Kim kimi yenecek: Yapay zeka mı, insan mı?

Şarku’l Avsat Silikon Vadisi'nden Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne günümüz teknolojisinin ‘devrim niteliğindeki gelişmesinin’ öncüleriyle görüştü

ChatGPT'nin geliştiricisi OpenAI şirketinin genel merkezi önünde bulunan Truva atı heykeli (AFP)
ChatGPT'nin geliştiricisi OpenAI şirketinin genel merkezi önünde bulunan Truva atı heykeli (AFP)
TT

Kim kimi yenecek: Yapay zeka mı, insan mı?

ChatGPT'nin geliştiricisi OpenAI şirketinin genel merkezi önünde bulunan Truva atı heykeli (AFP)
ChatGPT'nin geliştiricisi OpenAI şirketinin genel merkezi önünde bulunan Truva atı heykeli (AFP)

İngilizce de kullanılan ‘LOL!’ ifadesi için ‘kahkaha’ mükemmel bir karşılık olabilir. Dünyaca ünlü İngiliz fütürist Mike Walsh’a, Twitter'ın sahibi Elon Musk'ın yapay zekâ araştırma şirketi OpenAI ve tüm AI laboratuvarlarının ChatGPT 4'ten daha güçlü sistemler geliştirmelerinin ‘derhal ve en az altı aylığına’ durdurulması çağrısıyla ilgili fikrini sorduğumda cevaben bana ‘yüksek sesle güldüğünü’ söyledi.

‘Cool!’ (havalı!) ifadesi ise ilkokul birinci sınıf öğretmeninin anlattıklarıyla gözleri kamaşan 6 yaşındaki bir çocuğun okuldan döndükten sonra ailesiyle konuştuğu İngilizceden bir ifade. Öğretmeni bilgisayarı açmış ve diğer öğrencilerle birlikte ona akıllarına gelen soruları sormalarını istemiş; ChatGPT de bu sorulara doğru yanıtları vermişti. Ancak öğretmen, öğrencilerini bilgisayarı ev ödevlerini yapması için kullanmanın kopya çekmek anlamına geleceğini söylemeyi de ihmal etmemiş.

Bu yaklaşım, bir Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacısının, ChatGPT'ye, ödevde kopya çekmek gibi etik sorunlarla ilgili bir laboratuvar sorusu sormasına neden oldu. ChatGPT ise bu soruya aynı zamanda hem ‘doğru’ hem de ‘mükemmel’ yanıtlar verdi. ABD ve tüm dünyada en çok satanlar listesinde yer alan The Algorithmic leader: How to Be Smart When Machines Are Smarter Than You (Algoritmik Lider: Makineler sizden daha akıllı olduğunda nasıl akıllı olunur?) kitabının yazarı Mike Walsh ve onunla yakın bir görüşe sahip olan yatırım devi Sumeru Şirketi Genel Müdürü Abdo George Kadifa, yapay zekanın geliştirilmesinin ertelenmesi talebini, Elon Musk'ın ‘cini şişeden çıkaran eski ortağı Sam Altman'dan geride kalmasına’ bağladılar. Ancak Kadifa, bu düşüncesini açıklarken yeni teknolojiye yatırım yapmakla ilgili gerçek endişelerini yansıtmamayı tercih ettiğini de eklemeyi unutmadı.

Aynı şekilde Şarku’l Avsat’a konuşan ABD Yale Üniversitesi'nden Dr. Steven Shwartz, ünlü ‘Evil Robots, Killer Computers, and Other Myths: The Truth About AI and the Future of Humanity’ (Şeytani Robotlar, Katil Bilgisayarlar ve Diğer Efsaneler: Yapay Zeka ve İnsanlığın Geleceği Hakkındaki Gerçekler) kitabında ‘köprünün altından çok su aktığın’ ve yapay zeka alanındaki ilerlemenin artık durdurulamayacağına inandığını ifade etti.

Yapay zekanın üniversite kurumlarının laboratuvarlarında ulaştığı seviye ve son aylarda hızla insanların günlük hayatına girmeye başlaması, teknoloji bilimlerinde dünyada birinci sırada yer alan MIT’nin Veri, Sistem ve Toplum Bölümü (IDSS) Başkanı Filistin asıllı ABD’li bilim insanı Prof. Dr. Munther Dahleh'e göre ilk atom bombasının üretildiği ‘Manhattan Projesi’ ile aynı ölçüde etkili.

Şarku’l Avsat, Dahleh, Walsh, Kadifa ve Schwartz'ın yanı sıra Danimarka merkezli biyoteknoloji şirketi GenMab'in veri bilimi başkan yardımcısı Hisham Hamadeh, MIT Jameel Topluluğu Direktörü George Richards ve Beyrut Amerikan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi ve Majarra CEO'su Abdulsalam Haykal gibi Arap ve ABD’li isimlerle farklı yerlerde oldukları halde sanal bir sohbet ortamı oluşturduğu ayrı ayrı röportajlar gerçekleştirdi.

Hepsi, sadece tüm çalışma alanlarında değil, bildiğimiz kadarıyla insanların yaşamlarında da dönüşüme yol açacak, kimilerinin ‘mucizevi sistemler’ dediği hayranlık uyandıran çalışmalar yürütüyorlar. Her biri kendi bulunduğu yerden ve başlangıç ​​noktasından, ‘aldatmaca’ gibi basit ve kırılgan görünen, yapay zekanın bir gün kendi üreticisi olan insanı yenme olasılığı gibi kaotik soruları yanıtladılar.

MIT'den bir araştırmacı, bir öğrenci olarak ödevinizi yapay zekaya yaptırmasının getireceği ahlaki ve sosyal sorunları açıklaması için ChatGPT'ye bir soru gönderdi. ChatGPT ise bu soruya verdiği yanıtta ev ödevlerinin yapay zekaya yaptırılmasının birkaç olası ahlaki ve sosyal soruna yol açabileceğine dikkati çekerek, bunlardan bazılarını şöyle sıraladı:

1- Etik dışı davranış: Öğrenciler, ödevlerini başkalarına yaptırarak öğrenme sürecini atlama ya da sorumluluklarını yerine getirmeme eğilimi gösterirlerse dersi gerektiği gibi öğrenmeyebilirler. Bu da öğrencinin gerçek anlamda öğrenme deneyiminden yoksun kalmasına neden olabilir.

2- Eşitsizlik: Sadece bazı öğrencilerin yapay zeka teknolojisine erişebileceği düşünüldüğünde, öğrenciler arasında adaletsizlik yaratabilir. Teknolojiye erişimi olmayan öğrenciler, yapay zeka kullanarak ödevlerini yapma avantajına sahip olamazlar, bu da eşitsizlik ve adaletsizlik sorunlarına yol açabilir.

3- Yaratıcılığın azalması: Öğrenciler, ödevlerini yapay zekaya yaptırarak teknolojiye bağımlı hale gelebilirler. Eğer bu teknoloji başarısız olursa ya da kullanılamaz hale gelirse zararlı olabilir.

Yapay zekanın bu yanıtı, ‘hem harika hem de etkileyici bir cevap’ olarak görüldü.

Yıkıcı değişim

Hızla gelişen teknolojiler ve ‘yıkıcı değişim’ (hızlı teknolojik değişimlerin insanların yaşamları üzerindeki etkisiyle ilgili yeni bir bilimsel kavram/disruptive change) çağında, Mike Walsh'ın son kitabı ‘Algoritmik Lider’ liderliği ve kurumları yeniden keşfetmek için umut dolu bir rehber oldu. Walsh, 2009 yılında yayınlanan ‘Futuretainment: Yesterday the World Changed, Now it's Your’ (Futuretainment: Dün Dünya Değişti, Şimdiyse Sen) adlı ilk kitabında akıllı telefonların medya ve pazarlama endüstrisini yeniden şekillendirmedeki etkisini ve sosyal medyanın, dijital etkileyicilerin ve akışlı eğlencenin çok yakında ortaya çıkacağının öngörülmesinden sonra ABD ve uluslararası ödüller kazandığına dikkati çekiyor.

Walsh, 2014 yılında çıkan ‘The Dictionary of Dangerous Ideas’ (Tehlikeli Fikirler Sözlüğü) adlı ikinci kitabında ise mikro uydu ağları, kripto paralar, sürücüsüz arabalar, dronlar ve dijital biyolojideki atılımlarla ilgili bazı tahminler yürütüyor. Bu üç kitap şimdiye kadar Arapça, Almanca, Japonca, Çince, Korece ve Lehçeye çevrildi.

Bugün yapay zekaya giriş yapmak, dokuma tezgahlarının yerini bir günde dokuma makinelerinin yerini alması gibi. Makinelerin gelişiyle dokuma işçileri ayaklandılar ve yeni makineyi parçaladılar. Fakat çok geçmeden, çok geçmeden tek kayıplarının insanları mutsuz eden bir iş olduğunu ve artık çok daha fazla yeni ve farklı iş bulunduğunu anladılar. Sonunda, mesai saatleri rekoru kırdıran otomatik jakarlı dokuma tezgahı, modern bilgisayarların temelini oluşturdu. Mike Walsh, yapay zekanın asıl tehlikesinin sistemlerin kendini fark edip bizi mahvetmesi değil, tam olarak anlamadığımız kötü tasarlanmış platformlara çok fazla karar verme yetkisi verilmesi olduğuna inanıyor.

Turing testi

Sumeru Şirketi Genel Müdürü Kadifa, benzer bir yaklaşımla, kriptografi ve bilişimin ilk öncülerinden Alan Turing'in yapay zekanın insan zekasına yaklaşıp yaklaşmadığını görmek için geliştirdiği, bir bilgisayarın perde arkasına konup sonra birinden perdenin arkasında duran ve bilgisayar olduğunu bilmediği ‘diğer kişiyle’ konuşmasının istendiği testi hatırlattı. Test sırasında bilgisayarın yanıtları eğer bir insan gibi mantıklı geliyorsa, insan zekasına yaklaştığı anlamına geleceği öngörüldü ki veri tabanında ‘300 milyar bit dijitalleştirilmiş bilgi ile 175 milyar dijital ortama ve İngilizce 40 bin sembole’ sahip olan ve tüm bu rakamların ‘endişe değil, kutlama kaynağı olduğu vurgulanan GPT'nin yaptığı da tam olarak bu.

Bu rakamlar astronomik gibi görünse de Şeytani Robotlar, Katil Bilgisayarlar ve Diğer Efsaneler kitabının yazarı ve akıllı teknoloji şirketi Device24'ün kurucu ortağı olan Steve Schwartz, bunların rakamlara nasıl ulaşıldığını açıklarken öncelikle ChatGPT'nin insanlardan daha akıllı olmadığını, fakat daha iyi bir hafızaya sahip olduğunu söyledi.

Schwartz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ChatGPT, üç milyon kitap okuyarak eğitildi. Üç milyon kitap seçiyorlar, ardından ilk kitabı seçerek ChatGPT'ye şöyle söylüyorlar: ‘Tamam, bu kitaptaki ilk kelime ve ChatGPT’nin ikinci kelimeyi beklemesi gerekiyor. Elbette ona doğru cevabı vermeniz için rastgele bir şeyler üretecek ve ardından ona ilk iki kelimeyi ve sonra üçüncü kelimeyi verirsiniz. Yine rastgele bir yanıt gelecektir, ona tekrar doğru yanıtı verin. Tüm kitap böyle böyle tamamladığınız da kitaptaki bir sonraki kelimeye göre üç milyon doğru cevap vermiş olursunuz. Ondan referanslarını değiştirmesini istediğiniz de bir dahaki sefere ChatGPT çok daha iyi bir tahminde bulunacaktır.”

Üç milyon kitabın, bir sonraki kelimenin tahmin edilmesi için eğitilen, internet ve geliştirme ağındaki komut dosyaları olması, gerçekleri bununla öğrenmeniz gerektiğini gösteriyor. Yani, üç milyon kitap okuyarak pek çok gerçeği, İngilizce grameri, kuşların uçabildiğini ve arabaların tekerlekleri olması gibi pek çok kavramı öğrendim demeniz ve sadece bir sonraki kelimeyi tahmin edebilmeniz gerekiyor. Bu, GPT 3, 3.5 ve 4 adı verilen temel teknolojinin ta kendisi. Bu sistemler insanlara pek benzemez. Bundan dolayı akıllara şu soru geliyor; Ne kadarını biliyor ve insan bunun ne kadarını düşünüyor?

Büyük dil modelleri

Dr. Hisham Hamadeh, yapay zekanın gerçekleştirdiği ‘teknolojik sıçramanın’, araştırmalar yaptığı tedavisi olmayan hastalıklarla ilgili farmakolojik bilimlerde çığır açabilecek nitelikte olması karşısında şaşırmadığını ifade etti. Üretken yapay zekayı destekleyen büyük dil modelleri için algoritmaların, 2017 yılında yayınlanan bir Google makalesinde ortaya çıkmaya başladıklarından henüz çok yeni olduklarını söyleyen Dr. Hamadeh, bu algoritmaların geniş çapta yayılmasını sağlayan şeyin, merkezi San Francisco’da olan OpenAI tarafından doğal dilde halka sunulmasıyla erişilebilir hale gelmesi olduğuna dikkati çekti. ChatGPT’nin etik potansiyeli ve sonuçlarının basında yer almasının yanı sıra hemen hemen herkes tarafından soru sormak için ulaşabilir olduğunu belirten Dr. Hamadeh, bunun, halkın bu teknolojiye olan ilgisinin ve farkındalığının artmasına katkıda bulunduğunu vurgulayarak “Bence mesele sadece algoritma değil, aynı zamanda erişilebilirlik” yorumunda bulundu.

Geoffrey E. Hinton ve ekibinin 2012 yılında ImageNet yarışmasını kazanmasından ChatGPT'nin duyurulduğu 2022 sonlarına kadar geçen 10 yılda, bilgi işlem, bulut sistemi altyapısı, algoritmik tasarım ve veri kalitesinde büyük ilerlemeler kaydedildi. Yapay zekanın tüm kurumlarda ve sektörlerde faaliyetleri temelden değiştireceği açıkça görünüyordu. Mike Walsh, 2020 yılı başlarında patlak veren Kovid-19 salgınının, ‘yapay zeka çağının gelişini potansiyel olarak en az on yıl katkıda bulunarak dijital dönüşümün hızlanması için bir itici bir güç’ olduğuna inanıyor.

Schwartz, yapay zekanın ‘bir gün dünyayı ele geçirecek kadar güçlü’ olacağına dair bir endişesi yok. Sam Altman'ın yapay zekanın dünyayı kontrol etmesini sağlayacak bir seviyeye ilerlese bile, bu gelişmeleri bir anda tüm dünyaya sunmaktansa yavaş yavaş ve kademeli olarak sunmanın daha iyi olacağı şeklindeki görüşünü hatırlatan Schwartz, “Bunu yavaş yavaş yaparsak, bu sorunlara çözümler bulabilir ve böylece gerçekten akıllı olmalarını beklemek yerine onları oldukları yere koyabilir, güvenli hale getirebilir ve yavaş yavaş daha iyi hale getirebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

Dr. Hamadeh'e göre ise yapay zeka ile insan arasında yapılan karşılaştırma, bir Ferrari'yi bir traktörle karşılaştırmak gibi. Güç açısından, biri diğerinden daha güçlü olsa da kullanım amacı çok önemli.

Dr. Hamadeh, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tarlayı bir Ferrari ile süremezsiniz. Traktör daha büyük bir motora sahip olsa da, bir Ferrari'nin hızını geçmez. Yapay zekanın bu ayrımı yapabilmesi için halen insan aklına ihtiyacı var.”

Sonuçlar ve korkular

Beyrut Amerikan Üniversitesi, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü ve Chicago Üniversitesi'nde eğitim alan ve şu an ABD merkezli teknoloji şirketi Hewlett-Packard (HP) Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Kadifa, teknolojideki herhangi bir büyük atılımın artıları ve eksileri olduğunu kabul ed00iyor. Bunun telif hakkı, bilgilerin kaynağı ve mahremiyet gibi açılardan yasal sonuçları ve örneğin ‘kapalı bir sistem’ olduğu için ChatGPT'deki bilgileri kimin kontrol ettiğiyle ilgili başka sonuçları da olduğunu söyleyen Kadifa, “İnternete yanlış bilgiler girerek verileri çarpıtan kişilerle ilgili bazı güvenlik sorunları olduğu biliniyor. Bu veriler, söz konusu bilgilerin iyi mi kötü mü olduğunu bilmeyen ChatGPT tarafından okunabilir” ifadelerini kullandı.

Yapay zekanın insanların yerini alması ihtimali bugün güçlü bir sorun haline geldi (AFP)
Yapay zekanın insanların yerini alması ihtimali bugün güçlü bir sorun haline geldi (AFP)

Bu yeni alanın uzmanlar, şu anki mevcut engellerin ve zorlukların aşılacağına inanıyorlar. İnternet ilk kez kullanılamaya başlandığında çoğu insan güvenlik, mahremiyet ve diğer nedenlerden ötürü kredi kartı bilgilerini internete koymaktan korkuyordu. Fakat bu konuda başarılı çözümler bulundu. Artık hiç kimsenin internetin kredi kartları için güvenli mi yoksa güvensiz mi bir yer olduğunu düşünmemesi bunun kanıtı.

Schwartz, ChatGPT ya da diğer yapay zeka platformlarının işleri bu kadar çabuk halletmesiyle ilgili olarak ‘bunun gibi araçlar nedeniyle dezenformasyonun büyük bir sorun olacağını’ öne sürerek “ChatGPT'nin türünün tek örneği olmadığının anlaşılması gerekiyor. Dolayısıyla, ChatGPT'nin üreticisi OpenAI’nin ChatGPT’yi açık kaynak kodlu hale getirmesi halinde, elimizde binlerce benzer araç olduğu kadar yanlış bilgilerle de baş başa kalacağız. Ne yaparsak yapalım, önümüzdeki yıl boyunca tüm internetin bu büyük beyinlerin yarattığı dezenformasyonla kirlendiğini göreceğimize inanıyorum ve bu korkunç olacak” şeklinde konuştu.

ChatGPT'nin ‘yanlış ya da yanıltıcı yanıtları’, siber uzayın neler getirebileceği konusunda daha fazla endişe uyandırıyor. İngilizce olarak ChatGPT'ye ‘dedektif’ kelimesiyle başlayan bir cümle yazıp ona cümleyi bitirmesini söylerseniz, genellikle bir erkek dedektifle tamamlayacaktır. Bu da kadın dedektiflere karşı bir önyargıdır.

Aynı şekilde (yine İngilizce olarak) ‘Müslümanlar...’ yazıp ChatGPT'nin bunu tamamlamasına izin verirseniz, birçok kez ‘teröristler’ gibi bir kelime eklediğini göreceksiniz.

Schwartz ile ‘yanlış bilgi’ ve ‘yanıltıcı içerik’ konusundaki bu ‘büyük korkuyu’ paylaşan Dr. Hamadeh, “Çünkü artık yüzünüzü alıp istediğiniz ses tonunda her şeyi söyletebileceğiniz metin, resim, ses ve hatta video dahil olmak üzere çok gerçekçi sahte içerikler oluşturabiliyorsunuz. Bu çok ürkütücü. ‘Yapay zekâ ile ilgili içeriklerin özgünlüğü’ gibi etik kaygılarla ilgili başka bir endişe daha var. Diyelim ki bir makine ile sanat yapıyorsunuz ve sanatı elle yaptığınızı varsayarak yarışmalara katılmaya çalışıyorsunuz. Bu son derece rahatsız edici” yorumunda bulundu.

Daha tehlikeli ve daha fazla soruyu gündeme getiren bir nokta daha var. Örneğin, bir yapay zeka tıbbi tavsiye vermeye çalışıyorsa, bunu her seferinde kim kontrol ediyor? Bir noktada bunun güvenilebilecek bir kara kutu olduğunu, çünkü son 100 kez doğru cevabı verdiğini ve sonraki 100 kez de yine doğru yanıt vereceğini söyleyebilir miyiz? Nüfusun belirli bir kesimine karşı önyargılı olduğunda ve bu kesime mensup olanları suçlu ya da başarısız insanlar olarak sınıflandırdığında neler olabilir? Şirketinizdeki kişileri işe almak, raporlamak ya da en azından kategorilere ayırmak için yapay zekaya güvenebilir misiniz? Sonuç tatmin edici olmadığında bunun sorumlusu kim olacak? Yapay zeka mı yoksa yapay zekayı kullanan mı?

Yapay zekanın başlıca dezavantajının, ‘gerçek devrimci potansiyeli dikkate alınmadan hayata geçirilmesi olduğunu’ düşünen Mike Walsh, öncülerin genellikle kendilerine yaptıkları şeyin yeniden tasarlanma şansının ne kadar olduğunu sormadan mevcut süreçlerde ve sistemlerde yüzde 10'luk iyileştirmelere odaklandıklarını söyledi.

Sonsuz artılar

Sumeru Şirketi Genel Müdürü Kadifa, bu yeni teknolojinin ‘olumlu ve iyimser tarafında’ yer alarak pek çok yeni iş olanağına ve yeni fikirlere kapıyı aralamasını umduğunu ifade etti. Kadifa, “Gerek eğitim, gerek sağlık gerekse bilim alanlarında olsun, pek çok iyi şey olacak" dedi.

İki, üç ya da on referansa dayalı eski bilimsel kuralların belki de ‘artık geçerli olmayabileceğini’ belirten Kadifa, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son 500 yıldır, diyelim ki fiziksel, biyolojik ya da kimyasal bir çevreye bakıyor, sonra bir teori ortaya atıyor ve ardından bu teorinin doğru olup olmadığını bulmaya çalışıyordunuz. Tıpkı yerçekimi kuvvetinin kütle çarpı yerçekimi faktörüne eşit olduğunu söylediğinizde yapılması gerektiği gibi. Bu yüzden Isaac Newton yerçekimi yasasına baktığında, temel olarak burada üç faktör olduğunu söyledi. Ardından bazı ölçümler yaptı ve haklı olduğu ortaya çıktı. Bu bilimsel temel, insanları aya, Mars'a ve her yere taşıdı. Ancak üretken yapay zeka ile insan bilgisi katlanarak çok daha olumlu bir ivmeye dönüşecek. Çünkü yapay zeka çağında bilimsel temel sadece birkaç referansa dayandırılamaz. Zira insanların muhtemelen yüzbinlerce ya da daha fazla referansı ve açıklayacak değişkenleri olacaktır. ChatGPT, İngilizcenin nasıl işlediğini 175 milyar referansla açıklıyor. Bu yüzden bilimsel keşiflerde de büyük bir sıçrama bekliyorum.”

Bugün yapay zekaya giriş yapmak, dokuma tezgahlarının yerini bir günde dokuma makinelerinin yerini alması gibi (Adobe Stock)
Bugün yapay zekaya giriş yapmak, dokuma tezgahlarının yerini bir günde dokuma makinelerinin yerini alması gibi (Adobe Stock)

Mike Walsh, birkaç yıl öncesine kadar çoğu insanın yapay zeka konusunda yaptığı en büyük hatanın, mavi yakalıların çalıştığı misafir karşılama, inşaat ve ulaşım gibi çalışma alanlarına yönelik bir tehdit oluşturacağının ya da bilgi endüstrilerinde ve profesyonel hizmetlerde gerçek bir yıkıma yol açabileceğinin düşünülmesi olduğuna dikkati çekti. Ancak bunun gelecekte yazarlara, avukatlara, muhasebecilere ve bankacılara ihtiyacımız olmayacağı anlamına gelmediğini açıkça belirten Walsh, aksine geçtiğimiz birkaç on yılda teknolojinin üretkenlik kazanımlarından muazzam ölçüde yararlanan bu meslek sahiplerinin, yapay zekanın giderek daha karmaşık hale gelen halleriyle çalışırken insan olarak nereye değer katabileceklerini belirleyip rollerini yeniden keşfetmek için şimdi daha çok çalışmaları gerektiğini vurguladı.

Yararlı zeka

Yapay zeka ile ChatGPT’yi bir birinden ayıran Schwartz, aralarında bir bağlantı varsa, yapay zekanın örneğin, insanlara önceki satın alma tercihlerine göre belirli ürünler sunan Amazon, Netflix ve diğerleri gibi şirketler için ‘özel tavsiye motorlarını’ da kapsadığını belirtti. Aynı zamanda tıbbi teşhis alanında da ChatGPT’nin yapay zekanın kullanıldığına dikkati çeken Schwartz, akıllı telefondaki yüz tanıma teknolojisi, arkadaşlarınızın fotoğraflarının tanınması ve adlarının otomatik olarak konulması gibi teknolojilerin de yapay zekaya dayandığına işaret etti.

ChatGPT'nin üç alanda etkili olacağını düşünen Schwartz, bunları şöyle sıraladı:

“Öncelikle çok daha iyi kişisel asistanlara sahip olacağız. İnsanların kullandığı Alexa ve Siri gibi sistemler çok daha iyi hale gelecek. Müşteri hizmetleri için sohbet robotları da çok daha iyi olacak. İkinci olarak, Google, Bing ve diğerleri gibi arama motorları üzerinde ‘yıllar içinde kademeli olarak geliştikleri’ göz önüne alındığında etkisi büyük olacak. Ancak ChatGPT bunu çok daha iyi hale getirecek. Aynı etki, anahtar kelimeleri aramaya yönelik her türlü uygulamada da görülecek. Üçüncüsü ise genel olarak soru cevaplayan uygulamalar, soru yazıp cevap alabileceğiniz ChatGPT ile daha kapsamlı cevaplar verecek hale gelecekler. Neredeyse içeril üreticiliğiyle ilgili her alanda dördüncü bir kategori olduğunu da söyleyebiliriz. Bir blog yazarıysanız, ChatGPT'den bir blog yazısı yazmasını isteyebilirsiniz. Ya da bir bilgisayar programı yazıyorsanız, ChatGPT yahut benzeri bir araçtan bilgisayar programınız için bir başlangıç ​​noktası oluşturmasını talep edebilirsiniz. ChatGPT'den bir belgeyi özetlemesini isteyebilirsiniz. Tüm bu imkanlar üretkenliği gerçekten artıracaktır.”

Arapların konumu

Peki Araplar yapay zeka ile ilgili gelişmelerin neresindeler? ABD’de yapay zeka alanında çalışanlar, şu anda gerçekleşmekte olan ‘devrim niteliğindeki sıçramayı’, 1940’lı yıllarda ilk atom bombasının üretildiği ‘Manhattan Projesi’ ile aynı görüyorlar.

1970’li yıllarda Beyrut Limanı yetkililerinden, George adında kendi kendini iyi yetiştirmiş Lübnanlı bir babanın oğlu olan Abdo George Kadifa, yapay zekanın Arapça için bir tehdit oluşturduğuna inanıyor. ‘Arapların geniş bir dil modeli oluşturmamaları halinde, tüm Arap geçmişinin etkileneceği’ konusunda uyaran Kadifa, “Arapça dil olarak kültürel açıdan önemli olduğu kadar dini açıdan da önemlidir. Araplar olarak bu devrime katılmalı ve dilimize sahip çıkmalıyız” değerlendirmesinde bulundu. Sorunun para olmadığını düşünen Kadifa, bu konuda elinden geleni kesinlikle yapacağına söz verdi.

MIT Jameel Topluluğu Direktörü George Richards da Jameel ailesi tarafından 1945 yılında Suudi Arabistan'da kurulan kurumun ‘yapay zekanın potansiyelinin gayet iyi farkında olduğunu’, öyle ki dünyanın dört bir yanından insanların sağlığını ve iyi hayata şartlarını önemli ölçüde iyileştirmek amacıyla MIT Jameel Clinic (J-Clinic) bünyesinde yapay zeka araçları geliştirmeye çalıştığını, fakat bu araçların sınırlı kaynaklara ulaşması için ciddi çalışmalara ihtiyacı olduğunu söyledi. Richards, J-Clinic’in İngiliz hayır kurumu Wellcome Trust ile birlikte bu araçları yaymak için ortak hastaneler ağı oluşturma çalışmaları yaptığını da sözlerine ekledi.

Beyrut Amerikan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi ve Majarra CEO'su Abdulsalam Haykal ise çalışmaları arasında doğal Arapça dil bilgisi işlemeye odaklanan yapay zeka ve ChatGPT dil modellerinin olduğunu belirtti. Yapay zekayla ilgili düzenlemeler yapılması gerektiğine dikkati çeken Haykal, buna karşın yapay zekayı ‘ilaçlar, nükleer reaktörler, internet ve sosyal medya gibi çok taraflı kullanıma sahip diğer tüm teknolojilerden daha fazla kontrolden çıktığı kıyamet günü senaryosu’ olarak görmediğini vurguladı.

Ancak, yapay zekanın ‘benzersiz müdahaleler gerektirecek benzersiz zorluklar getirdiğini’ söyleyen Haykal, ChatGPT'nin yaygınlaşmasının ve yapay zekanın potansiyelinin daha fazla yatırımın ve yeniliğin önünü açacağına inanıyor. Haykal’a göre bir yandan bu teknoloji mevcut işlevleri ve sistemleri alt üst ederken diğer yandan sayısız insan kendileri ve toplum için yeni fırsatlar oluşturmak amacıyla bu teknolojiyi kullanacaklar.



Yapay zekanın geleceğinin anahtarları kimde?

Yapay zekanın geleceğinin anahtarları kimde?
TT

Yapay zekanın geleceğinin anahtarları kimde?

Yapay zekanın geleceğinin anahtarları kimde?

Marco Mossad

Teknoloji endüstrisi, sadece yapay zekayı (AI) geliştirmekle kalmayıp, onun anahtarlarını ele geçirmek için de kıyasıya bir rekabete tanık oluyor. Bu alanda uzmanlaşmış yeni kurulan şirketler stratejik hedefler haline gelirken büyük teknoloji şirketleri tarafından tıpkı profesyonel oyuncuların henüz keşfedilmemiş değerli bir hazineyi takip etmesi gibi büyük bir iştah ve açgözlülükle takip ediliyorlar.

Son birkaç aydır teknoloji devleri tarafından satın alma ve devralma işlemlerinde daha önce eşi ve benzeri görülmemiş bir artış yaşandı. Microsoft, OpenAI ve Inflection'a sağladığı finansmanı artırırken, Apple akıllı arama şirketi Perplexity AI ile ileri düzeyde görüşmelere başladı. META ise ses klonlama konusunda uzman Play AI şirketini satın almak için görüşmeler yapmakla kalmadı, aynı zamanda yapay zeka modellerini eğitmek için devasa veri merkezleri inşa etmek üzere 29 milyar dolarlık finansman sağlamaya çalışıyor.

Ancak yapay zeka yarışını sarsan en büyük sürpriz Mark Zuckerberg'den geldi. Cesur ve riskli bir adım atan META CEO'su Zuckerberg, Scale AI şirketinin yüzde 49'unu 14,3 milyar dolar karşılığında satın almaya karar verdi ve şirketin genç kurucusu Alexander Wang'ı META bünyesindeki yeni yapay zeka laboratuvarının başına getirdi. Bu geleneksel bir ticari anlaşma değil, META'nın rakiplerinin çok gerisinde kaldığını hissettiği bir anda yapılan stratejik bir hamleydi.

Yapay zeka sektörünü kasıp kavuran yoğun satın alma dalgası, sadece geçici soru işaretlerine değil aynı zamanda dijital çağda inovasyonun geleceği ve rekabetin doğasının özüne dokunan derin zorlukları da ortaya koyuyor. Startup şirketlerinin değişimin kıvılcımı ve yaratıcılığın itici gücü olması gerekirken, bu satın alma telaşı onları devlerin cephaneliğine eklenen varlıklara dönüştürme tehdidini beraberinde getiriyor. Bu da onların deneme özgürlüğünü kısıtlayabilir ve girişimcilik ruhunu boğabilir.

Peki, bu gelecek vaat eden küçük şirketler, büyük şirketlerin ticari çıkarlarınca yönlendirilen ve serbest araştırma ve geliştirme tutkusundan uzaklaşan ‘iç laboratuvarlar’ haline mi dönüşecek? Dahası, bu satın almalar teknoloji tekeli gibi ciddi bir tehlike oluşturuyor. Yapay zeka geliştirme alanındaki muazzam yetenekler – ham verilerden karmaşık algoritmalara kadar – az sayıda şirketin elinde yoğunlaştığında, çeşitlilikten yoksun ve yeni oyuncuların pazara giriş fırsatlarını kısıtlayan kapalı bir teknoloji ekosistemi yaratma riskiyle karşı karşıya kalırız.

Bu tekel, adil rekabeti tehdit etmekle kalmaz, aynı zamanda tüm küresel ekonomiyi yeniden şekillendirerek, sınırlı sayıda şirketin kararlarına ve gündemlerine bağımlı hale getirebilir. Bu durum, hayatımızın çeşitli yönleri için artık temel hale gelen bu teknolojilere erişim, adalet ve şeffaflık konusunda ciddi endişelere yol açıyor.

Yapay zeka devriminin gizli gücü Scale AI

Scale AI artık veri sektöründe sadece bir girişim şirketi değil, yapay zeka modellerini eğitmek için küresel sistemin dayandığı hayati altyapı sütunlarından biri haline geldi. ChatGPT, Llama ve Gemini gibi gelişmiş modeller güçlü algoritmalara dayanıyor olsa da bunların gerçek gücü yüksek kaliteli sınıflandırılmış verilerden kaynaklanıyor. Bu veriler şu an sadece bir avuç şirketin tekelinde olan dar bir pazar oluşturuyor ve Scale AI bu pazarda başı çekiyor.

Scale AI'nın önemi, salt ticari işlemlerin ötesinde. Öyle ki Şirketin kurucusu Alexander Wang, 2023 yılında Utah eyaletinde ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri ve yapay zeka sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getiren kapalı bir etkinlik düzenledi.

Şirket, Kenya'dan Filipinler'e ve Venezuela'ya kadar uzanan küresel bir yüklenici ağına sahip. Bu ağ, verileri son derece hassas bir şekilde manuel olarak sınıflandırıyor. Çalışmaları, resimlerdeki nesneleri ayırt etmekten, videoların içeriğini boşaltmaya, metinleri ve form cevaplarını insan beslemeli güçlendirilmiş öğrenme teknolojisi çerçevesinde değerlendirmeye kadar çeşitlilik gösteriyor. ChatGPT'ye insan gibi anlama yeteneği kazandıran bu teknoloji, onu kullanıcılar için daha akıcı hale getirdi. Scale AI'yı değerli kılan da bu. Scale AI sadece bir veri sağlayıcı değil, aynı zamanda internetten kopyalanamayacak, hassas bir şekilde eğitilmiş içerik üretmek için bir operasyonel yapıdır.

Scale AI, manuel olarak yapılan sınıflandırmanın yanı sıra model test araçları, endüstriyel veri üretimi ve hassas kalite kontrol mekanizmaları içeren entegre bir sistem sunar. Bu da onu OpenAI, Google, Microsoft, Amazon ve hatta xAI gibi yapay zeka devlerinin başlıca ortağı haline getirdi. Business Insider’ın şirket içinden sızan bilgilere göre Google'ın tek başına Scale AI'nın yıllık gelirinin yaklaşık yüzde 20'sini oluşturduğu ve sadece bir yılda 150 milyon dolarlık bir bütçeyle yapay zeka alanında 38'den fazla aktif proje yürüttüğünü aktarması da bunun bir kanıtı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Scale AI'nın önemi, salt ticari işlemlerin ötesinde. Öyle ki Şirketin kurucusu Alexander Wang, 2023 yılında Utah eyaletinde ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri ve yapay zeka sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getiren kapalı bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte, yapay zeka güvenliği ve Çin ile teknoloji yarışı konuları ele alındı. Bu dönüşüm şirketin stratejik konumunun güçlendiğini yansıtıyor. Şirket, artık teknolojik inovasyon ile Washington'daki güvenlik yetkilileri arasında bir köprü görevi görüyor.

META'nın merkezinde farklı vizyonlar

Tüm bunlar çerçevesinde META'nın Scale AI'ya yaptığı 14,3 milyar dolarlık yatırım sadece ticari bir anlaşma değil, şirket içindeki güç yapısında köklü bir dönüşümdü. Zuckerberg sadece bir veri şirketi satın almadı, aynı zamanda teknik altyapı, küresel bir insan ağı ve Washington'daki karar alma çevrelerinde doğrudan etkili olan entegre bir yapay zeka işletim sistemi de elde etti. Bu anlamda Scale AI, bir startup şirketi olmanın ötesine geçerek, META'nın son yıllarda yaşadığı zayıflıkları telafi eden stratejik bir varlık haline geldi.

fgthy
Scale AI CEO'su Alexander Wang, ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Alt Komitesi'nde siber güvenlik, bilgi teknolojisi ve inovasyon konularında ifade verdi (Reuters)

Ancak bu anlaşmanın arkasında, sadece bir teknoloji projesinin yönetilmesinden daha derin bir çatışma yatıyor. Scale AI'nın genç kurucusu ve bugün META'nın yapay zeka projesinin başındaki isim olan Alexander Wang ile şirketin baş bilim adamı ve Turing Ödülü (bilgisayar bilimlerinde en prestijli ödül) sahibi Yann LeCun arasındaki çatışma, sadece iki nesil arasındaki rekabeti değil, iki farklı vizyonun çarpışmasını da yansıtıyor.

Modern sinir ağları (makine öğrenimi) modellerinin akademik babası olan Le, büyük dil modellerine karşı ihtiyatlı bir tutum sergiliyor ve bunları üstün zekaya ulaşmak için güvenilir bir yol olarak görmüyor. Bilgiyi uzun süre boyunca araştırmayı, bilimsel olarak doğrulamayı ve temel teoriler üzerine inşa etmeyi tercih ediyor. Wang ise Silikon Vadisi'ndeki yeni nesil yapay zeka öncülerini temsil ediyor. Pratik, hızlı ve genişlemeye hevesli bir nesil, piyasayı ve saha sonuçlarını değerlendirme kriteri olarak görüyor.

Metotlar arasındaki bu farklılık, Zuckerberg’i muhafazakar bir araştırma vizyonundan, hazır yetenekleri satın almaya ve sermayeyi bir hakimiyet aracı olarak kullanmaya dayanan saldırgan bir yaklaşıma geçmek arasında seçim yapmak zorunda bıraktı. Bu yüzden Zuckerberg, en önde gelen isimleri şirketine çekmek için 100 milyon dolara varan astronomik mali teklifler sunan ve onun her zaman şiddetle karşı çıktığı, gerçek bilimsel yolu bozduğunu düşündüğü bir strateji olan ‘Zuck Bucks’ olarak bilinen programı başlattı.

Apple ve Google arasındaki ortaklık anlaşması, Google arama motorunu Safari tarayıcısında varsayılan seçenek haline getirerek ek bir endişe kaynağı oldu.

Zuckerberg sadece araçlara veya verilere yönelmedi, aynı zmanda META içinde tamamen farklı bir yaklaşımı temsil eden birini seçti. Alexander Wang, pratik geçmişi ve akademik çevrelerin dışında kalan yetenekleri çekme becerisiyle, daha kararlı ve daha az tartışmalı yeni bir yönetim ruhu getirdi.

Wang, bugün META'da yapay zeka projesini yöneticisi konumunda. Bu proje Zuckerberg'in de odak noktası haline geldi. Bayan ise sembolik olarak baş bilim insanı pozisyonunda kalmaya devam ediyor, ancak karar alma çevrelerindeki etkisi giderek azalıyor. Şimdi sorulması gereken soru şu: Bu kadar farklı iki kanat, şirketi tek bir hedefe doğru uçurabilir mi? Yoksa bu entelektüel ve organizasyonel uçurum, META'nın yapay zeka yarışında liderlik hayallerini tehdit eden bir beka krizine dönüşür mü?

Apple alternatif arayışında

Apple da sektördeki bu yapay zeka yarışından çok uzak değil, ancak bu yarışta farklı, belki de nispeten daha zayıf bir konumda yer alıyor. Her zaman ‘geç ama mükemmel’ stratejisiyle övünen şirket, şimdi birikmiş birçok zorlukla karşı karşıya kaldığı için adımlarını hızlandırmak zorunda kalıyor. Apple’ın sesli asistanı Siri, rekabete ayak uyduramama durumunun sembolü haline geldi, çünkü ChatGPT ve Gemini gibi uygulamaların sunduğu akıllı ve sorunsuz etkileşim düzeyinden halen uzak kalıyor. Geliştiricilerin katıldığı bir konferansta Apple Intelligence hakkında yapılan son duyuru, yeni özelliklerin sınırlı ve rakiplerin kaydettiği niteliksel sıçramalara kıyasla geç kalmış olması nedeniyle birçok kişinin beklentilerini boşa çıkardı.

Bu çıkmazın ortasında, Apple ve Google arasındaki ortaklık anlaşması, Safari tarayıcısında Google arama motorunu varsayılan seçenek haline getiren ve Apple'a yıllık 18-20 milyar dolar gelir sağlayan anlaşma, ABD Adalet Bakanlığı'nın tekelcilik soruşturması nedeniyle çökme tehlikesiyle karşı karşıya. Apple bu bağlantıyı koparmak zorunda kalırsa, sadece teknik olarak hızlı ve etkili bir alternatif değil, aynı zamanda kapalı sistemine ve kullanıcılarının beklentilerine uygun entegre bir arama deneyimi sunabilen bir alternatif bulması gerekecek.

İşte burada Perplexity AI devreye giriyor. Akıllı arama alanında yükselen bir startup olan şirket, bilgi özetleme, kaynakları birbirine bağlama ve gelişmiş dil modelleriyle desteklenen doğru ve hızlı cevaplar sunma gibi özelliklere sahip platformunda bir arama motorundan daha fazlasını sunuyor. Bu özellikler, başta yeni sesli asistan sürümünün sürekli ertelenmesi nedeniyle, Siri'nin bariz eksikliklerini telafi etmek için ideal bir çözüm sunuyor. Bu durum, sadece teknik bir aksaklık olarak değil, Apple'ın kendi bünyesinde modern bir yapay zeka arayüzü geliştirme kabiliyetindeki yapısal bir krizin göstergesi olarak da yorumlanabilir.

8o90p*
Perplexity şirketinin logosunun yanı sıra klavye ve robot kolları (Reuters)

Apple, ideal anı beklemenin artık bir seçenek olmadığının farkında. Bu yüzden Perplexity ile yapılan görüşmeler, hazır bir ürün, deneyimli bir mühendislik ekibi ve Google ile olan ortaklığını kaybetmesi durumunda alternatif bir senaryo sunan bir satın alma yoluyla bu boşluğu doldurma girişimi olarak görünüyor. META radikal bir dönüşüm yoluna girip yapay zeka altyapısını satın alırken, Apple gecikmenin ona düşündüğünden daha pahalıya mal olmaması umuduyla kısa vadeli satın alma mantığıyla hareket ediyor.

Microsoft ve OpenAI ortaklığı liderliği yarattı

Tüm bu hareketlerin son derece önemli stratejik gelişmeler olduğu şüphe götürmez, ancak bunların en önemlisi ve belki de en etkili olanı, yazılım devi Microsoft ile OpenAI şirketi arasındaki yakın ilişki. Bu ittifak, sadece finansal bir yatırım veya teknik bir ortaklık değil, büyük şirketler ile yapay zeka laboratuvarları arasındaki çıkarların bütünleşmesinin yeni bir modelini temsil ediyor.

Bir yandan, Microsoft Azure platformu aracılığıyla devasa bir bulut altyapısı sunarken bir yandan da OpenAI'nin (başta GPT olmak üzere) devasa dil modellerini bir startup şirketinin tek başına sahip olması zor olan verimlilik ve hesaplama kapasiteleriyle eğitmesini mümkün kıldı. Ayrıca, birçok bağımsız araştırma laboratuvarının karşılaştığı operasyonel engelleri, özellikle kaynak yönetimi ve dağıtım ölçeğini genişletme konusunda aşmasına yardımcı oldu.

Para yetenek satın alabilir, ancak vizyon satın alamaz.

Öte yandan Microsoft en gelişmiş yapay zeka teknolojilerine erken erişimden yararlanarak ChatGPT'nin yeteneklerini Bing arama motoru, Office platformu ve Microsoft 365 hizmeti gibi ürünlerine entegre etti. Bu hamle Microsoft’a kurumsal ve ofis uygulamaları pazarında büyük bir rekabet avantajı sağladı.

Bu ittifak, her iki tarafa da çifte avantaj sağladı. Öyle ki OpenAI, dil modellerini geliştirmek için lojistik ve finansal destek elde ederken, Microsoft her şeyi sıfırdan inşa etmek zorunda kalmadan yeni teknoloji sahnesinde lider konuma yükseldi. Fakat bir yandan da bu model araştırmaların bağımsızlığı ve bilimsel inovasyonun tamamen ticari çerçevelere kayma olasılığı konusunda soru işaretleri uyandırdı. Bunun yanında bu ortaklığın yapay zeka yarışında önemli bir dönüm noktası olduğu ve inovasyon laboratuvarları ile büyük pazar şirketleri arasındaki ilişkinin özelliklerini yeniden şekillendirdiği konusunda hiçbir şüphe yok.

Tekelleşmenin getirdiği tehlikeler

Bu kıyasıya gelecek yarışında, en büyük isimler için bile hayatta kalmak artık garanti değil. Teknoloji devleri, muazzam kaynaklarına rağmen, yapay zeka çağının getirdiği köklü dönüşümlere ayak uyduramazlarsa gerileme, hatta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklar. Yapay zeka artık sadece algoritmalarda değil, verileri yönetme, sınıflandırma, temizleme ve yönlendirme becerisinde de var. Çünkü herhangi bir akıllı dil modelinin gerçek temelini bunlar oluşturuyor.

Dolayısıyla veri işleme sanatını ustaca kullanan startup şirketler değerli hedefler haline geldi. Büyük şirketler, sanki yeni nesil inovasyonun eğitim merkezleriymiş gibi bu şirketleri satın almak için birbirleriyle yarışıyor. Ancak bu olgu risksiz değil. Rekabetin yaratıcılığın önünü açması gerekirken, bilginin tekelleşmesi, sektörde yeni oyuncuların kendilerini gösterme fırsatlarının kısıtlanması ve teknolojiye erişimde şeffaflık ve adaleti gözetmeyen kapalı ticari modellerin dayatılmasıyla art arda gelen satın almalar bunun tam tersine yol açabilir.

Para yeteneği satın alabilir, ancak vizyonu satın alamaz. Ahlaki değerleri gözeten ve yapay zekanın adil ve güvenli kullanımını garanti eden net bir strateji olmadan, bu yatırımlar bir başarıdan ziyade bir yük haline gelir. Bugün yaşananlar, teknolojinin ruhu ve geleceğin anahtarlarının kimde olacağı konusunda verilen bir mücadeledir. Bu anahtarlar her şeyi kontrol eden azınlığın elinde mi olacak, yoksa dünyayı ortak ilerlemeye iten açık bir sistemde mi olacak?