Arakçi: Diplomasi, Batı ile nükleer anlaşmazlığı çözebilirhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5189314-arak%C3%A7i-diplomasi-bat%C4%B1-ile-n%C3%BCkleer-anla%C5%9Fmazl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-%C3%A7%C3%B6zebilir
Arakçi: Diplomasi, Batı ile nükleer anlaşmazlığı çözebilir
Tahran'ın baskı diline yanıt vermeyeceğini söyledi
Arakçi, dün New York'ta BM Genel Kurulu toplantıları sırasında Avusturyalı mevkidaşı Beate Meinl-Reisinger ile bir araya geldi (İran Dışişleri Bakanlığı)
Arakçi: Diplomasi, Batı ile nükleer anlaşmazlığı çözebilir
Arakçi, dün New York'ta BM Genel Kurulu toplantıları sırasında Avusturyalı mevkidaşı Beate Meinl-Reisinger ile bir araya geldi (İran Dışişleri Bakanlığı)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ülkesinin diplomasinin, Tahran'ın nükleer hedefleri konusunda Batı ile on yıllardır süren anlaşmazlığı çözebileceğine inandığını söyledi.
Arakçi, dün New York'a gelişinde devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, Batı'nın "İran ile iş birliği veya çatışma" arasında seçim yapma zamanının geldiğini söyledi. Ziyareti sırasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü Rafael Grossi ve birçok Avrupalı dışişleri bakanıyla görüşeceğini belirtti.
Arakçi, Batılı yetkililerle ilk görüşmesinde, Avusturyalı mevkidaşı Beate Meinl-Riesinger ile bir istişare toplantısı düzenledi. Geçtiğimiz ay İngiltere, Fransa ve Almanya, Tahran'ı nükleer silah geliştirmesini engellemeyi amaçlayan 2015 tarihli büyük güçlerle nükleer anlaşmaya uymamakla suçlayarak, BM yaptırımlarını İran'a yeniden uygulamak için 30 günlük bir süreç başlattı. Arakçi, devlet televizyonuna verdiği röportajda "İran'ı defalarca test ettiler, baskı ve tehdit diline yanıt vermediğimizi biliyorlar" dedi ve İran'ın Avrupa ülkelerinin "yıkıcı" olarak nitelendirdiği eylemlerine "orantılı bir şekilde" yanıt vereceğini ifade etti.
Genel Kurul'a katılmanın önemini vurgulayan Arakçi, "Bu uluslararası platformu her yıl İslam Cumhuriyeti'nin tutumlarını açıklamak için sıklıkla kullanıyoruz" dedi. "Ülkemize karşı Siyonist rejim ve ABD tarafından başlatılan saldırının ardından BM Genel Kurulu'na katılıyoruz. İran halkının 12 günlük savunmadaki haklı tutumlarını güçlü ve dirençli bir duruşla netleştirmek ve nükleer programın barışçıl niteliğini vurgulamak için katılıyoruz." Arakçi, İran heyetinin New York'taki varlığının "son istişare turunu gerçekleştirmek için bir fırsat" olduğunu belirterek, snapback mekanizmasının devreye girmesi durumunda, İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) arasındaki iş birliği anlaşmasının güvenilirliğini yitireceği konusunda uyardı.
Bu arada, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, BM Genel Kurulu yıllık toplantısına katılmak üzere New York'a gitmeden önce, İran meseleleri konusunda en yetkili isim olan Dini Lider Ali Hamaney ile istişarelerde bulundu.
Şarku’l Avsat’ın Devlet televizyonundan aktardığına göre Hamaney, Pezeşkiyan'ın ziyaretle ilgili düzenlemeler ve planlar hakkında sunduğu bir raporu dinledi. Buna karşılık Hamaney, cumhurbaşkanının uluslararası misyonuyla ilgili bir dizi nokta ve tavsiyelerde bulundu.
Önde gelen reformist isimler Pezeşkiyan'ı, ABD Başkanı Donald Trump da dahil olmak üzere Batılı liderlerle yapılacak görüşmeler için Hamaney'den onay almak üzere istişarede bulunmaya davet etmişti.
İngiltere hükümetinin haritasında Filistin devletinin sınırları nasıl görünüyor?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5189404-i%CC%87ngiltere-h%C3%BCk%C3%BCmetinin-haritas%C4%B1nda-filistin-devletinin-s%C4%B1n%C4%B1rlar%C4%B1-nas%C4%B1l-g%C3%B6r%C3%BCn%C3%BCyor
BM, 1947 yılında Filistin'i topraklarının yüzde 42'sini kapsayan bir Arap devleti ve yüzde 58'ini kapsayan bir Yahudi devleti olarak bölme planını kabul etti (AFP)
İngiltere hükümetinin haritasında Filistin devletinin sınırları nasıl görünüyor?
BM, 1947 yılında Filistin'i topraklarının yüzde 42'sini kapsayan bir Arap devleti ve yüzde 58'ini kapsayan bir Yahudi devleti olarak bölme planını kabul etti (AFP)
İnci Mecdi
İngiltere, tarihi bir adım atarak Filistin devletini tanıdı. İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana amansız bir savaşın yıkıma uğrattığı Gazze Şeridi'nde ateşkes dahil olmak üzere, bu adımı geciktirecek şartları yerine getirmemesi üzerine Filistin devletini tanıdıklarını duyurdu.
Starmer, BM Genel Kurul toplantılarının başlamasına bir gün kala ülkesinin Filistin devletini tanıdığını duyurdu. İki devletli çözümün geleceğini tartışmak üzere dün New York'taki Birleşmiş Milletler genel merkezinde bir konferans düzenlendi. Bu konferansta, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmesi için baskı yapmak amacıyla uluslararası çabaların bir parçası olarak Filistin devletinin uluslararası alanda daha fazla tanınması bekleniyordu.
Filistin devletini tanıdıktan birkaç saat sonra, İngiltere hükümeti haritalarına ilk kez resmi olarak Filistin adını ekledi. Hükümetin resmi internet sitesinde yayınlanan haritada sadece Batı Şeria ve Gazze Şeridi “Filistin” olarak gösterilirken Kudüs ise, 1967 sınırları Doğu Kudüs'ü Filistin topraklarının bir parçası olarak tanımasına rağmen, tamamen İsrail sınırları içinde yer aldı.
Independent Arabia, konuyu açıklığa kavuşturmak ve pazar günü yaptığı açıklamada İngiltere'nin tanıdığı sınırlara göre Doğu Kudüs'ün statüsüne dair bilgi almak için İngiltere Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçti. Ancak yanıtında Doğu Kudüs'ün statüsüne değinmeyen Bakanlık, Birleşik Krallık'ın, gelecekteki müzakerelerde çözülmek üzere, 1967 sınırlarına dayalı ve eşit toprak takası içeren geçici sınırlar üzerinde Filistin devletini tanıdığını açıkladı.
Birleşik Krallık'ın Filistin'i bir devlet olarak tanıdığını, bir devletin tüm yasal hak ve yükümlülüklerini kabul ettiğini ve Filistin devletinin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) veya Filistin Yönetimi tarafından imzalanan önceki anlaşmalara, özellikle de Oslo Anlaşmaları’na uymasını beklediğini de sözlerine ekledi.
Şarku’l Avsat’ın Indepedent Arabia’dan aktardığı habere göre İngiltere Dışişleri Bakanlığı yanıtında, Dışişleri Bakanı Yvette Cooper'ın uygun bir zamanda Filistinli mevkidaşıyla temasa geçerek tam diplomatik ilişkilerin kurulması sürecini başlatacağını açıkladı.
ABD 2017 yılında Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımış olsa da, BM Filistin devletinin sınırlarının Doğu Kudüs dahil Batı Şeria ve 1967 öncesi savaş sınırları (Yeşil Hat) içindeki Gazze Şeridi'ni kapsadığını ve müzakereler yoluyla eşit toprak takası üzerinde anlaşmaya varıldığını kabul ediyor. Bu topraklar, Filistin devleti için uluslararası alanda tanınan yasal çerçeveyi oluştururken, İsrail'in bu topraklara yönelik ilhakı veya yerleşim birimi inşası yasa dışı olarak kabul ediliyor.
Kudüs Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Eymen er-Rakab, İngiltere'nin Filistin devletini tanımasını iki devletli çözüme doğru atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriyor. Bu tanıma, İngiltere'nin 1947'deki bölünme kararının ikinci kısmını, bir Yahudi devleti ve bir Arap devleti kurarak tamamlama stratejisinde açık bir değişiklik olduğunu gösteriyor.
Prof. Rakab, Filistin devletinin tanınmasının iki devletli çözüme verdiği destekle birlikte, Filistin devletini tanıyan bir haritanın yayınlanmasının da bu yönde atılmış önemli bir adım olduğunu düşünüyor. Arap halkının, tarihi Filistin topraklarının yüzde 22'sini kapsayan bir Filistin devletini fiilen kabul etmiş olduğunu ve bu oranın, bölünme kararında tanınan yüzde 45'lik orandan daha az olduğunu belirterek, haritanın sahadaki gerçekliği yansıttığını vurguladı. Bunun müzakereler bağlamında verilecek bir mücadele olduğunu da ekledi.
BM’nin 1947 yılında 181 sayılı kararla bölgenin yüzde 42,3'ünü kapsayan bir Arap devleti ve yüzde 57,7'sini kapsayan bir Yahudi devleti olarak bölünmesi planını kabul etti. Karara göre Kudüs ve Beytüllahim ise uluslararası bir idare altında olacaktı. Bu plan, o dönem Filistin liderliği tarafından reddedildi. Filistinli liderler, 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan sonra İsrail'in, Kudüs'ün nihai statüsü dışında, barış karşılığında işgal altındaki tüm toprakları, Batı Şeria ve Gazze'yi iade etme teklifini de reddetti.
Filistin liderleri, 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan sonra İsrail'in, Kudüs'ün nihai statüsü hariç, barış karşılığında işgal altındaki tüm toprakları, Batı Şeria ve Gazze'yi iade etme teklifini de reddetti.
Batılı 25 ülkeden Batı Şeria'daki Gazzeli hastaların tedavisini üstlenme teklifihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5189402-bat%C4%B1l%C4%B1-25-%C3%BClkeden-bat%C4%B1-%C5%9Feriadaki-gazzeli-hastalar%C4%B1n-tedavisini-%C3%BCstlenme-teklifi
Batılı 25 ülkeden Batı Şeria'daki Gazzeli hastaların tedavisini üstlenme teklifi
Söz konusu ülkeler, Batı Şeria'daki Gazzeli hastaların tedavisi için mali yardım, sağlık ekipleri ve ekipman sağlamayı teklif etti (AP)
Batılı onlarca ülke, İsrail'e Gazze ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki tıbbi koridoru yeniden açması çağrısında bulunarak, Batı Şeria'daki Gazzeli hastaları tedavi etmek için mali yardım, sağlık ekipleri ve ekipman sunmayı teklif etti.
Söz konusu ülkeler, Kanada'nın dün yayınladığı ve Reuters tarafından aktarılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“İsrail'i, Doğu Kudüs dahil olmak üzere işgal altındaki Batı Şeria'ya tıbbi koridor yeniden açmaya çağırıyoruz. Böylece Gazze’den tıbbi tahliyeler yeniden başlayabilir ve hastalar Filistin topraklarında acil olarak ihtiyaç duydukları tedaviyi alabilirler.”
Avusturya, Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Avrupa Birliği (AB) ve Polonya, 25 imzacı ülke arasında yer aldı. Ancak ABD bu ülkelerin dışında kaldı.
Açıklamada ayrıca, “İsrail'i Gazze'ye ilaç ve tıbbi malzeme sevkiyatına getirilen kısıtlamaları kaldırmaya da çağırıyoruz” ifadesi yer aldı.
Yardım kuruluşları ağustos ayı sonlarında, İsrail'in mayıs ayında yardımlara uyguladığı ablukayı kaldırmasından bu yana ilaçlar dahil olmak üzere temel ihtiyaç malzemelerinin Gazze sakinlerine ulaşmadığını bildiriyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de yine ağustos ayında Gazze'nin sağlık sisteminin çöküşün eşiğinde olduğunu açıkladı. Buna karşın İsrail, Gazze'ye tüm erişim noktalarını kontrol ediyor ve bölgeye yeterli gıda yardımı ve malzeme girişine izin verdiğini savunuyor.
Çocuklar da dahil olmak üzere açlık çeken Filistinlilerin görüntüleri, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana on binlerce kişinin ölümüne, Gazze'nin tüm nüfusunun yerinden edilmesine ve kıtlığa neden olan İsrail'in Gazze saldırısına karşı küresel bir öfkeye yol açtı.
Gazze kentindeki bir hayır kurumunun aşevinde insanlar yemek alabilmek için birbiriyle itişirken, 28 Ağustos 2025 (Reuters)
İnsan hakları uzmanları, araştırmacılar ve Birleşmiş Milletler (BM) soruşturma komisyonları, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırılarının ‘soykırım’ niteliğinde olduğunu belirtiyor.
Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere ABD’nin bazı önemli müttefikleri, Washington’ın karşı çıkmasına rağmen, iki devletli bir çözümün gerçekleştirilmesi için bir yol olarak BM’de bir Filistin devletinin kurulması kararı alınmasını destekledi.
‘Filistinlilerin haklarını’ savunma ve savaşı sona erdirme konusunda uluslararası iradehttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5189397-%E2%80%98filistinlilerin-haklar%C4%B1n%C4%B1%E2%80%99-savunma-ve-sava%C5%9F%C4%B1-sona-erdirme-konusunda-uluslararas%C4%B1
‘Filistinlilerin haklarını’ savunma ve savaşı sona erdirme konusunda uluslararası irade
New York'ta dün düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) konferansında uluslararası çoğunluk, Filistinliler için bağımsız bir devlet kurmanın ‘ödül değil, hak’ olduğu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesi için adalet arzusunu dile getirdi.
Suudi Arabistan ve Fransa'nın ortak başkanlığında düzenlenen ‘Filistin sorununun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün uygulanması’ konulu üst düzey BM konferansında, Fransa ilk kez Filistin devletini tanıdı. Katılımcılar, iki devletli çözümün bölgede barış için tek seçenek olduğunu vurguladılar.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, BM Genel Kurulu'nun 80. oturumu öncesinde, dünya çapında birçok ülkenin liderleri ve temsilcilerinin katıldığı konferansa başkanlık etti.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman adına bir konuşma yapan Faysal bin Ferhan, Macron'a, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e ve BM Genel Kurulu Başkanlığı’na teşekkür ederek, konferansı ‘barışı sağlamak ve iki devletli çözümü uygulamaya yönelik uluslararası taahhüdü yinelemek için tarihi bir fırsat’ olarak nitelendirdi.
New York'ta dün düzenlenen ‘Filistin sorununun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün uygulanması’ konulu üst düzey konferans sırasında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu salonu (Reuters)
Faysal bin Ferhan, konferansın ‘İsrail işgal makamlarının Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere karşı sürdürdüğü saldırgan tutum ve acımasız suçlar, Batı Şeria ve Kudüs'teki ihlaller ve en sonuncusu kardeş ülke Katar'a yönelik acımasız saldırı olmak üzere Arap ve İslam ülkelerinin egemenliğine yönelik tekrarlanan saldırılar devam ederken düzenlendiğini’ belirtti.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, konferansın ‘İsrail'in bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit eden, bölgedeki barış çabalarını baltalayan saldırgan uygulamalarında ısrarcı olduğunu teyit ettiğini ve iki devletli çözümün bölgede kalıcı ve adil bir barışın sağlanmasının tek yolu olduğu yönündeki kesin inancı pekiştirdiğini’ söyledi.
Faysal bin Ferhan, Fransa Cumhurbaşkanı’nın ‘Filistin devletini tanıyan tarihi tutumuna, birçok ülkenin bu cesur tutumu benimsemesine ve Filistin sorununun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin New York Deklarasyonu'nu kabul eden BM Genel Kurulu kararının 142 ülke tarafından onaylanmasına’ dikkat çekti. Tüm bunların ‘uluslararası toplumun Filistin halkına adalet sağlamak ve uluslararası referanslar, ilgili BM kararları ve Arap Barış Girişimi'ne uygun olarak tarihi ve yasal haklarını pekiştirmek istediğini yansıttığını’ belirtti.
Faysal bin Ferhan, “Suudi Arabistan, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek, Filistin egemenliğini tehdit eden tüm tek taraflı hamleleri durdurmak, bölgedeki çatışmayı sona erdirmek ve 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurmak için bu konferansın sonuçlarının uygulanmasını takip etmek amacıyla Fransa ve barış çağrısı yapan tüm ülkelerle ortaklıklarını sürdürmeye kararlı” dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu salonunda düzenlenen ‘Filistin sorununun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün uygulanması’ konulu BM konferansında yaptığı konuşma sırasında (AFP)
Filistin devletini tanıyan veya tanıma niyetini açıklayan ülkelere teşekkür eden Faysal bin Ferhan, diğer ülkelere de ‘iki devletli çözümü uygulamaya koyma ve Ortadoğu'da kalıcı ve kapsamlı bir barış sağlama çabalarını desteklemede derin bir etkiye sahip olacak ve bölgenin güvenlik, istikrar ve refah içinde olduğu yeni bir gerçeklik yaratacak bu tarihi adımı atmaya’ çağırdı.
Fransa Cumhurbaşkanı ise İsrail ve Filistin halkları arasında barışın sağlanması için ülkesinin Filistin devletini tanıdığını duyurdu. “Barış zamanı geldi” diyen Cumhurbaşkanı, bu adımın ‘Fransa'nın Ortadoğu'daki tarihi taahhüdünü yerine getirdiğini’ vurguladı.
Filistin'de bir Fransız büyükelçiliğinin açılmasının ‘tüm rehinelerin’ serbest bırakılması ve Gazze Şeridi'nde ateşkes ilan edilmesine bağlı olduğunu vurgulayan Macron, ‘İsrail ve Filistin'in barış ve güvenlik içinde yan yana yaşadığı iki devletli bir çözümün mümkün olmasını sağlamak için elinden gelen her şeyi yapacağına’ söz verdi.
“Rehinelerin serbest bırakılmasının ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesinin zamanı geldi” diyen Macron, Hamas'ın büyük ölçüde zayıfladığını ve savaşın devam etmesinin hiçbir gerekçesi olmadığını belirtti. Macron ayrıca, mevcut durumun devam etmesinin İbrahim Anlaşmaları ve Camp David Anlaşmaları'nı tehlikeye attığına dair endişelerini dile getirdi.
Konuşmasını telekonferans yoluyla yapan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Suudi Arabistan, Fransa ve iki devletli çözüme ilişkin New York Deklarasyonu’na katılan ülkelere teşekkür etti. Savaşı sona erdirmenin ve rehineleri serbest bırakmanın gerekliliğini vurgulayan Abbas, Mısır-Katar-ABD arabuluculuğunun rolünü övdü.
Abbas, “Filistin devleti, Batı Şeria'daki Filistin hükümetine bağlı geçici bir idari komite aracılığıyla, Arap ve uluslararası destek ve katılımla Gazze Şeridi'nin yönetimi ve güvenliğinden tam olarak sorumlu olmaya yetkili tek kurumdur. Hamas yönetimde hiçbir rol oynamayacak. Hamas ve diğer gruplar silahlarını Filistin Yönetimi'ne teslim etmek zorunda. Çünkü biz tek bir silahsız devlet, tek bir yasa ve tek bir meşru güvenlik gücü istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İşgalci İsrail’in suçlarını, sivillerin öldürülmesini ve hapsedilmesini kınayan Abbas, yerleşim faaliyetlerinin, ilhakın, yerleşimci terörünün, Müslümanların ve Hristiyanların kutsal mekanlarına yönelik saldırıların sona erdirilmesi çağrısında bulundu.
Abbas, ‘yönetimi, şeffaflığı ve hukukun üstünlüğünü teşvik eden kapsamlı bir reform gündemini uygulamaya koymayı’ taahhüt etti. Bu gündem, iki yıl içinde Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) standartlarına uygun olarak mali sistem ve eğitim müfredatının reformunu ve mahkumların ve şehitlerin ailelerine yapılan tüm önceki ödemelerin iptal edilmesinden sonra birleşik bir sosyal refah sisteminin kurulmasını içeriyor.
Abbas, savaşın sona ermesinden sonraki bir yıl içinde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri düzenlemeyi ve devletin Gazze Şeridi’ndeki yönetimi devralmasını sağlamak için üç ay içinde geçici bir anayasa taslağı hazırlamayı taahhüt ettiğini açıkladı.
Filistin Devlet Başkanı, New York konferansında onaylanan barış planını belirli bir zaman çizelgesi içinde ve uluslararası denetim ve garantiler altında uygulamak için ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan, Fransa, BM ve tüm ortaklarla iş birliği yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Abbas, İsrail'i, kan dökülmesini durdurmak ve bölgede adil ve kapsamlı bir barış sağlamak için derhal müzakere masasına oturmaya çağırdı.
Filistin meselesi, dün Fransa, Belçika, Lüksemburg ve diğer ülkeler tarafından Filistin devletinin art arda tanınmasıyla uluslararası ilginin odağında yer aldı.
Filistin devletinin tanınması, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu öfkelendirdi. Netanyahu, bu adımların ‘Hamas'a ödül’ olduğunu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın barışçıl bir şekilde sona ermesi ihtimalini zedeleyeceğini iddia etti. Netanyahu, önümüzdeki saatlerde New York'ta ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmenin ardından İsrail'in bir yanıt vereceği tehdidinde bulundu. Netanyahu, önümüzdeki cuma günü BM Genel Kurulu'nda bir konuşma yapacak.
Dünyanın önde gelen ülkeleri tarafından Filistin devletinin tanınması, BM'nin Filistin-İsrail çatışmasına adil bir çözüm bulmakta neredeyse 80 yıldır başarısız olmasının ardından, Ortadoğu'da barış çabalarının ilerlemesi umutlarını yeniden canlandırdı.
Geçtiğimiz pazar günü Filistin devletine yönelik tarihi tanınma kararları alındı. Bunlardan en dikkat çekici olanı, yaklaşık 80 yıl önce İsrail'in kurulmasında tartışmalı bir rol oynayan Birleşik Krallık'tan geldi. Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Birleşik Krallık'ın dış politikasında önemli bir değişiklik yaparak Filistin devletini resmi olarak tanıdığını açıkladı. Bu karar, Kanada ve Avustralya'nın da aynı kararı almasıyla neredeyse eşzamanlı olarak geldi.
Filistin Dışişleri Bakanı Dr. Farsin Ağabekian, uluslararası tanınma dalgası ve iki devletli çözümü somutlaştırmak için düzenlenen uluslararası konferansın Suudi Arabistan'ın desteği olmadan mümkün olamayacağını vurguladı.
Ağabekian, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, Suudi Arabistan'ın konferansın ilk kez gündeme gelmesinden bu yana Fransa ile yakın iş birliği içinde çalıştığını ve New York Deklarasyonu'nun hazırlanmasına ve BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmesine kadar uzanan bir dizi uluslararası çabada Filistin devleti ile tam bir koordinasyon içinde olduğunu söyledi. Ağabekian, bu adımların, ‘Filistin-İsrail çatışmasına radikal bir çözüm bulmak ve Filistin devletini kurmak için uluslararası irade ve konsensüsü uygulamak üzere bir takvim ve somut adımlar doğrultusunda Filistin devletinin kurulması konusunda uluslararası bir uzlaşı sağlanmasına katkıda bulunduğunu’ bildirdi.
Filistin devletinin küresel bir dalga olarak tanınması, İsrail'in Gazze savaşındaki davranışlarına yönelik uluslararası öfkeyi yansıtıyor. BM uzmanlarına göre, bu davranışlar Hamas'ı ortadan kaldırmanın ötesine geçerek Filistinlilere karşı bir ‘soykırıma’ dönüştü.
Londra'daki Filistin misyonunda dün Filistin bayrağı göndere çekilirken, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Yvette Cooper, Birleşik Krallık'ın Filistin devletini tanımasına yanıt olarak İsrail'i Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etmemesi konusunda uyardı.
Diğer yandan İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon, Gazze savaşını tartışmak üzere bugün yapılacak BM Güvenlik Konseyi toplantısına, Yahudi Yeni Yılı (Roş Aşana) ile çakıştığı için ‘talihsiz’ bir zamanlama olduğu gerekçesiyle ülkesinin katılmayacağını açıkladı.
BM Güvenlik Konseyi'nin tartışmalarından doğrudan etkilenen bir taraf olarak İsrail, BM Genel Kurulu'nun Gazze savaşını tartışmaya ayırdığı oturumda bir konuşma yapmaya davet edildi.
Danon, BM Güvenlik Konseyi'nin dönem başkanlığına yazdığı mektupta, “İsrail heyetinin, Yahudi Yeni Yılı ile çakıştığı için bu toplantıya katılmayacağını bildirmek isterim” dedi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة