Satürn'ün 62 yeni uydusu bulundu

Yeni keşifle birlikte Satürn, evrende 100'den fazla uydunun yörüngesinde döndüğü bilinen ilk gezegen haline geldi

NASA'nın Cassini uzay aracından aldığı bu görüntüde Satürn, halkaları ve gezegenin dev uydusu Titan görülüyor (NASA)
NASA'nın Cassini uzay aracından aldığı bu görüntüde Satürn, halkaları ve gezegenin dev uydusu Titan görülüyor (NASA)
TT

Satürn'ün 62 yeni uydusu bulundu

NASA'nın Cassini uzay aracından aldığı bu görüntüde Satürn, halkaları ve gezegenin dev uydusu Titan görülüyor (NASA)
NASA'nın Cassini uzay aracından aldığı bu görüntüde Satürn, halkaları ve gezegenin dev uydusu Titan görülüyor (NASA)

Gökbilimciler, halkalı gezegen Satürn'ün yörüngesinde dönen 62 yeni doğal uydu keşfetti.

Bu keşiften önce, Satürn'ün Uluslararası Astronomi Birliği tarafından tanınan 83 uydusu vardı. Yeni atılım, gezegenin uydu sayısını 145'e çıkarıyor.

Böylece Satürn, "Uydu Kralı" unvanını Jüpiter'den alıyor ve aynı zamanda evrende 100'den fazla uydunun yörüngesinde döndüğü bilinen ilk gezegen haline geliyor.

Keşfin ardında Çin'deki Academia Sinica Astronomi ve Astrofizik Enstitüsü'nden doktora sonrası araştırmacı Edward Ashton liderliğindeki bir ekip var.

Ekip, gezegenin etrafındaki daha küçük ve daha sönük uyduları bile tespit etmeyi başardı.

Araştırmada kullanılan veriler, Hawaii'de Maunakea tepesindeki Kanada-Fransa-Hawaii Teleskopu (CFHT) tarafından 2019 ve 2021 arasında üç saatlik aralıklarla toplandı.

Gözlemler, gökbilimcilerin Satürn çevresindeki 2,5 kilometre çapındaki uyduları tespit etmelerine olanak sağladı.

Satürn'ün yeni keşfedilen uyduları "düzensiz uydular" olarak sınıflandırıldı.

Bu terim, bir gezegenin kütle çekim kuvvetiyle yakalandığı ve normal uyduların yörüngelerine kıyasla daha eğimli olan büyük ve eliptik bir yörünge izlediğine inanılan nesneler için kullanılıyor.

Ayrıca düzensiz uydular, yörüngelerinin eğimine bağlı olarak gruplaşma eğilimi gösteriyor.

Satürn'ün sistemi halihazırda bu gruplardan üçüne ev sahipliği yapıyor. Hepsi de adlarını farklı mitolojik olaylardan alıyor: Inuit grubu, Galya grubu ve yoğun nüfuslu İskandinav grubu.

Satürn'ün yeni bulunan tüm uyduları, şu anda var olan bu üç gruptan birine giriyor.

Ekibe göre yeni uyduların üçü Inuit grubuna ait, ancak çoğunluğu İskandinav grubuna uygun.

 

Independent Türkçe, Space, Science Alert



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell