Batı, yapay zekaya ilişkin ortak kurallar taslağı üzerinde çalışıyor

Avrupa Birliği, yapay zeka alanındaki ihlalleri sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştirmeyi hedefliyor. (Arşiv-Reuters)
Avrupa Birliği, yapay zeka alanındaki ihlalleri sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştirmeyi hedefliyor. (Arşiv-Reuters)
TT

Batı, yapay zekaya ilişkin ortak kurallar taslağı üzerinde çalışıyor

Avrupa Birliği, yapay zeka alanındaki ihlalleri sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştirmeyi hedefliyor. (Arşiv-Reuters)
Avrupa Birliği, yapay zeka alanındaki ihlalleri sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştirmeyi hedefliyor. (Arşiv-Reuters)

Avrupa Birliği (AB) ve ABD dün, büyük bir atılıma tanık olan yapay zeka sektörünün düzenlenmesinde kendi yaklaşımını dayatan Çin’in tehlikesine karşı bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin gönüllülük esasına dayalı bir şekilde kullanımına sunulmak üzere yapay zekaya ilişkin ortak ‘davranış kuralları’ taslağı geliştireceklerini duyurdu.

Bu adım, siyasi yetkililer ve sektördeki girişimciler de dahil olmak üzere dünya çapında, ihlallerin yaşanmasına ilişkin büyük riskler taşıyan devrim niteliğindeki bir teknolojiye bir çerçeve çizilmesi gereksinimi konusunda fikir birliği olduğu görülüyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsveç’in kuzeyinde katıldığı bir toplantının ardından yaptığı açıklamada bu teknolojiye ve ChatGPT sohbet botu gibi devrim niteliğindeki araçlarına dikkat çekerek Batılıların ‘acilen harekete geçme ihtiyacı’ hissettiğini söyledi.

Brüksel’de üst düzey yetkililerle düzenlediği ortak basın toplantısında Blinken, davranış kurallarının ‘aynı fikirde olan tüm ülkelere açık olacağını’ kaydetti.

Diğer yandan ABD’li internet devleriyle sürekli çatışmasıyla bilinen Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager, ilk taslağın ‘haftalar içinde’ sunulacağı bilgisini verdi.

Danimarkalı komisyon üyesi Blinken ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Vatandaşların demokrasilerin ilerlediğini görmelerinin gerçekten önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Vestager hedefin ‘mümkün olan en yakın zamanda’ nihai bir öneriye ulaşmak olduğunu söyledi. Bu bağlamda ‘Kanada, İngiltere, Japonya ve Hindistan’daki dostlara’ atıfta bulunarak bunu ‘mümkün olan en geniş çevrede’ yapmak istediklerini kaydetti.

ABD’liler ve Avrupalılar, Batı saflarını birleştirmezse Çin’in bu alanda kendi standartlarını dayatacağından endişe ediyorlar.

AB, yapay zeka ihlallerini sınırlamak için bütüncül ve bağlayıcı bir yasal çerçeve geliştiren ilk ülke olmayı hedefliyor. Ancak bu çerçeve, tahminlere göre en erken 2025 yılı sonunda yürürlüğe girebilir. Vestager’e göre ABD ile geliştirilen ortak davranış kuralları gönüllülük esasına dayalı olacak.

Microsoft, Meta ve Google

Geçtiğimiz aylarda dünya, performansını iyileştirmek için bir şeyleri çok hızlı öğrenebilme yetisine sahip araçları ve yazılımları ile halen geliştirilme aşamasında olan bu teknolojinin yapabileceklerini hayretler içerisinde izledi.

Bu sektörü, ChatGPT programını geliştiren OpenAI’nin ana hissedarı Microsoft, Meta ve Google gibi dev Amerikan internet şirketleri kontrol ediyor.

Özellikle söz konusu teknoloji alanında rekabet edebilen ve hatta çok hızlı bir şekilde öne çıkabilen açık kaynak platformlar olduğu göz önüne alınırsa, bu sektörün hızla geliştiği görülüyor.

Amazon, Apple, Meta, Google ve Twitter’ı içeren bir lobi grubu olan Bilgisayar ve İletişim Endüstrisi Derneği (CCIA), ‘özellikle AB’nin önümüzdeki yıllarda pazarı düzenleyecek iddialı dijital düzenleme taslağını öne sürdürdüğü bir zamanda, büyüyen ve ileriye dönük transatlantik taahhüde’ övgüde bulundu.

Bağlayıcı çerçevenin beklendiği bir zamanda Brüksel, Google gibi dev internet şirketlerinin de desteğiyle gönüllü düzenlemeler öneriyor.

Aynı zamanda Çin, özellikle yapay zeka araçları üzerinde bir ‘güvenlik denetim’ programı gibi düzenleyici projeler geliştirdi.

ABD tarafına gelince; Washington’ın birçok toplantı yapmasına rağmen masada halihazırda bir proje yok.

Yapay zeka konusu, İsveç'in kuzeyindeki Luleå’da ChatGPT yaratıcısı Sam Altman’ın katılımıyla düzenlenen AB-ABD Ticaret ve Teknoloji Konseyi toplantısında gündeme getirilen ana konulardan biriydi.

Bu konsey, 2021 yılında 27 ülke ile Washington arasında eski ABD Başkanı Donald Trump dönemindeki ticaret anlaşmazlıklarına son vermek için kurulmuştu.

Avrupalıların hâkim olduğu ender teknolojik alanlardan biri olan altıncı nesil ağ (G6) konusunda da iş birliği alanları üzerinde uzlaşmaya varıldı.

Kapanış bildirisinde şu ifadelere yer verildi:

“AB ve ABD, AI teknolojisinin büyük fırsatlar içerdiği, ancak aynı zamanda toplumlarımız için riskler oluşturduğu konusunda ortak bir görüşü paylaşıyor.”

Bu sırada, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen dün sabah Parlamento’da, bu teknolojinin devrim niteliğindeki yanını ve demokrasiye yönelik tehlikelerini göstermek amacıyla ilk bölümü tamamen ChatGPT tarafından yazılan bir konuşma yaptı.

Başbakan Danimarkalı parlamenterlere hitaben şunları söyledi:

“Gerek hükümetin çalışma programının ayrıntılarında gerekse noktalama işaretlerinde (...) her zaman isteneni vermese de ChatGPT’nin yapabilecekleri hem şaşkınlık hem de dehşet duygularını aynı anda uyandırıyor.”



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging