UEFA ve FIFA, İsrail'in Gazze'deki saldırıları karşısında sessiz

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) ve Avrupa Futbol Federasyonları Birliğinin (UEFA), 38 gündür Gazze'ye yönelik saldırılarda bulunan İsrail'e herhangi bir yaptırım uygulamaması dikkati çekti

(AA)
(AA)
TT

UEFA ve FIFA, İsrail'in Gazze'deki saldırıları karşısında sessiz

(AA)
(AA)

Rusya'yı, geçen yıl 24 Şubat'ta başlayan Ukrayna'ya karşı saldırısının henüz ilk günlerinde, sivil ölümlerini gerekçe göstererek tüm turnuvalardan men eden UEFA ve FIFA, İsrail'e karşı ise sessiz kaldı.

UEFA'dan ilk açıklama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, askeri operasyona başladıklarını duyurmasından yaklaşık 5 saat sonra geldi.

Açıklamada, "Uluslararası toplumda, Avrupa'nın güvenliği konusunda endişeler bulunmaktadır. Ukrayna'da devam eden Rus askeri saldırısını şiddetle kınıyoruz. UEFA, olimpik ruha uygun, barış ve insan haklarına saygı gibi Avrupa'nın ortak değerleri çerçevesinde futbolu geliştirmek için çalışmaktadır." ifadeleri kullanıldı.

27 Şubat'ta Birleşmiş Milletler, Rusya'nın saldırılarında 64 sivilin öldüğünü, 176 kişinin de yaralandığını duyurdu.

Aynı saatlerde toplanan FIFA yönetimi ise Ukrayna'ya askeri müdahalede bulunan Rusya'da uluslararası futbol maçlarının oynanmayacağını, karşılaşmalarda Rusya bayrağı ve marşının kullanılmayacağını açıkladı.

Şiddetin asla çözüm olmadığının belirtildiği açıklamada "Barışın acilen tesis edilmesi ve yapıcı diyaloğun başlaması için çağrıda bulunuyoruz." denildi.

Bu karardan bir gün sonra (28 Şubat), yani saldırıların 4. gününde FIFA ve UEFA, Rus kulüpleri ve milli takımlarının organizasyonlarına katılımını askıya aldı.

Rus takımları, o günden bu yana uluslararası alanda müsabakalara katılamadı.

Gazze'de 11 bini aşkın insan hayatını kaybetti, İsrail'e yaptırım yok

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısında olimpik ruh, barış ve insan haklarına saygı kavramlarıyla ilk günden harekete geçen ve 4. günde yaptırım uygulayan UEFA ile FIFA, 38 gündür devam eden Gazze'deki saldırılar için herhangi bir yaptırım kararı almadı.

UEFA ve FIFA; ibadethaneleri, okulları ve hastaneleri bombalayan, 7 bini çocuk 11 bini aşkın insanın hayatını kaybetmesine neden olan İsrail'i görmezden geldi.

İsrail'in, 500 kişinin vefat ettiği 17 Ekim'deki El-Ehli Baptist Hastanesi'ni bombalaması dünyanın dört bir yanında protesto edilirken, savaş suçu niteliğindeki bu saldırıda bile UEFA ve FIFA kınama mesajı dahi yayımlamadı.

Aynı kurumlar, bu saldırıdan sadece bir gün önce 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri'nde Belçika ile İsveç arasında oynanan karşılaşma sırasında Brüksel'de yapılan silahlı saldırıda ölen 2 kişi için derhal kınama mesajı yayımlarken, o hafta oynanan maçlarda saygı duruşunda bulunma kararı aldı.

UEFA ve FIFA'nın İsrail kararları

UEFA ve FIFA, önce İsrail'in milli takım ve kulüp takımlarının oynaması gereken tüm uluslararası maçları erteledi.

Akabinde İsrail'in talebi doğrultusunda, ülkede oynanması gereken müsabakalar, yine İsrail'in belirlediği başka ülkelere alındı.

Buna göre milli takım için Macaristan, kulüp takımlarından Maccabi Tel Aviv için Sırbistan ve Maccabi Haifa için Kıbrıs Rum Kesimi tayin edildi.

Bu karar alınırken diğer takımların fikstürü ve yerel lig maçları dikkate alınmadı.

İsrail'in ertelenen Kosova maçı, geçen hafta sonu yapıldı ve yerel liglerde maçların devam ettiği dönemde milli maç oynatıldı.

UEFA'dan İsrail'in saygı duruşunda bulunma talebine onay

İsrail'in, 7 Ekim'de Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın saldırılarında hayatını kaybedenler için 2024 Avrupa Şampiyonası Elemeleri'nde bu hafta oynayacağı İsviçre ve Romanya maçlarında saygı duruşunda bulunulması talebi, UEFA tarafından kabul edildi.

Buna göre İsrail'in yarın ve 18 Kasım'da Macaristan'da yapacağı bu iki karşılaşmada saygı duruşunda bulunulacak.

İsrail Futbol Federasyonu Başkanı Shino Zoertz, UEFA'nın söz konusu kararıyla ilgili yaptığı açıklamada, Filistinlileri "insan pislikleri" şeklinde niteleyerek 7 Ekim'i hatırlattı ve şu ifadeleri kullandı:

"Bir dakikalık saygı duruşu, İsrail Milli Takımı'nın herkese bu insanlık suçunu hatırlatmanın yollarından sadece bir tanesi. Kaçırılan kişiler sorununu vurgulamak ve geri dönüşlerine yardımcı olacak gücümüzün olduğuna inanmak için çeşitli kanallar aracılığıyla çalışıyoruz. Öldürülenlerin anısını en saygılı şekilde onurlandıracağız."

Filistin Milli Futbol Takımı'nın bir haftada 2 maçı var

38 gündür İsrail'in saldırılarına maruz kalan Filistin'de, futbol milli takımının 2026 Dünya Kupası Elemeleri takviminde, bir hafta içinde iki maçı bulunuyor.

Fikstüre göre Filistin Milli Takımı'nın, 16 Kasım Perşembe günü Lübnan ile Birleşik Arap Emirlikleri'nde, 21 Kasım Salı günü de Avustralya ile Kuveyt'te maçları var.

Söz konusu müsabakalar için şu ana dek bir erteleme kararı/açıklaması bulunmuyor.

An itibarıyla Filistin Milli Takımı da Ürdün'de bulunuyor.

İsrail'in basketbol takımları da maçlarına devam ediyor

Futbolda yaklaşık iki yıl önce Rus takımları için verilen men kararı, basketbolda da uygulanmıştı.

Uluslararası Basketbol Federasyonu (FIBA) ve Avrupa Basketbol Ligleri Birliği (ULEB), insan hakları, olimpik ruh, fair play ve barış kelimelerini içeren cümlelerle Rus takımlarının uluslararası müsabakalara katılımını durdurmuştu.

Aynı kurumlar, Gazze'ye yönelik saldırılarının ardından ise İsrail takımları için herhangi bir yaptırımda bulunmazken, ULEB'in organize ettiği Avrupa Ligi organizasyonunun sitesinden "12-13 Ekim'de yapılacak 2. hafta maçları öncesinde, İsrail'deki terör saldırılarında hayatını kaybedenlerin onuruna saygı duruşunda bulunulacaktır" şeklinde açıklama yapıldı.

Daha sonra bu açıklama, "Orta Doğu'daki üzücü olaylar sebebiyle" ibaresiyle revize edildi.

FIBA ve ULEB, 38 gündür devam eden İsrail saldırılarına karşı ise kınama dahi yayımlamadı.

İsrail basketbol takımlarının maçları ertelenirken, bu ekipler için fikstür de değiştirildi.



İskoçya'nın Dünya Kupası sevinci deprem yarattı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

İskoçya'nın Dünya Kupası sevinci deprem yarattı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

İskoç taraftarlar, Danimarka'ya karşı uzatma dakikalarında atılan iki çarpıcı golün ardından çılgın sevinçleri sırasında mini depreme benzer bir sarsıntıya yol açtı. Bu goller, Steve Clarke'ın takımının Dünya Kupası'na 1998'den bu yana ilk kez katılmasını sağladı.

Britanya Jeoloji Araştırmaları Kurumu (BGS), Kenny McLean'in 98. dakikada orta saha çizgisinden Kasper Schmeichel'ın üzerinden aşırarak attığı ve Hampden Park'ta coşkuya boğan şutun hemen ardından "son derece küçük bir depreme" eşdeğer sismik aktivite kaydetti.

BGS, McLean'in golünün Hampden'a yaklaşık 2 km uzaklıkta yer alan Dalmarnock'taki Glasgow Jeotermal Gözlemevi'ndeki monitörler tarafından kaydedildiğini söyledi.

Yerel saatle 21.48'le 21.50 arasında (McLean'ın cesur şutunun ağlara çarptığı zaman) alınan ölçüm, Richter ölçeğinde -1'le 0 arasında bir değer olarak kaydedildi ve 200 kW'a eşdeğer bir güç üretti. Bu, 25 ila 40 araç aküsünü çalıştırmaya yetecek miktarda bir enerji.

Sözkonusu sevinç, uzatma dakikalarında yaşanan ikinci büyük gürültü patlamasıydı. Kieran Tierney'in 93. dakikadaki muhteşem kıvrımlı vuruşu, İskoçya'ya Dünya Kupası'na otomatik olarak katılma hakkını Danimarkalılardan geri kazandırarak kritik bir 3-2 üstünlük sağladı.

Tierney'in golü ve salı günü çalan maçın bitiş düdüğü de Richter ölçeğinde yer aldı. Maçın bitiş düdüğü, İskoçya'nın 4-2'lik galibiyetle gelecek yaz yapılacak turnuva finallerine katılma hakkını tescilledi.

Stadyum etkinliklerinin sismik aktiviteye yol açması İskoçya'da alışılmadık bir durum değil. Geçen yıl Edinburgh'daki Taylor Swift konserleri de Richter ölçeğinde yer almıştı.

Reuters'tan da yararlanılmıştır

Independent Türkçe


Kum fırtınası, dayanıklılık ve zafer: Dakar Rallisi

2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
TT

Kum fırtınası, dayanıklılık ve zafer: Dakar Rallisi

2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba, bu hafta gündeme ara verip motor sporlarının en zorlu mücadelelerinden biri olan Dakar Rallisi'ni inceliyoruz.

Dakar Rallisi, motor sporlarının en sert sınavlarından biri. Dakar denince akla ilk gelenler kum tepeleri, hiçliğin ortasındaki uzun etaplar, araçların çölün acımasız koşulları karşısındaki sınavı ve sürücülerin kayalarla, fırtınalarla ve navigasyon hatalarıyla boğuşmasıdır. 

Bu yarışın kökeni 1970'lerin sonuna dayanıyor. Fikrin kaynağıysa, Fransız motosikletçi ve organizatör Thierry Sabine'in kaybolması. Sabine, 1977'de Ténéré Çölü'nde geçirdiği zorlu deneyimi yarış fikrine dönüştürdü ve 1978'de Paris'ten Dakar'a uzanan ilk ralli hayata geçirildi.

İlk organizasyon, klasik pist rallilerinden farklı olarak "ralli-raid" türünün miladı sayılacak bir yapıya sahipti: Uzun mesafeli, çoğunlukla arazide, navigasyonun ve dayanıklılığın belirleyici olduğu etaplar. Yarış ilk düzenlendiğinde motosiklet, otomobil ve kamyon kategorileri birlikte sahnedeydi. Bu birliktelik etkinliğe macera odaklı, amaca yönelik bir ruh kazandırdı ve kısa sürede küresel bir ilgi gördü.

1980'ler ve 1990'lar boyunca Dakar, Afrika kıtasının geniş çöllerinde ve zorlu arazilerinde düzenlendi. Prestiji yükseldikçe riskler de arttı. Yarışın artan popülerliği, markalar ve sponsorlar için cazip bir platform oluşturdu. Mitsubishi, Peugeot, Citroën gibi üreticiler büyük yatırımlar yaparak dayanıklı ralli araçları geliştirdi ve Dakar rallisini ileri düzey mühendislik rekabetine dönüştürdü.

Bu yıllarda yarış, sadece bireysel cesaretin değil, ekip mühendisliğinin, lojistiğin ve stratejinin de sınandığı bir platforma dönüştü. Bununla birlikte Dakar'ın Afrika'da geçirdiği uzun dönemde trajediler de var.

Pek çok yıl boyunca navigasyon hatalarından, kötü hava şartlarından ve mekanik arızalardan kaynaklanan ağır kazalar yaşandı. Organizasyon güvenlik önlemlerini artırsa da doğanın sertliği çoğu zaman önlenemez riskler doğurdu. Thierry Sabine'in kendisi de ralli tarihinin trajik sonlarından birini yaşadı. Dakar'ı bir efsaneye dönüştüren isim, 1986'da bir helikopter kazasında yaşamını yitirdi. 

2000'li yılların başlarına gelindiğinde, Afrika'daki siyasi belirsizlikler ve güvenlik kaygıları organizasyonun geleceğini tartışmaya açtı. 2008'deki iptal ve ardından gelen değerlendirmeler, Dakar yönetimini lokasyon konusunda yeniden düşünmeye zorladı.

2009'dan itibaren ralli rotasını Güney Amerika'ya taşıdı; Arjantin ve Şili'nin çölleri, Bolivya'nın yüksek platoları, Peru'nun kum tepeleri ralliye farklı bir karakter kazandırdı. Güney Amerika dönemi, organizasyona hem görsel zenginlik kattı hem de farklı zorluklar sundu: Yüksek irtifa etapları, değişken iklim koşulları ve yeni jeolojik engeller, yarışçıların hazırlığını ve taktiklerini yeniden şekillendirdi.

Aynı zamanda Güney Amerika seyircisinin coşkusu, ralliyi yerel festivallere benzer bir kitle etkinliğine dönüştürdü; sokaklardan izleyicilerle dolan etaplar yeni hikayeler oluşturdu.

2020 bir diğer kırılma noktası oldu: Dakar, Güney Amerika'daki dönemini tamamlayıp Suudi Arabistan'da yeni bir sayfa açtı.

zxcdf
Dakar Rallisi'ne katılanlar çölün ortasında yaşanan mekanik arızalara da hazırlıklı olmalı (Reuters)

Suudi Arabistan'ın geniş çölleri, kum denizleri ve kayalık vadileri, hem Afrika'nın hem Güney Amerika'nın özelliklerini barındıran bir ortam sunuyor. Organizasyon için lojistik avantajlar, sponsorluk ve altyapı yatırımları bu taşınmanın arkasındaki başlıca gerekçeler.

Suudi Arabistan rotaları, teknisyenlik gerektiren bölümler, uzun kum maratonları ve mümkün olan en zorlayıcı navigasyon etablarıyla şekilleniyor; modern Dakar artık daha fazla teknoloji, daha sıkı güvenlik protokolleri ve aynı zamanda daha sofistike bir etap planlaması anlamına geliyor. Ancak yarışın ruhu değişmedi, zorlu doğa koşullarında insanın ve makinenin dayanıklılığı hâlâ belirleyici.

Dakar Rallisi tarihine bakarken öne çıkan isimler ve markalar da bu yarışın hikayesini oluşturuyor. "Mösyö Dakar" diye anılan Stéphane Peterhansel, motosiklet ve otomobil kategorilerinde uzun yıllara yayılan bir başarı grafiği çizdi ve Dakar'ın en çok zafer kazanan ismi.

Nasser Al-Attiyah, Carlos Sainz, Ari Vatanen, Cyril Despres, Marc Coma gibi sürücüler Dakar'ın farklı dönemlerine damga vurup kendi kategorilerinde efsaneleşti.
 

fvgt
Geçen yıl Dakar Rallisi'ne 136 motosiklet kayıt yaptırmış, yarışı ancak 89'u bitirebilmişti (Reuters)

Marka tarafındaysa Mitsubishi, Peugeot, Volkswagen, Mini ve Toyota gibi üreticiler Dakar'ı bir test alanı, bir imaj sahası ve teknoloji laboratuvarı olarak kullandı; dört çeker sistemlerinin, turbo ­motorların, dayanıklı şasi tasarımlarının ve araziye özgü süspansiyonların gelişimi Dakar sahnesinde hızlandı.

Dakar amatör yarışçılara da kucak açıyor. Profesyonel takımların yanı sıra sivil katılımcılar, macera arayan kişiler ve küçük takımlar her sene start çizgisinde yer alıyor; bu yönüyle Dakar hem elit performansı hem de keşif ruhunu barındırıyor.

Dakar'da yarışçılar kilometrelerce süren etaplarda zamanla yarışıyor. Özel etaplardaki zaman performansı sonuçlara doğrudan etki ederken, transfer etapları pilotları bir sonraki start noktasına taşıyor.

Etaplar navigasyon ve hız arasında bir denge kurmayı zorunlu kılıyor. Yanlış rota seçimi, küçük bir navigasyon hatası günlerce süren yarışta dakikaları değil, saatleri kaybettirebiliyor. Bu nedenle başarılı bir Dakar performansı, sadece hızın değil aynı zamanda stratejinin, mükemmel navigasyonun ve ekip desteğinin ürünü.

Güvenlik ve sağlık önlemleriyse Dakar'ın tartışmasız olarak gelişen yanlarından biri. İlk yıllarda sağlık hizmetleri sınırlıydı; günümüzde organizasyonun medikal ekipleri, hızlı müdahale helikopterleri, sahada yer alan tıbbi istasyonlar ve ileri düzey kurtarma protokolleriyle donatıldı.

Yine de riskler tamamen ortadan kalkmadı. Çöl koşullarında araç arızaları, aşırı sıcak, navigasyon hataları veya kazalar hâlâ ciddi tehlikeler oluşturuyor.

Organizasyon, medikal altyapı ve izleme sistemlerine sürekli yatırım yapıyor; özellikle yarış sırasında uydu iletişimi ve pozisyon izleme gibi teknolojiler, olası acil durumlarda müdahalenin hızını artırıyor.

Dakar'ın kültürel etkisi ve eleştirileri de yarışın hikayesinin önemli bölümlerini oluşturuyor. Yarışın Afrika'dan taşınması, hem ekonomik hem de politik tartışmalara neden olmuştu. Bazı eleştirmenler organizasyonun yerel topluluklarla olan ilişkilerini ve çevresel etkilerini sorguladı.

Suudi Arabistan'a taşınmasıysa bir taraftan organizasyonun küresel ölçekte sürdürülebilir kaynaklara erişimini garanti altına alırken, diğer taraftan yarışın "kimlik" meselesini gündeme taşıdı: Dakar tarihsel olarak Afrika'yla anılan bir markayken artık coğrafi olarak yeni kimliklerle eşleşiyor.

Buna rağmen organizasyon, küresel izleyiciye hitap etmeyi sürdürerek, tarihin farklı dönemlerini birleştiren bir yapıyı korumaya çalışıyor.

zsxcdf
Dakar Rallisi'nin 2026 rotası. 3 Ocak'ta başlayacak mücadele 17 Ocak'ta son bulacak (dakar.com)

Teknolojik evrim de Dakar'ın öyküsünde belirleyici oldu. İlk dönemlerde pilotların navigasyonu harita, pusula ve yol kitabındaki işaretlere dayanıyordu. Zamanla GPS destekli izleme ve telemetri gibi araçlar devreye girdi. Artık belirli GPS kısıtlamalarıyla dengelenmiş sistemler kullanılıyor.

Araç teknolojisindeyse dayanıklılık, yakıt yönetimi, süspansiyon tasarımı ve hafif malzeme kullanımı ön plana çıktı. Üreticiler Dakar'da test edilen çözümleri günlük araç teknolojilerine uyguluyor.

Dakar Rallisi'nin yıllara yayılmış istatistikleri ve rakamları da yarışın büyüklüğünü gösteriyor. Toplam mesafeler genellikle binlerce kilometreyi buluyor ve yarış birden fazla ülke sınırını aşabiliyor. Bu açıdan lojistik, ekip yönetimi ve parça ikmali, ralli başarısının ayrılmaz parçaları.

Yararlanılan kaynaklar: Dakar, Red Bull, X-Raid


Islam Makhachev, Jack Della Maddalena'yı ezip geçerek çifte kemer sahibi oldu

Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
TT

Islam Makhachev, Jack Della Maddalena'yı ezip geçerek çifte kemer sahibi oldu

Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)

Islam Makhachev, UFC 322'de Jack Della Maddalena'yı kolayca alt ederek yarı ortasıklet kemerini kaptı ve birden fazla sıklette şampiyon oldu. Bu, efsanevi antrenörü ve çocukluk arkadaşı Khabib Nurmagomedov'un asla başaramadığı bir şeydi.

Makhachev, Avustralyalıyı 5 raunt boyunca neredeyse izlenmesi zor bir mücadelede ezip geçti. 34 yaşındaki Makhachev'in Della Maddalena'nın sağ baldırını sistematik olarak hedef alması, unvanını savunan rakibini şampiyonluk rauntlarında gözle görülür bir acı içinde bıraktı.

Della Maddalena, 5 raunt boyunca yerden kalkamadı ve skor kartlarının toplamı  50-45 Makhachev'in lehineydi.

Makhachev, hafif sıklet kategorisini fethettikten sonra 77 kiloya yükselmişti ve bu yıl Belal Muhammed'i tahtından indirdikten sonra ilk kez unvanını savunan 29 yaşındaki Della Maddalena'nın, bu sıklette ilk kez maça çıkan dişli Dağıstanlıyı zorlaması bekleniyordu.

Elit mücadele yeteneği, nakavt gücü ve siyah kuşak BJJ becerisiyle birleşince, en azından kağıt üzerinde Makhachev'i alt etmek için gereken tüm araçlara sahip olduğu anlamına geliyordu. Ancak pratikte, Makhachev'in adeta yenilmez görünen üstünlüğüne karşı çok az tehdit oluşturduğu görüldü. Makhachev, 25 dakikalık dövüşte 18 dakikalık kontrol süresiyle şampiyonun canını çıkardı.

Makhachev, birden fazla sıklette UFC şampiyonluğu kazanan 11. dövüşçü oldu ve üst üste 16 galibiyetle Anderson Silva'nın rekorunu egale etti.

Madison Square Garden'daki yan ana maçta Zhang Weili, bir sıklet yükselerek Makhachev’in izinden giderek bir sıklet yükseldi ama tam tersine, unvanını koruyan şampiyon tarafından domine edildi. Sineksıklet kraliçesi Valentina Shevchenko, eski saman sıklet şampiyonuna karşı oybirliğiyle kazandı.

Zhang, tüm dövüş boyunca ikinci en iyi performansı gösterdi; ayakta hasar vermek için mesafeyi kapatmakta zorlandı ve Shevcheno'nun gücünün üstesinden gelemeyerek her rauntta dövüşün sonucunu belirleyen yere almalara karşı koyamadı.

Gecenin başka bir dövüşünde Britanyalı eski yarı ortasıklet şampiyonu Leon Edwards, Carlos Prates'e karşı ağır bir nakavt yenilgisi aldı; bu, üst üste üçüncü yenilgisiydi ve UFC'de ilk kez nakavt edildi.

Martta UFC Londra'da Edwards'ı yenen, yarı ortasıkletin kemer peşinde koşan bir diğer ismi Sean Brady için de işler daha iyi değildi. Kariyerinin en büyük galibiyetinin üzerine koyamayan Amerikalı dövüşçü, 25 yaşındaki yenilgisiz Michael Morales tarafından nakavt edildi.

Hem Morales hem de Prates, Ian Garry, Shavkat Rakhmonov ve Belal Muhammad gibi isimlerin de Makhachev'in ilk rakibi olmak için yarıştığı, yarı ortasıkletin kalabalık şampiyonluk mücadelesi tablosuna girdi.

Benoit Saint Denis, deneyimli Beneil Dariush'u 16 saniyede durdurarak UFC tarihindeki en hızlı 6. nakavtı kaydederken, Bo Nickal, Rodolfo Vieira'yı kafasına sert bir tekmeyle nakavt ederek yeniden kazandı.

Independent Türkçe