Beşiktaş-Galatasaray derbisinde gözler golcülerde olacak

Spor Toto Süper Lig'in 28. haftasında Beşiktaş ile Galatasaray arasında 3 Mart Pazar günü oynanacak derbi karşılaşmasında her iki takım, golcüleriyle sonuç almaya çalışacak.

AA
AA
TT

Beşiktaş-Galatasaray derbisinde gözler golcülerde olacak

AA
AA

Ligde yaptığı 27 müsabakada 72 puan toplayarak liderlik koltuğunda oturan Galatasaray, 46 puan elde ederek 4. sırada bulunan Beşiktaş ile karşılaşacak.

Siyah-beyazlıların ev sahipliğinde Tüpraş Stadyumu'nda yapılacak derbi, şampiyonluk yarışında kritik bir dönemeç olarak görülüyor.

Bu sezon şampiyonluk yarışında geride kalan ancak Semih Kılıçsoy'a şans vererek 18 yaşında bir oyuncu kazanan Beşiktaş, derbide yine genç golcüsünden rakip fileleri havalandırmasını bekleyecek.

Galatasaray'da ise gol krallığı yarışında ikinci sırada yer alan Mauro Icardi, derbide görevini yerine getirebilmek için ter dökecek.

Ligin 17. haftasından itibaren düzenli olarak forma giymeye başlayan ve bu süre içinde 11 maç oynayan Semih Kılıçsoy, 9 golle siyah-beyazlı takımın en skorer ismi olarak öne çıktı.

Bir gol daha atması halinde çift haneli sayılara ulaşacak Semih Kılıçoy, Beşiktaş'ta tecrübeli forvetler Cenk Tosun ve Vincent Aboubakar'ı geride bıraktı.

Beşiktaş'taki ilk golüyle birlikte peş peşe 4 maçta rakip fileleri sarsan Semih, ligde son iki haftayı da boş geçmedi. Sakatlığı nedeniyle görev almadığı Sivasspor maçı sonrasında oynanan 4 maçta 4 gol atan siyah-beyazlı golcü, bu süreçte Trabzonspor (2), İstanbulspor ve Konyaspor ağlarını sarstı.

Galatasaray müsabakası ayrıca Semih Kılıçsoy'un ilk derbisi olacak. Bu müsabakada gol atması halinde Semih de Galatasaray derbisinde skor üreten oyuncular arasında tarihteki yerini alacak.

Beşiktaş'ta Semih Kılıçsoy'un ardından en golcü isimler arasında yer alan stoper Omar Colley ve tecrübeli forvet Cenk Tosun, 5'er kez rakip fileleri havalandırdı.

Siyah-beyazlıların tecrübeli forvetlerinden olan ancak kadro dışı kalma ve sakatlık gibi problemler yaşayan Vincent Aboubakar'ın ise 4 golü bulunuyor. Kamerunlu oyuncu, ligin 8. haftasındaki İstanbulspor müsabakasında gol attıktan sonra 5 maçta görev alabilirken, skor üretemedi.

Icardi son haftalarda suskun

Galatasaray taraftarının en sevdiği oyuncuların başında gelen Arjantinli yıldız Mauro Icardi, Fenerbahçe derbisinde yaşadığı sakatlık sonrası oynadığı 6 maçta 2 gol atabildi.

14 golle Galatasaray'ın en golcü ismi olan Icardi, sakatlık sonrasında 3 maçta forma giyemezken, daha sonra görev aldığı müsabakalar arasında İstanbulspor ve MKE Ankaragücü maçlarında gol sevinci yaşadı.

Galatasaray'da Icardi'yi 11 golle Kerem Aktürkoğlu ve 9 golle Wilfried Zaha takip ediyor. Tecrübeli orta saha Dries Mertens'in de 4 golü bulunuyor.

Gözler Mert ve Muslera'nın üzerinde

Bu önemli karşılaşmada Beşiktaş'ta milli file bekçisi Mert Günok, Galatasaray'da ise Uruguaylı kaleci Fernando Muslera'nın forma giymesi bekleniyor.

Beşiktaş'taki üçüncü sezonunu yaşayan 34 yaşındaki Mert ile Galatasaray'da 13. sezonunu geçiren 37 yaşındaki Muslera'nın derbide ortaya koyacağı performans, takımlarının alacağı sonuçta belirleyici olacak.

Bu sezon 2 farklı file bekçisinin görev yaptığı Beşiktaş'ta Mert Günok, 22 maçla Süper Lig'de siyah-beyazlı formayı en fazla giyen kaleci oldu.

Siyah-beyazlı takımda bu sezon Mert'in yanı sıra Ersin Destanoğlu 7 lig maçında süre aldı.

Beşiktaş, Mert Günok'un kaleyi koruduğu lig karşılaşmalarında 11 galibiyet, 4 beraberlik ve 7 yenilgi yaşadı. Siyah-beyaz ekip, söz konusu müsabakalarda kalesinde 24 gol gördü. Mert, forma giydiği maçların 10'unda kalesini gole kapatmayı başardı. Tecrübeli file bekçisi, son 5 Süper Lig müsabakasında gol yemedi.

Siyah-beyazlı ekip, Ersin Destanoğlu'nun kalede olduğu 7 mücadelede de 3 galibiyet, 4 yenilgi yaşadı. Ersin, söz konusu mücadelelerin 3'ünde kalesini gole kapatırken, diğer 4 karşılaşmada 7 gol yedi.

Beşiktaş, Mert Günok'un 11'de başladığı devamında Ersin Destanoğlu'nun oyuna girdiği Yukatel Adana Demirspor maçını 4-2, Galatasaray derbisini 2-1 kaybetti. İki kaleci de Adana Demirspor mücadelesinde ikişer, Galatasaray derbisinde birer gol yedi.

Mert, Galatasaray'a karşı 13 kez oynadı

Tecrübeli file bekçisi, kariyerinde Galatasaray'a karşı 13 müsabakaya çıktı.

Fenerbahçe, Bursaspor, İstanbul Başakşehir ve Beşiktaş formaları giyen Mert Günok, sarı-kırmızılılara karşı Süper Lig'de 10, TFF Süper Kupa'da ise 3 kez kaleyi korudu. Lig maçlarında ikişer galibiyet ve beraberlik ile 6 yenilgi yaşayan Mert, Süper Kupa'daki 3 karşılaşmadan üzgün ayrıldı.

Mert, söz konusu lig müsabakalarında 16 gol yerken sadece 1 maçta kalesini gole kapatabildi. 34 yaşındaki file bekçisi, Süper Kupa'daki 3 mücadelede ise 5 gol yedi.

Mert Günok, siyah-beyazlı formayla Galatasaray'a karşı yaptığı 1 galibiyet, 2 yenilgi gördü. Mert, tüm derbilerde gol yerken, topu 5 kez ağlarından çıkardı.

Muslera, bu sezon ligde 26 müsabakaya çıktı

Galatasaray'ın tecrübeli file bekçisi Fernando Muslera, bu sezon sadece 1 lig maçını kaçırdı.

Sarı-kırmızılı ekibin fiilen çıktığı 27 müsabakanın 26'sında Muslera, 15 gol yedi. Uruguaylı futbolcu, süre aldığı müsabakaların 13'ünde kalesini gole kapattı.

Muslera'nın sarı kart cezalısı olduğu 17. haftadaki VavaCars Fatih Karagümrük maçında kaleyi devralan Günay Güvenç ise 1-0'lık galibiyette kalesini gole kapattı.

Muslera'nın derbi deneyimi yüksek

Galatasaray'a 2011-2012 sezonunda transfer olan Muslera, 13 sezonda toplam 55 derbi maçta görev aldı.

Deneyimli file bekçisi, Beşiktaş ve Fenerbahçe derbilerinde 24 galibiyet, 16 beraberlik ve 15 mağlubiyet gördü. Söz konusu karşılaşmalarda rakiplerin 52 golüne engel olamayan Muslera, 22 derbide gol yememeyi başardı.

Sarı-kırmızılı file bekçisi, Beşiktaş'a karşı 25'i Süper Lig, biri de TFF Süper Kupa'da olmak üzere 26 müsabakada kaleyi korudu. Galatasaray, bu maçlardan 13 galibiyet, 5 beraberlik ve 8 mağlubiyetle ayrıldı.

Uruguaylı kaleci, siyah-beyazlı takım ile yapılan derbilerde 28 gol yerken, 9 mücadelede kalesini gole kapattı.

11 oyuncu ilki yaşayabilir

Öte yandan derbide toplam 11 futbolcu, görev verilmesi durumunda ilk kez iki ekip arasında yapılacak bir müsabakada forma giyecek.

Siyah-beyazlıların sezon başından beri geniş kadrosunda yer alan Demir Ege Tıknaz, Semih Kılıçsoy ve Serkan Emrecan Terzi, görev verilmesi halinde ilk kez derbide forma giyecek. Ocak ayında Beşiktaş'a transfer olan Jonas Svensson, Joe Worrall, Al-Musrati ve Ernest Muçi de Fernando Santos'un kadro tercihine göre siyah-beyazlı takım adına ilk kez Galatasaray'a karşı maça çıkacak.

Sarı-kırmızılılarda ise Serge Aurier, Eyüp Aydın, Derrick Köhn ve Carlos Vinicius, Okan Buruk tarafından tercih edilmesi durumunda derbide ilk kez mücadele edecek.

Siyah-beyazlıların mevcut kadrosunda Galatasaray derbisine en fazla çıkan oyuncu Necip Uysal oldu.

Beşiktaş'ta A takıma 2009-2010 sezonunda yükselen Necip Uysal, mevcut kadro içinde Galatasaray'a karşı en fazla maça çıkan isim konumunda. Tecrübeli oyuncu, sarı-kırmızılılara karşı 16 maçta görev aldı. Beşiktaş'taki 15. sezonunu geçiren Necip Uysal'ı 9 maçla Cenk Tosun, 5'er maçla Rachid Ghezzal ile Ersin Destanoğlu takip etti.

Siyah-beyazlıların Kosovalı yıldızı Milot Rashica, teknik direktörünün görev vermesi halinde ikinci kez Galatasaray'a karşı oynayacak.

Geçen seneyi Galatasaray'da kiralık geçiren ve 2023 yazında İngiltere ekibi Norwich City'den Beşiktaş'a transfer olan Milot Rashica, teknik direktör Fernando Santos'un görev vermesi durumunda eski takımı Galatasaray'a karşı ikinci kez forma giyecek. Ligin ilk yarısında 2-1 kaybettikleri karşılaşmada da oynayan Rashica, geçen sezon sarı-kırmızılı formayla 30 maçta 6 gol kaydetmişti.

Sarı-kırmızılıların bir başka eski oyuncusu Gedson Fernandes ise sarı kart cezası sebebiyle müsabakada yer alamayacak.



Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
TT

Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta motor sporları ve dövüş etkinliklerinden değil, adrenalinin doruk noktasına ulaştığı bir başka spor dalı olan kayakla atlamadan bahsedeceğiz. 

Kayakla atlama, kış sporları içinde hem tarihi hem de görsel etkisiyle en çarpıcı dallardan biri. Bir sporcunun onlarca metre yükseklikten kendini boşluğa bırakıp rüzgarla mücadele ederek süzülmesi, bu branşı yalnızca bir yarış değil, aynı zamanda bir cesaret gösterisine dönüştürüyor.

  
Kayakla Atlama Dünya Kupası da bu sporun geldiği noktayı görmek için en doğru adreslerden biri. Ancak bu noktaya gelene kadar kayakla atlama uzun bir yolculuktan geçti.

Kayakla atlamanın kökleri 19. yüzyıl Norveç'ine uzanıyor. İlk dönemlerde bu spor, bugünkü anlamda bir yarıştan çok, kimin daha uzağa atlayabildiğini görmek için yapılan yerel denemelerden ibaretti.

Ahşap kayaklar, basit rampalar ve neredeyse hiçbir güvenlik önlemi olmadan yapılan atlayışlar, sporun ne kadar riskli başladığını açıkça gösteriyor. Zamanla bu denemeler organize yarışlara dönüştü ve kayakla atlama, İskandinav ülkelerinin sınırlarını aşarak Avrupa'nın geri kalanına yayıldı.

Bu gelişimin en önemli dönüm noktalarından biri, 1925'te düzenlenen ilk Kayakla Atlama Dünya Kupası oldu. O dönemde yalnızca erkek sporcuların katıldığı bu organizasyon, kayakla atlamayı uluslararası bir spor haline getirdi.

İlk şampiyonalarda atlayış mesafeleri bugüne kıyasla oldukça kısa olsa da sporcuların cesareti ve rekabet duygusu bugünküyle yarışır düzeydeydi. Dünya Kupası, yıllar içinde hem sporcular hem de organizatörler için bir referans noktası haline geldi.

Erkekler Kayakla Atlama Dünya Kupası tarihine bakıldığında, bazı ülkelerin bu spora damga vurduğu hemen fark ediliyor. Norveç, Finlandiya, Avusturya ve Almanya, uzun yıllar boyunca hem teknik hem de sportif açıdan öne çıktı.

Özellikle Finlandiyalı Matti Nykanen, kayakla atlama dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri oldu. Nykanen'in Dünya Kupaları ve Olimpiyatlar boyunca sergilediği performans, bu sporun küresel popülaritesini ciddi şekilde artırdı. Onun ardından gelen nesiller, kayakla atlamanın sınırlarını biraz daha ileri taşımaya başladı.

Zaman içinde pistler büyüdü, tepe boyutları arttı ve sporcular daha uzun mesafelere ulaşmaya başladı. Bununla birlikte ekipman teknolojisi de ciddi bir değişim geçirdi.

Eski dönemlerde ağır ve kontrolü zor kayaklar kullanılırken, günümüzde daha hafif ve aerodinamik malzemeler öne çıkıyor.

Sporcuların giydiği tulumlar bile rüzgarla etkileşim göz önünde bulundurularak tasarlanıyor. Bu gelişmeler, performansı artırırken aynı zamanda kuralların da sıkılaşmasına neden oldu.

Kayakla atlamada kadınların Dünya Kupası sahnesine çıkması ise çok daha geç bir tarihte gerçekleşti.

Kadınlar, ilk kez 2009'da Kayakla Atlama Dünya Kupası'nda resmi olarak yarışma fırsatı buldu. Bu geç başlangıç, sporda uzun süre tartışma konusu oldu.

Ancak kadın kayakla atlamanın kısa sürede gösterdiği gelişim, bu tartışmaları büyük ölçüde geride bıraktı. Japonya, Almanya, Avusturya ve Norveçli sporcular, kadınlar kategorisinde üst düzey rekabetin oluşmasında başrol oynadı.

Kadın kayakla atlamanın simge isimlerinden biri olan Sara Takanashi, bu alandaki dönüşümün en net örneklerinden biri.

Dünya Kupası yarışlarında kırdığı rekorlar ve performansları, kadın sporcuların teknik ve fiziksel olarak bu branşta ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Kadınlar yarışlarının şampiyona programına eklenmesi, yalnızca bir sportif gelişme değil, aynı zamanda kayakla atlamanın geleceği açısından da önemli bir adım oldu.

Kayakla Atlama Dünya Kupası, hem erkekler hem de kadınlar için benzer bir yarış yapısıyla ilerliyor. Normal tepe ve büyük tepe yarışları, sporcuların farklı koşullara ne kadar hızlı uyum sağlayabildiğini ortaya koyuyor.

Takım yarışlarıysa bireysel yeteneklerin yanı sıra ülkelerin sistemli çalışmasının da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Rüzgarın yönü, hızındaki küçük değişimler ve pistin durumu, yarışın kaderini saniyeler içinde değiştirebiliyor.

Bu yüzden kayakla atlama, yalnızca fiziksel güçle açıklanabilecek bir spor değil. Sporcular, atlayış sırasında vücut pozisyonlarını milimetrik hesaplarla ayarlamak zorunda kalıyor.

En ufak bir hata, metrelerce mesafe kaybı anlamına gelebiliyor. Dünya Kupası da tam olarak bu noktada devreye giriyor ve en istikrarlı, en soğukkanlı sporcuları öne çıkarıyor.

Kayakla atlamanın bugünkü haline ulaşmasında organizasyonların ve uluslararası federasyonların da payı büyük.

Güvenlik önlemleri yıllar içinde ciddi şekilde artırıldı. Pist tasarımları, sporcuların iniş sırasında daha kontrollü bir şekilde yere basmasını sağlayacak biçimde geliştirildi.

Aynı zamanda ekipman kontrolleri sıkılaştırıldı ve herkes için eşit koşullar yaratılmaya çalışıldı. Bu sayede spor, geçmişe kıyasla çok daha güvenli bir yapıya kavuştu.

Kayakla atlama dışarıdan bakıldığında kısa bir koşu, bir sıçrayış ve ardından süzülmeden ibaret gibi görünebilir. Oysa işin teknik tarafı, atlayışın her saniyesine yayılan karmaşık bir denge ve kontrol sürecine dayanıyor. Bir sporcunun havadayken ne kadar ileri gideceğini belirleyen şey yalnızca gücü değil; hız, vücut pozisyonu, kayak açısı ve rüzgarla kurduğu ilişki oluyor.

Her şey pistin başında, iniş rampasına girmeden önce başlıyor. Sporcu, mümkün olan en dengeli ve ritmik kaymayla maksimum hıza ulaşmaya çalışıyor. Bu noktada amaç, hızlanırken vücudu gereksiz yere hareket ettirmemek. En ufak bir dengesizlik, rampa sonunda yapılacak sıçramayı doğrudan etkiliyor.

Sporcular, rampaya yaklaşırken dizlerini hafif kırık tutuyor ve gövdeyi öne doğru sabit bir açıyla konumlandırıyor. Bu duruş, sıçrama anında gücün doğrudan kayaklara aktarılmasını sağlıyor.

Sıçrama, yani "take-off" anı, uçuşun kaderini belirleyen en kritik nokta. Sporcu, rampanın ucunda kayakları pistten ayırırken ne çok erken ne de geç davranabiliyor.

Erken sıçrama, hız kaybına yol açarken; geç sıçrama, açıyı bozarak havalanmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle sporcular, rampanın ucundaki milimetrik noktayı defalarca antrenman yaparak ezberliyor. Bacaklardan gelen itiş, gövde ve kalça pozisyonuyla birleştiğinde sporcu havaya düzgün bir şekilde yükseliyor.

Havalanma sonrası başlayan uçuş evresi, kayakla atlamanın görsel açıdan en tatmin edici ama aynı zamanda en teknik bölümü. Günümüzde neredeyse tüm sporcular "V stili" adı verilen tekniği kullanıyor.

Bu teknikte kayaklar önde açılarak V harfi şeklini alıyor. Kayakların bu şekilde açılması, havayla temas yüzeyini artırıyor ve sporcuya daha fazla kaldırma kuvveti sağlıyor.

Ancak V stilinin etkili olabilmesi için kayakların açısı, sporcunun vücut pozisyonuyla uyum içinde olmalı. Aksi halde bu avantaj hızla dezavantaja dönüşebiliyor.

Uçuş sırasında gövde neredeyse kayaklarla paralel hale geliyor. Sporcu, göğsünü kayaklara yaklaştırarak havayı "yakalamaya" çalışıyor. Kollar genellikle vücuda yakın tutuluyor, çünkü açılan kollar hava direncini artırarak dengeyi bozabiliyor.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Viessmann FIS Ski Jumping World Cup (@fisskijumping)'in paylaştığı bir gönderi

Başın pozisyonu da büyük önem taşıyor. Sporcu genellikle bakışlarını ileriye sabitliyor ve boynu mümkün olduğunca sabit tutuyor. Bu duruş, hem aerodinamik yapıyı koruyor hem de havadayken ani hareketlerin önüne geçiyor.

Rüzgar, uçuş kontrolünde en büyük dış etkenlerden biri. Karşıdan gelen hafif bir rüzgar, sporcunun daha uzun süre havada kalmasına yardımcı oluyor. Yandan esen rüzgarlarsa dengeyi ciddi şekilde zorlayabiliyor.

Bu nedenle sporcular, havadayken küçük vücut hareketleriyle dengeyi sürekli ayarlıyor. Dizlerin ve ayak bileklerinin çok küçük hareketleri, kayakların açısını ve yönünü kontrol etmeye yardımcı oluyor. Bu ayarlamalar dışarıdan fark edilmese de uçuşun birkaç metre daha uzamasını sağlayabiliyor.

İnişe yaklaşırken uçuş tekniği yeniden değişiyor. Sporcu, yavaş yavaş V stilini daraltıyor ve kayakları birbirine yaklaştırıyor. Amaç, yere en stabil şekilde temas etmek. İniş sırasında ağırlık genellikle öne veriliyor ve dizler darbe emici bir görev üstleniyor. Denge kaybı yaşanmaması için gövde hafif öne eğik tutuluyor. Hakemler, inişin temizliğine ve sporcunun dengesini koruyup korumadığına özellikle dikkat ediyor.

Kayakla atlamada kullanılan ekipman da uçuş kontrolünün önemli bir parçası. Kayakların uzunluğu, sporcunun boyu ve kilosuna göre belirleniyor. Çok uzun kayaklar daha fazla kaldırma sağlarken, kontrolü zorlaştırabiliyor. Tulumlarsa rüzgarı belirli bir şekilde yönlendirecek biçimde tasarlanıyor ancak kurallar bu konuda son derece katı. Tulumun vücuda tam oturması gerekiyor; fazla bol kıyafetler avantaj sağladığı için kabul edilmiyor.

Tüm bu teknik detaylar, kayakla atlamayı reflekslerden çok bilgi ve tekrar üzerine kurulu bir spor haline getiriyor. Uçuş sırasında yapılan her küçük ayar, yıllar süren antrenmanların ve sayısız denemenin sonucu. Dünya Kupası gibi üst düzey organizasyonlarda fark yaratan da tam olarak bu oluyor: Havadayken sakin kalabilen, vücudunu rüzgarla uyum içinde yönlendirebilen ve inişi temiz yapabilen sporcular, birkaç metrelik farklarla zirveye çıkıyor.

Kayakla atlamada uçuş, boşluğa bırakılan bir an değil, başından sonuna kadar kontrol edilen, hesaplanan ve hissedilen bir süreç. Sporcu pistten ayrıldığı anda işi bitmiyor, asıl mücadele tam da o anda başlıyor.

Kış sporları Eurosport kanallarından takip edilebiliyor.

Kaynaklar: Red Bull, TKF, FIS


Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

NBA yıldızı Ben Simmons, üst düzey basketbola olası dönüşünü erteleyip profesyonel balıkçılık kariyerine yönelmeyi tercih etti.

Sport Fishing Championship'te (SFC) takım satın alan 29 yaşındaki oyuncu, South Florida Sails'ı yönetecek.

2021'de kurulan SFC'de 16 elit balıkçılık kulübü, profesyonel açık deniz tuzlu su balıkçılığı yapıyor.

Üç kez NBA All-Star'a (2019–2021) seçilen Simmons, ligdeki son maçını 13 Nisan'da LA Clippers formasıyla Golden State Warriors'a karşı oynamış ve Kaliforniya'daki kısa süreli macerasını yılda 1,1 milyon dolarlık minimum sözleşmeyle tamamlamıştı.

NBA'de 9 yıl geçiren Simmons, bu sürede 203 milyon dolar kazandı. 2016'da draft edilen oyuncu, yıldızını Sixers'ta parlatmıştı.

2022'de Nets'e geçtikten sonra, 2024'te yıl Clippers'a katılmıştı.

Simmons, bu sezon geri dönüşüyle ​​ilgili sorulan soruya "Sadece orada bulunmak için yer doldurmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Bunun biraz bencilce olduğunu düşünüyorum... Ama rekabet edebilmek için en yetenekli halime ve fiziksel zirveme ulaşmak istiyorum. Aksi takdirde bana hiçbir faydası olmaz. Belki bu yılın ortasını, hatta belki de gelecek sezonu düşünüyorum.

Balıkçılık sporuna yönelik tutkusunu sosyal medyada sergileyen Simmons, bunun "sıkıcı ve zorlu" olabileceğini kabul etse de sonuçta "çok eğlenceli" olduğunu vurguladı.

Simmons, Andscape'e, "Çok niş bir spor" diye konuştu.

Ve bilmeyince bilinmiyor. Ama bir kez deneyimlenince ve oraya gidip neyle ilgili olduğu görülünce, sporun doğasına hayran kalınıyor. Ve bu, balıkçılık sporunda her zaman ilgimi çeken bir şey. Teknik. Ve bunun içinde insanların anlamadığı çok şey var. Milyon dolarlık gemilerde balık tutan bu adamlar günlerce denizde kalıyor. Yani yorucu ve zorlu ama çok eğlenceli. Bu, deneyimlenmesi, içine girilmesi ve neyle ilgili olduğunun görülmesi gereken dünyalardan biri.

Independent Türkçe


Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
TT

Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)

2025 Afrika Uluslar Kupası’na galibiyetle başlayan Fas Milli Takımı’nda skor ve genel hava güven verse de, savunma hattındaki sakatlıklar teknik direktör Walid Regragui’nin ilk haftadan itibaren hesaplarını zorlaştırdı.

Komorlar maçında Romain Saiss’in karşılaşmanın ilk dakikalarında sakatlanarak oyundan çıkması dikkat çekti. Tecrübeli savunmacının yerine Jawad El Yamiq dahil olurken, Katar’ın Al Sadd kulübünde forma giyen Saiss’in kapsamlı sağlık kontrollerinden geçeceği ve turnuvanın geri kalanında oynayıp oynayamayacağının bu tetkiklerin ardından netleşeceği belirtildi.

Savunmadaki sıkıntılar bununla da sınırlı kalmadı. Nayef Aguerd’in durumu da belirsizliğini koruyor. Bazı kaynaklar oyuncunun grup maçlarının kalanında forma giyemeyebileceğini öne sürerken, diğer kaynaklar yapılan kontrollerin uyluk bölgesindeki ağrılar nedeniyle tamamen önlem amaçlı olduğunu ve henüz resmî bir sakatlık tespiti bulunmadığını ifade ediyor.

Adam Masina’nın da sağlık kontrolünden geçirilmesi bekleniyor. Tecrübeli oyuncu açılış maçında yedek kulübesinde kalırken, fiziksel durumu hakkında henüz resmî bir açıklama yapılmadı.

Teknik ve sağlık ekibi, Saiss, Aguerd ve Masina’nın durumuna ilişkin sessizliğini koruyor. Çarşamba sabahı itibarıyla üç oyuncunun da sağlık durumunu ve grup maçlarındaki olası durumlarını netleştiren resmî bir bilgilendirme yayımlanmadı.

Saiss ve Aguerd’in yokluğunun kesinleşmesi hâlinde Regragui’nin savunmada Jawad El Yamiq ile Abdelhamid Ait Boudlal’dan oluşan tamamen yeni bir ikiliye yönelmesi gerekecek. Bu durum, turnuvanın erken aşamasında uyum ve savunma istikrarı açısından ciddi bir sınav anlamına geliyor.

Fas Millî Takımı, gruptaki bir sonraki maçında cuma günü Mali ile karşılaşacak, grup etabını ise pazartesi günü Zambiya maçıyla tamamlayacak.