Güneş enerjisinde büyük atılım: Kayaları bataryaya dönüştürme yolu bulundu

Granit ve sabuntaşı, güneş enerjisini depolamada düşük maliyetli ve çevre dostu bir yöntem sunuyor

Granit (solda) ve sabuntaşı örnekleri Güneş'ten gelen ısının depolanıp elektriğe dönüştürülmesini sağlayabilir (Amerikan Kimya Derneği)
Granit (solda) ve sabuntaşı örnekleri Güneş'ten gelen ısının depolanıp elektriğe dönüştürülmesini sağlayabilir (Amerikan Kimya Derneği)
TT

Güneş enerjisinde büyük atılım: Kayaları bataryaya dönüştürme yolu bulundu

Granit (solda) ve sabuntaşı örnekleri Güneş'ten gelen ısının depolanıp elektriğe dönüştürülmesini sağlayabilir (Amerikan Kimya Derneği)
Granit (solda) ve sabuntaşı örnekleri Güneş'ten gelen ısının depolanıp elektriğe dönüştürülmesini sağlayabilir (Amerikan Kimya Derneği)

Bilim insanları güneş enerjisini kayalarda depolayıp ısıyı elektriğe dönüştürmenin yolunu keşfetti.

Tanzanya'dan bir araştırma ekibi yoğunlaştırılmış güneş enerjisi adı verilen bir yaklaşımla, bazı granit ve sabuntaşlarının güneş ısısını yeterince yüksek yoğunlukta depolayarak ilkel batarya işlevi görebileceğini buldu.

Termal enerji depolama, artık parlamadığında bile Güneş'ten enerji depolayıp elde etmenin düşük maliyetli bir yolu olarak sunuluyor.

Geçen yıl İsveç ve Çin'den bilim insanları, termoelektrik jeneratör görevi gören ultra ince bir çip kullanarak güneş enerjisini yaklaşık 20 yıl boyunca depolamanın yolunu bulmuştu.

Bu yenilikçi sistem teknik olarak elektronik cihazlara entegre edilebilse de hâlâ geniş ölçekte uygulanamayacak kadar maliyetli.

Araştırmacılar buna karşılık granit ve sabuntaşı örneklerinin güneş enerjisini depolamada düşük maliyetli ve kolay erişilebilir bir yöntem sağladığını belirtiyor.

Bulguları özetledikleri makalede araştırmacılar, "Kayaların depolama alanı olarak kullanılması, kayaların bolluğu ve düşük maliyeti nedeniyle uygun fiyat potansiyeli sunuyor" diye belirtti.

Hava/kaya yatağı düşük yatırım maliyetine, yüksek güvenilirliğe ve verimliliğe sahip, çevre dostu ve ısı dönüştürücülerinin kullanılmasını gerektirmiyor.

Kaya yatağı 600 santigrat dereceye kadar termal güneş enerjisini yakalayıp toplar ve bu enerji daha sonra sıvıyı kaynatıp buhar haline getirerek elektrik üretmek üzere bir jeneratör türbinine güç sağlamak için kullanılır.

Sonuçlar, Amerikan Kimya Derneği'nin yayımladığı "Experimental Investigation of Soapstone and Granite Rocks as Energy-Storage Materials for Concentrated Solar Power Generation and Solar Drying Technology" (Yoğunlaştırılmış Güneş Enerjisi Üretimi ve Güneş Enerjili Kurutma Teknolojisi için Enerji Depolama Materyalleri Olarak Sabuntaşı ve Granit Kayalarının Deneysel İncelemesi) başlıklı çalışmada detaylandırıldı.

Diğer termal enerji depolama sistemleri tuz ve suya odaklanırken Eindhoven Teknik Üniversitesi'ndeki araştırmacılar geçen yıl, geniş ölçekte çalışabileceğini iddia ettikleri bir ısı bataryasını tanıtmıştı.

Sistem Güneş'ten ısı elde etmek yerine endüstriyel uygulamalardaki atık ısıyı topluyor.

Bilim insanları o dönemde "Potansiyel büyük olsa da bunu başaramayan, büyük potansiyele sahip birçok teknoloji de gördük" demişti.

Bu yüzden ayaklarımızı yere sağlam basıp adım adım ilerleyeceğiz.



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news