İsrail'in Gazze'de gazetecilere ve hastanelere yönelik katliamı

İslam İşbirliği Teşkilatı, Tel Aviv'e karşı yasal işlem başlatılması çağrısında bulunurken, Suudi Arabistan Nasır Tıp Merkezi'ne yapılan saldırıyı kınadı

Dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ni hedef alan İsrail saldırısında hayatını kaybeden gazetecilerden birinin cenazesi (DPA)... Aynı saldırıda gazeteci Meryem Ebu Dekka da hayatını kaybetti (AP)
Dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ni hedef alan İsrail saldırısında hayatını kaybeden gazetecilerden birinin cenazesi (DPA)... Aynı saldırıda gazeteci Meryem Ebu Dekka da hayatını kaybetti (AP)
TT

İsrail'in Gazze'de gazetecilere ve hastanelere yönelik katliamı

Dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ni hedef alan İsrail saldırısında hayatını kaybeden gazetecilerden birinin cenazesi (DPA)... Aynı saldırıda gazeteci Meryem Ebu Dekka da hayatını kaybetti (AP)
Dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ni hedef alan İsrail saldırısında hayatını kaybeden gazetecilerden birinin cenazesi (DPA)... Aynı saldırıda gazeteci Meryem Ebu Dekka da hayatını kaybetti (AP)

İsrail, dün medya mensuplarına, sağlık ve yardım çalışanlarına yönelik çifte katliam gerçekleştirdi. Gazze Şeridi'nin güneyindeki Nasır Tıp Merkezi'ni hedef alan saldırıda, 5 gazeteci ve 2 sivil savunma çalışanı da dahil olmak üzere 20 kişi hayatını kaybetti.

Saldırı, Arap dünyasında, uluslararası alanda ve BM'de yaygın bir kınamaya yol açtı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, İsrail işgalinin sağlık, yardım ve medya personelini hedef almasını kınayarak, Krallığın İsrail'in uluslararası hukuk ve normları ihlal etmeye devam etmesini reddettiğini vurguladı. Uluslararası toplumun İsrail'in suçlarına son vermesi çağrısını yineledi.

İsrail ordusu, tıp kompleksine düzenlediği baskında 5 gazeteciyi öldürdü. Bunlar arasında Independent Arabia muhabiri ve fotoğrafçısı Meryem Ebu Dekka ve Reuters, Associated Press ve El Cezire'de çalışan diğer meslektaşları da vardı. Independent Arabia yaptığı açıklamada, Ebu Dekka'nın "kuruluşa katıldığından beri özveri ve mesleki bağlılığın bir örneği olduğunu" belirterek, hayatını kaybettiğini duyurdu.

İsrail ordusu, tıbbi tesise saldırı düzenlediğini kabul etti ve soruşturma başlatacağını belirtti. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Nasır Tıbbi Tesisi, aylardır Güney Gazze Şeridi'ndeki tam faaliyet gösteren tek tıbbi tesisti.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), dün Cidde'de düzenlediği olağanüstü toplantının ardından yaptığı açıklamada, "İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği suçları sürdürmesini engellemek için mümkün olan tüm yasal ve etkili tedbirlerin alınması, İsrail'in dokunulmazlığına son verilmesi, ihlalleri ve suçlarından dolayı hesap vermesi ve yaptırım uygulanması yönündeki çabaların desteklenmesi" çağrısında bulundu.



Lübnan’daki Şii İkilisi hükümetin kararlarına karşı protesto çağrısında geri adım attı

Beyrut Havaalanı’na giden yolda Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesini reddettiklerini belirten bir pankart açan Hizbullah destekçileri (EPA)
Beyrut Havaalanı’na giden yolda Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesini reddettiklerini belirten bir pankart açan Hizbullah destekçileri (EPA)
TT

Lübnan’daki Şii İkilisi hükümetin kararlarına karşı protesto çağrısında geri adım attı

Beyrut Havaalanı’na giden yolda Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesini reddettiklerini belirten bir pankart açan Hizbullah destekçileri (EPA)
Beyrut Havaalanı’na giden yolda Hizbullah’ın silahlarını teslim etmesini reddettiklerini belirten bir pankart açan Hizbullah destekçileri (EPA)

Lübnan’da Şii İkilisi (Hizbullah ve Emel Hareketi) hükümetin bu ayın başlarında ‘silahların devletle sınırlandırılması’ konusunda aldığı karara karşı yaptığı sokağa dökülme çağrısından geri adım attı.

Emel Hareketi'nin ‘Merkez İşçi Bürosu’ ve Hizbullah'ın ‘Merkez Sendikalar ve İşçiler Birliği’ adına pazartesi sabahı yapılan açıklamada, hükümetin kararına karşı çarşamba günü ‘büyük bir protesto gösterisi düzenlenmesi’ çağrısı yapıldı. Şii İkilisi daha sonra, ‘ülkenin birliği ve istikrarını korumaya önem veren ulusal yetkililerin isteklerine yanıt olarak, mevcut aşamada ulusal sorumluluk gereği ve ülkemizin karşı karşıya olduğu önemli meseleler hakkında derinlemesine ve yapıcı bir diyaloga imkân vermek amacıyla’ eylemin ertelendiğini duyurdu.

Süreç iyi idare edilemedi

Şii İkilisi’nin protesto gösterisi çağrısından geri adım atması, sürecin yönetiminde bir kafa karışıklığı olduğunu düşündürdü. Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'nin sokaklara çıkılması konusunda pek istekli olmadığına dair haberler basında yer alırken Hizbullah yönetimi, ordunun ‘silahların devletle sınırlandırılması’ planını tamamlamasının arifesinde, hükümet kendi çıkarlarına aykırı yeni kararlar almasını önlemek için ‘bu kartı oynamanın zamanının geldiğini’ düşünüyor.

Emel Hareketi milletvekilleri ve liderleri genel çerçeveye karşı çıkmaya devam ederken, Hizbullah milletvekilleri ve liderleri hükümetten kararını geri almasını talep etmeye devam ediyor. Bunun yanında İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı kolu Kudüs Gücü’nün Koordinasyon İşleri Başkan Yardımcısı Tuğgeneral İrac Mescidi dün yaptığı açıklamada Hizbullah'ın silahsızlandırılmasının ABD ve İsrail’in asla uygulanmayacak bir planı olduğunu söyledi.

Berri, protesto gösterisi çağrısının iptal edilmesini istedi

Bu arada, Berri liderliğindeki Kalkınma ve Kurtuluş Bloku’ndan parlamento kaynakları Şarku’l Avsat’a, Berri'nin daha önce sokağa çıkılmasına karşı olduğunu açıkladığını söyledi. Çarşamba günü sokağa çıkma çağrısının geri çekilmesi için yapılan müdahaleyle ilgili konuşan Kalkınma ve Kurtuluş Bloğu üyesi milletvekili Kasım Haşim, protesto gösterisinin ertelenmesinin birden fazla nedeni olduğunu, en önemlisinin ise ‘Tom Barrack liderliğindeki ABD’li heyetle görüşülecek konularla bağlantılı olmaması ve beşinci kolun güvenlik ve istikrarı bozma girişimlerine karşı koyması gerektiği’ düşüncesi olduğunu söyledi.

fgthyuı
Hizbullah’ın silahsızlandırılması planını protesto etmek için Beyrut'un güney banliyölerinde motosikletlerle toplanan Hizbullah destekçileri (Arşiv – EPA)

Haşim, Şarku’l Avsat yaptığı açıklamada eylem çağrısının, hükümetin son zamanlarda aldığı kararların ardından biriken birçok sorunun yanı sıra saldırıların, ihlallerin ve içeride yapılan hataların artmasıyla birlikte ülkede yaşananları reddeden belirli bir halk duyarlılığını yansıttığını açıkladı.

Haşim, sözlerini şöyle sürdürdü:

Herkes şu anda iki önemli gelişmeyi bekliyor. Bunlardan birincisi, İsrail'in Amerikan belgesine vereceği yanıt. İkincisi ise 2 Eylül'de yapılacak hükümet toplantısı. Bu toplantıda ordunun, geliştirilmesi için görevlendirildiği planı sunması bekleniyor.

Öte yandan Baalbek-Hermel Müftüsü Şeyh Bakir er-Rifai dün Başbakan Nevvaf Selam ile yaptığı görüşmede, tüm anlaşmazlık konularının kurumlar içinde tartışılması gerektiğini belirterek dikkat çekici bir tavır sergiledi. Sıcak konuların soğukkanlılıkla ve kurumlar içinde ele alınması gerektiğini belirten Şeyh Rifai, sokağa çıkmanın iki ucu keskin bir bıçak olduğunu ve bunun kendilerine ve ülkeye nasıl bir etkisi olacağını bilmediklerini vurguladı.

Çelişkili tutumlar

Ortadoğu ve Körfez Askeri Analiz Merkezi (ENİGMA) Başkanı Riyad Kahveci, hükümetin silahların devletle sınırlandırılması konusunda aldığı son kararların ardından Hizbullah’ın tutumunun EmelHareketi'nin tutumuyla uyuşmadığının açık olduğunu söyledi. Kahveci’ye göre Hizbullah, gerginliği tırmandırmaya çalışıyor ve motosikletli gece mitingleri ve sokak gösterileri düzenliyor. Emel Hareketi ise hiçbir gösteriye katılmayacağını açıkladı. Ayrıca silahların devletle sınırlandırılması kararına saygı duyduğunu açıkça beyan eden Emel Hareketi’nden Maliye Bakanı Yasin Cabir, Hizbullah'ın iç savaş tehditlerine de tepki gösterdi.

Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede Meclis Başkanı Berri'nin sokak protestolarına açıkça karşı olduğunu belirten Kahveci,. İsrail'in Lübnan'a yönelik savaşı devam ederken, sokak protestoları durumun kontrolünün kaybedilmesine yol açabileceğini, böyle bir durumda da sokak protestolarına başvurmanın mantıksız olacağını ve Lübnan'daki Şiiler için tehlike oluşturacağını söyledi.


Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki köyleri yıkmasını “savaş suçu” olarak nitelendirerek soruşturma açılması çağrısında bulundu

Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)
Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)
TT

Uluslararası Af Örgütü, İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki köyleri yıkmasını “savaş suçu” olarak nitelendirerek soruşturma açılması çağrısında bulundu

Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)
Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) salı günü yayınladığı bir raporda, İsrail ordusunun Hizbullah ile yaptığı son savaş sırasında Lübnan'ın güneyindeki birçok sınır köyünde ‘kasıtlı’ olarak geniş çaplı yıkıma neden olduğunu belirterek, bunun ‘savaş suçu’ olarak soruşturulmasını istedi.

Hizbullah ve İsrail arasında bir yılı aşkın bir süre devam eden yıkıcı bir savaş gerçekleşti. Bu savaş, geçtiğimiz kasım ayında Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki bölgeden çekilmesini ve askeri yapılarının lağvedilmesini, ayrıca İsrail'in savaş sırasında ilerlediği bölgelerden çekilmesini öngören bir ateşkesle sona erdi.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin haberine göre UAÖ, İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyinde sivillere ait mülkleri ve tarım arazilerini yaygın ve kasıtlı olarak tahrip etmesinin savaş suçu olarak soruşturulması gerektiğini değerlendirdi.

UAÖ, geçtiğimiz haziran ayı sonlarında Lübnan'ın güneyindeki geniş çaplı yıkımla ilgili olarak İsrail ordusuna sorular gönderdiğini, ancak henüz bir yanıt alamadığını açıkladı.

Sayısız hayat yok edildi

UAÖ, 1 Ekim 2024 ile 26 Ocak 2025 tarihleri arasında Lübnan'ın güneyinde 10 binden fazla tesisin ya ciddi şekilde hasar gördüğünü ya da tamamen yıkıldığını belgeledi. UAÖ, yıkımın çoğunun İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleştiğini kaydetti.

Ateşkes anlaşması uyarınca, İsrail güçlerinin savaş sırasında Lübnan'ın güneyinde işgal ettikleri bölgelerden 60 gün içinde çekilmesi gerekiyordu. Fakat İsrail süre dolduktan sonra da sınır bölgesinde kalmaya devam etti.

İsrail askerleri, Lübnan'ın geri çekilmelerini talep ettiği beş stratejik tepede halen konuşlu durumda.

UAÖ, İsrail askerlerinin 24 köyde evler, camiler, mezarlıklar, yollar, parklar ve futbol sahaları dahil olmak üzere sivil altyapıyı tahrip etmek için elle yerleştirilmiş patlayıcılar ve buldozerler kullandığını belirtti.

UAÖ Araştırma, Savunuculuk, Politika ve Kampanyalar Kıdemli Direktörü Erika Guevara-Rosas’a göre bu durum bütün bölgeleri yaşanmaz hale getirirken sayısız insanın hayatını mahvetti.

Zorunlu askeri gereklilik yok

UAÖ, sınır şeridi boyunca yer alan köylerin video, fotoğraf ve uydu görüntülerine dayanarak yıkımı analiz etti, ancak özellikle Kefer Kila, Marun er-Ras, Adaysit, Ayta eş-Şaab ve ez-Zahira köylerine odaklandı.

FV
Lübnan'ın güneyindeki Kefer Kila köyü, İsrail'in bombardımanı sonucunda tamamen yıkıldı (AP)

UAÖ, kanıtlar arasında İsrailli askerlerin evlerin içine elle patlayıcı yerleştirdiklerini, yolları ve futbol sahalarını tahrip ettiklerini, bahçeleri ve dini mekanları buldozerlerle yıktıklarını gösteren videolar olduğunu belirtti.

Buna karşın İsrail, saldırılarının Hizbullah'a ait yerleri ve tesisleri hedef aldığını söylüyor.

UAÖ, yaptığı soruşturmanın birçok durumda İsrail ordusunun, herhangi bir zorunlu askeri gereklilik olmaksızın ve uluslararası insani hukuku ihlal ederek sivil altyapıya yaygın bir şekilde zarar verdiğini ortaya koyduğunu vurguladı.


Lübnan: Barrack'ın misyonu "sıfır ​​noktasına" geri döndü

ABD elçisi Tom Barrack, geçen hafta Beyrut'a yaptığı ziyaret sırasında Başbakan Nevvaf Selam ile görüşmesinden önce (EPA)
ABD elçisi Tom Barrack, geçen hafta Beyrut'a yaptığı ziyaret sırasında Başbakan Nevvaf Selam ile görüşmesinden önce (EPA)
TT

Lübnan: Barrack'ın misyonu "sıfır ​​noktasına" geri döndü

ABD elçisi Tom Barrack, geçen hafta Beyrut'a yaptığı ziyaret sırasında Başbakan Nevvaf Selam ile görüşmesinden önce (EPA)
ABD elçisi Tom Barrack, geçen hafta Beyrut'a yaptığı ziyaret sırasında Başbakan Nevvaf Selam ile görüşmesinden önce (EPA)

ABD'nin Lübnan ve İsrail arasında arabuluculuk görevini üstlenen Tom Barrack'ın misyonu, bir tarafta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, diğer tarafta Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın aldığı tutumlar nedeniyle dün yeniden başa döndü.

Kasım, Lübnan hükümetinin “silahların kontrolü” kararını reddettiğini yineledi ve partisinin “adım adım” yaklaşımını reddettiğini, kabul edilecek yol haritasının “düşmanı Lübnan topraklarından çıkarmak, saldırıları durdurmak, tutukluları serbest bırakmak, yeniden inşa sürecini başlatmak ve ardından savunma stratejisini müzakere etmek” olduğunu düşündüğünü belirtti.

Lübnan yetkilileri, Netanyahu'nun Lübnan'dan çekilmeyi Hizbullah'ın silahsızlanmasına bağlayan açıklamalarını "endişeyle" karşıladı. Bakanlık kaynaklarının bildirdiğine göre bu, Barrack'ın müzakereleri üzerinde olumsuz etkileri olacak "olumsuz bir sinyal" olarak değerlendirildi. Şarku'l Avsat'a konuşan yetkililer, Netanyahu'nun sözlerinin "güven verici olmadığını, özellikle de Hizbullah'ın kendi adına attığı her adımı İsrail'in Lübnan'dan çekilmesine bağladığını" ve bu koşulların "Barrack'ın misyonunu baltalayıp, sıfır noktasına geri döndürdüğünü" belirtti.