İsrail ordusu: Shiri Bibas'ın cenazesi teslim edilmemesine rağmen esirler yarın serbest bırakılacak

Hamas'ın Oded Lifshitz, Shiri Bibas ve iki çocukları Kfir ve Ariel Bibas olarak tanımladığı ve hareketin 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyindeki ölümcül saldırısı sırasında kaçırıldıktan sonra cesetlerinin teslim edildiği gün toplanan İsrailliler (Reuters).
Hamas'ın Oded Lifshitz, Shiri Bibas ve iki çocukları Kfir ve Ariel Bibas olarak tanımladığı ve hareketin 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyindeki ölümcül saldırısı sırasında kaçırıldıktan sonra cesetlerinin teslim edildiği gün toplanan İsrailliler (Reuters).
TT

İsrail ordusu: Shiri Bibas'ın cenazesi teslim edilmemesine rağmen esirler yarın serbest bırakılacak

Hamas'ın Oded Lifshitz, Shiri Bibas ve iki çocukları Kfir ve Ariel Bibas olarak tanımladığı ve hareketin 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyindeki ölümcül saldırısı sırasında kaçırıldıktan sonra cesetlerinin teslim edildiği gün toplanan İsrailliler (Reuters).
Hamas'ın Oded Lifshitz, Shiri Bibas ve iki çocukları Kfir ve Ariel Bibas olarak tanımladığı ve hareketin 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyindeki ölümcül saldırısı sırasında kaçırıldıktan sonra cesetlerinin teslim edildiği gün toplanan İsrailliler (Reuters).

İsrail ordusu bugün yaptığı açıklamayla, esir değişiminin planlandığı gibi yarın (Cumartesi) gerçekleşeceğini duyurdu. Açıklamada, “İsrail, Hamas'ın Shiri Bibas'ın cesedini iade etmemesini ateşkes anlaşmasının ciddi bir ihlali olarak görmesine rağmen, yarın yapılması planlanan esir değişimi işlemi gerçekleşecektir” denildi. İsrail ordusu, adli tıp incelemesinin ardından, Hamas tarafından iade edilen cenazelerden ikisinin, Ekim 2023'te İsrail'den Gazze Şeridi'ne götürülen 250'den fazla kişi arasında bulunan Ariel ve Kfir Bibas'a ait olduğunun doğrulandığını duyurmuştu. Ancak üçüncü cenaze, anneleri Shiri Bibas'a ait değildi. Hamas, Shiri Bibas’ın cenazesinin dün (Perşembe) iade edilenler arasında olacağını söylemişti.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “Kimlik belirleme sürecinde, alınan cenazenin Shiri Bibas'ın cesedi olmadığı tespit edildi ve başka herhangi bir esirle eşleşme sağlanamadı. Bu, kimliği belirsiz ve tanımlanamayan bir ceset. Bu hadise, anlaşma uyarınca ölen dört esirin cesetlerini iade etmekle yükümlü olan Hamas’ın çok ciddi bir ihlali. Hamas'tan Shiri'yi diğer esirlerle birlikte evine geri göndermesini talep ediyoruz” ifadeleri yer aldı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Haaretz’den aktardığına göre Başbakan Binyamin Netanyahu, Hamas'ın İsrail'e Shiri Bibas'ın cesedi yerine ‘Gazzeli bir kadının’ cesedini verdiğini söyledi ve bunu ateşkes anlaşmasının ‘ihlali’ olarak nitelendirdi.

Hamas'ı ateşkes anlaşmasını ‘acımasız ve gaddarca’ ihlal etmekle suçlayan Netanyahu, “Gazze'de geçen ay varılan ateşkes ve esir takası anlaşmasını ihlal eden Hamas'ın bu ihlalin bedelini tam olarak ödemesini sağlayacağız” dedi.

Netanyahu, “Shiri'yi, yaşayan ve ölü tüm esirlerimizle birlikte eve getirmek için kararlı bir şekilde hareket edeceğiz. Hamas'ın anlaşmanın bu acımasız ve gaddarca ihlalinin bedelini ödemesini sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

Netanyahu sözlerini şöyle sürdürdü: “Hamas canavarlarının vahşeti sınır tanımıyor… Sadece baba Yarden Bibas, genç anne Shiri ve iki küçük çocuğunu akıl almaz bir şekilde kaçırmakla kalmadılar, aynı zamanda Shiri'yi iki küçük çocuğuna, iki küçük meleğe geri vermediler ve bunun yerine Gazzeli bir kadının cesedini bir tabuta koydular.”

Hamas bugün yaptığı açıklamada, İsrailli esir Shiri Bibas'ın kalıntılarının, İsrail'in Shiri'nin tutulduğu bölgeye düzenlediği hava saldırısının ardından enkazdaki diğer insan kalıntılarıyla karıştığını bildirdi. Hamas yetkilisi İsmail es-Sevabite, Shiri Bibas'ın cesedinin ‘İsrail savaş uçakları tarafından kasıtlı ve bilinçli olarak bombalanan bir yerin enkazı altında diğer cesetlerle karıştığını’ söyledi. Es-Sevabite, “Doğrudan ve acımasız bombalama emirlerini bizzat Netanyahu vermiştir. Shiri Bibas ve çocuklarının korkunç bir vahşetle öldürülmesinin tüm sorumluluğu Netanyahu'ya aittir” dedi.

Konuyla ilgili olarak Ynet haber sitesi, İsrail'in bugün arabuluculara acil mektuplar göndererek Hamas'ın Shiri Bibas'ın naaşını iade etmemesinin ateşkes anlaşmasının ihlali anlamına geldiğini ve naaşın iadesini talep ettiğini bildirdi.

Yedioth Ahronoth'a bağlı internet sitesi, ismi açıklanmayan bir İsrailli yetkilinin şu sözlerini aktardı: “Bunu neden yaptıklarını bilmiyoruz, bu büyük bir şok. Shiri'nin cenazesinin geri verilmesini talep ediyoruz.”

İsrail askerleri, Hamas’ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırı sırasında esir alındıktan sonra İsrail saldırısında ölen dört esirin (Oded Lifshitz, Shiri Bibas ve çocukları Kfir ve Ariel Bibas) cenazelerini taşıyan tabutları teslim aldı. (Reuters)İsrail askerleri, Hamas’ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırı sırasında esir alındıktan sonra İsrail saldırısında ölen dört esirin (Oded Lifshitz, Shiri Bibas ve çocukları Kfir ve Ariel Bibas) cenazelerini taşıyan tabutları teslim aldı. (Reuters)

Yetkili ayrıca, yarın yapılması planlanan esir değişimi işleminin planlandığı gibi gerçekleştirilmesinin İsrail için ‘önemli’ olduğunu ifade etti.

Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli esirlerin ailelerinin oluşturduğu Esirler ve Kayıp Aileleri Forumu bugün yaptığı açıklamada, Hamas'ın dün Shiri Bibas'ı iki çocuğu Ariel ve Kfir'in cesetleriyle birlikte iade etmemesinin ‘şok edici’ olduğunu söyledi. Forumdan yapılan açıklamada, “Anlaşmaya ve umutlarımıza rağmen Shiri'nin iade edilmediği haberi dehşet verici ve üzücü” denildi.

Hamas'ın Gazze anlaşmasının bir parçası olarak dün dört cenazeyi teslim etmesinin ardından yarın altı esiri sağ olarak teslim etmesi bekleniyor.

Hamas Kasım 2023'te Shiri Bibas ve iki çocuğunun İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bir bombardımanda öldüğünü duyurmuş, ancak İsrail bunu hiçbir zaman doğrulamamıştı.

İki çocuk, Kfir ve Ariel, anneleriyle birlikte, 7 Ekim 2023'teki saldırı sonucunda İsrail’in yaşadığı travmanın sembolü haline geldi. Hamas, saldırı sırasında iki küçük çocuğunu evlerinin önünde kucaklayan dehşete düşmüş annenin fotoğraflarını yayınladı. Görüntüler dünya çapında viral oldu. Kaçırıldıklarında Ariel 4 yaşında, Kfir ise 9 aylıktı. Babaları da aynı gün kaçırılmış ve 1 Şubat'ta yapılan takasta serbest bırakılmıştı.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.