Hamas, İsrail ile hareket arasındaki ateşkes şartları uyarınca, Gazze Şeridi'nde tuttuğu son hayatta kalan İsrailli rehineleri, yaklaşık 2 bin Filistinli mahkûm karşılığında serbest bıraktı. 13 Ekim'deki ilk serbest bırakma dalgasının ardından, Hamas, elinde tuttuğu bazı ölü rehinelerin cesetlerini teslim etti.


Gazze yeniden inşa konferansı... Hazırlıklar konusunda Mısır-Filistin görüşmeleri

Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)
TT

Gazze yeniden inşa konferansı... Hazırlıklar konusunda Mısır-Filistin görüşmeleri

Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)

Tüm gözlerin savaş sonrası döneme çevrildiği şu günlerde Kahire, yıkıma uğrayan bölgenin yeniden inşası için bir dönüm noktası olması beklenen Gazze yeniden inşa konferansı hazırlıkları kapsamında yoğun diplomatik faaliyetlere sahne oluyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, konferans gündeminin ‘oldukça iddialı olacağını ve Gazze'deki ateşkes anlaşması kararlaştırıldığı gibi ilerlerse, bölgede kurtarılabilecekleri kurtarmak için cömert mali tahminler içereceğini’ söylediler. Uzmanlar, uygulamada yaşanacak herhangi bir gecikmenin, anlaşmanın aksamasından kaynaklanacağını belirttiler.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa dün, kasım ayının ikinci yarısında Kahire'de düzenlenmesi planlanan Gazze yeniden inşa konferansı için devam eden hazırlıklar ve ayrıntıları görüşmek üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmede finansman ve mali taahhütlerin yanı sıra Gazze Şeridi’ndeki yıkımın boyutunun değerlendirilmesi de ele alındı.

Abdulati dün Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile de söz konusu konferansı görüştü. Bu görüşme, Mısırlı bakanın Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Yvette Cooper ile yaptığı telefon görüşmesinde Birleşik Krallık'ı aynı konferansa katılmaya davet etmesinin ertesi gününde gerçekleşti. Cooper bu daveti memnuniyetle karşıladı.

Bu görüşme, yaklaşık bir hafta önce Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının imzalanmasından bu yana Mısır'ın üst düzey yetkililerle yaptığı ilk görüşme değildi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Kahire, 13-15 Ekim tarihleri arasında Filistinli ve İngiliz yetkililerin katıldığı, Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını tartışmak üzere İngiliz Wilton Park Vakfı tarafından düzenlenen gayri resmi teknik toplantıya bir heyet gönderdi.

Mısır, şu anda konferansın düzenlenmesine yönelik hazırlıkları tamamlamaya yoğunlaşmış durumda. Konferans, ‘ABD ve bölgedeki ve dünyadaki tüm barış ve kalkınma ortaklarıyla -bağışçı ülkeler, Birleşmiş Milletler (BM) ve bölgesel örgütler, uluslararası finans kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum dahil olmak üzere- tam bir eşgüdüm içinde’ gerçekleştirilecek. Bu, aynı açıklamada belirtildiği üzere, Arap-İslam planı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın planı temel alınarak yapılacak.

El-Farabi Araştırma Merkezi Genel Sekreteri Dr. Muhtar Gabaşi, ‘Gazze'nin yeniden inşası konferansının Kahire'de iddialı bir plan ortaya koyması konusunda beklentilerin yüksek olduğunu, zira Gazze Şeridi’nin eğitim, enerji, su ve sağlık dahil tüm alanlarda tamamen tahrip olduğunu’ düşünüyor. Gabaşi, konferansın zamanında tamamlanmasının Gazze Şeridi’ni kurtarmak için yeni bir fırsat sunduğunu vurguladı.

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat’ta insani yardım taşıyan Filistinliler (AFP)

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, konferansın felaketle sarsılan Gazze Şeridi'ni kurtarmak için çok önemli bir adım olduğunu belirterek, özellikle Kahire'nin kapsamlı bir entegre plan önermesi nedeniyle bağışçılardan cömert bağışlar beklediğini söyledi.

Gazze'de barış anlaşmasının açıklanmasından önce Mısır, acil yardım, yeniden inşa ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanan, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası için kapsamlı bir beş yıllık plan geliştirdi. Bu plan, Mart 2025'te Kahire'de düzenlenen Arap Birliği Zirvesi’nde onaylandı.

Plan, şeffaflığı sağlamak için Filistin Yönetimi ve BM ile iş birliği içinde uluslararası bir güven fonu kurulmasına dayanıyor. Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını finanse etmek için bağışçı ülkelerden ve özel sektörden destek toplamak amacıyla önümüzdeki kasım ayında bir bakanlar konferansı düzenlenmesi planlanıyor.

Mısır planı, etkinliği sağlamak amacıyla üç aşamaya ayrılıyor. İlk aşama olan erken toparlanma aşaması, altı ay sürecek ve 3 milyar dolara mal olacak. Bu aşamada, Selahaddin Koridoru ve diğer bölgelerdeki enkazın kaldırılması, 360 bin kişiyi barındırabilecek 200 bin geçici konut biriminin temin edilmesi ve kısmen yıkılmış 60 bin konutun onarılması öngörülüyor. Ayrıca bu aşama, 1,5 milyondan fazla kişiyi barındırabilecek yedi barınma alanının kurulmasını da içeriyor.

İkinci aşama 2027 yılına kadar sürecek ve 20 milyar dolarlık bir maliyetle tesisler, ağlar, kalıcı konut birimleri inşa edilmesine ve tarım arazilerinin geri kazanılmasına odaklanacak. 30 milyar dolarlık bir maliyetle 2030 yılına kadar devam edecek olan üçüncü aşama, yerel ekonomiyi canlandırmak için sanayi bölgeleri, bir balıkçı limanı, bir deniz limanı ve bir havaalanı kurulmasını hedefliyor.

Filistin tarafında ise Başbakan Muhammed Mustafa perşembe günü yaptığı açıklamada, Kahire'de düzenlenecek Gazze yeniden inşa konferansının ‘uluslararası kaynakları ve ortaklıkları harekete geçirmek için merkezi bir platform’ olacağını duyurdu. Mustafa, hükümetinin Arap dünyası tarafından onaylanan Mısır'ın planına dayalı olarak yeniden inşa için birleşik bir çerçeve geliştirdiğini belirtti.

Güncellenen uluslararası tahminlere göre hasar, kayıplar ve ihtiyaçların 67 milyar doları aştığını açıklayan Mustafa, programın üç aşamaya ayrıldığını ifade etti: İlki, 3,5 milyar dolar tutarında ve altı ay sürecek olan erken toparlanmaya odaklı acil durum aşaması; ikincisi, yaklaşık 30 milyar dolar değerinde ve üç yıl sürecek olan yeniden inşa ve toparlanma aşaması; sonuncusu ise tam kapsamlı yeniden inşa aşaması.

Gabaşi'ye göre, bu planın uygulanmasını engelleyecek olan şey mali kısıtlamalar değil, İsrail'in hiçbir taahhütte bulunmamakta ısrar etmesi ve direnişe yönelik taleplerini sertleştirerek daha büyük kazançlar elde etmeye çalışmasıdır.

Er-Rakab, bu fikirlerin hızlı bir şekilde uygulanabilir planlara dönüştürülmesi yönünde girişimlerin olacağını belirtti. Ancak, anlaşma sürecinin sekteye uğramasının bu planları aksatacağını ifade ederek, bölgenin acil kurtarılmaya ihtiyaç duyduğu bu dönemde bunun yaşanmamasını umduklarını söyledi.


Beyrut, Kaddafi'nin oğlunu yüklü bir kefaletle serbest bıraktı

Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)
Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)
TT

Beyrut, Kaddafi'nin oğlunu yüklü bir kefaletle serbest bıraktı

Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)
Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)

Lübnan yargısı dün, merhum Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi'nin 11 milyon dolarlık kefaletle serbest bırakılmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca, Kaddafi'ye seyahat yasağı koydu ve pasaportuna el koyarak, 10 yıl süren en uzun tutukluluk dönemine son verdi.

İmam Musa el-Sadr'ın kaybolmasını soruşturan adli soruşturmacı Hakim Zahir Hamade, kararını açıklamadan önce Kaddafi'yi iki saat boyunca sorguladı. Fransız Avukat Laurent Bayon, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Kaddafi'nin avukatlarının pazartesi günü "mantıksız" kefaletin ve seyahat yasağının iptali için bir talepte bulunacaklarını söyledi.

Bu arada Sadr ailesi, "davada ilerleme kaydedildiğini gösteren herhangi bir prosedür veya gelişmenin olmaması" nedeniyle tahliye kararına şaşırdıklarını açıkladı.