Wall Street Journal: Hamas'ın Trump'ın planı hakkında çekinceleri var ama kabul etmeye hazır

 İsrail güçlerinin, İsrail askeri operasyonu sırasında sakinlerin güneye tahliye edilmesini emretmesinin ardından, yerlerinden edilen Filistinliler Kuzey Gazze'den kaçıyor (Reuters)
İsrail güçlerinin, İsrail askeri operasyonu sırasında sakinlerin güneye tahliye edilmesini emretmesinin ardından, yerlerinden edilen Filistinliler Kuzey Gazze'den kaçıyor (Reuters)
TT

Wall Street Journal: Hamas'ın Trump'ın planı hakkında çekinceleri var ama kabul etmeye hazır

 İsrail güçlerinin, İsrail askeri operasyonu sırasında sakinlerin güneye tahliye edilmesini emretmesinin ardından, yerlerinden edilen Filistinliler Kuzey Gazze'den kaçıyor (Reuters)
İsrail güçlerinin, İsrail askeri operasyonu sırasında sakinlerin güneye tahliye edilmesini emretmesinin ardından, yerlerinden edilen Filistinliler Kuzey Gazze'den kaçıyor (Reuters)

Wall Street Journal’ın haberine göre Arap arabulucular, Mısır, Katar ve Türkiye'nin Hamas liderliğini Trump planının Gazze savaşını durdurmak için son şans olduğu konusunda uyardığını ve hareketin planı kabul etmeye istekli olduğunu, ancak incelemek için daha fazla zaman istediğini belirtti.

Hamas, arabuluculara, hareketin Trump planının silahsızlanmayla ilgili olanlar da dahil olmak üzere bazı hükümleri konusunda çekinceleri olduğunu ve son haftalarda bazı gruplarla iletişimin kesilmesi nedeniyle, tüm rehinelerin 72 saat içinde serbest bırakılmasının zor olacağını bildirdi.

Gazete, arabulucuların Hamas'ın kendilerine ABD planının Filistinliler için devletleşme yolunda güvenilir bir yol sağlamadığını ve İsrail'in savaşı yeniden başlatmasına olanak sağlayacak boşluklar içerdiğini bildirdiğini aktardı.

WSJ, bir Hamas yetkilisinin, hareketin "Filistin halkının kendini savunma hakkını savunurken" savaşı durduracak her türlü öneriye açık olduğunu söylediğini belirtti.Şarku’l Avsat’ın WSJ’den aktardığına göre hareket, İsrail'in Philadelphia Koridoru'ndan ve Gazze ile İsrail arasındaki tampon bölgelerden çekilmesi yönündeki önceki taleplerinden vazgeçtiğini ifade etti.

Arabulucular, Wall Street Journal'a, Yahya ve Muhammed Sinvar'ın ardından Gazze'deki hareketin liderliğini devralan İzzeddin el-Haddad'ın bir anlaşmayı kabul etmede daha esnek olduğuna inandıklarını söyledi.



Gazze şehri... İsrail ordusu mahalleleri birbiri ardına yok ediyor

İsrail'in harap olmuş Gazze şehrine yönelik bombardımanının ardından yükselen dumanlar, 2 Ekim 2025 (Reuters)
İsrail'in harap olmuş Gazze şehrine yönelik bombardımanının ardından yükselen dumanlar, 2 Ekim 2025 (Reuters)
TT

Gazze şehri... İsrail ordusu mahalleleri birbiri ardına yok ediyor

İsrail'in harap olmuş Gazze şehrine yönelik bombardımanının ardından yükselen dumanlar, 2 Ekim 2025 (Reuters)
İsrail'in harap olmuş Gazze şehrine yönelik bombardımanının ardından yükselen dumanlar, 2 Ekim 2025 (Reuters)

İsrail ordusu, bir zamanlar Gazze Şeridi'nin en büyük kenti olan Gazze şehrinde yürüttüğü kara harekâtı kapsamında mahallelerin tamamını birbiri ardına yok etti.

İsrail'in iki yıl önce Hamas'a karşı başlattığı savaş, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve kuzeyindeki Beyt Hanun da dahil olmak üzere geniş alanları yerle bir etti. Ancak ordu, Gazze şehrindeki önceki operasyonlarında bu kadar yaygın bir yıkım gerçekleştirmedi.

Uydu görüntüleri İsrail güçlerinin şehre ilerlerken ez-Zeytun mahallesi ve eylül ayında onlarca binanın yıkıldığı Şeyh Rıdvan yakınlarındaki bölge dahil olmak üzere mahallelerin tamamını tahrip ettiğini gösteriyor.

Geçmişte İsrail güçleri Gazze şehrine ilerledikten sonra geri çekiliyor, ancak daha sonra Hamas'ın ‘yenilenen isyanı’ ile mücadele etmek için geri dönüyorlardı. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu sefer durumun farklı olduğunu, çünkü ordunun ele geçirdiği bölgelerin kontrolünü elinde tutacağını söyledi.

Geçen ay sağcı bir İsrail televizyon kanalı olan Kanal 14'e verdiği röportajda Netanyahu, “Toprağı ele geçiriyoruz ve elimizde tutuyoruz. Temizliyoruz ve sonra ilerliyoruz” dedi.

Netanyahu, bu operasyonun amacının Gazze Şeridi'ndeki son kalelerinden birinde Hamas'a kesin bir darbe indirmek olduğunu ısrarla vurguluyor. Ancak, Hamas'ın neredeyse iki yıldır süren yıkıcı bir savaşa rağmen dirençli olduğunu göstermesi nedeniyle, birçok İsrailli bu stratejinin başarısından şüphe duyuyor.

İsrail'in kara harekâtı, yüz binlerce Filistinliyi Gazze şehrindeki evlerini terk etmeye ve Gazze Şeridi’nin merkezinde ve güneyinde giderek büyüyen çadır kamplarına sığınmaya zorladı.

Bu durum, yaygın açlık, kitlesel yerinden edilme, sağlık hizmetleri, okullar ve altyapının çöküşünün devam ettiği Gazze'de zaten var olan insani felaketi daha da kötüleştirdi. Savaştan yorgun düşen şehrin birçok sakini, tekrar kaçamayacaklarını veya kaçmak istemediklerini söylüyor; birçoğunun geri dönebilecekleri bir evleri dahi yok.

New York Times tarafından doğrulanan uydu görüntüleri ve video kayıtlarına göre, İsrail güçleri Gazze şehrine ilerlerken mevcut binaları askeri üs olarak kullandı, ardından ilerlemeden önce patlayıcılarla yok etti.

Bir videoda, ordunun daha önce askeri üs olarak kullandığı el-Furkan okulunu yıktığı görüldü.

Yıkımların yanı sıra, İsrail güçleri eylül ortasından bu yana Gazze şehri genelinde yüzlerce hedefi vurarak hava saldırılarına devam etti.

Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutunu gösteren 5 uydu görüntüsü (New York Times)

Uydu görüntüleri

18 Eylül'de ticari uydu şirketi Planet Labs tarafından çekilen en son yüksek çözünürlüklü uydu görüntüsünde, İsrail'in Gazze şehrine kara harekâtı başlattığını duyurmasından iki gün önceye göre daha az çadır görünüyordu. Şarku'l Avsat'ın New York Times'ten aktardığı habere göre yüzlerce çadır hala görülebiliyordu ve bunların çoğu İsrail askeri araçlarından sadece yaklaşık bir mil uzaktaydı.

44 yaşındaki Mustafa Sıyam, İsrail güçlerinin yaklaşması ve patlamaların giderek şiddetini artırması üzerine 24 Eylül'de nihayet eş-Şati Mülteci Kampı’nın kuzey mahallesinden kaçtığını söyledi. Sıyam, eşi ve üç çocuğuyla birlikte saatlerce güneye doğru yürüdü ve Gazze'nin merkezine ulaştı.

Sıyam'ın evi, İsrail'in mevcut operasyonu öncesinde halen ayaktaydı, ancak geri döndüğünde durum böyle olmayabilir.

Sıyam, “Savaşın, Gazze'deki yaşamın temellerini mümkün olduğunca yok etmekten başka bir amacı veya anlamı yok gibi görünüyor” dedi.

İsrailli askeri yetkililer gazetecilere, sivil mahallelerin toplu olarak yıkılmasına yönelik bir politika olmadığını, Hamas'ın kullandığı yerlere saldırdıklarını ve yer altı tünellerini ve diğer askeri hedefleri havaya uçurduklarını söylüyorlar.

Ancak bazı İsrailli liderler daha da ileri gitme niyetini ima ettiler.

Geçtiğimiz ağustos ayında İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hamas silahlarını bırakıp kalan rehineleri serbest salmazsa, Gazze şehrinin savaşta neredeyse tamamen yıkılan iki şehir olan ‘Refah ve Beyt Hanun gibi’ olacağı tehdidinde bulundu.

Güvenlik kabinesinin bir başka bakanı olan Eli Cohen, Kanal 14 televizyonuna verdiği röportajda bu tehdidi yineleyerek, “Gazze şehri, bizim harabeye çevirdiğimiz Refah şehri gibi olmalı” ifadelerini kullandı..

 


Dünkü abluka ile bugünkü Barış Konseyi arasında Filistinliler Blair'i neden reddediyor?

Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)
Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)
TT

Dünkü abluka ile bugünkü Barış Konseyi arasında Filistinliler Blair'i neden reddediyor?

Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)
Trump, “Blair'in Barış Konseyi'ne katılmak istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. (AFP)

İzzeddin Ebu Ayşe

ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in savaştan sonra Gazze'yi yönetecek olan Barış Konseyi'nin üyesi olacağını açıkladığında, Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese bu karar karşısında şoke oldu ve “Tony Blair mi? Tabii ki hayır. Onun ellerini Filistin'den çekin” dedi.

Beyaz Saray Blair'in ismini açıkladığında, Hamas bunu reddetti ve Filistinliler bu karardan dolayı öfkelendi. Peki, Blair ile Gazze arasında ne var? Gazze halkı onu neden reddediyor ve Hamas ondan nefret ediyor? Filistin davasıyla geçmişi nedir?

ABD Başkanı tarafından açıklanan Gazze savaşını sona erdirme planı, Tony Blair'in harap olmuş Gazze Şeridi’ni yönetecek geçici otoritenin bir parçası olmasını öngörüyor. Blair, “Barış Konseyi” olarak bilinen yeni bir uluslararası geçiş organının gözetiminde, liyakatli Filistinli ve uluslararası uzmanlardan oluşan bir geçiş komitesinde görev alacak.

Trump, “Blair’in Barış Konseyi'ne katılmayı istediğini” söyledi ve Blair'i “çok iyi ve nazik bir adam” olarak nitelendirdi. Katılımı diplomatlar tarafından da memnuniyetle karşılandı. Ancak Filistin topraklarında, özellikle Gazze'de adı sert bir şekilde reddedildi. Neden?

Ortadoğu Dörtlüsü’nün Temsilcisi

Blair, Filistin-İsrail çatışmasıyla ilk olarak 1997'de İngiltere başbakanı olarak göreve başladığında ilgilendi, ancak çetrefilli konularda etkili bir rol oynamadı. 2007 yılında görevinden istifa ettiğinde, sıcak Ortadoğu dosyasına müdahil olmaya başladı.

Aynı yıl, Ortadoğu Dörtlüsü onu Filistinlilere uluslararası yardımları organize etmek ve Filistin devletinin kurulmasına hazırlık olarak Filistin ekonomisini ve kurumlarını desteklemeyi amaçlayan girişimleri denetlemekle görevli özel barış temsilcisi olarak atadı.

Abbas, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ile Amman'da görüştü, 13 Temmuz 2025, (AFP)Abbas, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ile Amman'da görüştü, 13 Temmuz 2025, (AFP)

Dörtlü, BM, Avrupa Birliği (AB), Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'dan oluşan uluslararası bir konsey. Misyonu, Filistinliler ve İsrailliler arasındaki barış müzakerelerine arabuluculuk etmek, Filistin'in ekonomik kalkınmasını desteklemek ve nihayetinde devletleşmeye hazırlık olarak Filistinli kurumları inşa etmek.

Blair, Filistinliler ve İsrailliler arasında barışı sağlamakla görevlendirildikten sonra, Beyaz Saray onun ne bir süper kahraman ne de sihirli bir değneği olduğu konusunda uyarıda bulundu. Dörtlü’nün Temsilcisi de çatışmanın iki tarafı arasında barışı sağlama misyonuna girişti.

Blair, Barış Süreci Özel Temsilcisi olarak yeni görevini üstlendikten sonra, Filistin genel seçimlerindeki zaferinin ardından Hamas'ın tecrit edilmesini desteklemeye başladı. Hamas’ın zorla ele geçirdiği Gazze'ye karşı, kurduğu hükümete siyasi ve ekonomik abluka uygulamak da dahil olmak üzere zor kararlara imza attı.

Blair, 18 yılı aşkın süredir devam eden ablukanın kaldırılması için Hamas'ın direnişten vazgeçmesi, İsrail'i tanıması ve Oslo Anlaşmaları ile Yol Haritası'na uyması şartlarını koştu. Ayrıca, Refah Sınır Kapısı da dahil olmak üzere Gazze'yi dünyaya bağlayan tüm sınır kapılarını kapatmaya karar verdi.

Blair açık bir hedef ile görevlendirilmişti; müzakereler aracılığıyla iki devletli çözüme ulaşmak, ancak görüşmeler sırasında İsrail yanlısıydı. Bu nedenle Filistinli yetkililer, onu Tel Aviv'in politikalarına hizmet etmekle suçlamıştı. Merhum İsmail Heniyye Filistin başbakanı iken, “Blair halkımıza dayatmalarda bulunuyor ve Gazze ablukasına katkı yapıyor” demişti.

Blair, Filistinliler ve İsrailliler arasında yedi yıl boyunca barış görüşmeleri düzenlemeyi sürdürdü, ancak bu süre zarfında Filistin devleti kurulması yönünde hiçbir ilerleme kaydedemedi. Barışa giden yol 2014 yılında çöktü.

Blair ayrıca eski ABD başkanı George Bush'un Gazze'ye yardımları askıya alma ve Hamas önderliğindeki otoriteyle ilişkileri kesme kararını da destekledi. O zamandan beri Gazze halkı, ablukayı uygulayan ve onları dış dünyadan izole eden kişi olduğu için Blair'e şüpheyle yaklaşıyor.

Blair, 2008'de İsrail ile iş birliği içinde ekonomik bir barış sağlama planını önererek, Filistin meselesinin içini siyasi yönden boşaltmaya çalıştı. Daha sonra Filistin'in BM'ye katılma çabalarına karşı çıktı ve bunu derin çatışmaya yol açacak bir adım olarak gördü.

Rotayı düzeltme

Blair, Filistin davasına karşıt tutumlarını uzun zaman sürdürmedi. 2017'de, “İsrail baskısına boyun eğip Hamas'ın seçimleri kazanmasının ardından onu boykot etmeye karar verdiğimizde hata yaptık. Uluslararası toplumun bu Filistinli grubu diyaloğa çekmesi daha iyi olurdu” diyerek rotasını düzeltti.

Gazze ve Filistin davası ile ilgili tüm misyonlarının başarısız olmasının ardından Blair, çok geçmeden bu dosyaya geri döndü; 2019'da İbrahim Anlaşmaları'nın imzalanmasına katkıda bulundu. 2023'te Hamas İsrail topraklarına saldırdığında, eski İngiltere başbakanı Tel Aviv'i birkaç kez ziyaret etti.

Blair, İsrail'in ertesi güne dair arzuları ile bazı Arap devletlerinin arzuları arasında arabuluculuk yapmak amacıyla, Başbakan Binyamin Netanyahu da dahil olmak üzere İsrailli yetkililerle görüşmelerde bulundu. Ardından 2025 yılında Gazze'yi Ortadoğu'nun Rivierası'na dönüştürme görüşmelerine katkıda bulundu.

Blair, savaşın ertesi günü ile ilgili planın hazırlanmasında yer aldı ve Gazze'deki aç insanları doyurmak için Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın kurulmasında kilit rol oynadı. Ancak planı, yardım dağıtım merkezlerine giden yüzlerce kişinin hayatına mal oldu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Gazze'yi bir ticaret ve yatırım merkezine dönüştürmeye yönelik bir vizyon geliştirdi ve bugün, Trump’ın planı kapsamında Gazze'nin geçici valisi olarak yeniden gündemde ve dünyanın en acil sorunlarından birini ele almaya hazırlanıyor. Peki, başarılı olabilecek mi?

Blair'in katılımı diplomatlar tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak Gazze'de kesin bir ret ile karşı karşıya (AFP)Blair'in katılımı diplomatlar tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak Gazze'de kesin bir ret ile karşı karşıya (AFP)

Hamas, Blair'in herhangi bir rol üstlenmesini istemiyor. Hareketin Siyasi Büro üyesi Husam Badran, “Halkımıza yabancı bir vesayetin dayatılmasını kabul etmiyoruz. Filistinliler, Gazze Şeridi'nin işlerini daha iyi yönetebilirler. Blair istenmeyen bir şahıs. Olumsuz bir figür ve belki de Irak savaşındaki rolü nedeniyle uluslararası mahkemelerde yargılanmayı hak ediyor” dedi.

Badran, “Bu istenmeyen kişiyle herhangi bir planı ilişkilendirmek, Filistin halkı için kötü bir alamettir. Filistin davasına hiçbir faydası olmadı. Gazze'nin yönetimi, Filistin'in ulusal uzlaşıya dayanması gereken bir iç meselesidir. Hiçbir bölgesel veya uluslararası tarafın bize uluslararası bir yönetim dayatma hakkı yoktur. Bölge ve dünyayla ilişkilerimizi ve işlerimizi yönetecek beceri ve uzmanlığa sahibiz” ifadelerini kullandı.

Badran, Hamas liderliğinin Gazze'yi yönetmeye devam etmek istemediği yönünde bir iç karar aldığını, ancak Gazze halkı üzerinde uluslararası ve sömürgeci bir vesayet de istemediğini belirtti.

Fetih liderlerinden Basem el-Tamimi de “Blair'in atanması, daha önce başarısız olmuş rolleri yeniden tesis etme girişimidir. O, Filistin hakları pahasına Amerikan ve İsrail çıkarlarına hizmet ediyor ve Filistinliler arasında istenmeyen bir figür” dedi.

Filistin Ulusal Girişimi Genel Sekreteri Mustafa Barguti ise “Zaten İngiliz sömürgeciliği altındaydık. Blair'in Gazze'de kötü bir şöhreti var” ifadelerini kullandı.

Irak sahnesi

Siyaset profesörü ve uluslararası çatışmalar araştırmacısı Mazen el-Benna, “Blair'in sicili Gazzelileri kızdırıyor. Onu ABD ve İsrail yanlısı ve taraftarı olarak görüyorlar. Siyasi, hukuki ve ahlaki mantık, adil ve sürdürülebilir bir çözüme giden herhangi bir sürecin Gazze'ye dayatılan uluslararası vesayetten geçmediğini, aksine uluslararası hukuka ve insan hakları ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmakla başlayan net bir süreçten geçtiğini doğruluyor” dedi.

Benna, “Blair'in adı birdenbire ortaya atılmadı. Aksine, öncesinde son birkaç ayda Filistin Ulusal Otoritesi Başkanı Mahmud Abbas ile Ramallah'ta yapılan bir toplantıyı ve Amerikalı yetkililerle yapılan diğer görüşmeleri de içeren önemli bir siyasi aktivizm vardı. Blair'e Gazze'yi yönetme görevini vermek, mezhepsel kaosla sonuçlanan Irak sahnesini akla getiriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Benna, Blair'in Ortadoğu ve Afrika'da projeler finanse eden küresel bir danışmanlık firmasının sahibi olduğunu, bu nedenle siyasi ve ekonomik bir aracı sayıldığını, fakat, Gazze'deki görevlerinde başarılı olmasının pek olası olmadığını ifade etti. Gazze Şeridi'nde kalmaya devam etmeyeceğini, aksine, muhtemelen kendisine uluslararası düzeyde bir koordinasyon pozisyonu verileceğini, bu arada saha yönetiminin, güvenlik ve yerel hizmetleri denetleyen bir Filistin ve Arap ulusal komitesinde olacağını belirtti.


Lübnan, Suriye'den ‘Esed rejimi döneminde gerçekleştirilen suikastlar’ hakkında bilgi talep etti

 Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)
Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)
TT

Lübnan, Suriye'den ‘Esed rejimi döneminde gerçekleştirilen suikastlar’ hakkında bilgi talep etti

 Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)
Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, eylül ayı başlarında Beyrut'ta Suriye heyetini ağırladı. (X)

Beyrut'ta dün düzenlenen Lübnan-Suriye adli komite toplantısı hakkında bilgi sahibi olan bir Lübnanlı yetkiliye göre, Lübnan, eski Suriye rejiminin karıştığı şüphelenilen Lübnanlı siyasi, dini, askeri, güvenlik ve medya liderlerinin suikastları hakkında Suriye'den bilgi talep etti.

İsmini vermek istemeyen yetkili, Şarku’l Avsat'a, Lübnan heyetinin ‘Esed rejimi döneminde suikasta kurban giden ve soruşturmalarında faillerin henüz ortaya çıkmadığı kişilerin listesini Suriye heyetine verdiğini’ söyledi.

Yetkili, “Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni Suriye devletinden, Lübnan'da meydana gelen, Dürzi lider Kemal Canbolat'tan başlayıp araştırmacı Lokman Salim'in suikastıyla sona eren bu suikastlarla ilgili elindeki tüm belgeleri, bilgileri ve kanıtları bize sağlamasını talep ettik” dedi ve Suriye tarafının ‘bu konuda iş birliği yapacağını ifade ettiğini’ belirtti.

Lübnan-Suriye adli komitesi dün Beyrut'ta ikinci toplantısını gerçekleştirdi. Toplantı, en önemlileri Lübnan'daki Suriyeli tutukluların dosyası, Suriye hapishanelerinde bulunan Lübnanlı kayıp kişiler ve yerinden edilmiş kişilerin ülkelerine geri dönüşü olan hukuki meselelere ayrıldı.

Komite ayrıca iki ülke arasında adli iş birliği anlaşmasının ilk taslağını da görüştü.