Hamas liderliği ile Katar-Mısır-Türkiye heyetinin görüşmelerinde neler yaşandı?

Hamas içinden kaynaklar, ABD planına ilişkin çekinceler ve değişiklik taleplerinden bahsediyor

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından oluşan duman bulutu, 1 Ekim 2025 (EPA)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından oluşan duman bulutu, 1 Ekim 2025 (EPA)
TT

Hamas liderliği ile Katar-Mısır-Türkiye heyetinin görüşmelerinde neler yaşandı?

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından oluşan duman bulutu, 1 Ekim 2025 (EPA)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırısının ardından oluşan duman bulutu, 1 Ekim 2025 (EPA)

Hamas ile çeşitli taraflar arasında Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için ABD'nin planını görüşmek üzere toplantılar ve istişareler devam ederken, planın ayrıntıları pazartesi akşamı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından açıklanıp onaylandı. Hamas kaynakları, bazı noktalara ilişkin çekinceler olduğunu ve değişiklik yapılmasını istediklerini belirttiler.

ABD Başkanı Donald Trump, Hamas'a plana yanıt vermesi için salı günü üç ila dört gün süre verdi.

Hamas liderliği ile Katar, Mısır ve Türkiye yetkilileri arasında salı günü Katar'ın başkenti Doha'da uzun bir toplantı düzenlendi ve önerilen plan ile planda değişiklik yapma olasılığı tartışıldı.

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynaklarına göre, Hamas heyeti planın bazı noktalarına, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve bunun uygulanması için net garantiler veya belirli bir zaman çizelgesinin olmaması ile İsrailli rehinelerin teslim edilmesi için belirlenen 72 saatlik süreye itiraz etti. Heyet ayrıca, silahlar ve yönetim konularında net ayrıntılar talep etti.

Kaynaklar, üç ülkenin temsilcileriyle yapılan toplantıda Hamas liderliğinin, Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair'i planın başarısını sağlayabilecek ‘tarafsız bir figür’ olarak görmediğini vurguladığını belirtti.

Planın 20 maddesinden biri, Trump'ın başkanlık ettiği ve Blair gibi isimlerin katıldığı uluslararası bir ‘barış konseyinin’ denetimi altında Filistinli teknokratlardan oluşan bir geçiş yönetiminin kurulmasını öngörüyor.

 Gazze şehrinden yerinden edilen insanlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeybatısındaki sahil yolunda eşyalarıyla birlikte güneye doğru ilerliyor, 1 Eylül 2025. (AFP)Gazze şehrinden yerinden edilen insanlar, Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeybatısındaki sahil yolunda eşyalarıyla birlikte güneye doğru ilerliyor, 1 Ekim 2025. (AFP)

Kaynaklar, Gazze Şeridi'nin akademisyenler ve diğer teknokratlardan oluşan bir Filistinli ekip tarafından yönetilmesi gerektiğini vurguladı. Arabulucuların, Blair ve barış konseyinin planda tanımlanan rolünün Gazze Şeridi'nin yönetimini doğrudan değil uzaktan izlemek olacağını belirttiğini ve bunun sorumluluğunun Filistinlilere ait olacağını vurguladığını söylediler.

‘Ortak yanıt’

Kaynaklara göre, üç ülkenin temsilcileri, önerilen planın ‘birçok ayrıntısında değişiklik yapılabileceğini, ancak savaşı sona erdirmek için ilerleme kaydetmek açısından önemli olduğunu’ ve ABD'nin plana ilişkin görüşmelere katılan Arap ve İslam ülkelerine, savaşın sona ermesini ve İsrail'in geri çekilme konusu da dahil olmak üzere planın şartlarına bağlı kalacağını teyit eden açık garantiler verdiğini bildirdi.

Hamas liderliğiyle bir araya gelen Arap ve İslam ülkeleri temsilcileri, Filistinlilerin taleplerini ve haklarını desteklediklerini ve planı ‘savaşı sona erdirmek için gerçek bir fırsat’ olarak gördüklerini ifade ettiler. Ayrıca, bazı konularda taviz verilmeden bir çözümün mümkün olmayacağını ve bu nedenle bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini belirttiler.

Bu durum Hamas liderliğini, herhangi bir anlaşma için ortak zemin oluşturmak amacıyla planı ‘ciddi, sorumlu ve olumlu’ bir şekilde inceleyeceğini yinelemeye sevk etti.

İsrail'in hava saldırısının ardından Gazze şehrinde boş bir caddede yürüyen Filistinli bir kadın, 1 Eylül 2025 (EPA)İsrail'in hava saldırısının ardından Gazze şehrinde boş bir caddede yürüyen Filistinli bir kadın, 1 Ekim 2025 (EPA)

Hamas ve diğer Filistinli gruplardan kaynaklar Şarku’l Avsat'a, plana ‘ortak bir Filistin yanıtı’ vermek amacıyla salı akşamı itibarıyla istişarelerin sürdüğünü bildirdi.

Kaynaklar, Doha'da Hamas liderlerine yönelik son suikast girişiminin ardından karmaşık güvenlik durumu nedeniyle hareketin liderliği ile gruplar arasında doğrudan görüşmelerin yapılmayacağını belirtti. Zira bu durum, bazı grup liderlerinin belirli Arap ve İslam ülkelerindeki mevcut konumlarında kalmayı tercih etmelerine neden oldu.

Diğer kaynaklar, İslami Cihad Hareketi liderliğinden bir veya iki kişinin, önerilen planı görüşmek üzere Hamas liderliği ve Katarlı ve Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Doha'ya gideceğini öne sürdü.

Değişiklik olasılığı var mı?

Şu ana kadar yapılan tahminler, Hamas'ın plana olumlu yanıt vereceğini ve planı kabul edeceğini, ancak bazı değişiklikler yapılması için yorumlarda bulunacağını gösteriyor.

ABD ve İsrail'in Hamas'ın beklenen yanıtına nasıl tepki vereceği bilinmiyor. Ancak Arap ve İslam ülkeleri, tarafları birbirine yaklaştırmak, savaşı sona erdirmek ve tüm bölgedeki olayların gidişatını değiştirmek için mevcut olan nadir fırsatı değerlendirmek amacıyla, hareketin yorumlarını kabul ettirmek için baskı uygulayacak gibi görünüyor.

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar, 1 Eylül 2025 (AP)İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırının ardından yükselen dumanlar, 1 Ekim 2025 (AP)

ABD kaynakları, uluslararası medya kuruluşlarına, Trump yönetiminin Hamas'ın talep edebileceği bazı değişiklikleri kabul etmeye açık olduğunu, ancak tüm noktaları kabul etmeyeceğini doğruladı.

Hamas kaynakları salı günü Şarku’l Avsat'a Amerikan planını ‘adaletsiz ve haksız’ olarak nitelendirerek, planın İsrail'in çıkarlarına hizmet ettiğini, Filistinlilerin taleplerinin sadece küçük bir kısmını karşıladığını ve birçok noktayı ele almadığını belirtti.

Ancak kaynaklar, hareketin yine de plana kesinlikle olumlu bir şekilde yaklaşacağını doğruladı. Kaynaklar, planın koşullarının uygulanması için gerçek taahhütler veya garantiler içermeyen birçok ‘belirsiz’ nokta olduğunu ve bu durumun İsrail'e, özellikle kademeli çekilmenin uygulanması konusunda, bölgede serbestçe hareket etme imkânı tanıdığını ifade etti.

Kaynaklar, hareketin rehinelerin serbest bırakılması ve cenazelerinin iadesi konusunda bazı küçük değişiklikler önerebileceğini belirtti. Bunun nedeni, cesetlerin aranmasıyla ilgili pratik nedenler. Buna ek olarak, sahadaki fraksiyon üyeleri, rehinelerin toplanması ve bir yerden başka bir yere nakledilmesi konusunda birçok ayrıntıya ihtiyaç duyuyor.

Kaynaklar, bu koşullar altında 72 saatlik sürenin ‘mantıksız’ olduğunu ve daha fazla gün gerektiğini belirtti.

Öte yandan kaynaklar, Hamas’ın ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış 250 Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasını kabul ettiğini ve bunu makul bulduğunu bildirdi.



Dünkü abluka ile bugünkü Barış Konseyi arasında Filistinliler Blair'i neden reddediyor?

Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)
Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)
TT

Dünkü abluka ile bugünkü Barış Konseyi arasında Filistinliler Blair'i neden reddediyor?

Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)
Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)

İzzeddin Ebu Ayşe

ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in savaştan sonra Gazze'yi yönetecek olan Barış Konseyi'nin üyesi olacağını açıkladığında, Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese bu karar karşısında şoke oldu ve “Tony Blair mi? Tabii ki hayır. Onun ellerini Filistin'den çekin” dedi.

Beyaz Saray Blair'in ismini açıkladığında, Hamas bunu reddetti ve Filistinliler bu karardan dolayı öfkelendi. Peki, Blair ile Gazze arasında ne var? Gazze halkı onu neden reddediyor ve Hamas ondan nefret ediyor? Filistin davasıyla geçmişi nedir?

ABD Başkanı tarafından açıklanan Gazze savaşını sona erdirme planı, Tony Blair'in harap olmuş Gazze Şeridi’ni yönetecek geçici otoritenin bir parçası olmasını öngörüyor. Blair, “Barış Konseyi” olarak bilinen yeni bir uluslararası geçiş organının gözetiminde, liyakatli Filistinli ve uluslararası uzmanlardan oluşan bir geçiş komitesinde görev alacak.

Trump, “Blair’in Barış Konseyi'ne katılmayı istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. Katılımı diplomatlar tarafından da memnuniyetle karşılandı. Ancak Filistin topraklarında, özellikle Gazze'de adı sert bir şekilde reddedildi. Neden?

Ortadoğu Dörtlüsü’nün Temsilcisi

Blair, Filistin-İsrail çatışmasıyla ilk olarak 1997'de İngiltere başbakanı olarak göreve başladığında ilgilendi, ancak çetrefilli konularda etkili bir rol oynamadı. 2007 yılında görevinden istifa ettiğinde, sıcak Ortadoğu dosyasına müdahil olmaya başladı.

Aynı yıl, Ortadoğu Dörtlüsü onu Filistinlilere uluslararası yardımları organize etmek ve Filistin devletinin kurulmasına hazırlık olarak Filistin ekonomisini ve kurumlarını desteklemeyi amaçlayan girişimleri denetlemekle görevli özel barış temsilcisi olarak atadı.

Abbas, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ile Amman'da görüştü, 13 Temmuz 2025, (AFP)Abbas, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ile Amman'da görüştü, 13 Temmuz 2025, (AFP)

Dörtlü, BM, Avrupa Birliği (AB), Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'dan oluşan uluslararası bir konsey. Misyonu, Filistinliler ve İsrailliler arasındaki barış müzakerelerine arabuluculuk etmek, Filistin'in ekonomik kalkınmasını desteklemek ve nihayetinde devletleşmeye hazırlık olarak Filistinli kurumları inşa etmek.

Blair, Filistinliler ve İsrailliler arasında barışı sağlamakla görevlendirildikten sonra, Beyaz Saray onun ne bir süper kahraman ne de sihirli bir değneği olduğu konusunda uyarıda bulundu. Dörtlü’nün Temsilcisi de çatışmanın iki tarafı arasında barışı sağlama misyonuna girişti.

Blair, Barış Süreci Özel Temsilcisi olarak yeni görevini üstlendikten sonra, Filistin genel seçimlerindeki zaferinin ardından Hamas'ın tecrit edilmesini desteklemeye başladı. Hamas’ın zorla ele geçirdiği Gazze'ye karşı, kurduğu hükümete siyasi ve ekonomik abluka uygulamak da dahil olmak üzere zor kararlara imza attı.

Blair, 18 yılı aşkın süredir devam eden ablukanın kaldırılması için Hamas'ın direnişten vazgeçmesi, İsrail'i tanıması ve Oslo Anlaşmaları ile Yol Haritası'na uyması şartlarını koştu. Ayrıca, Refah Sınır Kapısı da dahil olmak üzere Gazze'yi dünyaya bağlayan tüm sınır kapılarını kapatmaya karar verdi.

Blair açık bir hedef ile görevlendirilmişti; müzakereler aracılığıyla iki devletli çözüme ulaşmak, ancak görüşmeler sırasında İsrail yanlısıydı. Bu nedenle Filistinli yetkililer, onu Tel Aviv'in politikalarına hizmet etmekle suçlamıştı. Merhum İsmail Heniyye Filistin başbakanı iken, “Blair halkımıza dayatmalarda bulunuyor ve Gazze ablukasına katkı yapıyor” demişti.

Blair, Filistinliler ve İsrailliler arasında yedi yıl boyunca barış görüşmeleri düzenlemeyi sürdürdü, ancak bu süre zarfında Filistin devleti kurulması yönünde hiçbir ilerleme kaydedemedi. Barışa giden yol 2014 yılında çöktü.

Blair ayrıca eski ABD başkanı George Bush'un Gazze'ye yardımları askıya alma ve Hamas önderliğindeki otoriteyle ilişkileri kesme kararını da destekledi. O zamandan beri Gazze halkı, ablukayı uygulayan ve onları dış dünyadan izole eden kişi olduğu için Blair'e şüpheyle yaklaşıyor.

Blair, 2008'de İsrail ile iş birliği içinde ekonomik bir barış sağlama planını önererek, Filistin meselesinin içini siyasi yönden boşaltmaya çalıştı. Daha sonra Filistin'in BM'ye katılma çabalarına karşı çıktı ve bunu derin çatışmaya yol açacak bir adım olarak gördü.

Rotayı düzeltme

Blair, Filistin davasına karşıt tutumlarını uzun zaman sürdürmedi. 2017'de, “İsrail baskısına boyun eğip Hamas'ın seçimleri kazanmasının ardından onu boykot etmeye karar verdiğimizde hata yaptık. Uluslararası toplumun bu Filistinli grubu diyaloğa çekmesi daha iyi olurdu” diyerek rotasını düzeltti.

Gazze ve Filistin davası ile ilgili tüm misyonlarının başarısız olmasının ardından Blair, çok geçmeden bu dosyaya geri döndü; 2019'da İbrahim Anlaşmaları'nın imzalanmasına katkıda bulundu. 2023'te Hamas İsrail topraklarına saldırdığında, eski İngiltere başbakanı Tel Aviv'i birkaç kez ziyaret etti.

Blair, İsrail'in ertesi güne dair arzuları ile bazı Arap devletlerinin arzuları arasında arabuluculuk yapmak amacıyla, Başbakan Binyamin Netanyahu da dahil olmak üzere İsrailli yetkililerle görüşmelerde bulundu. Ardından 2025 yılında Gazze'yi Ortadoğu'nun Rivierası'na dönüştürme görüşmelerine katkıda bulundu.

Blair, savaşın ertesi günü ile ilgili planın hazırlanmasında yer aldı ve Gazze'deki aç insanları doyurmak için Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın kurulmasında kilit rol oynadı. Ancak planı, yardım dağıtım merkezlerine giden yüzlerce kişinin hayatına mal oldu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Gazze'yi bir ticaret ve yatırım merkezine dönüştürmeye yönelik bir vizyon geliştirdi ve bugün, Trump’ın planı kapsamında Gazze'nin geçici valisi olarak yeniden gündemde ve dünyanın en acil sorunlarından birini ele almaya hazırlanıyor. Peki, başarılı olabilecek mi?

Blair'in katılımı diplomatlar tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak Gazze'de kesin bir ret ile karşı karşıya (AFP)Blair'in katılımı diplomatlar tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak Gazze'de kesin bir ret ile karşı karşıya (AFP)

Hamas, Blair'in herhangi bir rol üstlenmesini istemiyor. Hareketin Siyasi Büro üyesi Husam Badran, “Halkımıza yabancı bir vesayetin dayatılmasını kabul etmiyoruz. Filistinliler, Gazze Şeridi'nin işlerini daha iyi yönetebilirler. Blair istenmeyen bir şahıs. Olumsuz bir figür ve belki de Irak savaşındaki rolü nedeniyle uluslararası mahkemelerde yargılanmayı hak ediyor” dedi.

Badran, “Bu istenmeyen kişiyle herhangi bir planı ilişkilendirmek, Filistin halkı için kötü bir alamettir. Filistin davasına hiçbir faydası olmadı. Gazze'nin yönetimi, Filistin'in ulusal uzlaşıya dayanması gereken bir iç meselesidir. Hiçbir bölgesel veya uluslararası tarafın bize uluslararası bir yönetim dayatma hakkı yoktur. Bölge ve dünyayla ilişkilerimizi ve işlerimizi yönetecek beceri ve uzmanlığa sahibiz” ifadelerini kullandı.

Badran, Hamas liderliğinin Gazze'yi yönetmeye devam etmek istemediği yönünde bir iç karar aldığını, ancak Gazze halkı üzerinde uluslararası ve sömürgeci bir vesayet de istemediğini belirtti.

Fetih liderlerinden Basem el-Tamimi de “Blair'in atanması, daha önce başarısız olmuş rolleri yeniden tesis etme girişimidir. O, Filistin hakları pahasına Amerikan ve İsrail çıkarlarına hizmet ediyor ve Filistinliler arasında istenmeyen bir figür” dedi.

Filistin Ulusal Girişimi Genel Sekreteri Mustafa Barguti ise “Zaten İngiliz sömürgeciliği altındaydık. Blair'in Gazze'de kötü bir şöhreti var” ifadelerini kullandı.

Irak sahnesi

Siyaset profesörü ve uluslararası çatışmalar araştırmacısı Mazen el-Benna, “Blair'in sicili Gazzelileri kızdırıyor. Onu ABD ve İsrail yanlısı ve taraftarı olarak görüyorlar. Siyasi, hukuki ve ahlaki mantık, adil ve sürdürülebilir bir çözüme giden herhangi bir sürecin Gazze'ye dayatılan uluslararası vesayetten geçmediğini, aksine uluslararası hukuka ve insan hakları ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmakla başlayan net bir süreçten geçtiğini doğruluyor” dedi.

Benna, “Blair'in adı birdenbire ortaya atılmadı. Aksine, öncesinde son birkaç ayda Filistin Ulusal Otoritesi Başkanı Mahmud Abbas ile Ramallah'ta yapılan bir toplantıyı ve Amerikalı yetkililerle yapılan diğer görüşmeleri de içeren önemli bir siyasi aktivizm vardı. Blair'e Gazze'yi yönetme görevini vermek, mezhepsel kaosla sonuçlanan Irak sahnesini akla getiriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Benna, Blair'in Ortadoğu ve Afrika'da projeler finanse eden küresel bir danışmanlık firmasının sahibi olduğunu, bu nedenle siyasi ve ekonomik bir aracı sayıldığını, fakat, Gazze'deki görevlerinde başarılı olmasının pek olası olmadığını ifade etti. Gazze Şeridi'nde kalmaya devam etmeyeceğini, aksine, muhtemelen kendisine uluslararası düzeyde bir koordinasyon pozisyonu verileceğini, bu arada saha yönetiminin, güvenlik ve yerel hizmetleri denetleyen bir Filistin ve Arap ulusal komitesinde olacağını belirtti.


Lübnan, Suriye'den ‘Esed rejimi döneminde gerçekleştirilen suikastlar’ hakkında bilgi talep etti

 Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)
Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)
TT

Lübnan, Suriye'den ‘Esed rejimi döneminde gerçekleştirilen suikastlar’ hakkında bilgi talep etti

 Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)
Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)

Beyrut'ta dün düzenlenen Lübnan-Suriye adli komite toplantısı hakkında bilgi sahibi olan bir Lübnanlı yetkiliye göre, Lübnan, eski Suriye rejiminin karıştığı şüphelenilen Lübnanlı siyasi, dini, askeri, güvenlik ve medya liderlerinin suikastları hakkında Suriye'den bilgi talep etti.

İsmini vermek istemeyen yetkili, Şarku’l Avsat'a, Lübnan heyetinin ‘Esed rejimi döneminde suikasta kurban giden ve soruşturmalarında faillerin henüz ortaya çıkmadığı kişilerin listesini Suriye heyetine verdiğini’ söyledi.

Yetkili, “Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni Suriye devletinden, Lübnan'da meydana gelen, Dürzi lider Kemal Canbolat'tan başlayıp araştırmacı Lokman Salim'in suikastıyla sona eren bu suikastlarla ilgili elindeki tüm belgeleri, bilgileri ve kanıtları bize sağlamasını talep ettik” dedi ve Suriye tarafının ‘bu konuda iş birliği yapacağını ifade ettiğini’ belirtti.

Lübnan-Suriye adli komitesi dün Beyrut'ta ikinci toplantısını gerçekleştirdi. Toplantı, en önemlileri Lübnan'daki Suriyeli tutukluların dosyası, Suriye hapishanelerinde bulunan Lübnanlı kayıp kişiler ve yerinden edilmiş kişilerin ülkelerine geri dönüşü olan hukuki meselelere ayrıldı.

Komite ayrıca iki ülke arasında adli iş birliği anlaşmasının ilk taslağını da görüştü.


Faysal bin Ferhan ve eş-Şeybani, Suriye'nin güvenliği ve ekonomisini destekleme çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani'yi El-Ula'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani'yi El-Ula'da kabul etti. (SPA)
TT

Faysal bin Ferhan ve eş-Şeybani, Suriye'nin güvenliği ve ekonomisini destekleme çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani'yi El-Ula'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani'yi El-Ula'da kabul etti. (SPA)

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, dün Suriyeli mevkidaşı Esad eş-Şeybani ile Suriye halkının beklentilerini karşılamak için Suriye'nin güvenlik ve ekonomisini destekleme çabalarını görüştü.

Bu görüşme, Suudi Arabistan'ın kuzeybatısındaki El-Ula Valiliği'nde düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı liderler toplantısı sırasında gerçekleşti ve iki ülke arasındaki ikili ilişkiler gözden geçirildi.

Konferans, dün El Ula'da yaklaşık 100 üst düzey uluslararası liderin katılımıyla başladı. İki gün sürecek konferansta, İran nükleer sorunu, Suriye'nin geleceği, Filistin sorunu ve Ukrayna'daki savaş gibi temel konular ele alınacak. Ayrıca Kızıldeniz güvenliği, enerji, ekonomik entegrasyon ve Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa'yı birbirine bağlayan koridor konuları da görüşülecek.

Suudi Arabistan'ın konferansa ev sahipliği yapması, uluslararası diyalog ilkesine ve bölgesel ve uluslararası konularda iş birliğini artırmaya olan bağlılığını teyit etmekte, kültürel iletişime verdiği desteği ve bu bağlamda konferans ve platformlara ev sahipliği yapmasını göstermektedir.