Hizbullah, İsrail'i karşılık vermekle tehdit etti: Önlerinde bir deneme süresi var… Mevcut durum devam etmeyecek

Milletvekili Fadlallah direnişin görevlerini bildiğini söyledi

Milletvekili Hasan Fadlallah
Milletvekili Hasan Fadlallah
TT

Hizbullah, İsrail'i karşılık vermekle tehdit etti: Önlerinde bir deneme süresi var… Mevcut durum devam etmeyecek

Milletvekili Hasan Fadlallah
Milletvekili Hasan Fadlallah

Hizbullah, Milletvekili Hasan Fadlallah aracılığıyla İsrail'in ihlallerine karşılık verme tehdidinde bulundu. Fadlallah, Güney Lübnan'daki mevcut durumun devam etmeyeceğini yineleyerek düşmanın sahada başaramadığını bu yöntemlerle başaramayacağı uyarısında bulundu. Direnişin görevlerini bildiğini vurgulayan Fadlallah, sorumluluğu hükümete ve uluslararası topluma yükledi.

Fadlallah'ın gerilimi artıran açıklamaları, İsrail'in Güney Lübnan'daki ihlallerinin devam ettiği bir dönemde, Hizbullah tarafından güneydeki Aynata kasabasında şehit olanlar için düzenlenen tören sırasında geldi. Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı'ndan (NNA) aktardığına göre İsrail ordusu savaş sırasında girdiği köylerden çekilmedi. Dahası İsrail, dün şiddetli bir ev bombalama operasyonu gerçekleştirdi. Ayrıca Taybe gibi Lübnan kasabalarına ilave saldırılar düzenlendi.

Fadlallah, “Direnişin kararlılığı ve Meclis Başkanı Nebih Berri'nin Hizbullah liderliğiyle tam bir koordinasyon içinde yürüttüğü siyasi çaba ateşkese yol açtı. Ateşkes, düşmanın 60 günlük bir süre içinde geri çekilmesini gerektiriyor. Ateşkes ilanı, Lübnan topraklarında, güneyde ve sınır köylerinde düşmanın gerçekleştirdiği ihlalleri ve saldırıları istediği gibi gerçekleştirmesine izin veren herhangi bir madde içermiyor” ifadelerini kullandı.

Fadlallah, Hizbullah'ın İsrail'in ihlalleri karşısındaki tutumuna ilişkin sorulara şöyle yanıt verdi: “Bizden daha önce konuyu devlete, uluslararası kararlara ve uluslararası topluma bırakmamızı isteyenlere, devletin de uluslararası toplumun da bizi koruyabileceğini söyleyenlere şunu diyoruz: Önünüzde altmış günlük bir süre var. Bu süre bütün bu açıklamalar için deneme süresidir. Onlar için bir test, bizim için değil. Kanıta, deneyime ya da tarihsel okumaya ihtiyacımız yok. Biz bu düşmanı tanıyoruz. Onunla yüzleşmekten, direniş silahından ve denklemden (halk, ordu ve direniş) başka bizi koruyabilecek hiçbir şey olmadığını biliyoruz. Bunları söyleyenlere gelince, bugün onlara şunu söylüyoruz: Bu dönemde Lübnan'ın egemenliğini nasıl koruyacaksınız? Düşmanın bu ihlalleri gerçekleştirmesini nasıl engelleyeceksiniz? Hiçbir şey yapamayacaklar.”

Fadlallah sözlerini şöyle sürdürdü: “Direniş görevlerini ve ne yapması gerektiğini biliyor. Omuzlarına düşen ulusal sorumluluğu biliyor. Egemenlikten yana olduğunu iddia edenlerin sloganlarının ve tutumlarının inandırıcılığı ise tehlikede. Litani'nin güneyindeki bölge artık resmi askeri güçleri aracılığıyla devletin sorumluluğunda. Karar hükümetin. Bu konunun takibi için kendileriyle iletişim halindeyiz. Konunun herhangi bir şekilde ihale, siyasi pozisyon, tartışma ve sorumluluk atama yoluyla ele alınmasını istemiyoruz. Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) yüklenen sorumluluğa ek olarak yetkililerin bu ihlal ve saldırılara karşı koyma sorumluluğunu taşıması gerekiyor. Aksi halde düşmanın bu kurumlara izlemeleri gereken yollarla ilgili talimatlarını nasıl verdiğini görüyoruz.”

“Güneydeki meseleyi UNIFIL ve resmî kurumların sorumluluğuna bırakmamız için bize yapılan çağrının sonucunu şimdi görüyoruz” diyen Fadlallah sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Bu durum devam etmeyecek ve düşman sahada elde edemediğini bu yollarla elde edemeyecek. Şehitlerimiz düşmanın topraklarımıza sızmasını ve işgal etmesini engelledi. Kardeşleri ve yoldaşları düşmanın bu toprakları işgal etmesine ve burada kalmasına izin vermeyecek. Gelinen aşama bu anlaşmayla ilgilidir. Biz bu anlaşmayı uygulamak istiyoruz. Biz meseleyi devletin sorumlulukları açısından ele alıyoruz. Bu durum uzun süre devam etmeyecek. Bizim topraklarımızda İsrail'in kimseden bir güvencesi olmayacak. Topraklarımız üzerinde herhangi bir şekilde tasarrufta bulunma özgürlüğüne sahip olamayacak. Topraklarımızı özgürleştirmek, halkımızı korumak ve şehitlerimizin fedakarlıklarıyla elde edilen kazanımları korumak için Lübnan'ı savunma davasını taşımaya devam edeceğiz.”



El-Ezher Müftüsü, Hıristiyanların bayramlarını kutlama tartışmalarının yaşandığı bir dönemde Tavadros'u ziyaret etti

Her yıl bu zamanlarda Hristiyanların bayramlarını kutlama tartışması yeniden gündeme geliyor. (El-Ezher Medya Merkezi)
Her yıl bu zamanlarda Hristiyanların bayramlarını kutlama tartışması yeniden gündeme geliyor. (El-Ezher Medya Merkezi)
TT

El-Ezher Müftüsü, Hıristiyanların bayramlarını kutlama tartışmalarının yaşandığı bir dönemde Tavadros'u ziyaret etti

Her yıl bu zamanlarda Hristiyanların bayramlarını kutlama tartışması yeniden gündeme geliyor. (El-Ezher Medya Merkezi)
Her yıl bu zamanlarda Hristiyanların bayramlarını kutlama tartışması yeniden gündeme geliyor. (El-Ezher Medya Merkezi)

El-Ezher Müftüsü Dr. Ahmed et-Tayyib dün (Cumartesi), İskenderiye Papası ve Kıpti Ortodoks Kilisesi Patriği Papa 2. Tavadros'u, her yıl tekrarlanan ‘Hıristiyanların bayramını kutlama’ tartışmalarının ortasında, Noel bayramını kutlamak üzere Kahire'nin doğusundaki Abbasiye bölgesinde bulunan Aziz Mark Katedrali'nde ziyaret etti.

Tayyib şunları söyledi: “Buraya sevgi, dostluk, uyum ve tanışma bağlarını yenilemek, kalplerimizdeki sevgi ve kardeşliği ifade etmek için geldik. Kur'an-ı Kerim'den ve Peygamberimizin sünnetinden öğrendiğimiz Tevrat'ı, İncil'i ve Meryem oğlu Mesih İsa'yı onurlandırmak için geldik.”

Yılın bu döneminde radikaller sosyal medyadaki bazı kanallar ve sayfalar aracılığıyla ‘Hıristiyanların bayramlarını kutlamanın kabul edilemez olduğuna’ ilişkin görüşler yaysa da el-Ezher bu görüşleri yanlış, disiplinsiz ve ehliyetsiz kişiler tarafından yayınlanmış olarak nitelendiriyor.

El-Ezher Müftüsü'ne ziyareti sırasında Mısır Evkaf Bakanı Usame el-Ezheri, Mısır Baş Müftüsü Dr. Nezir Ayyad, el-Ezher Müsteşarı Muhammed ed-Duveyni ve el-Ezher Üniversitesi Rektörü Selame Davud eşlik etti.

Tayyib sözlerini şöyle sürdürdü: “El-Ezher'de yetiştirilirken vicdanımıza yerleşen şey, Kur'an-ı Kerim'in, insanlığın ve barışın elçisinin Hıristiyan kardeşlerimiz için övgüsüdür; Resulullah'ın (sav) dediği gibi: Ben dünya ve ahirette insanların Meryem oğlu İsa'ya en yakın olanıyım. Bunun üzerine orada bulunan sahabe şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü, nasıl? Resulullah (sav) şöyle buyurdu: Peygamberler farklı annelerden gelen kardeşlerdir ancak dinleri birdir. Resulullah (sav) Kur'an-ı Kerim'in dinler kelimesini içermediğine, aksine peygamberlerin gönderdiği çok mesajlı tek bir din olduğuna işaret etmiştir.”

Tavadros ise ziyaretin Mısırlı Hıristiyanları ve Müslümanları birleştiren kardeşlik ruhunu yansıttığını vurguladı. Tavadros, “Beni el-Ezher Müftüsü'ne bağlayan sevgi, muhabbet ve iyi duyguları hissediyorum. Çeşitli konulardaki karşılıklı konuşmalarımız ve tartışmalarımız Mısır topraklarında var olan birlik ve kardeşliğin boyutunu ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.

Nezir Ayyad cuma akşamı bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, Hıristiyanları tebrik etme kararıyla ilgili olarak her yıl ortaya çıkan tartışmalara da değinerek, tebrik etme kararıyla ilgili soruyu tekrarlamanın artık kabul edilemez olduğunu söyledi. Ayyad, bazılarının halen iyilik ya da nifak arzusuyla olumlu ya da olumsuz görüş bildirilmesini beklediğini kaydetti.

Daru'l İfta ve el-Ezher'in her yıl iki dini kurumun sembolleri arasında karşılıklı ziyaretler yoluyla tutumlarını yinelediklerine işaret eden Ayyad, Hıristiyanları tebrik etmenin yanlış bir şey olmadığını, aksine bunun caiz ve arzu edilir olduğunu belirtti.

Tayyib, Hıristiyanların bayramlarını kutlamanın bir nezaket ya da formalite meselesi olmadığını, aksine gerçek dinimizin öğretilerini anlamamızdan kaynaklanan bir şey olduğunu dile getirdi. Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasındaki ilişkinin birlik ve kardeşliğin hakiki somut bir örneği olduğunu ifade eden Tayyib, bu kardeşliğin her zaman zorluklar ve meydan okumalar karşısında ulusu güçlendiren güçlü bir bağ olarak kalacağını ifade etti.

Gazze savaşı dün gerçekleşen Tayyib-Tavadros toplantısında da gündeme geldi. Tayyib bu vesileyle Gazze Şeridi'ndeki masum insanların 15 ayı aşkın bir süredir maruz kaldığı trajedi ve saldırganlığa son verilmesini talep etti. Tayyib ayrıca, şiddetli yağmur ve zor hava koşulları nedeniyle insani yardımın ulaşmasını engellemenin insanlık dışı olduğunu belirtti.

‘Kalpler günah ve kötülükle doluyken, samimiyet ve dürüstlük yokken barış yapılamayacağına’ dikkat çeken Tavadros, barış yapmanın ağır bir şey olduğunu ve dini emirlerle bunu yapmamızın emredildiğini vurguladı. Tavadros, din alimlerinin insanlığı dini öğretilere göre koruması gerektiğini dile getirdi.