Batı, yapay zekaya ilişkin ortak kurallar taslağı üzerinde çalışıyor

Avrupa Birliği, yapay zeka alanındaki ihlalleri sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştirmeyi hedefliyor. (Arşiv-Reuters)
Avrupa Birliği, yapay zeka alanındaki ihlalleri sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştirmeyi hedefliyor. (Arşiv-Reuters)
TT

Batı, yapay zekaya ilişkin ortak kurallar taslağı üzerinde çalışıyor

Avrupa Birliği, yapay zeka alanındaki ihlalleri sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştirmeyi hedefliyor. (Arşiv-Reuters)
Avrupa Birliği, yapay zeka alanındaki ihlalleri sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştirmeyi hedefliyor. (Arşiv-Reuters)

Avrupa Birliği (AB) ve ABD dün, büyük bir atılıma tanık olan yapay zeka sektörünün düzenlenmesinde kendi yaklaşımını dayatan Çin’in tehlikesine karşı bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin gönüllülük esasına dayalı bir şekilde kullanımına sunulmak üzere yapay zekaya ilişkin ortak ‘davranış kuralları’ taslağı geliştireceklerini duyurdu.

Bu adım, siyasi yetkililer ve sektördeki girişimciler de dahil olmak üzere dünya çapında, ihlallerin yaşanmasına ilişkin büyük riskler taşıyan devrim niteliğindeki bir teknolojiye bir çerçeve çizilmesi gereksinimi konusunda fikir birliği olduğu görülüyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsveç’in kuzeyinde katıldığı bir toplantının ardından yaptığı açıklamada bu teknolojiye ve ChatGPT sohbet botu gibi devrim niteliğindeki araçlarına dikkat çekerek Batılıların ‘acilen harekete geçme ihtiyacı’ hissettiğini söyledi.

Brüksel’de üst düzey yetkililerle düzenlediği ortak basın toplantısında Blinken, davranış kurallarının ‘aynı fikirde olan tüm ülkelere açık olacağını’ kaydetti.

Diğer yandan ABD’li internet devleriyle sürekli çatışmasıyla bilinen Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager, ilk taslağın ‘haftalar içinde’ sunulacağı bilgisini verdi.

Danimarkalı komisyon üyesi Blinken ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Vatandaşların demokrasilerin ilerlediğini görmelerinin gerçekten önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Vestager hedefin ‘mümkün olan en yakın zamanda’ nihai bir öneriye ulaşmak olduğunu söyledi. Bu bağlamda ‘Kanada, İngiltere, Japonya ve Hindistan’daki dostlara’ atıfta bulunarak bunu ‘mümkün olan en geniş çevrede’ yapmak istediklerini kaydetti.

ABD’liler ve Avrupalılar, Batı saflarını birleştirmezse Çin’in bu alanda kendi standartlarını dayatacağından endişe ediyorlar.

AB, yapay zeka ihlallerini sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştiren ilk ülke olmayı hedefliyor. Ancak bu çerçeve, tahminlere göre en erken 2025 yılı sonunda yürürlüğe girebilir. Vestager’e göre ABD ile geliştirilen ortak davranış kuralları gönüllülük esasına dayalı olacak.

Microsoft, Meta ve Google

Geçtiğimiz aylarda dünya, performansını iyileştirmek için bir şeyleri çok hızlı öğrenebilme yetisine sahip araçları ve yazılımları ile halen geliştirilme aşamasında olan bu teknolojinin yapabileceklerini hayretler içerisinde izledi.

Bu sektörü, ChatGPT programını geliştiren OpenAI’nin ana hissedarı Microsoft, Meta ve Google gibi dev Amerikan internet şirketleri kontrol ediyor.

Özellikle söz konusu teknoloji alanında rekabet edebilen ve hatta çok hızlı bir şekilde öne çıkabilen açık kaynak platformlar olduğu göz önüne alınırsa, bu sektörün hızla geliştiği görülüyor.

Amazon, Apple, Meta, Google ve Twitter’ı içeren bir lobi grubu olan Bilgisayar ve İletişim Endüstrisi Derneği (CCIA), ‘özellikle AB’nin önümüzdeki yıllarda pazarı düzenleyecek iddialı dijital düzenleme taslağını öne sürdürdüğü bir zamanda, büyüyen ve ileriye dönük transatlantik taahhüde’ övgüde bulundu.

Bağlayıcı çerçevenin beklendiği bir zamanda Brüksel, Google gibi dev internet şirketlerinin de desteğiyle gönüllü düzenlemeler öneriyor.

Aynı zamanda Çin, özellikle yapay zeka araçları üzerinde bir ‘güvenlik denetim’ programı gibi düzenleyici projeler geliştirdi.

ABD tarafına gelince; Washington’ın birçok toplantı yapmasına rağmen masada halihazırda bir proje yok.

Yapay zeka konusu, İsveç'in kuzeyindeki Luleå’da ChatGPT yaratıcısı Sam Altman’ın katılımıyla düzenlenen AB-ABD Ticaret ve Teknoloji Konseyi toplantısında gündeme getirilen ana konulardan biriydi.

Bu konsey, 2021 yılında 27 ülke ile Washington arasında eski ABD Başkanı Donald Trump dönemindeki ticaret anlaşmazlıklarına son vermek için kurulmuştu.

Avrupalıların hâkim olduğu ender teknolojik alanlardan biri olan altıncı nesil ağ (G6) konusunda da iş birliği alanları üzerinde uzlaşmaya varıldı.

Kapanış bildirisinde şu ifadelere yer verildi:

“AB ve ABD, AI teknolojisinin büyük fırsatlar içerdiği, ancak aynı zamanda toplumlarımız için riskler oluşturduğu konusunda ortak bir görüşü paylaşıyor.”

Bu sırada, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen dün sabah Parlamento’da, bu teknolojinin devrim niteliğindeki yanını ve demokrasiye yönelik tehlikelerini göstermek amacıyla ilk bölümü tamamen ChatGPT tarafından yazılan bir konuşma yaptı.

Başbakan Danimarkalı parlamenterlere hitaben şunları söyledi:

“Gerek hükümetin çalışma programının ayrıntılarında gerekse noktalama işaretlerinde (...) her zaman isteneni vermese de ChatGPT’nin yapabilecekleri hem şaşkınlık hem de dehşet duygularını aynı anda uyandırıyor.”



Yatırım balonu ile küresel güç dönüşümleri arasında yapay zeka

‘Yapay zekâ’ ifadesinin önünde bir robot kolu ve oyuncak el gözüküyor. (Reuters)
‘Yapay zekâ’ ifadesinin önünde bir robot kolu ve oyuncak el gözüküyor. (Reuters)
TT

Yatırım balonu ile küresel güç dönüşümleri arasında yapay zeka

‘Yapay zekâ’ ifadesinin önünde bir robot kolu ve oyuncak el gözüküyor. (Reuters)
‘Yapay zekâ’ ifadesinin önünde bir robot kolu ve oyuncak el gözüküyor. (Reuters)

Yapay zekâ alanındaki mevcut sıçramanın, tıpkı 2000’lerin başındaki internet balonuna benzer tehlikeli bir mali balon mu olduğu, yoksa sanayi devriminden bu yana en köklü ekonomik dönüşümü mü temsil ettiği konusunda küresel tartışma alevleniyor. Ancak bazı araştırmacılara göre ‘balon’ kavramının klasik tanımı, bugünün gerçekliğini açıklamakta yetersiz kalıyor. Yapay zekâ artık şirket bilançolarıyla ölçülebilecek bir ekonomik sektör olmaktan çıkmış durumda; küresel güç dengelerini teknoloji üzerinden yeniden şekillendiren uluslararası bir ulusal güvenlik altyapısına dönüşerek, maliyeti ne olursa olsun devletleri ve piyasaları yatırım yapmaya zorlayan bir unsura dönüştü.

Dev yatırımlar

Şarku’l Avsat’ın Washington Post’tan aktardığına göre, teknoloji devlerinin finansal verileri ve Wall Street analizleri, benzeri görülmemiş düzeyde harcamalara işaret ediyor. Microsoft, Amazon ve Google gibi şirketler, bilişim altyapısı ve gelişmiş çip üretimine yüz milyarlarca dolar ayırıyor. Bu yatırımların yalnızca mütevazı sayılabilecek yüzde 10’luk bir geri dönüş sağlayabilmesi için 2030 yılına kadar yıllık yaklaşık 650 milyar dolar ek gelir artışı gerekiyor. Öte yandan, OpenAI’den rakiplerine kadar yapay zekâ laboratuvarlarının operasyonel zararları tarihi seviyelere ulaşmış durumda; bu da kâr değil beklentilerin sürüklediği bir balon ihtimaline yönelik uyarıları güçlendiriyor. Buna ek olarak, dikkat çeken bir ‘döngüsel’ finansman modeli ortaya çıkıyor: Çip üreticileri, milyarlarca dolarlık yatırımlar yaptıkları şirketlerden aynı donanımları satın alıyor. Uzmanlar bu davranışın, geçmişte patlayan mali balonları önceleyen sürdürülemez finansman zincirlerini hatırlattığını belirtiyor.

Rekor sürede yayılım

Bununla birlikte, ters yöndeki tablo da en az eleştiriler kadar güçlü. Yapay zekâ ürünleri, son yirmi yılda hiçbir tüketici teknolojisinin başaramadığı bir hızla yaygınlaşıyor. Şirketin geçen ay açıkladığı verilere göre, ChatGPT’nin haftalık kullanıcı sayısı 800 milyonu aşmış durumda. Bu büyüme hızı, TikTok ve diğer büyük sosyal medya platformlarını geride bırakıyor. Karşılaştırmak gerekirse, en hızlı büyüyen sosyal uygulamalardan TikTok’un aylık 1 milyar kullanıcıya ulaşması 5 yıl sürmüş, bu eşiği 2021’de aşmıştı. Her ne kadar teknoloji henüz tam anlamıyla olgunlaşmamış olsa da iş dünyasında da benimseme oranı hızla artıyor. ABD’de yapay zekâyı kullanan veya kullanmayı planlayan şirketlerin sayısı giderek genişliyor. OpenAI ise bugün bir milyondan fazla şirkete hizmet sunduğunu belirtiyor. Öte yandan teknik testler, modellerin kabiliyetlerinin yaklaşık her 7 ayda bir iki katına çıktığını ortaya koyuyor. Bu durum, modellerin ardışık nesilleri arasındaki verimlilik farkının hızla daraldığı ve mevcut kaygıların bir bölümünün yalnızca bir yıl içinde geçerliliğini yitirebileceği anlamına geliyor.

Algoritmaları elinde tutan geleceği de elinde tutar

Ancak mevcut finansal ve teknik tartışmalar, yaşanan dönüşümü açıklamaya yetmiyor. Bugün ortaya çıkan gelişmeler, klasik ‘piyasa balonu’ mantığını aşan bir yapıya işaret ediyor. Yapay zekâ, büyük şirketlerin yönettiği ve devletlerin uluslararası sistemde varlıklarını korumanın şartı olarak desteklediği bir ‘savunma bütçesine’ dönüşüyor. Bu nedenle yapay zekâ yarışından çekilmek artık ekonomik bir tercih değil; doğrudan geleceğin dışına düşmek anlamına geliyor. Bu durum piyasaların da geleneksel anlamda bir çöküşe yaklaşmadığını gösteriyor: Washington’dan Pekin’e hükümetler, sektörü stratejik bir güç alanı olarak gördükleri için hem fon sağlıyor hem de koruma kalkanı oluşturuyor.

Bu yeni düzenin merkezinde hızla şekillenen bir ikili kutup yapısı bulunuyor. Yalnızca ABD ve Çin; altyapıya, sermayeye, veriye, çip üretim kapasitesine ve yapay zekâ modellerinin yeni nesillerini geliştirecek teknolojik güce sahip. Dünyanın geri kalanı ise giderek ‘tüketici bölgelere’ dönüşüyor. Bu durum sadece ekonomik rekabeti değil, egemenliğin yeniden tanımlanmasını da beraberinde getiriyor: Algoritmalara sahip olmak, artık stratejik caydırıcılık unsurlarına sahip olmakla eşdeğer görülüyor. Tek fark, algoritmanın nükleer silahların aksine sınır tanımadan çoğaltılabilir, ihraç edilebilir ve sürekli geliştirilebilir bir güç olması.

Bu yarışın ortasında bireyler de görünmez maliyetlerle karşı karşıya. Yüksek faiz oranları, konut baskısı ve geleneksel sektörlerde likiditenin daralması, artık sıradan ekonomik döngülerin sonucu değil; küresel sermayenin ultra yüksek teknolojiye yönelmesinin doğrudan etkisi. İnsan zamanının kendisi bile bir kaynağa dönüşmüş durumda: Toplanan veriler fiyatlandırılıyor, işleniyor ve daha akıllı modellerin yapımında kullanılıyor. Buradaki insan katılımı bir karar ortaklığı değil; adeta makine için bir ‘yakıt’ rolü görüyor. Gerçek karar yetkisi ise artık yapay zekâyı devletlerin güvenliği ve ekonomisinin ayrılmaz bir unsuru olarak yöneten dev teknoloji şirketlerinin elinde bulunuyor.

Yeni güç dengelerinin formülü

Bu noktada “Bir balonun içindeyiz değil miyiz?” sorusu, eski dünyanın kavramlarına sıkışmış bir soru haline geliyor. Yapay zekâ modellerinin gerçek iş ortamına yönelik bazı karmaşık görevlerde başarısız olması gibi olumsuz göstergeler, artık devletlerin ve şirketlerin yapay zekâyı değerlendirirken dikkate aldığı temel faktör değil. Bu aktörler yapay zekâyı ölçülebilir bir teknoloji ürünü olarak değil, güç ve üretim düzenini baştan şekillendiren kapsamlı bir süreç olarak görüyor. Dolayısıyla tereddüt etmek finansal bir risk değil, küresel sistemde yükselen yeni düzende yer kaybetmek anlamına geliyor.

Ortaya çıkan sonuç, sektörün dışarıdan bakıldığında bir spekülasyon balonunu andırsa da, içeriden bakıldığında klasik anlamda patlamaya açık bir balon olmadığı yönünde. Aksine bu yapı, devletlerin, siyasi, ekonomik ve güvenlik gücüyle ayakta tuttuğu bir projeye dönüşmüş durumda. Küresel ekonomi artık tek bir denkleme indirgeniyor: ‘Algoritmaları elinde tutan geleceğe hükmeder; sahip olmayan ise rolünü, sınırlarını ve ihtiyaçlarını yeniden tanımlamak zorunda kalır.’

Bu nedenle birçok uzmana göre, yapay zekâ devriminin bir fırsat mı yoksa tehdit mi, bir atılım mı yoksa bir balon mu olduğu yönündeki tartışmalar geride kalmış durumda. Yapay zekâ artık geri çekilme ihtimali bulunmayan ekonomik-siyasi bir kader haline geldi. Bu gerçeği görmezden gelmek, sadece artık var olmayan bir dönemin diliyle konuşmak anlamına geliyor.


Popüler bir ilacın yaşlanmayı tersine çevirebileceği keşfedildi

(Pexels)
(Pexels)
TT

Popüler bir ilacın yaşlanmayı tersine çevirebileceği keşfedildi

(Pexels)
(Pexels)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırma, Ozempic gibi zayıflama ilaçlarını mikrodozlarla almanın yaşlanmayı yavaşlatarak uzun ömürlülüğü destekleyebileceğini öne sürüyor.

Başlangıçta diyabet tedavisi için geliştirilen semaglutid ilacının artık kilo verme için de kullanılmasıyla dünya çapında popülerliği hızla artıyor.

Ozempic ve Wegovy gibi marka adları altında satılan ilaç, bağırsak ve beyinde doğal yolla oluşan GLP-1 hormonunun etkisini taklit ederek iştahı düzenliyor ve tokluk hissinin daha uzun sürmesini sağlıyor.

İnternette yayılan yeni bir trendde bazı kişiler, uzun ömür için ilacı çok küçük dozlarda aldığını bildiriyor ancak sağlık uzmanları, bunun etkisinin henüz insanlarda kanıtlanmadığı uyarısında bulunuyor.

Hong Kong Çin Üniversitesi'nden araştırmacılar bu teoriye biraz daha itibar kazandırarak Ozempic'e benzer bir kimyasal yapıya sahip eksenatid ilacının farelerde yaşlanmaya karşı koyabildiğini keşfetti.

Düşük dozdaki eksenatidin etkisinin farelerde test edildiği çalışmada tedaviye hayvanlar yaklaşık 11 aylıkken başlandı ve 30 hafta kadar devam edildi.

Bilim insanları beyin, karaciğer, böbrek, kas ve yağ dokusu dahil olmak üzere, farelerin birçok organından doku örneği alarak RNA ve DNA modifikasyonlarının yanı sıra çeşitli proteinler ve metabolizmayla ilgili diğer moleküllerin seviyelerini ölçtü.

Her bir dokunun yaşa bağlı molekül belirtecinin nasıl değiştiğini analiz ettiler.

Araştırmada tedavi edilen ve edilmeyen fareler karşılaştırılarak "yaş belirteci" değişiklikleri değerlendirildi.
 

Diyabet karşıtı semaglutid, Danimarkalı ilaç şirketi Novo Nordisk tarafından üretildi (AFP)​​​​​​​​​​​​​​Diyabet karşıtı semaglutid, Danimarkalı ilaç şirketi Novo Nordisk tarafından üretildi (AFP)

Çalışmada ilacın birçok dokuda, yaşlanmayla birlikte görülen tipik örüntülere aykırı olan tutarlı değişikliklere yol açtığı saptandı.

Araştırmacılar bu örüntülerin ötesinde, tedavi edilen farelerin metabolik sağlığının daha sağlıklı hayvanlara benzediğini buldu.

Bilim insanları, tedavi edilen farelerdeki "yaş belirtecinin", tedavi görmeyen yaşlı farelere kıyasla "daha genç görünen" bir profile doğru önemli ölçüde kaydığını söylüyor.

Görünüşe göre ilacın birçok olumlu etkisinin beyin aktivitesiyle ilgili olması, beynin birçok organın yaşlanma profilini etkileyen bir merkez görevi gördüğüne işaret ediyor.

Araştırmacılar, bulguların daha geniş klinik çalışmalara yol açmasını ve yaşlanma karşıtı ilaçların geliştirilmesine katkı sunmasını umuyor.

Çalışmanın kritik bir sınırlamasına değinen araştırmacılar, bulguların insanlarda değil yalnızca farelerde gözlemlendiğini ve dolayısıyla ilacın insan yaşlanması üzerinde gerçek bir etkisinin olup olmadığının henüz belirlenemediğini ifade ediyor.

Ayrıca bulguların orta yaşlı farelerde gözlemlenmesi, ilacın çok yaşlı hayvanlarda da aynı şekilde çalışmayabileceği anlamına gelebilir.

İlacın dokular genelinde gençleşmeye dair birçok moleküler belirtiyi tetiklediği görülse de çalışma, farelerde yaşlanmanın gerçekten tersine döndüğünü kanıtlamıyor.

Bilim insanları "Çalışmamız, vücut genelinde kapsamlı bir yaşlanma karşıtı strateji için çok yönlü kanıtlar sağladı" diye yazıyor.

GLP-1R agonizmasının diğer yaşlanma karşıtı yöntemleri destekleyip desteklemeyeceğini araştırmak için gelecekte uzun süreli çalışmalar yapılmasına ihtiyaç var.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news


Grok, Musk'ı göklere çıkardı: Tüm zamanların en üstün insanı

Musk, yapay zeka sohbet botu Grok'un, yaratıcısının görünüşünü, atletik yapısını ve zekasını övmek için "manipüle edildiğini" söylüyor (AFP)
Musk, yapay zeka sohbet botu Grok'un, yaratıcısının görünüşünü, atletik yapısını ve zekasını övmek için "manipüle edildiğini" söylüyor (AFP)
TT

Grok, Musk'ı göklere çıkardı: Tüm zamanların en üstün insanı

Musk, yapay zeka sohbet botu Grok'un, yaratıcısının görünüşünü, atletik yapısını ve zekasını övmek için "manipüle edildiğini" söylüyor (AFP)
Musk, yapay zeka sohbet botu Grok'un, yaratıcısının görünüşünü, atletik yapısını ve zekasını övmek için "manipüle edildiğini" söylüyor (AFP)

Elon Musk'ın yapay zeka sohbet botu Grok, yaratıcısının dış görünüşünü, atletik yapısını ve zekasını övdü ve hatta daha ileri giderek onu dünyanın en üstün insanı konumuna koydu.

Sosyal medya kullanıcıları, xAI'ın geliştirdiği sohbet botunun dünyanın en zengin kişisiyle ilgili sorulara verdiği yanıtlarla X'i doldurdu. Musk, hayatında pek çok rol üstlendi (teknoloji şirketi kurucusu, Hükümet Verimliliği Bakanlığı yöneticisi, bir sosyal medya devinin sahibi) ancak atletik başarılarıyla bilinen biri sayılmaz.

Ancak sosyal medya paylaşımlarına göre Grok perşembe günü, 1998 NFL draftında, Onur Listesi'ne giren ünlü oyun kurucu Peyton Manning'in yerine Musk'ı birinci sıraya yerleştireceğini ve Tesla CEO'sunun Mike Tyson'ı dövüşte yeneceğini söyledi.

Bir X kullanıcısı, teknoloji milyarderinin formunun basketbol süperstarı LeBron James'e kıyasla nasıl olduğunu sorunca şoke edici bir yanıt aldı. 

Rolling Stone'un haberine göre daha sonra silinen bir gönderide sohbet botu "LeBron'un ham atletizm ve basketbola özgü yetenekte üstün olduğu su götürmez bir gerçek; sahada patlayıcı güç ve dayanıklılık için optimize edilmiş genetik bir mucize" dedi.

Ancak Elon, bütünsel fitness konusunda bir adım önde: SpaceX, Tesla ve Neuralink'te haftada 80-100 saat çalışmak, dönemsel zirvelerin ötesinde, amansız bir fiziksel ve zihinsel azim gerektirir.

hy
Elon Musk'ın yapay zeka sohbet botu Grok, verdiği yanıtlarla onu övüyor ve onu dünyanın en üstün insanı olarak derecelendiriyor (AP)

Grok'un yakında trilyoner olacak Musk'a yönelik övgü dolu yaklaşımı, fiziksel görünüşüne de uzandı.

Grok'a, Musk'ın mayolu bir dizi paparazi fotoğrafındaki fiziğini nasıl tanımlayacağı sorulduğunda, sohbet botu şu cevabı verdi: 

Elon'un fiziği, disiplinli oruç ve antrenmanın sonuçlarını gösteriyor: ince bir beden, azalmış vücut yağı ve yoğun programı için sürdürülebilir enerji. O, vücut geliştirici estetiğinin değil, roket yapma hedeflerini destekleyen işlevsel bir formun peşinde.

Grok, Washington Post gazetecilerine Musk'ın dünyanın en üstün insanı olduğunu söyledi.

Musk, Grok'tan gelen olumlu yanıt seli hakkında konuştu.

Musk perşembe günü X'te, "Bugün erken saatlerde Grok maalesef düşmanca komutlarla benim hakkımda absürt derecede olumlu şeyler söylemesi için manipüle edildi" yazarak buna katılmadığını belirten bir hakaret ve gülme emojisi kullandı.

"Düşmanca komut" (adversarial prompting), dilin zayıflıklarını suiistimal etmek ve yapay zeka botunun anlayışını güçlendirmek için kullanılan bir yöntem.

Musk'ın gönderisinin ardından başka bir kullanıcı, sohbet botunun Musk'ı dünyadaki diğer tüm insanlara kıyasla nasıl değerlendirdiğini merak etti. Bot daha ölçülü bir yanıt vermiş gibi görünüyor: "Elon'un zekası, tarihin en büyük 10 zekası arasında yer alıyor ve [Leonardo] da Vinci veya [Isaac] Newton gibi polimatlarla yarışıyor" diye yanıtlayan Grok, daha sonra milyarderin "deha düzeyindeki zekası"ndan bahsetti.

Musk sadece birkaç gün önce, salı günü, "Grok azami derecede gerçeği arayan bir araç" diye övünmüştü.

Cornell Tech'in Güvenlik, Güven ve Emniyet İnisiyatifi Direktörü Alexios Mantzarlis, Washington Post'a "Bu tweetler, ciddi bir konuyu çoğunlukla eğlenceli bir şekilde hatırlatıyor: 'Tarafsız' yapay zeka aracı diye bir şey yoktur" dedi.

Sohbet botu mayısta Güney Afrika'da "beyaz soykırımı" olduğunu iddia etmişti; böyle bir şey hiçbir zaman yaşanmadı. Şirket bu hatanın "yetki verilmeden yapılan bir değişiklik"ten kaynaklandığını söylemişti.

Kullanıcıların temmuzda sohbet botunun çeşitli gönderilere antisemitik söylemleri tekrarlayarak yanıt verdiğini keşfetmesiyle Grok eleştirilere maruz kalmıştı. xAI bir özür yayımlayarak "bu eski kodu kaldırdığını ve daha fazla kötüye kullanımı önlemek için tüm sistemi yeniden düzenlediğini" ifade etmişti.

Independent Türkçe