Penguenlerin boşanması, koloninin tamamını etkiliyormuş

Küçük penguenler kaçamak yapabiliyor

Küçük penguenlerin boyu 25-30 santimetre civarında (AFP)
Küçük penguenlerin boyu 25-30 santimetre civarında (AFP)
TT

Penguenlerin boşanması, koloninin tamamını etkiliyormuş

Küçük penguenlerin boyu 25-30 santimetre civarında (AFP)
Küçük penguenlerin boyu 25-30 santimetre civarında (AFP)

Partnerlerini terk eden penguenlerin, üreme başarısının düştüğü tespit edildi.

Avustralya ve Yeni Zelanda'da yaşayan küçük penguenler (Eudyptula minor), bu deniz kuşlarının en minik türü.

Phillip Adası, neredeyse 40 bin kuşla bu türün dünyadaki en büyük kolonisine ev sahipliği yapıyor. Geceleri okyanustan yuvalarına dönen minik kuşları izlemek isteyen binlerce kişi her yıl adaya akın ediyor. 

Küçük penguenlerin üreme davranışlarını takip etmek isteyen bilim insanları Phillip Adası'nda 10 yıldan uzun süren bir çalışma yürüttü. 2000-2012 döneminde 13 üreme sezonunu izleyen araştırmacılar, bulgularını hakemli dergi Ecology and Evolution'da geçen hafta yayımladı.

Çalışmada, partnerleriyle istedikleri kadar yavru yapamadığı için onları terk eden penguenlerin, diğer sezonda daha düşük bir başarıya ulaştığı tespit edildi.

Monash Üniversitesi'nden Richard Reina, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Küçük penguenler, genellikle biraz kaçamak yapsa da iyi dönemlerde, büyük ölçüde eşlerine bağlı kalıyor" diyerek ekliyor:

Ancak kötü geçen bir üreme sezonunun ardından, üreme başarılarını artırmak için bir sonraki sezonda yeni bir eş bulmaya çalışabiliyorlar.

Reina ve ekip arkadaşları, inceledikleri bin kadar penguen arasında toplam 250 boşanma vakası tespit etti. Boşanma oranlarının daha düşük olduğu sezonlarda daha fazla yavrunun dünyaya geldiği gözlemlendi.

Bir üreme sezonunda daha fazla penguenin boşanıp başkasıyla çiftleşmesi, koloni genelinde daha düşük üreme başarısıyla sonuçlandı.

Bilim insanları bu türün üreme başarısına dair tahminlerde boşanma seviyelerinin, habitat değişimi veya avlanmaya ayrılan süre gibi etkenlerden daha güvenilir bir dayanak olduğunu düşünüyor. 

Ekip boşanma oranının, çevresel veya davranışsal faktörlere kıyasla üreme oranlarıyla daha doğru bir korelasyon gösterdiğini söylüyor. Bu eğilimlerin anlaşılması, hayvanların korunmasını sağlayacak yöntemler geliştirme açısından önem arz ediyor.

Makalenin bir diğer yazarı Andre Chiaradia "Phillip Adası'ndaki küçük penguenlerde, uygun çevresel koşullar varken daha düşük boşanma oranları görülmesi, hassas deniz kuşu türlerini korumak için stratejiler tasarlarken çevresel faktörlerin yanı sıra sosyal dinamikleri de dikkate almanın önemini vurguluyor" diyor.

Independent Türkçe, Popular Science, Phys.org, Ecology and Evolution



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news