Metaverse’teki Dark Web sürümü ‘hacklenemez’ olabilir

Metaverse’teki Dark Web sürümü ‘hacklenemez’ olabilir
TT

Metaverse’teki Dark Web sürümü ‘hacklenemez’ olabilir

Metaverse’teki Dark Web sürümü ‘hacklenemez’ olabilir

Polis ve güvenlik teşkilatları önümüzdeki yıllarda ‘Metaverse’ oluşumunun tamamlanmasıyla birlikte ‘Deepverse’ dünyasındaki suç faaliyetlerini önlemekte zorlanabilir. Yapılan değerlendirmelere göre şu an siber dünyayı etkileyen sorunların birçoğu sanal alemde yayılmaya başlayabilir.

San Francisco'da 26 Nisan'da düzenlenen ve yılda yaklaşık 45 bin kişinin katıldığı bilgi teknolojisi güvenliği konulu bir dizi seminerin verildiği ‘RSE 2023 Konferansı’nda Japonya merkezli bir bilgisayar yazılımı şirketi Trend Micro’dan iki araştırmacı, yeni bir DeepVerse sürümünün bu tehditlerin en büyüklerinden biri olduğunu, çünkü suçluların şu an Dark Web’te yaptıklarından daha büyük bir cezasızlık ve tehlikeyle hareket edebildiklerini söylediler.

Suç işlenen Metaverse

Metaverse, gerçek dünyanın bilgisayar tarafından oluşturulmuş bir versiyonu. Bu, tıpkı çevrimiçi çok oyunculu oyunların, kullanıcılara kendi sanal karakterlerini oluşturmalarına ve sanal dünyalarında diğer oyuncularla etkileşim kurmalarına izin vermesi gibi, insanların başkalarıyla ve kuruluşlarla etkileşime girdiği sanal bir dünyayı tanımlamak için kullanılan bir ifade. Metaverse tamamlandığında kullanıcılarının gerçek dünyanın sanal bir versiyonunda alışveriş yapmasına, çalışmasına, sosyalleşmesine ve diğer birçok aktiviteye izin verecek.

Araştırmacılar, aynı fenomenin siber suç dünyasının bodrum katlarında da meydana geleceği konusunda uyardılar. Dark Web’in de Deep Web’den fark edilmeyen bir derinlikte var olduğunu belirten araştırmacılar, Deepverse’teki Darkverse’te işlenecek suçların kolluk kuvvetleri ona nüfuz edemeyeceği kadar tespit edilemez olacağını vurguladılar. Bu alanlar suç, radikalizm, çocuk pornografisi ve cinsel istismarcılar için güvenli bir sığınak sağlayacağına işaret ettiler.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Trend Micro'nun kıdemli tehdit araştırmacıları Numaan Huq ve Philippe Lin, geçtiğimiz yıl Metaverse kullanıcıları arttıkça Metaverse’teki güvenlik ve gizlilik risklerinin ortaya çıkışı ve bu risklerin gelişimi hakkında bir rapor kaleme aldılar. Raporda birçok tehditten bahseden Huq ve Lin, en başta sosyal mühendislik, finansal dolandırıcılık ve mahremiyet riskleri gibi sayıları giderek artan mevcut sorunlar ve takas edilemez tokenlerle ilgili tehlikeler gibi yeni ortaya çıkan sorunların hem fiziksel hem de siber dünyaları aynı anda etkileyen tehditlere işaret ettiler.

Darkverse sağlamlığı

Darkreading.com sitesine konuşan Huq ve Lin, tehditlerin doğrulanmaya çok yakın olduğunu söylediler. Dark Web'tekilerin Metaverse'den nasıl yararlanacaklarını tartışmaya başladıklarını belirten Lin, dijital varlıkların tehditleri görmezden gelmeleri ve bu tehdileri yakında ortadan kaldırmak için hiçbir yatırım yapmamaları halinde gelecekte çok şey kaybedebilecekleri konusunda uyardı.

Trend Micro Şirketi, Metaverse'ü ‘kullanıcıların cihazlardan erişebilecekleri sürükleyici, çoklu etkileşimli, çok sayıda satıcının olduğu bir ortam’ olarak tanımlıyor. Metaverse’ün mevcut internet ortamının yanı sıra etkileşimli bir katman sağlamak için Web 2.0 ve Web 3.0 teknolojilerini kullanacağına işaret eden şirkete göre Metaverse, genişletilmiş sanal gerçeklik ortamında çalışmak ve oynamak için açık bir platformun yanı sıra akıllı şehir cihazları için bir iletişim katmanı sunuyor.

Şirketin tanımına göre Darkverse ise bugün var olan Dark Web gibi, ifade özgürlüğü için güvenli bir alan sağlamak adına sanal dünyada var olacak karanlık bir alandır. Ancak aynı zamanda geniş bir kitleye hitap eden pazarlarla yasa dışı ve suç faaliyetleri için de bir platform olacak.

Lin, Darkverse’ü çok tehlikeli bir yer haline getirecek noktanın, kolluk kuvvetlerinin Darkverse’de işlenecek suçlara müdahale etmeye çalışırken karşılaşacağı zorluklar olacağını düşünüyor. Huq’a göre ise suçluların Metaverse’teki alanlara erişimi kontrol etmek için kimlik doğrulama belirteçleri kullanmasını umuyor. Huq, kullanıcıların kimliklerine ilişkin bilgileri elde etmek için belirli bir zaman dilimi içinde fiziki dünyadaki belirli yerlere girmelerini isteyerek başkalarının bu belirteçlere erişmesini engelleyebileceklerini de belirtti.

Ancak suçluların, Metaverse’teki alanlara erişim izni için konum ve mesafeye dayalı kontroller uygulamaya çalışabileceğine işaret eden Huq, bu tür bir yöntemin, sunucuları kilitlemek ve URL'yi engellemekle aynı şey olmadığı için kolluk kuvvetlerinin bu faaliyetlere karşı önlem almasını zorlaştırabileceğini kaydetti.

Yeni tehditler

Darkverse'in önemli bir tehdit oluşturacağına şüphe olmasa da kolluk kuvvetlerinin Metaverse’de uğraşmak zorunda kalacağı tek sorun bu olmayacak. Huq ve Lin, önümüzdeki birkaç yıl içinde şirketlerin Metaverse'ü daha sık kullanmaya başlayacağını tahmin ediyorlar. Huq, örneğin Metaverse’ün New York'taki bir şirkette çalışan bir mühendisin Arizona'daki bir tesisteki destek sorunlarını sanki oradaymış gibi çözmesine olanak tanımasının altyapı operatörlerinin operasyonel teknolojiler ve endüstriyel kontrol sistemi ortamları için dijital ikizler oluşturabileceğini ya da bir perakendecinin, müşterilerin sanki gerçek bir mağazadaymış gibi sürükleyici bir şekilde alışveriş yapabilecekleri dijital mağazalar kurabileceğini belirtti.

Söz konusu vakalar yayıldıkça ve genişledikçe riskler de artacaktır. Huq ve Lin, saldırganların bu ortamlara sızmak için yeni yollar bulacağını, casusluk, hırsızlık ve kaos yayma gibi hedefler uğruna bu ortamları bozacaklarını ve bu tür saldırılardan bazılarının Metaverse sunucularını ve altyapısını hedef alacağını, diğerlerinin ise kullanıcıların sanal dünyaya ve içindeki nesnelere erişmek için taktığı bir başlık gibi Metaverse’e özgü öğeleri hedef alabileceklerini tahmin ediyorlar.



Muzun nesli tükenmesin diye uğraşan bilim insanlarından müjde

Bugün satılan muzlarla, 1950'lerdekiler aynı değil (Pexels)
Bugün satılan muzlarla, 1950'lerdekiler aynı değil (Pexels)
TT

Muzun nesli tükenmesin diye uğraşan bilim insanlarından müjde

Bugün satılan muzlarla, 1950'lerdekiler aynı değil (Pexels)
Bugün satılan muzlarla, 1950'lerdekiler aynı değil (Pexels)

Dünya genelindeki muzlar halihazırda iki hastalıktan dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Fakat sevilen meyvenin soyunun tükenmesini önlemeye çalışan bilim insanları son dönemde önemli adımlar atıyor. Uzmanlar başarıya ulaşmaları halinde halkın hiçbir şeyi fark etmeyeceğini söylüyor. 

1950'lerde üretilen Gros Michels muzları, bir mantar türünün yol açtığı Panama hastalığı yüzünden yok olmuştu.

Bu yüzden şirketler, hastalığa dirençli Cavendish muzlarını yetiştirmeye başlamış ve krizin üstesinden gelinmişti. Bu muz çeşidi halihazırda küresel muz ihracat pazarının yüzde 99'unu oluşturuyor.

Ancak aynı hastalığın farklı bir versiyonu 1990'lardan beri Cavendish cinsini de tehdit ediyor. Marketlerde satılan muzlar birbirinin kopyası olduğu için bir bitkinin hastalığa yakalanması diğerlerini de tehlikeye atıyor. 

Başka bir mantar türünün yol açtığı siyah sigatoka hastalığı da muzları tükenme riskiyle karşı karşıya bırakıyor. 

Bu hastalık halihazırda fungisitler sayesinde tedavi edilse de bazı bölgelerdeki mantarlar kimyasallara direnç göstermeye başladı. 

Bilim dünyası bir yandan hastalıkların çözümünü ararken diğer yandan da yeni muz türleri yetiştirmeye çalışıyor. 

Ağustosta yapılan bir çalışmada bugünkü Panama hastalığına yol açan varyantın, 20. yüzyıldakinden evrimleşmediği bulunmuştu. 

Bilim insanları, hastalığın arkasındaki mekanizmayı artık daha iyi anladıkları için tedavi umudu doğduğunu düşünüyor.

ABD merkezli muz üreticisi Chiquita Brands International ise araştırma şirketi KeyGene, Musaradix adlı girişim ve Hollanda'daki Wageningen Üniversitesi'yle işbirliği içinde yürütülen projede, Yelloway 1 adlı yeni bir muz türü geliştirdiğini geçen ay duyurmuştu. 

İki hastalığa da dirençli bu bitkinin serada yetiştirildiği ancak henüz mevye vermediği aktarılmıştı. 

Bu yılın sonunda Filipinler'e ekilmesi planlanan Yelloway 1 bitkileri, daha sonra Cavendish muzlarıyla çiftleştirilecek. Bu sayede hem tadı ve görüntüsü halihazırda satılan muzlara benzeyen hem de hastalığa dirençli meyveler üretilmesi amaçlanıyor. 

Chiquita Sürdürülebilirlik Direktörü Peter Stedman şöye diyor:

Birkaç yıl içinde muzunuzda herhangi bir değişiklik görmezseniz, harika bir iş çıkardık demektir. 

Avustralya'daki Queensland Üniversitesi'nden araştırmacılar ise yabani bir muz bitkisinden bir geni Cavendish'e yerleştirerek Panama hastalığına dirençli, genetiği değiştirilmiş bir muz geliştirdi.

Meyvenin tadı ve görüntüsünün aynı kalması beklense de genetiğinin değiştirilmiş olması endişe yaratıyor. 

Halk, genetiği değiştirilmiş gıdalara karşı temkinli davranırken, Avrupa gibi bölgelerde bu ürünlerle ilgili katı düzenlemeler olması engel teşkil ediyor.

Queensland Üniversitesi'nden Andre Drenth "Orada öylece duruyor. Belki yurtdışından birileri almak isteyebilir" diyerek ekliyor:

Bir pazarlama sorunu var, yasal bir sorun var ama teknik bir sorun yok.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Popular Science, Nature Microbiology