Hız peşinde: Formula 1 şampiyonu McLaren'ın hikayesi

McLaren, 26 yıl sonra Formula 1'de takımlar şampiyonluğuna ulaştı

Fotoğraf: McLaren
Fotoğraf: McLaren
TT

Hız peşinde: Formula 1 şampiyonu McLaren'ın hikayesi

Fotoğraf: McLaren
Fotoğraf: McLaren

McLaren, Britanyalı pilotu Lando Norris'in Abu Dabi Grand Prix'sinde elde ettiği zaferin ardından 2024 Formula 1 Takımlar Şampiyonu oldu. 

Bu sporun en köklü ve başarılı takımlarından birine sahip Britanya merkezli marka, böylece 26 yıllık hasrete de son verdi. McLaren en son 1998'de takımlar şampiyonu olmuştu.

Adrenalin'de bu hafta McLaren markasının ortaya çıkışı ve Formula 1 macerası var.

Bruce McLaren 

Yeni Zelanda'nın Auckland kentinde dünyaya gelen Bruce'a 9 yaşında Perthes hastalığı teşhisi kondu. Kendisini 2 yıldan fazla süre yatağa bağlayan bu hastalık, sol bacağının sağ bacağından kısa kalmasına yol açsa da efsane ismin yarış pilotu olmasını engelleyemedi. 

Araba merakı çocuk yaşta başlayan Bruce, tüm boş vakitlerini eski yarış pilotu babasının atölyesinde geçiriyordu. İlk yarışına 15 yaşında çıktı. 

Hem sürüş kabiliyeti hem de arabaları kendi mekanik bilgisiyle daha iyi hale getirme becerisiyle Yeni Zelanda'nın Formula 2 serisinde dikkat çekti. Ülkesinin Avrupa'ya yarış pilotu gönderme programına seçilen isim oldu. 
 

csdfg
Yeni Zelanda'da Bruce için çalışan Howden Ganley, "Bruce bir sabah atölyeye girip hepimize Sahra Çölü'nü yürüyerek geçeceğimizi söyleseydi, hemen aletlerimizi bırakıp onun peşinden giderdik" diyor (McLaren)

1959 sezonunda Cooper Formula 1 takımı için yarışmaya başlayan çaylak pilot, ilk podyumuna Britanya Grand Prix'sinde çıktı. 

Sezonun son yarışı olan ABD Grand Prix'sinde zafere ulaşarak en genç yarış kazanan pilot rekorunu kırdı. 22 yaşında bu başarıyı elde eden Bruce'un rekoru 2003'e kadar kırılamayacaktı. 

1963'e kadar geçen sürede Bruce üç yarış kazanmış, pilotlar şampiyonasında ikinci olmuş ve Formula 1'in ünlü yüzlerinden biri haline gelmişti.
 

cd
Bruce McLaren, Formula 1 takımında sadece yarış pilotu değil, aynı zamanda yönetici, mühendis ve tasarımcıydı (McLaren)

Evinden bu kadar uzakta ve bu kadar genç yaşta başarı elde eden Bruce'un hayalleri aslında daha da büyüktü. 29 yaşındayken kendi yarış takımını kurdu: Bruce McLaren Motor Racing. 
 

thyhtyj
Bruce McLaren Motor Racing'in ilk logosunda sadece Yeni Zelanda'da yaşayan kivi kuşu yer alıyordu (McLaren)

1966'da ilk Formula 1 arabasını üreten McLaren takımı, M2B'yle Monako Grand Prix'sine katıldı. Takım beklediği başlangıcı yapamasa da yavaş yavaş toparlandı ve ilk galibiyet 1968 Belçika Grand Prix'sinde geldi. 
 

jukı
Bruce McLaren, 1966 Hollanda Grand Prix'sindeki antrenman seansında en önde gidiyor. Güç ve dayanıklılık sorunlarına sahip M2B, istenen performansı verememişti (Wikimedia Commons)

1970'te McLaren doğru yolda emin adımlarla ilerlerken, Bruce McLaren başka bir seri için ürettikleri aracın test sürüşünde geçirdiği kaza sonucunda hayatını kaybetti. Bruce, 1970 sezonu başlamadan önce arkadaşlarına sezon sonunda yarışmayı bırakacağını söylemişti.

İlk şampiyonluk

Motor yarışları dünyası bir ikonu kaybetmişti fakat McLaren, yükselişini sürdürecekti. Takımın başına Bruce'un ortağı Teddy Mayer geçti. Şampiyonluğu hedefleyen Mayer önderliğindeki McLaren, 1973 sezonuna M23 aracıyla başladı. 

M23, McLaren'ı sadece mücadele eden değil, aynı zamanda şampiyon olan bir takım haline getirecekti. Aerodinamiği ve hızıyla öne çıkan araç, geliştirilme potansiyeline de sahipti. 
 

ghryj
M23, 5 sezonda 16 galibiyet getirerek efsane bir araca dönüştü (Wikimedia Commons)

Bu potansiyeli gerçeğe dönüştüren McLaren Formula 1 Takımı, 1974'te Brezilyalı pilot Emerson Fitipaldi'yle pilotlar şampiyonluğuna ulaşırken, aynı zamanda takımlar şampiyonluğunu da elde etti. 

2 yıl sonra, 1976 sezonunda Britanyalı pilot James Hunt, M23'ün güncellenmiş haliyle pilotlar şampiyonası sıralamasında sezonu ilk sırada bitiren isimdi. Teddy Mayer, McLaren'ın adına yakışanı yapmış ve takımı zirveye taşımıştı. 
 

ukılo
Niki Lauda (solda) ve James Hunt'ın 1976 sezonundaki rekabeti, 2013 yapımı Zafere Hücum'a (Rush) da konu olmuştu (F1)

Ancak 1970'in son yıllarından itibaren McLaren her sezon daha kötüye gitti. Ta ki Ron Dennis'in Project Four takımıyla birleşene kadar.

McLaren büyük takım oluyor 

1984 sezonunda  MP4/2 aracı ve efsane pilotlar Alain Prost ve Niki Lauda'yla sezonun 16 yarışından 12'sini kazanan McLaren takımlar şampiyonasında 10 yıl sonra yeniden zafere ulaştı. Pilotlar şampiyonasını kazanan isim de takım arkadaşı Prost'u yarım puanla geçen Avusturyalı Niki Lauda'ydı. 
 

ukıo
Niki Lauda, 1984 Dallas Grand Prix'sinde MP4/2'de (Wikimedia Commons)

Alain Prost, 1985 ve 1986'da arka arkaya iki şampiyonluk elde ederken McLaren, 1985'te takımların hepsini geride bırakma başarısını tekrarladı. 

Brezilyalı efsane Ayrton Senna'nın takıma katılmasıyla 1988'den itibaren iyice etkisini gösteren McLaren dominasyonu, beraberinde yeni bir rekor getirdi. Britanya ekibi, 4 kez üst üste şampiyonluk kazanan ilk takım oldu. 

Senna 1988, 1990 ve 1991'de şampiyon olurken, Prost da üçüncü şampiyonluğunu 1989'da elde etti. McLaren, bu sezonların hepsinde zirvedeki takımdı. Ron Dennis, başına geçtiği takımda görülmemiş bir işe imza atmıştı. 

thyjgr
Ayrton Senna-Alain Prost rekabeti, Formula 1 tarihine damgasını vurdu. Prost, takımdan ayrılmasında Senna'yı bir numaralı sebep olarak göstermişti. (AFP)

McLaren-Mercedes dönemi

Honda'nın Formula 1'den çekilmesiyle yeni bir motor sağlayıcısı arayışına giren McLaren, 1993'te Ford ve 1994'te Peugot'yla kurduğu ortaklıklardan memnun kalmayınca 1995'te Mercedes'e yöneldi. McLaren-Mercedes işbirliği, takımı yeniden zirveye taşıyacaktı. 

Finlandiyalı pilot Mika Hakkinen,1998'de MP4/13, 1999'daysa MP4/14'le şampiyonluğa ulaşırken McLaren de 1998'de takımlar şampiyonasında zirveye döndü.

ukı
Mika Hakkinen'in sonraki yıllara damgasını vuracak Michael Schumacher'la rekabeti de unutulmazlar arasında (F1)

2000'lerin başındaki Ferrari ve Michael Schumacher dominasyonunda rekabetin içinde kalmayı başarsa da takım, şampiyonluk yaşamak için 2008'i beklemek zorunda kalacaktı. 

Kimi Raikonen ve Fernando Alonso, Hakkinen'in başarısını tekrarlamaya yaklaşsa da bunu, 23 yaşındaki Lewis Hamilton başardı.
 

yu6ı8o
Lewis Hamilton, 2008 şampiyonluğunu kazandığında Ferrari pilotu Felipe Massa'yla arasında sadece bir puan fark vardı (Reuters)

Eski günlerin arandığı yıllar

Ron Dennis, 2009'da McLaren'ın CEO'luğu görevini bıraktı ve Mercedes'in Formula 1'e girmesiyle McLaren, alman otomotiv devinin ortağı değil müşterisi haline geldi. 

Sonraki sezonlarda yarış galibiyetleri elde etse de McLaren, 2010'la 2013 arasında 4 kez üst üste takımlar şampiyonu olan Red Bull'un hakimiyetini kırmayı başaramadı. 
 

efgtrhy
McLaren'ın 2015'te yarıştığı MP4-30, takıma Formula 1'deki en kötü sezonlarından birini yaşatmıştı (Wikimedia Commons)

2014'te takıma geri dönen Ron Dennis, 2015'ten itibaren motor sağlayıcısı olarak Honda'yla çalışma kararı aldı. Ancak bu adım takımı epey geriye götürecekti. 

2015 ve 2016 sezonlarında McLaren pilotları Fernando Alonso ve Jenson Button, şampiyonluk değil puan alma mücadelesi veriyordu. İki eski şampiyon, yarışları ilk 10'da bitirmeye çalışıyordu ve takım iki sene üst üste sezonu sondan ikinci bitirdi. 

Yeniden yapılanma

McLaren, 2017'de CEO'sunu, motor sağlayıcısını ve imajını değiştirdi. Ron Dennis yerine Zak Brown, Honda yerine Renault'la sezona başlayan takım, yeni aracının dış görünüşünde  Bruce McLaren'ın 1968'de kullandığı turuncu M7A'dan ilham aldı.
 

thyju
M7A, McLaren'a ilk Formula 1 galibiyetini getirmişti (Wikimedia Commons)

Takip eden sezonlarda podyuma geri dönen McLaren'a 2012'den sonra yarış galibiyeti getiren isimse 2021 İtalya Grand Prix'sinde Daniel Ricciardo'ydu. Takım arkadaşı Lando Norris de yarışı ikinci sırada bitirmişti. 
 

vfkılo
Daniel Ricciardo, İtalya Grand Prix'sinde damalı bayrağı ilk gören pilottu (Reuters)

Takımlar şampiyonasında yıllarca alt sıralarda yer alan ve 2021'de yeniden Mercedes müşterisi olan McLaren için bu, eski günlere dönüşün işaretiydi. 

Zirveye dönüş

Sonraki sezonlarda daha istikrarlı sonuçlarla takımlar şampiyonasında orta sıralara yükselen McLaren, 2023'ü 4. sırada bitirdi. 2024'ün ilk yarısındaki Red Bull dominasyonuna rağmen sezon içinde araca getirdiği güncellemeler ve pilotlarının yüksek performansıyla başarı yakalayan ekip, bu yıl kupayı kaldırmayı başardı. Lando Norris ise pilotlar şampiyonasını Max Verstappen'in ardından ikinci bitirdi ve seneye şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olduğunu kanıtladı.
 

ukılo
McLaren CEO'su Zak Brown, şampiyonluğu kutluyor (X/@McLarenF1)

Formula 1'de 50'den fazla yıldır yarışan McLaren, motor sporlarının zirvesinin en önemli takımlarından biri. 248 zafere sahip Ferrari'den sonra 189 galibiyetle en çok yarış kazanan ikinci takım.

12 pilotlar şampiyonluğu bulunan ekip, 26 yıl sonra elde ettiği takımlar şampiyonluğuyla bu başarıya 9. kez ulaştı ve gelecek sezon da hem pilotlar hem de takımlar şampiyonasında zirveye oynayacağa benziyor. 

Yararlanılan kaynaklar: McLaren, Formula 1, TopSpeed



Kum fırtınası, dayanıklılık ve zafer: Dakar Rallisi

2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
TT

Kum fırtınası, dayanıklılık ve zafer: Dakar Rallisi

2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)
2026 Dakar Rallisi, Dünya Ralli-Raid Şampiyonası'nın (W2RC) ilk ayağı olacak (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba, bu hafta gündeme ara verip motor sporlarının en zorlu mücadelelerinden biri olan Dakar Rallisi'ni inceliyoruz.

Dakar Rallisi, motor sporlarının en sert sınavlarından biri. Dakar denince akla ilk gelenler kum tepeleri, hiçliğin ortasındaki uzun etaplar, araçların çölün acımasız koşulları karşısındaki sınavı ve sürücülerin kayalarla, fırtınalarla ve navigasyon hatalarıyla boğuşmasıdır. 

Bu yarışın kökeni 1970'lerin sonuna dayanıyor. Fikrin kaynağıysa, Fransız motosikletçi ve organizatör Thierry Sabine'in kaybolması. Sabine, 1977'de Ténéré Çölü'nde geçirdiği zorlu deneyimi yarış fikrine dönüştürdü ve 1978'de Paris'ten Dakar'a uzanan ilk ralli hayata geçirildi.

İlk organizasyon, klasik pist rallilerinden farklı olarak "ralli-raid" türünün miladı sayılacak bir yapıya sahipti: Uzun mesafeli, çoğunlukla arazide, navigasyonun ve dayanıklılığın belirleyici olduğu etaplar. Yarış ilk düzenlendiğinde motosiklet, otomobil ve kamyon kategorileri birlikte sahnedeydi. Bu birliktelik etkinliğe macera odaklı, amaca yönelik bir ruh kazandırdı ve kısa sürede küresel bir ilgi gördü.

1980'ler ve 1990'lar boyunca Dakar, Afrika kıtasının geniş çöllerinde ve zorlu arazilerinde düzenlendi. Prestiji yükseldikçe riskler de arttı. Yarışın artan popülerliği, markalar ve sponsorlar için cazip bir platform oluşturdu. Mitsubishi, Peugeot, Citroën gibi üreticiler büyük yatırımlar yaparak dayanıklı ralli araçları geliştirdi ve Dakar rallisini ileri düzey mühendislik rekabetine dönüştürdü.

Bu yıllarda yarış, sadece bireysel cesaretin değil, ekip mühendisliğinin, lojistiğin ve stratejinin de sınandığı bir platforma dönüştü. Bununla birlikte Dakar'ın Afrika'da geçirdiği uzun dönemde trajediler de var.

Pek çok yıl boyunca navigasyon hatalarından, kötü hava şartlarından ve mekanik arızalardan kaynaklanan ağır kazalar yaşandı. Organizasyon güvenlik önlemlerini artırsa da doğanın sertliği çoğu zaman önlenemez riskler doğurdu. Thierry Sabine'in kendisi de ralli tarihinin trajik sonlarından birini yaşadı. Dakar'ı bir efsaneye dönüştüren isim, 1986'da bir helikopter kazasında yaşamını yitirdi. 

2000'li yılların başlarına gelindiğinde, Afrika'daki siyasi belirsizlikler ve güvenlik kaygıları organizasyonun geleceğini tartışmaya açtı. 2008'deki iptal ve ardından gelen değerlendirmeler, Dakar yönetimini lokasyon konusunda yeniden düşünmeye zorladı.

2009'dan itibaren ralli rotasını Güney Amerika'ya taşıdı; Arjantin ve Şili'nin çölleri, Bolivya'nın yüksek platoları, Peru'nun kum tepeleri ralliye farklı bir karakter kazandırdı. Güney Amerika dönemi, organizasyona hem görsel zenginlik kattı hem de farklı zorluklar sundu: Yüksek irtifa etapları, değişken iklim koşulları ve yeni jeolojik engeller, yarışçıların hazırlığını ve taktiklerini yeniden şekillendirdi.

Aynı zamanda Güney Amerika seyircisinin coşkusu, ralliyi yerel festivallere benzer bir kitle etkinliğine dönüştürdü; sokaklardan izleyicilerle dolan etaplar yeni hikayeler oluşturdu.

2020 bir diğer kırılma noktası oldu: Dakar, Güney Amerika'daki dönemini tamamlayıp Suudi Arabistan'da yeni bir sayfa açtı.

zxcdf
Dakar Rallisi'ne katılanlar çölün ortasında yaşanan mekanik arızalara da hazırlıklı olmalı (Reuters)

Suudi Arabistan'ın geniş çölleri, kum denizleri ve kayalık vadileri, hem Afrika'nın hem Güney Amerika'nın özelliklerini barındıran bir ortam sunuyor. Organizasyon için lojistik avantajlar, sponsorluk ve altyapı yatırımları bu taşınmanın arkasındaki başlıca gerekçeler.

Suudi Arabistan rotaları, teknisyenlik gerektiren bölümler, uzun kum maratonları ve mümkün olan en zorlayıcı navigasyon etablarıyla şekilleniyor; modern Dakar artık daha fazla teknoloji, daha sıkı güvenlik protokolleri ve aynı zamanda daha sofistike bir etap planlaması anlamına geliyor. Ancak yarışın ruhu değişmedi, zorlu doğa koşullarında insanın ve makinenin dayanıklılığı hâlâ belirleyici.

Dakar Rallisi tarihine bakarken öne çıkan isimler ve markalar da bu yarışın hikayesini oluşturuyor. "Mösyö Dakar" diye anılan Stéphane Peterhansel, motosiklet ve otomobil kategorilerinde uzun yıllara yayılan bir başarı grafiği çizdi ve Dakar'ın en çok zafer kazanan ismi.

Nasser Al-Attiyah, Carlos Sainz, Ari Vatanen, Cyril Despres, Marc Coma gibi sürücüler Dakar'ın farklı dönemlerine damga vurup kendi kategorilerinde efsaneleşti.
 

fvgt
Geçen yıl Dakar Rallisi'ne 136 motosiklet kayıt yaptırmış, yarışı ancak 89'u bitirebilmişti (Reuters)

Marka tarafındaysa Mitsubishi, Peugeot, Volkswagen, Mini ve Toyota gibi üreticiler Dakar'ı bir test alanı, bir imaj sahası ve teknoloji laboratuvarı olarak kullandı; dört çeker sistemlerinin, turbo ­motorların, dayanıklı şasi tasarımlarının ve araziye özgü süspansiyonların gelişimi Dakar sahnesinde hızlandı.

Dakar amatör yarışçılara da kucak açıyor. Profesyonel takımların yanı sıra sivil katılımcılar, macera arayan kişiler ve küçük takımlar her sene start çizgisinde yer alıyor; bu yönüyle Dakar hem elit performansı hem de keşif ruhunu barındırıyor.

Dakar'da yarışçılar kilometrelerce süren etaplarda zamanla yarışıyor. Özel etaplardaki zaman performansı sonuçlara doğrudan etki ederken, transfer etapları pilotları bir sonraki start noktasına taşıyor.

Etaplar navigasyon ve hız arasında bir denge kurmayı zorunlu kılıyor. Yanlış rota seçimi, küçük bir navigasyon hatası günlerce süren yarışta dakikaları değil, saatleri kaybettirebiliyor. Bu nedenle başarılı bir Dakar performansı, sadece hızın değil aynı zamanda stratejinin, mükemmel navigasyonun ve ekip desteğinin ürünü.

Güvenlik ve sağlık önlemleriyse Dakar'ın tartışmasız olarak gelişen yanlarından biri. İlk yıllarda sağlık hizmetleri sınırlıydı; günümüzde organizasyonun medikal ekipleri, hızlı müdahale helikopterleri, sahada yer alan tıbbi istasyonlar ve ileri düzey kurtarma protokolleriyle donatıldı.

Yine de riskler tamamen ortadan kalkmadı. Çöl koşullarında araç arızaları, aşırı sıcak, navigasyon hataları veya kazalar hâlâ ciddi tehlikeler oluşturuyor.

Organizasyon, medikal altyapı ve izleme sistemlerine sürekli yatırım yapıyor; özellikle yarış sırasında uydu iletişimi ve pozisyon izleme gibi teknolojiler, olası acil durumlarda müdahalenin hızını artırıyor.

Dakar'ın kültürel etkisi ve eleştirileri de yarışın hikayesinin önemli bölümlerini oluşturuyor. Yarışın Afrika'dan taşınması, hem ekonomik hem de politik tartışmalara neden olmuştu. Bazı eleştirmenler organizasyonun yerel topluluklarla olan ilişkilerini ve çevresel etkilerini sorguladı.

Suudi Arabistan'a taşınmasıysa bir taraftan organizasyonun küresel ölçekte sürdürülebilir kaynaklara erişimini garanti altına alırken, diğer taraftan yarışın "kimlik" meselesini gündeme taşıdı: Dakar tarihsel olarak Afrika'yla anılan bir markayken artık coğrafi olarak yeni kimliklerle eşleşiyor.

Buna rağmen organizasyon, küresel izleyiciye hitap etmeyi sürdürerek, tarihin farklı dönemlerini birleştiren bir yapıyı korumaya çalışıyor.

zsxcdf
Dakar Rallisi'nin 2026 rotası. 3 Ocak'ta başlayacak mücadele 17 Ocak'ta son bulacak (dakar.com)

Teknolojik evrim de Dakar'ın öyküsünde belirleyici oldu. İlk dönemlerde pilotların navigasyonu harita, pusula ve yol kitabındaki işaretlere dayanıyordu. Zamanla GPS destekli izleme ve telemetri gibi araçlar devreye girdi. Artık belirli GPS kısıtlamalarıyla dengelenmiş sistemler kullanılıyor.

Araç teknolojisindeyse dayanıklılık, yakıt yönetimi, süspansiyon tasarımı ve hafif malzeme kullanımı ön plana çıktı. Üreticiler Dakar'da test edilen çözümleri günlük araç teknolojilerine uyguluyor.

Dakar Rallisi'nin yıllara yayılmış istatistikleri ve rakamları da yarışın büyüklüğünü gösteriyor. Toplam mesafeler genellikle binlerce kilometreyi buluyor ve yarış birden fazla ülke sınırını aşabiliyor. Bu açıdan lojistik, ekip yönetimi ve parça ikmali, ralli başarısının ayrılmaz parçaları.

Yararlanılan kaynaklar: Dakar, Red Bull, X-Raid


Islam Makhachev, Jack Della Maddalena'yı ezip geçerek çifte kemer sahibi oldu

Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
TT

Islam Makhachev, Jack Della Maddalena'yı ezip geçerek çifte kemer sahibi oldu

Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)
Khabib Nurmagomedov, iki kemerli Islam Makhachev'i taşıyor (AP)

Islam Makhachev, UFC 322'de Jack Della Maddalena'yı kolayca alt ederek yarı ortasıklet kemerini kaptı ve birden fazla sıklette şampiyon oldu. Bu, efsanevi antrenörü ve çocukluk arkadaşı Khabib Nurmagomedov'un asla başaramadığı bir şeydi.

Makhachev, Avustralyalıyı 5 raunt boyunca neredeyse izlenmesi zor bir mücadelede ezip geçti. 34 yaşındaki Makhachev'in Della Maddalena'nın sağ baldırını sistematik olarak hedef alması, unvanını savunan rakibini şampiyonluk rauntlarında gözle görülür bir acı içinde bıraktı.

Della Maddalena, 5 raunt boyunca yerden kalkamadı ve skor kartlarının toplamı  50-45 Makhachev'in lehineydi.

Makhachev, hafif sıklet kategorisini fethettikten sonra 77 kiloya yükselmişti ve bu yıl Belal Muhammed'i tahtından indirdikten sonra ilk kez unvanını savunan 29 yaşındaki Della Maddalena'nın, bu sıklette ilk kez maça çıkan dişli Dağıstanlıyı zorlaması bekleniyordu.

Elit mücadele yeteneği, nakavt gücü ve siyah kuşak BJJ becerisiyle birleşince, en azından kağıt üzerinde Makhachev'i alt etmek için gereken tüm araçlara sahip olduğu anlamına geliyordu. Ancak pratikte, Makhachev'in adeta yenilmez görünen üstünlüğüne karşı çok az tehdit oluşturduğu görüldü. Makhachev, 25 dakikalık dövüşte 18 dakikalık kontrol süresiyle şampiyonun canını çıkardı.

Makhachev, birden fazla sıklette UFC şampiyonluğu kazanan 11. dövüşçü oldu ve üst üste 16 galibiyetle Anderson Silva'nın rekorunu egale etti.

Madison Square Garden'daki yan ana maçta Zhang Weili, bir sıklet yükselerek Makhachev’in izinden giderek bir sıklet yükseldi ama tam tersine, unvanını koruyan şampiyon tarafından domine edildi. Sineksıklet kraliçesi Valentina Shevchenko, eski saman sıklet şampiyonuna karşı oybirliğiyle kazandı.

Zhang, tüm dövüş boyunca ikinci en iyi performansı gösterdi; ayakta hasar vermek için mesafeyi kapatmakta zorlandı ve Shevcheno'nun gücünün üstesinden gelemeyerek her rauntta dövüşün sonucunu belirleyen yere almalara karşı koyamadı.

Gecenin başka bir dövüşünde Britanyalı eski yarı ortasıklet şampiyonu Leon Edwards, Carlos Prates'e karşı ağır bir nakavt yenilgisi aldı; bu, üst üste üçüncü yenilgisiydi ve UFC'de ilk kez nakavt edildi.

Martta UFC Londra'da Edwards'ı yenen, yarı ortasıkletin kemer peşinde koşan bir diğer ismi Sean Brady için de işler daha iyi değildi. Kariyerinin en büyük galibiyetinin üzerine koyamayan Amerikalı dövüşçü, 25 yaşındaki yenilgisiz Michael Morales tarafından nakavt edildi.

Hem Morales hem de Prates, Ian Garry, Shavkat Rakhmonov ve Belal Muhammad gibi isimlerin de Makhachev'in ilk rakibi olmak için yarıştığı, yarı ortasıkletin kalabalık şampiyonluk mücadelesi tablosuna girdi.

Benoit Saint Denis, deneyimli Beneil Dariush'u 16 saniyede durdurarak UFC tarihindeki en hızlı 6. nakavtı kaydederken, Bo Nickal, Rodolfo Vieira'yı kafasına sert bir tekmeyle nakavt ederek yeniden kazandı.

Independent Türkçe

 


ATP’nin iki devi finalde buluşuyor: Alcaraz -Sinner

Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)
Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)
TT

ATP’nin iki devi finalde buluşuyor: Alcaraz -Sinner

Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)
Alcaraz zaferini kutluyor (EPA)

Dünya 1 numarası Carlos Alcaraz, Kanadalı Felix Auger-Aliassime’i 6-2, 6-4’lük setlerle mağlup ederek ATP Finalleri’nde adını finale yazdırdı. İspanyol raket, finalde ev sahibi İtalya’nın dünya 2 numarası ve son şampiyonu Jannik Sinner ile karşılaşacak. Sinner, yarı finalde Avustralyalı Alex de Minaur’u 7-5, 6-2 ile geçerek finale yükseldi.

Bu sezon rakibine karşı belirgin üstünlük kuran Alcaraz, Sinner’la oynadığı 5 maçın 4’ünü kazandı.

Roland Garros ve Flushing Meadows’ta oynanan Grand Slam finalleri de dahil olmak üzere bu karşılaşmaların tamamı final mücadelesiydi. Sinner’ın bu yıl Alcaraz’a karşı elde ettiği tek galibiyet ise Wimbledon finalinde aldı.

22 yaşındaki İspanyol tenisçi, Torino’da yarı finale ulaşarak yıl sonu dünya 1 numarasını garantilediği için final maçına daha az baskıyla çıkacak. Alcaraz, kariyerinde ilk kez ATP Finalleri şampiyonluğu kazanmayı hedeflerken, bu unvanla birlikte sezonun 9'uncu, kariyerinin ise 25'inci turnuva zaferine ulaşma fırsatına sahip olacak. Alcaraz, geçtiğimiz yıl turnuvaya grup aşamasında veda etmişti.