DEAŞ'ın sözde ‘Irak valisi’ el-Mezrui hakkında ne biliyoruz?

Örgüt Hamrin Dağları'na konuşlandı ve kolektif liderliğe başvurdu

Hamrin Dağları yakınlarında devriye gezen Irak askerleri (X)
Hamrin Dağları yakınlarında devriye gezen Irak askerleri (X)
TT

DEAŞ'ın sözde ‘Irak valisi’ el-Mezrui hakkında ne biliyoruz?

Hamrin Dağları yakınlarında devriye gezen Irak askerleri (X)
Hamrin Dağları yakınlarında devriye gezen Irak askerleri (X)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, dün (Salı) ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon güçlerinin desteğiyle Irak'ın kuzeyinde düzenlenen askeri operasyonda DEAŞ’ın sözde Irak valisinin öldürüldüğünü duyurdu. Sudani, başarıyla sonuçlanan operasyon vesilesiyle Iraklıları tebrik etti.

Sudani X platformunda yaptığı paylaşımda, Irak güvenlik güçlerinin ‘Irak'taki teröristleri saklandıkları yerlere kadar takip edeceklerini ve Irak toprakları onlardan ve kötülüklerinden temizlenene kadar onları ortadan kaldıracaklarını’ söyledi.

vfgtrh
El-Mezrui'nin Bağdat'taki Ortak Operasyonlar Komutanlığı tarafından yayınlanan fotoğrafı

Sudani, kahramanca olarak nitelendirdiği operasyonun ‘Terörle Mücadele Birimi ve Ulusal Güvenlik Teşkilatı tarafından Ortak Operasyonlar Komutanlığı’nın gözetiminde gerçekleştirildiğini ve teröristlerin saklandığı yerleri hedef aldığını’ bildirdi.

Sözde Irak valisi kimdir?

Medyada adı neredeyse tek fotoğrafıyla yer alan Irak'taki son DEAŞ valisi, Ebu Abdulkadir Abdulkerim olarak bilinen, Hamrin'den çok uzak olmayan Diyala vilayeti doğumlu Casim Halef Davud el-Mezrui’dir.

Ortak Operasyonlar Komutanlığı’nın açıklamasına göre, Terörle Mücadele Birimi ve Ulusal Güvenlik Teşkilatı’ndan oluşan ortak bir güç, Uluslararası Koalisyon’un da yardımıyla, el-Mezrui'nin üst düzey yardımcılarından sekizini öldürmeyi başardı.

Terör örgütleri uzmanı Fazıl Ebu Ragif, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, el-Mezrui'nin Diyala vilayetinin Yesrib ilçesine bağlı el-Mezariya köyünde doğduğunu söyledi.

Ebu Ragif, “Onu ortadan kaldırma görevini iki kurum paylaştı: Terörle Mücadele Birimi ve Ulusal Güvenlik Teşkilatı. Ebu Abdulkadir Abdulkerim olarak bilinen el-Mezrui bir yıldan kısa bir süre önce Irak'a vali olarak atandı. Ancak örgüt artık liderlere değil, grup ruhu dedikleri kolektif liderliğe dayanıyor” ifadelerini kullandı.

Terör örgütleri uzmanı bunun ‘liderlerden herhangi biri öldürülürse yerine yardımcıları geçer’ anlamına geldiğini söyledi.

El-Mezrui DEAŞ'a 2014 yılında katıldı.

Bu operasyonda el-Mezrui’yi hedef almanın önemiyle ilgili olarak Ebu Ragif şunu söyledi: “Bu, Hamrin sıradağlarındaki, özellikle de Allas petrol sahalarının karşısında öldürüldüğü yerdeki operasyonların yürütülmesinde niteliksel bir değişimi temsil ediyor.”

Hamrin Kalesi

Hamrin Dağları'nın silahlı gruplar için bir kuluçka merkezine dönüştüğünü belirten Ebu Ragif, “Bölge en tehlikeli üç vadiyi içeriyor: Vadi Zuğeytun, Vadi eş-Şay ve Vadi Ummu’l Hanacir. Engebeli olan bu alanlar, hiçbir aracın, paletli aracın ya da tankın giremediği bölgeler. DEAŞ milisleri de buralarda saklanıyor ve operasyonlarını buradan yürütüyor” dedi.

DEAŞ'a yönelik askeri operasyonların 2017'de sona ermesinden bu yana Irak ve ABD güçleri, mağaralarının örgütün kalan hücreleri için bir sığınak haline geldiği bildirilen Hamrin Dağları'na odaklanan operasyonlar yürüttü.

acdvfbg
Anbar'da daha önce DEAŞ hücrelerine yönelik operasyonlar sırasında bir güvenlik konvoyu (Arşiv - Irak Ordusu)

Hamrin sıradağları Bağdat'ın doğusundaki Diyala vilayetinden Selahaddin ve Kerkük vilayetlerine kadar uzanıyor.

Irak ordusu komutanlarına göre bu bölge bir zamanlar El Kaide'nin ve daha sonra da DEAŞ'ın üst düzey liderleri için güvenli bir sığınak görevi görürken, örgüte vurulan bir dizi darbenin ardından artık böyle bir işlevi kalmadı.

Irak Başbakanı’nın danışmanlarından Hüseyin Allavi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Sözde Irak valisinin öldürülmesi, Terörle Mücadele Birimi, Ulusal Güvenlik Teşkilatı ve Ortak Operasyonlar Komutanlığı tarafından yapılan büyük bir planlamanın ardından gerçekleşti” dedi.

Allavi, “Başkomutan Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin terör örgütünün (DEAŞ) birinci derecedeki liderlerini kurutmak ve terörist liderleri öldürüp Irak topraklarındaki varlıklarına son vererek istikrar ve kalkınmayı destekleme planının bir parçası olarak, Ortak Operasyonlar Komutanlığı bünyesindeki Ortak Hedefleme Hücresi tarafından da özenli bir çalışma yürütüldü” ifadesini kullandı.



İsrail askerleri ‘esir anlaşması’ olmadan görevlerine devam etmeyi reddediyor

) İsrail askerleri geçtiğimiz eylül ayında İsrail'in kuzeyinde tankların arasında (AP)
) İsrail askerleri geçtiğimiz eylül ayında İsrail'in kuzeyinde tankların arasında (AP)
TT

İsrail askerleri ‘esir anlaşması’ olmadan görevlerine devam etmeyi reddediyor

) İsrail askerleri geçtiğimiz eylül ayında İsrail'in kuzeyinde tankların arasında (AP)
) İsrail askerleri geçtiğimiz eylül ayında İsrail'in kuzeyinde tankların arasında (AP)

İsrail basınında yer alan haberlere göre, İsrail ordusundaki bazı askerler tarafından imzalanan ve esir anlaşması olmadan görevlerine devam etmeyi reddettiklerini bildiren mektuba on beş asker daha imza attı.

Şarku’l Avsat’ın The Jerusalem Post'tan aktardığı habere göre, askerlerden bazıları bunun mevcut hizmetlerinin sonu olduğunu belirtirken, diğerleri ‘kırılma noktasına’ ulaştıkları uyarısında bulundu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve hükümet üyelerine hitaben yazılan mektupta savaşa son verilmesi çağrısında bulunuldu.

Mektupta şu ifadelere yer verildi: “Bizler, yedek askerler, muvazzaf askerler ve subaylar, bu şekilde devam edemeyeceğimizi beyan ediyoruz. Gazze Şeridi'ndeki savaş esirleri ölüme mahkûm ediyor. 7 Ekim'de Gazze Şeridi'nde tutulan esirleri kurtarmak için derhal gönüllü olarak orduya katıldık. Bugün Gazze Şeridi'ndeki savaşın devam etmesinin sadece esirlerin esaretten dönüşünü geciktirmekle kalmadığı, aynı zamanda hayatlarını da tehlikeye attığı açıktır.”

Mektubun devamında, “İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen bombardımanlarda, onları kurtarmak için düzenlenen askeri operasyonlarda kurtarılanlardan çok daha fazla sayıda esir öldürüldü” denildi.

Mektupta askerlerin görevlerini bırakacakları bir tarih belirtilmedi, ancak askerler bunun yakın olduğu konusunda uyarıda bulundular: “Hayatımızı tehlikeye atarak ilan ediyoruz ki, eğer hükümet derhal yön değiştirmez ve esirlerin iadesi için bir anlaşma yapmazsa, artık görev yapmayacağız. Bazılarımız için kırmızı çizgi çoktan aşıldı. Hükümete sesleniyoruz, esirlerin hayatını kurtarmak için hemen bir anlaşma imzalayın.”

Ordunun geçen yıl 27 Ekim'de kara harekâtına başlamasından bu yana Gazze Şeridi'nde öldürülen İsrail askeri personelinin sayısı 10 Ekim itibariyle 353'e ulaştı.

AFP'nin İsrail'in resmi verilerinden aktardığına göre, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırıda çoğu sivil bin 206 kişi hayatını kaybetti.

Gazze Şeridi'nde halen 97 esirin tutulduğu tahmin ediliyor.

Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı'nın Birleşmiş Milletler (BM) tarafından güvenilir kabul edilen en son verilerine göre, İsrail bir yıldan uzun süredir Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 42 bin 603 kişinin ölümüne neden olan yıkıcı bombardıman ve kara operasyonları yürütüyor.