SDG, Türkiye ve ABD izi olan “zor bir uzlaşı”

SDG'nin geçiş süreci çerçevesinde Suriye'nin geleceğinin inşasına katılımına ilişkin uluslararası tutumlar net

Suriye'nin kuzeyinde SDG bayrağı taşıyan bir askeri araç (AFP)
Suriye'nin kuzeyinde SDG bayrağı taşıyan bir askeri araç (AFP)
TT

SDG, Türkiye ve ABD izi olan “zor bir uzlaşı”

Suriye'nin kuzeyinde SDG bayrağı taşıyan bir askeri araç (AFP)
Suriye'nin kuzeyinde SDG bayrağı taşıyan bir askeri araç (AFP)

Abdulhalim Süleyman

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Türkiye’nin hava desteği verdiği Ankara’ya yakın silahlı gruplar arasındaki yoğun çatışmalara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin SDG’nin tamamen silahsızlandırılmasını ve feshedilmesini talep etmesiyle birlikte, Suriye'nin kuzeyindeki arenada karşıt taraflar arasında açıklamalar, girişimler ve arabuluculuk turları düzeyinde siyasi bir çatışma da eşlik ediyor.

Ankara, Beşar Esed rejiminin düşmesinden önce ve eski rejim ile Suriye muhalefeti arasında uzun yıllar boyunca Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde siyasi bir çözüm için yapılan görüşmeler ve diplomatik toplantılar sırasında diplomatik çevreler ve arabulucular arasında ‘Türk vetosu’ olarak bilinen tutumuyla Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (KDSÖY) temsilcilerinin muhalefetin bir parçası olarak herhangi bir müzakere sürecine katılmasını kategorik olarak reddetti. Ancak Esad'ın kaçışı ve Askeri Operasyonlar Dairesi Başkanı Ahmed eş Şera'nın gelişinden sonra ülke yeni bir aşamaya girdi. Ancak Esed'in Suriye’den kaçması ve Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni yönetimin başa gelmesinin ardından ülke yeni bir döneme girdi. Ülke, özellikle ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere Arap Birliği (AL) ülkeleri gibi dosyadaki aktörler tarafından siyasi sürecin tüm güçleri ve partileri kapsayıcı olması ve azınlıkların haklarını koruması gerektiği vurgulanarak net bir uluslararası vizyonla yeniden şekillendirilmek üzere.

Sadece bu da değil, son zamanlarda Fransa ve Almanya gibi etkili ülkeler tarafından Kürtlerin Suriye'nin geleceğinin inşasına katılması ve SDG'nin ülkedeki düzenli ordunun bir parçası olması çağrısında bulunan açık ve yeni tutumlar ifade edildi. Öte yandan ABD, müttefiki SDG’yi desteklemek ve onu Türkiye’nin Washington'ın terörle mücadele stratejisini tehdit eden yaklaşımından korumak için bazı açıklamalar yapmanın ötesinde diplomatik olarak çalışmayı tercih ederken, yeni yöneticilere olan güveninin tam olmadığını ve sadece ‘Şera’nın ve hükümetinin eylemlerini gözlemleyeceğini’ vurguladı.

Ateş altında

Münbiç'in güney kırsalı ile Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü çevresinde SDG ile Türkiye yanlısı silahlı gruplar arasında devam eden çatışmaların yanı sıra sahada da çatışmalar sürüyor. SDG bu bölgeye savaş uçakları ve insansız hava araçlarıyla (İHA) her gün hava saldırıları düzenlerken, Haseke ve Rakka kırsalının kuzeyindeki Ayn İsa, Tel Tamer ve Zerkan cephelerinde de çatışmalar ve bombardımanlar devam ediyor.

ascdfegrt
Suriye'nin kuzeyinde Türk savaş uçaklarının bombardımanı sonrası yükselen dumanlar (Reuters)

Öte yandan SDG, 10 binden fazla DEAŞ üyesinin kaldığı hapishaneleri koruyarak ya da son olarak Rakka'nın güney kırsalında olmak üzere çeşitli bölgelerde ortak devriyeler gerçekleştirerek terörle mücadelede Uluslararası Koalisyon’la ortak görevlerini sürdürüyor.

Uluslararası Koalisyon güçleri, özellikle asker sayısını 2 bine çıkardığını ve başta Rakka olmak üzere bölgede yeni karakollar kurup bunlara takviye güçler gönderdiğini duyurduktan sonra, Irak'la olan ve el-Tanf olarak bilinen el-Velid Sınır Kapısı üzerinden Suriye'nin kuzeydoğusuna yoğun bir şekilde askeri ve lojistik takviyeler gerçekleşiyor.

Büyüyen korku

Türkiye’nin bakış açısına göre Esed rejimi ile muhalefet arasında BM himayesinde yürütülen siyasi süreç ve müzakereler sırasında SDG konusunda dar olan alan, daha geniş bir alana dönüştü. Ankara, uluslararası toplum ve ilgili taraflarca talep edilen ve Kürtler de dahil olmak üzere tüm tarafların katılımıyla bir Suriye-Suriye sürecinden endişe ediyor. Çünkü bu, Suriyelilerin kabul etmesi halinde SDG’nin yeni devletin yapısındaki herhangi bir yapısal siyasi oluşuma etkin katılımları anlamına geliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetinin gözünde Türkiye'nin ezeli düşmanı olan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın destekçileri, komşu bir ülkede resmi bir güç haline gelirlerse Ankara için yapısal bir tehdit oluşturacaklar. Bu durum, Türk yetkililerin Öcalan'ın İmralı Adası'ndaki hapishanesinde destekçileri ve ailesi tarafından ziyaret edilmesine izin veren ve Türk siyasetçilerin gözünde olgunlaşması halinde başlayabilecek bir barış sürecini yeniden canlandırmaya yönelik hamlelerini açıklarken aynı zamanda çelişiyor.

Öcalan, kısa bir süre önce Türkiye'nin büyük partilerinin liderlerine, daha sonra parlamenter ve siyasi aşamalardan geçerek yasal bir şekil alması beklenen barış planını içeren bir mektup gönderdi.

ABD’nin arabuluculuğu

ABD, bu çerçevede kamuoyu tarafından tam olarak görülemeyecek büyük bir operasyona liderlik ediyor. Ancak sahada, Münbiç’teki çatışmalarla başlayan ve SDG'nin üyelerini şehirden çekmesiyle sona eren bir ateşkes var. Ateşkes aynı zamanda Türkiye'nin Ayn el-Arap (Kobani) şehrine yönelik olası bir saldırısını da durdurdu. Uluslararası Koalisyon da Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü çevresinde, temas hattındaki son durumu gözlemlemek üzere zaman zaman devriyeler düzenliyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşar Vekili John Bass, Türk hükümetinin üst düzey yetkilileriyle Suriye'deki mevcut durumu görüşmek üzere 9-10 Ocak tarihlerinde Ankara'daydı. Bass, burada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 sayılı kararına uygun olarak barışçıl, kapsayıcı, Suriyelilerin öncülüğünde ve Suriyelilerin sahipliğinde bir siyasi geçiş sürecinin önemini vurguladı. Görüşmelerde ayrıca bölgesel istikrarın önemi, Suriye'nin terörizm için bir üs olarak kullanılmasının önlenmesi ve DEAŞ’ın kalıcı olarak yenilgiye uğratılmasının sağlanması konuları da ele alındı.

ABD’li yetkili, Ankara'da düzenlediği basın toplantısında Türk yetkililerle yaptığı görüşmelerde Suriye'de Şam hükümetinin zaman içinde hükümet ve yönetim işlevlerinin sorumluluğunu yeniden üstlenmesini ve bunları yerine getirmesini sağlayacak bir geçiş sürecinin desteklenmesine odaklandıklarını açıkladı.

Tehdit yok, çatışma yok

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre  Türkiye ile SDG arasında, özellikle de Ayn el-Arap yakınlarındaki sınırda (muhtemelen Fransız ya da Amerikan askerlerinden oluşacak) uluslararası güçlerin konuşlandırılması olasılığına ilişkin soruyu yanıtlayan Bass, “ABD, Suriye ulusal hükümetinin zaman içerisinde uluslararası kabul görmüş sınırların sorumluluğunu yeniden üstlenmesi ve bu sınırları uygun bir şekilde kontrol etme ve güvence altına alma rolünü sürdürmesi gerektiğine inanıyor” ifadelerini kullandı.

ascdvfgrthy
Münbiç'teki Tişrin Barajı yakınlarına düzenlenen bir bombardıman sırasında Türkiye yanlısı silahlı grupların üyeleri (AFP)

Bass, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suriye içinde geniş çaplı çatışmaların yeniden başlamamasının, ülkedeki silahlı grupların şiddete başvurmamasının ve hükümetin normal işlevlerinin yeniden tesis edilmesini desteklemeye katkıda bulunmalarının sağlanması etkili bir geçiş sürecinin bir parçasını oluşturacak. Geçici hükümetin zaman içerisinde imkanlarını aşamalı olarak geliştirmesine ve halk ile uluslararası toplum tarafından güven duyulmasına imkan tanıyacak.”

Bass ayrıca Türk yetkililerle Suriye’deki mevcut geçiş sürecinin DEAŞ’ın ya da ülkedeki diğer terörist grupların Suriye halkını, komşu ülkeleri ya da başka bir ülkeyi tehdit edecek şekilde yeniden canlanmasına yol açmaması için atılması gereken somut adımları ele aldıklarını kaydetti.

SDG, Türkiye'nin, SDG’lilere ve mevzilerine yönelik saldırılarının onu DEAŞ’la mücadeleden alıkoyduğunu öne sürdü. SDG lideri Mazlum Abdi geçtiğimiz günlerde, DEAŞ’ın Suriye rejiminin çöküşünden faydalandığını ve özellikle Suriye'nin orta kesimlerindeki el-Badiye (Suriye çölü) bölgesinde silah ve mühimmat elde ettiğini, gözaltı merkezlerinde ve kamplarda DEAŞ tehdidinin arttığını ve genel olarak örgütün hareketliliğinde bir artış olduğunu açıkladı.



Suriye'nin yeni güvenlik güçleri kimlerden oluşuyor ve ne gibi zorluklarla karşı karşıyalar?

Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Suriye'nin yeni güvenlik güçleri kimlerden oluşuyor ve ne gibi zorluklarla karşı karşıyalar?

Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye'de Alevilerden sonra Dürzilerle yaşanan kanlı çatışmalar, yeni güvenlik güçlerinin çekirdeğini oluşturan savaşçıların kimliği ve kontrolünü tüm Suriye coğrafyasına yaymaya çalışan yeni yönetimin onları kontrol etme kabiliyeti hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Bu gruplar kimler? Nasıl faaliyet gösteriyorlar? Hangi bölgeler yetkililerin kontrolü dışında kalıyor?

Yeni güvenlik güçleri kimlerden oluşuyor?

Beşşar Esed'in 8 Aralık'ta devrilmesinden yaklaşık iki ay sonra Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini duyurdu.

Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Yeni yönetim ayrıca, İdlib'de Esed'i deviren son saldırıya liderlik eden Ahmed eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) da dahil olmak üzere tüm silahlı grupların dağıtılmasına karar verdi.

Daha sonra yetkililer, dağılmayı kabul eden grupları Savunma Bakanlığı'na dahil etti ve yeni bir ordu ve güvenlik güçleri oluşturma çabalarının bir parçası olarak Genel Güvenlik Dairesi için gönüllülere kapı açtı.

Suriye Savunma Bakanlığı, diğer grupların yanı sıra ülkenin güneyindeki Dera ve kuzeyindeki Ankara destekli grupları da kapsıyordu. Bunlar arasında 2018'de çekilene kadar kalesi Şam'daki Doğu Guta olan Ceyşu’l İslam da bulunuyor.

Bu gruplar silahlarını muhafaza etti ve eski orduya ait karargahları koruyan birliklerle birlikte kendi karargahlarında konuşlanmayı sürdürdü.

Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları bir kampta (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları bir kampta (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Ancak HTŞ ve müttefiki gruplar, özellikle İdlib'deki kalelerinde ve Şam'daki güç merkezinde güvenlik konusunda halen üstünlüğe sahip.

Şam çevresinde elit güçler olarak kabul edilen bir dizi grup, çeşitli karargahlarda konuşlanmış durumda ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı koruyor. Genel Güvenlik Dairesi, Şam da dahil olmak üzere birçok bölgede devriye geziyor ve kontrol noktaları kuruyor.

AFP'ye konuşan Suriye uzmanı Lars Hauch, “HTŞ aralık ayında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı ele geçirdiğinde, hızla devletin dilini ve sembollerini benimsedi” diyerek, bu hamlenin ‘kendisine hiçbir bedel ödemeden meşruiyet görüntüsü verdiğini’ söyledi.

Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Hauch, “Genel Güvenlik Dairesi gibi kurumsallaşmış isimler taşıyan kuruluşlar aslında HTŞ’nin savaş birimlerinin çekirdeğinden oluşuyor” dedi. Genel Güvenlik Dairesi, eş-Şera'nın en etkili askeri kolu.

Hauch, Savunma Bakanlığı'na katılan gruplarla ilgili olarak şunları söyledi: “Göstermelik entegrasyonlarına rağmen, çoğunluğu halen asıl liderlerine sadık. Bakanlık resmi ve merkezi bir kurum olarak değil, daha çok HTŞ tarafından yönetilen bir operasyon odası gibi çalışıyor.”

Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye'deki yeni yönetim, önceki dönemin ordu ve güvenlik birimlerinin lağvedildiğini açıkladı. (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Peki ya performansları nasıl?

Şam'a geldiklerinden bu yana yeni yetkililer, azınlıkların endişeleri arasında tüm toplulukları koruma sözü verirken, uluslararası toplum da tüm bileşenleri geçiş sürecine dahil etmeye çağırdı ve yaptırımların kaldırılmasını siyasi performanslarının izlenmesine bağladı.

Eş-Şera, birliğin ve iç barışın korunmasının ve hakları koruyan yeni bir devlet inşa edilmesinin önceliğini defalarca vurguladı.

Ancak Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre 7 ve 8 Mart tarihlerinde kıyı bölgesinde çoğu alevi bin 700'den fazla kişinin ölümüne neden olan mezhep çatışmaları ve cinayetler geniş çaplı kınamalara yol açtı.

Silahlı kişiler, sivil kıyafetli insanları hakaret edip dövdükten sonra yakın mesafeden ateş ederek öldürdüklerini videolarla belgeledi.

SOHR’a göre Dürzi militanlarla yaşanan ve her iki taraftan yaklaşık 100 savaşçının öldüğü son çatışmalarda, AFP'nin doğrulayamadığı videolarda eş-Şera yanlısı savaşçıların mezhepçi sloganlar attığı ve Dürzi tutuklulara hakaret ettiği belgelendi.

Hauch, ülkedeki yaygın mezhepsel gerilimlerin ortasında, “En korkunç ihlaller az sayıda ama güçlü aşırılık yanlıları tarafından işleniyor” dedi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Askeri uzman Riyad Kahveci yaptığı açıklamada, “Silahlı grup savaşçılarının üniformalarını değiştirmeleri ve ulusal bir ordunun askerleri gibi davranmaları gerekiyor” ifadesini kullandı.

Kahveci, “Buna karşılık yetkililer de eski savaşçıların rehabilitasyonunu ve entegrasyonunu hızlandırmalı, içerde ve dışarda güven inşa etmek için Suriye'nin tüm bileşenlerinden yeni unsurlar almalıdır. Ordunun doktrini sivil devleti korumak ve halkını ve tüm bileşenlerini savunmak etrafında dönmelidir” şeklinde konuştu.

Yetkililer, devrik lider Beşşar Esed'e sadık militanları, üyelerine ölümcül saldırılar düzenleyerek Suriye kıyı kesimindeki şiddeti körüklemekle suçladı.

Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya bölgelerindeki çatışmaları da ‘yasadışı grupların’ kendi savaşçılarını hedef alarak körüklediğini söylediler.

Hangi bölgeler yetkililerin kontrolü dışında?

Suriye’deki yeni yönetim, birden fazla tarafa bağlı silahlı grupların varlığı ve halk desteğine sahip olmadığı bölgeler nedeniyle Suriye topraklarının tamamına nüfuz etmesini engelleyen önemli güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya.

Kuzeydoğu Suriye'de Kürt savaşçıların varlığı, Kürt özyönetim kurumlarının yıl sonuna kadar devlete entegre edilmesini öngören bir anlaşma imzalamış olsalar da geçiş dönemi yönetimini zorluyor. Ancak Kürtler, eş-Şera’nın reddettiği ademi merkeziyetçi bir sistem talep ediyor ve aralarında kadınların da bulunduğu iyi eğitimli askeri güçlerini korumak istiyorlar.

Suriye'deki Dürzilerin kalesi olan güneydeki Suveyda'da, dini otoriteler ve Dürzi gruplar perşembe günü Suriye devletinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olduklarını ve ondan ‘kopmayı’ reddettiklerini yinelediler. Devlete, varlığını ancak vilayetteki unsurlar aracılığıyla etkinleştirmesi çağrısında bulundular.

Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları bir askerî geçit töreni sırasında (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye Genel Güvenlik Dairesi mensupları bir askerî geçit töreni sırasında (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Son çatışmalardan önce yüzlerce savaşçı Genel Güvenlik Dairesi ve Savunma Bakanlığı'na katılmıştı.

Hauch'a göre eş-Şera'nın kontrolü Şam ve İdlib dışında ‘halen nispeten sınırlı.’ Silahlı grupların tam entegrasyonunun olmamasından kaynaklanan belirsizlik ona ‘kontrolünü dayatmak için güç kullanma’ imkânı veriyor.

Ayrıca söz konusu belirsizlik, kendisini ‘aşırılık yanlılarını, kontrolden çıkmış komutanları ve diğer militanları kontrol altına alabilecek tek figür’ olarak sunmaya devam etmesini sağlıyor.