Trump, Netanyahu'ya Gazze'de ateşkesi kabul etmesi için baskı yapacak mı?

İsrail'deki siyasi çevreler, Hamas'ın anlaşmayı kabul etmesinin durumu değiştireceğini vurguluyor

Gazze'de meydana gelen patlamanın ardından yoğun dumanlar yükseliyor, 18 Ağustos. (Reuters)
Gazze'de meydana gelen patlamanın ardından yoğun dumanlar yükseliyor, 18 Ağustos. (Reuters)
TT

Trump, Netanyahu'ya Gazze'de ateşkesi kabul etmesi için baskı yapacak mı?

Gazze'de meydana gelen patlamanın ardından yoğun dumanlar yükseliyor, 18 Ağustos. (Reuters)
Gazze'de meydana gelen patlamanın ardından yoğun dumanlar yükseliyor, 18 Ağustos. (Reuters)

İsrail hükümeti içinde kısmi bir anlaşmaya karşı şiddetli muhalefet olmasına rağmen, Tel Aviv'deki siyasi çevreler, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump'ın talebi halinde anlaşmayı kabul edeceğini doğruladı. Özellikle de Hamas'ın arabulucuların ateşkes planını kabul etmesi üzerine, hareketin kaynakları bu yönde açıklamalarda bulundu.

İsrail medyası, Trump'ın Gazze'yi işgal planını inceleyerek planın gerçekçi ve uygulanabilir olup olmadığını görmek ve bu işgalin kısa sürede gerçekleştirilebileceğinden emin olmak istediğini bildirdi.

Medya, Trump'ın aynı zamanda bu işgale karşı çıkan seslere, özellikle de deneyimli eski askeri liderlerin seslerine kulak verdiğini ve hükümetin talimatlarına uyan ordunun tutumuna ilgi gösterdiğini, ancak Gazze'nin ‘stratejik bir tuzak ve ölüm tuzağına’ dönüşeceği konusunda uyarıda bulunduğunu belirtti. Medya ayrıca Trump'ın, Netanyahu'yu iyi düşünülmemiş bir maceradan kurtarmanın bir yolunu aradığını kaydetti.

Şarku’l Avsat’ın Haaretz’ten aktardığına göre, Mısır ve Katar'ın ABD ile koordineli olarak Hamas ve diğer Filistinli grupların yeni planı değiştirmeden kabul etmeleri için gösterdiği çabalar, Washington'un da bu planı benimsemesine ve İsrail'e kabul etmesi için baskı yapmasına neden olacak.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’a göre Netanyahu, kendi partisi Likud'un aşırı sağcı bakanlarının yanı sıra Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in de aralarında bulunduğu bazı bakanların, arabulucuların planına karşı sert itirazlarıyla karşı karşıya. Bakanlar, kısmi bir takas anlaşması yapmaktan vazgeçtiğini açıklamayı reddetmesi nedeniyle Netanyahu'yu eleştiriyor.

sdert
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 13 Ağustos 2025 tarihinde Kudüs'te düzenlenen bir etkinlikte (AP)

KAN dün, Netanyahu'nun kısmi bir anlaşmaya varmanın imkânsız olduğunu açıkça belirtmediğini, sadece olası bir anlaşmaya kapı araladığını bildirdi. Bir dizi bakanın ise tersi bir tutum sergilediğini ve kısmi bir anlaşma olsa bile tutukluların serbest bırakılmasını reddetmemesini istediğini vurguladı.

Dışişleri Bakanı Gidon Saar ve Şas Partisi lideri Aryeh Deri, kısmi anlaşmayı görüşmeye hazır olduklarını belirttiler, bu da hükümet içinde rehinelerle ilgili strateji konusunda bölünmeler olduğunu gösteriyor.

Maariv gazetesi Smotrich'in “Ortada durmak mümkün değil, kısmi anlaşma olmayacak” dediğini aktarırken, Ben-Gvir de kısmi anlaşmalara karşı olduğunu vurguladı. Yerleşim Bakanı Orit Struck, X platformunda “Kısmi anlaşmaların ve bunların yol açtığı ciddi zararların günleri geride kaldı” diye yazdı.

Negev ve Celile Kalkınma Bakanı Yitzhak Wasserlauf, sadece kapsamlı bir anlaşma peşinde olunması gerektiğini ifade ederken, Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, kısmi anlaşmanın ABD ile ilişkiler üzerindeki etkisini tartışarak Netanyahu'ya pozisyonunu netleştirmesi için baskı yaptı.

Nahum Barnea, Yedioth Ahronoth gazetesindeki köşe yazısında tartışmayı şöyle özetledi: “Hamas ile anlaşma bir kumar. Acı bedelleri ve güvenlik riskleri var. Netanyahu için bir de siyasi kriz var.”

Barnea sözlerini şöyle sürdürdü: “22 aydır Hamas ve İsrail hükümeti salıncakta sallanıyor. Hükümet anlaşma istediğinde Hamas temsilcileri sertleşiyor, Hamas anlaşma istediğinde ise hükümetimiz kaçıyor. Bunlar kısmi bir uzlaşma istediğinde, onlar inat ediyor, sadece tam uzlaşma istiyorlar; tam uzlaşma istediğinde, bunlar inat ediyor, sadece kısmi uzlaşma istiyorlar. Sonuç, boşuna, boşuna, boşuna. Bu da dünkü gösterileri ve sonraki gösterileri, tamamen haklı kılıyor.”

Walla internet sitesi, Netanyahu'nun hükümetine sıkı sıkıya bağlı olduğunu, ancak ABD Başkanı’na “Hayır” demeyeceğini, bunun bedeli Smotrich ve Ben-Gvir'in çekilmesi ve hükümetin düşmesi ise bunu dahi göze alacağını bildirdi. Site, Netanyahu’nun son haftalarda, genel seçimlerin erken yapılma olasılığına hazırlık amacıyla yakın çevresiyle yoğun görüşmeler yaptığını ve bu görüşmelerde koalisyonu güçlendirmeye yönelik siyasi adımların ele alındığını kaydetti.

u78ı
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (sağda) Knesset oturumu sırasında, 23 Temmuz 2025 (EPA)

Netanyahu, Ben-Gvir başkanlığındaki Otzma Yehudit ve Smotrich liderliğindeki Dini Siyonizm partilerini birleştirmeyi ve Knesset üyesi Avi Maoz'un temsil ettiği Noam Partisi’ni de bunlara katarak, gelecek Knesset seçimlerinde barajı aşmayı hedefliyor.

Netanyahu, Likud'dan uzaklaşıp Avigdor Liberman ve Naftali Bennett'in partilerini desteklemeye başlayan seçmenleri çekmek için eski Mossad Başkanı Yossi Cohen veya aşırı sağcı subay Ofer Winter'in başkanlığında yeni bir sağ parti kurma olasılığını da gündeme getirdi. Ancak anketler, böyle bir yeni partinin şu anda seçim barajını geçemeyeceğini gösterdi. Netanyahu, bu görevi üstlenecek kendisine sadık başka kişiler bulmaya çalışıyor gibi görünüyor.

Netanyahu, bu çabalar kapsamında ve seçimlere hazırlık çerçevesinde, Dışişleri Bakanı Saar'ın başkanlığındaki Ulusal Sağ Partisi’ni Likud'un yanına çekti.



Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
TT

Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)

İsrail'in, Türkiye'nin Gazze'deki barış sürecinde oynayacağı rolle ilgili itirazları, Tel Aviv-Washington hattındaki gerilimleri göz önüne seriyor. 

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin Gazze'deki Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Türkiye, ABD'nin barış planı kapsamında kurulacak güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamış ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Haaretz'in analizinde, Doha'daki toplantıya Türk yetkililerin katılmadığına dikkat çekiliyor. 

Bu durumun, "Ankara'nın Gazze'de oynamak istediği role karşı Tel Aviv'in itirazlarının Washington tarafından kabul edildiği yönünde bir işaret olduğu" savunuluyor. 

Diğer yandan Liza Rozovsky'nin kaleme aldığı analizde, Gazze'ye insani yardım ve bölgenin yeniden inşasına destek sağlama da dahil Ankara'nın süreçte rol oynaması için ABD ve İsrail arasındaki görüşmelerin sürdüğü yazılıyor. 

Türkiye'yle ilgili meselenin, ABD ve İsrail ilişkilerindeki gerginlikleri ön plana taşıdığı belirtiliyor. 

Binyamin Netanyahu'nun "her şeyden önce radikal sağcı koalisyonunu korumayı" istediğine dikkat çekiliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın da Gazze planı etrafında kurduğu "kırılgan koalisyonu" korumaya çalıştığı ifade ediliyor. 

Washington'ın aynı anda Tel Aviv'i memnun etmek, Arap ve Müslüman ortaklarına istediklerini vermek ve Gazze'nin yeniden inşası için önemli miktarda finansman sağlamasını beklediği Avrupalı müttefiklerinin desteğini güvence altına almak istediği belirtiliyor. 

Diğer yandan Times of Israel'in dünkü haberinde de Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Gazze'deki geçiş yönetiminin denetlenmesi amacıyla kurulacak Barış Kurulu'nda görmek istediği aktarılmıştı. 

Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceği belirtilmişti. Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği de yazılmıştı.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel, Reuters


Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
TT

Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)

Gazze Şeridi'nde oluşturulacak Barış Kurulu'na Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşik Krallık, İtalya ve Almanya'nın katılma taahhüdü verdiği aktarılıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planı kapsamında kurulacak Barış Kurulu'na 6 ülkenin katılma taahhüdü verdiğini söylüyor.

Trump yönetimi, Barış Kurulu'na katılacak ülkeler sayesinde Gazze'de kurulacak yapının uluslararası meşruiyetinin artacağını düşünüyor.

Sözkonusu ülkelerin fon, asker veya diğer türden destekleri sağlama olasılığının da artacağı değerlendirmesi paylaşılıyor.

Diğer yandan ABD, İsrail ve Arap ülkelerinden diplomatlar, Barış Kurulu'na katılmanın Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) asker gönderme taahhüdü anlamına gelmediğini vurguluyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Diplomatlar, Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceğini belirtiyor.

Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği aktarılıyor.

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da kurulda görmek istediği aktarılıyor.

Diğer yandan yetkililer, Riyad yönetiminin Gazze'deki durum netleşene kadar böyle bir karar almaktan kaçındığını söylüyor.

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin ISF'ye çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Ancak Arap yetkililer, ISF'nin Hamas'ı silahsızlandırma planıyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bağımsız Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir süreç başlatılmadan silah bırakmaya yanaşmayacağını bildirmişti.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters


Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
TT

Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'a saldırıları çok daha önceden planlamış.

Washington Post'un aktardığına göre Trump ve Netanyahu, İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları şubatta yaptıkları ilk görüşmede planlamaya başladı.

Beyaz Saray'da gerçekleştirilen toplantıda Netanyahu'nun Trump'a 4 seçenek sunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında İsrail ordusunun tek başına saldırı düzenlemesi, ABD'nin asgari yardımda bulunması, tam işbirliğiyle harekat yapılması ya da ABD'nin saldırıyı yönetmesi yer alıyordu.

Haberde, Trump'ın ilk etapta İran’ın nükleer programıyla ilgili diplomatik sürece şans vermeyi tercih ettiği belirtiliyor. Washington ve Tahran, nükleer program ve uranyum zenginleştirme konularıyla ilgili bu yıl birçok görüşme düzenlemişti.

Diğer yandan bu süreçte İsrail ve ABD'nin muhtemel saldırı planlarını gizlice hazırlamaya devam ettiğine dikkat çekiliyor.

ABD ve İsrail'in İran'ı hazırlıksız yakalamak için medyaya yanıltıcı bilgiler servis ettiği de ortaya çıktı.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir yetkili şunları söylüyor:

Netanyahu'nun Witkoff veya Trump'la fikir ayrılığı yaşadığına dair haberlerin hiçbiri doğru değildi. Ancak böyle bir genel algının yaratılması iyi oldu. Bu sayede birçok kişi fark etmeden planlamalara devam ettik.

Haberde, Mossad'ın operasyon için 100'den fazla İranlıyı devşirip silahlandırdığı aktarılıyor. Bu kişilerin bir kısmı İsrail'de özel eğitimden geçirilmiş.

Ajanlara belirli görevler verildiği ancak bunların İran'ın nükleer ve balistik füze programına yönelik geniş çaplı bir operasyonun parçası olduğu söylenmedi.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) "Narnia Operasyonu" adı verdiği harekatta Tahran'da Mossad'a ait drone rampaları ve çeşitli askeri düzenekler kurulduğu da ortaya çıkmıştı.

İran ve İsrail arasında Gazze savaşı nedeniyle tırmanan gerginlik haziranda sıcak çatışmaya dönüşmüştü. İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı.

Washington Post, çatışmalar sürerken Trump yönetiminin Tahran'a gizli bir teklif götürdüğünü de yazıyor. 15 Haziran'da iletilen teklifte, İran'ın Ortadoğu'daki milislere desteğini kesmesi ve uranyum zenginleştirme tesislerini kapatması istendi. Bunun karşılığında Washington tüm yaptırımların kaldırılacağını söyledi.

Ancak kaynaklar, ABD'nin Katar aracılığıyla İran'a gönderdiği teklifin reddedildiğini söylüyor. Bunun ardından Trump'ın İsrail'in yanında savaşa katılmaya karar verdiği aktarılıyor.

Çatışmalarda ABD'ye ait bombardıman uçakları İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

Saldırılarda İran, İsrail'e 500 balistik füze ve binden fazla drone göndermişti. İsrail'de 32 kişi yaşamını kaybetmiş, 3 binden fazla kişi de yaralanmıştı. İran'da ise binden fazla kişi ölmüş, 4 bini aşkın kişi yaralanmıştı. 

İsrail ve ABD, İran'ın uranyum zenginleştirerek nükleer silah elde etmeye çalıştığını savunurken Tahran iddiaları reddediyor. 

Independent Türkçe, Washington Post, Times of Israel