Bernavi ve el-Karni bugün Uluslararası Uzay İstasyonu'na doğru yola çıkıyor

Suudi astronotların yolculuğu için büyük bir beklenti var.

Suudi astronotlar Rayana Bernavi ve Ali el-Karni’nin Uluslararası Uzay İstasyonu'na yolculuğu için hazırlıklar bugün tamamlanıyor (Suudi Uzay Kurumu)
Suudi astronotlar Rayana Bernavi ve Ali el-Karni’nin Uluslararası Uzay İstasyonu'na yolculuğu için hazırlıklar bugün tamamlanıyor (Suudi Uzay Kurumu)
TT

Bernavi ve el-Karni bugün Uluslararası Uzay İstasyonu'na doğru yola çıkıyor

Suudi astronotlar Rayana Bernavi ve Ali el-Karni’nin Uluslararası Uzay İstasyonu'na yolculuğu için hazırlıklar bugün tamamlanıyor (Suudi Uzay Kurumu)
Suudi astronotlar Rayana Bernavi ve Ali el-Karni’nin Uluslararası Uzay İstasyonu'na yolculuğu için hazırlıklar bugün tamamlanıyor (Suudi Uzay Kurumu)

İki Suudi astronot, Rayana Barnavi ve Ali el-Karni'nin Falcon 9 roketi ve Dragon uzay aracıyla Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) yapacakları yolculuk, Suudi Arabistan'da ve uluslararası kamuoyunda büyük bir heyecanla bugün başlıyor.

Bu yolculuk, Suudi Arabistan'ın Vizyon 2030’u ile uyumlu olarak, ekonomik büyüklüğünün 2040 yılında 1,1 trilyon dolara, 2050 yılında ise yaklaşık 2.7 trilyon dolara ulaşması beklenen uzay sektöründen her alanda faydalanma hedefleri doğrultusunda yerel uzay sektöründe yaptığı değişikliklerle aynı hedefte gerçekleşiyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre yolculuk, 22 Eylül 2022'de başlatılan Suudi Astronot Programı kapsamında, Suudi uzay sektöründe bir dönüm noktası olma özelliği taşıyor.

NASA da daha önce Bernavi ve el-Karni’nin 2023 baharında ABD'nin Florida eyaletindeki Kennedy Uzay Merkezi'nden, John Schofner ve Peggy Whitson eşliğinde bir SpaceX roketiyle Uluslararası Uzay İstasyonu'na doğru yola çıkacağını duyurmuştu.

Astronotlar Rayana ve el-Karni, yolculuklarının kendileri için güvenli olup olmadığını belirlemek amacıyla kısa süreli uzay görevlerinde işlevsel beyin dokusunu gösteren, kandaki yaşamsal belirtilerdeki değişiklikleri inceleyerek yaşamsal verileri ölçmeyi ve telomer uzunluğundaki değişimi göstermeyi içeren bir dizi testten geçecekler. Kısa süreli uzay uçuşunun telomer uzunluğun üzerindeki etkisini ölçmek için kısa süreli uzay görevinde otomatik bir pupillometre kullanılacak. Ayrıca kafa içi basıncındaki herhangi bir değişikliği ölçmek için bir dizi teste ek olarak optik sinir çapının ölçülmesi, serebral perfüzyon deneyi ve mikro yerçekiminde beyin pozisyonu ayarlamaları, hücre bilimi deneyi ve mikro yerçekiminde farkındalık ve eğitim deneyleri dahil olmak üzere bir dizi başka teste de girecekler.



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science