Sudan ordusu Hartum rafinerisinin geri alındığını duyurdu

El-Faşir'de 67 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı

TT

Sudan ordusu Hartum rafinerisinin geri alındığını duyurdu

Sudan ordusu Hartum rafinerisinin geri alındığını duyurdu

Sudan ordusu dün, ülkenin en büyük rafinerisi olan başkent Hartum'un kuzeyindeki el-Cili petrol rafinerisinin günlerce süren kuşatmanın ardından yeniden ele geçirildiğini ve rafineriyi 21 aydan fazla bir süredir askeri üs olarak kullanan Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) geri çekildiğini duyurdu.

Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed Osman el-Hüseyin, ‘bu zaferin bölgedeki tüm askeri hareketlerin çabalarını, silahlı kuvvetlerin ve Sudan'ın egemenliğinin sembolü olan Ordu Genel Komutanlığı karargâhına ulaşana kadar bir araya getirdiğini’ söyledi. El-Hüseyin, Hartum'un merkezindeki karargâhın içinden yaptığı basın açıklamasında, “Binlerce subay, astsubay ve asker karargâhın içine gömüldü” dedi.

El-Hüseyin, askeri hareketlerin gelişini ve Nisan 2023'te savaşın başlangıcından bu yana HDK tarafından kuşatılan Ordu Genel Komutanlığı karargâhındaki birliklerle birleşmelerini ‘silahlı kuvvetler ve savaşın patlak vermesinden bu yana güçlerinin etrafında toplanan Sudan halkı için yeni bir tarihin başlangıcı’ olarak nitelendirdi. Genelkurmay Başkanı, “Bu zafer, herkesin Sudan topraklarının kalan her santimetresini temizlemeye koşması için bir teşviktir” ifadesini kullandı.

El-Hüseyin, “Silahlı kuvvetlerdeki kardeşlerimize, liderlerine ve Sudan halkına, Sudan topraklarının her karışını bu terörist isyancı milislerin pisliğinden temizleyene kadar savaş alanına gideceğimize dair söz verdik” diyerek, HDK'nin kontrol ettiği yerlerden çıkarılmasına atıfta bulundu.

Ordu için kazanımlar

Sudan Ordu Sözcüsü Nebil Abdullah ordunun resmi Facebook sayfası üzerinden yaptığı paylaşımda, “Kuvvetlerimiz Hartum rafinerisinin kontrolünü tamamen ele geçirdi” dedi. Geçtiğimiz perşembe günü büyük bir yangın rafinerinin ana depolarını yok etmiş, ordu ve HDK kundaklama suçlamalarında bulunmuştu.

Sosyal medyada paylaşılan bir video, rafinerinin içindeki ordu personelinin yaklaşık iki yıldır tutulan mahkumları ve esirleri serbest bıraktığını gösterirken, kontrol odasından subaylar rafinerinin kurtarıldığını ve HDK'nin yenilgiye uğratıldığını duyurdu.

Ordu son günlerde başkent Hartum civarında önemli kazanımlar elde etti ve Kuzey Hartum’daki Muhabere Kolordusu karargâhı ile Hartum'un merkezindeki Ordu Genel Komutanlığı karargâhı üzerindeki kuşatmayı kırmayı başardı. Rafineriyle ilgili olarak HDK'den resmi bir açıklama gelmedi.

Rafinerinin kurtarıldığını duyurmadan saatler önce, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, rafinerinin bulunduğu el-Cili bölgesindeki cephe hatlarında bulunan güçlerine bir denetleme ziyareti gerçekleştirdi.

sdfvgbtyh
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Kuzey Hartum’da iki taraf arasında birkaç aydır çatışmalar yaşanıyor. Bu süre zarfında ordu, mahallelere girme, kontrol etme ve kentin büyük bölümünü kontrol eden HDK’yi kuşatma konusunda önemli ilerleme kaydetti.

Diğer yandan Kuzey Darfur'un başkenti el-Faşir'de HDK’nin kentteki Suudi Hastanesi’ni hedef alması sonucu onlarca kişi öldü ve yaralandı. Bir grup sivil aktivistten oluşan el-Faşir Direniş Komiteleri Koordinasyonu, sağlık kaynaklarına dayandırdığı haberinde, cuma akşamı HDK’ye ait bir insansız hava aracının (İHA) hastaneyi bombalaması sonucu en az 67 kişinin hayatını kaybettiğini ve onlarca kişinin de yaralandığını bildirdi. Koordinasyon’un Facebook hesabından yapılan açıklamada, “Füze bombardımanı hastanenin travma bölümünün tamamen yıkılmasına ve hizmet dışı kalmasına neden oldu” denildi.

Kuzey Darfur Eyaleti Valisi el-Hafız Muhammed Buhayt ise ‘Sudan ordusu, silahlı mücadele hareketlerinin ortak gücü ve seferber olan halkın, HDK milislerinin el-Faşir kentine yönelik saldırısını bozguna uğrattığını’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Sudan resmi haber ajansı SUNA’dan aktardığına göre Buhayt, “Eyaletin başkenti el-Faşir'de şu ana kadar meydana gelen en şiddetli çatışmalardan biri yaşandı. Milisler can, araç ve askeri teçhizat açısından ağır kayıplar verdi. El-Faşir'i devirme girişimi, isyancı milislere her türlü desteği sağlayan bazı komşu ülkelerin komplosudur” ifadelerini kullandı.



Şara ve Abdi: Tehditler ve müzakereler

Şara ve Abdi: Tehditler ve müzakereler
TT

Şara ve Abdi: Tehditler ve müzakereler

Şara ve Abdi: Tehditler ve müzakereler

İbrahim Hamidi

Yeni Suriye'deki en karmaşık dosya, Ahmed el-Şara liderliğindeki Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ile Mazlum Abdi liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasındaki ilişkinin geleceğidir. Bu dosya  askeri, etnik, ideolojik ve siyasi meseleleri, bölgesel ve uluslararası jeopolitik bağlamları içeriyor. Bu dosyanın sonucu ile tehdit ve müzakerelerin, Esed sonrası geleceği belirleyecek temel hususlardan biri olduğunu söyleyebiliriz.

Beşşar Esed'in devrilmesinden itibaren Suriye iki bölgeye ayrıldı; birincisi, en büyük kısmı oluşturan ve Şara liderliğindeki yeni yönetimin kontrolü altında olan bölge. Burada yeni yönetime sadık olan veya yeni Suriye ordusuyla iş birliği yapma ya da ona katılma yolunda olan gruplar bulunuyor.  İkinci kısım ise Suriye topraklarının yaklaşık dörtte birini kaplıyor ve SDG ile Abdi'nin kontrolünde. Bir özyönetim, idari yapı ve Suriye'nin petrol, gaz, tahıl ve su kaynaklarının çoğunu içeriyor ve Türkiye, Irak ve Irak Kürt Bölgesi ile sınırı bulunuyor.

Konunun hassasiyeti göz önüne alınarak Şara ile Abdi arasında gizli bir görüşme yapıldı, ama bu görüşmenin detayları artık biliniyor. Şam'da gerçekleşen bu görüşme, iki taraf arasındaki uçurumun boyutunu gözler önüne serdi.

Yeni Şam yönetimi, SDG'nin kendisini feshederek 70 bin savaşçısının yeni Suriye ordusuna katılmasını, PKK’nın Suriyeli olmayan onlarca yöneticisinin sınır dışı edilmesini, Türk olanların Ankara'ya teslim edilmesini istiyor. Ademi merkeziyetçiliği ve Kürt haklarını kabul etmeye hazır olarak özyönetimin feshedilmesini ve stratejik zenginliklerin Şam'a iade edilmesini, Suriye'nin Türkiye ve Irak sınırlarının, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonla ilişkilerin, DEAŞ mensuplarının ve ailelerinin tutulduğu cezaevi ve kampların kontrolünü devretmesini talep ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Kamışlı heyeti, yeni ordu içinde askeri bir blok olarak SDG'nin ve özerk yönetim yapısının korunması, askerlerinin  ülkenin kuzeydoğusundaki bölgelerde görev yapması, stratejik kaynaklardan sabit bir pay, sınırlar üzerinde askeri kontrolün sürdürülmesi gibi karşıt görüşler ortaya koydu. Diyalog konferansı hazırlık komitesine, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı kurumlarına Kürtlerin katılımını ve anayasada Kürtlerin haklarına dair açık bir metnin bulunmasını talep etti.

Abdi, yeni Suriye bayrağının çekilmesi ve sivil sınır kapılarının Şam'a devredilmesi, Kamışlı ve Haseke'de eski rejimin kontrolünde olan “güvenlik alanlarının” kontrolünün yeni rejime devredilmesi gibi bazı güven artırıcı adımları atmayı kabul etti.

Birçok arabulucu ve müzakerelerin içeriğine aşina olan kişiler, Trump yönetimindeki yetkililerin açıklamalarını duyduktan sonra daha iyimser olduğu için, birkaç hafta öncesine kadar daha esnek bir tutum sergileyen SDG'nin pozisyonunun daha da sertleştiğinden söz ediyor.

İyi haber, iki tarafın ek bir tur ve aralarında müzakere komiteleri oluşturma konusunda anlaşmış olmasıydı. Bunun üzerine Batılı arabulucular Şam ile Kamışlı arasında gizlice mekik dokumaya başladılar. Ancak kısa süre sonra müzakere masasına ek unsurların eklenmesine katkıda bulunan bazı gelişmeler yaşandı:

 Öncelikle Kürt lider Mesut Barzani, Türkiye ile koordineli bir şekilde Erbil'de Abdi'yi kabul ederek, onu Suriye'deki Kürt güçleri birleştirmeye ve PKK’nın bir uzantısı olarak değil, Suriye'nin bir bileşeni olarak müzakereleri sürdürmeye teşvik etti.

İkincisi, Ankara ile PKK Lideri Abdullah Öcalan arasındaki görüşmelerin seyri ve yaklaşık çeyrek asır önce 15 Şubat'ta tutuklanmasının ve hapse atılmasının yıldönümünde bir Kürt-Türk açılımını deklare etme ihtimali.

Üçüncüsü, ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, Donald Trump yönetiminin Suriye Kürtlerini destekleyeceğini ve yanlarında duracağını açıklaması.

Birçok arabulucu ve müzakerelerin içeriğine aşina olanlar, birkaç hafta önce daha esnek bir tutum sergileyen SDG'nin tutumunun sertleştiğinden bahsediyor. Bunu, bu gelişmelere ve Kamışlı'nın bunları nasıl okuduğuna bağlıyorlar. Yani Kamışlı, son açıklamayı Trump yönetiminin daha önce düşünüldüğü gibi Suriye Kürtlerini ve SDG’yi hemen terk etmeyeceği şeklinde okudu.

Haftalar önce Şara ve Abdi'nin önceliği Şam ile Kamışlı arasındaki ilişkileri müzakere ederek düzenlemekti. Barış seçeneği hâlâ açık. Müzakereler, zorluklarına rağmen, büyük bir askeri çatışmadan daha az maliyetlidir

Abdi, SDG'nin muharebe, ideolojik ve sayısal gücünün yanı sıra buna güveniyor olabilir. Ancak Şam da büyük ihtimalle başka hesaplara güveniyor. Şam, SDG’nin varlık sebeplerinin sona erdiğine, yani Suriye rejiminin devrildiğine ve DEAŞ’ın yenildiğine inanıyor. Geniş bir Arap ve Batı desteğine sahip olduğunu ve Esed'i devirerek bir iç meşruiyet kazandığını düşünüyor. Öte yandan HTŞ’nin de on binlerce eğitimli, sağlam bir doktrinle donatılmış savaşçısı bulunuyor. Yeni yönetim  Batı yaptırımlarının yakında kaldırılacağını düşünüyor. Şam ayrıca Arap aşiretler ile SDG içindeki Arap unsurların isyan etmesi, HTŞ’nin diğer gruplardan, özellikle de Türkiye'ye bağlı Suriye Milli Ordusu’ndan destek alacağı ihtimaline bahis oynuyor. Nitekim Suriye’de bir Kürt oluşumunun kuruluşunu engellemek Türkiye’nin önceliklerinden biri ve bunun için askeri araçlarını da devreye sokuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump'ı SDG’ye karşı ikna etmek için onunla olan özel ilişkisine güveniyor.

Haftalar önce Şara ve Abdi'nin önceliği Şam ile Kamışlı arasındaki ilişkileri müzakere ederek düzenlemekti. Açık tehditlere rağmen barış seçeneği hâlâ açık. Müzakereler, zorluklarına rağmen, dış kaynaklarıyla iki önemli kutup ve oluşum arasındaki büyük bir askeri çatışmadan daha az maliyetlidir; zira bu çatışma, iki tarafın yanı sıra Suriyeliler ve gelecekleri açısından maliyetli olacaktır. Karşılıklı tehditlerin nihai olmayıp müzakerelere yönelik olmasını umuyoruz.