Bilim insanları bu kez de kalp atışı olan, yapay bir insan embriyosu üretti

“Benim için çok fazlaydı. Kalp atışını görünce insan duygulanıyor"

Laboratuvarda üretilen embriyoları 14 haftadan fazla büyütmek çoğu ülkede yasak (Pixabay)
Laboratuvarda üretilen embriyoları 14 haftadan fazla büyütmek çoğu ülkede yasak (Pixabay)
TT

Bilim insanları bu kez de kalp atışı olan, yapay bir insan embriyosu üretti

Laboratuvarda üretilen embriyoları 14 haftadan fazla büyütmek çoğu ülkede yasak (Pixabay)
Laboratuvarda üretilen embriyoları 14 haftadan fazla büyütmek çoğu ülkede yasak (Pixabay)

Bilim insanları kalp atışı ve kan yolları olan yapay bir insan embriyosu modeli üretti.

Yumurta, sperm veya döllenmeye ihtiyaç duymadan insan kök hücrelerinden oluşturulan sentetik yapı, genelde hamileliğin üçüncü ve dördüncü haftasında ortaya çıkan bazı hücreleri ve yapıları içeriyor.

İnsan gelişiminin ilk aşamalarındakilere benzeyen bu embriyo modelleri, genetik bozuklukların ve tekrarlayan düşüklerin biyolojik nedenlerine dair önemli ipuçları verebilir.

Öte yandan, laboratuvarda yetiştirilen canlılar birçok ülkede mevzuatın dışında kalıyor. Bu yüzden çalışma aynı zamanda ciddi etik ve yasal sorunları gündeme getiriyor.

Ancak bu model, doğal bir embriyoda plasenta ve yolk kesesini meydana getiren dokulardan yoksun olacak şekilde özel tasarlandı. Yani teorik olarak bir fetüse dönüşme ihtimali yok.

Çalışmanın arkasındaki ekip, kalp atışı duyulmasına rağmen, bu önlemin modeli etik açıdan tartışmasız hale getirdiğini savunuyor.

Cambridge Üniversitesi Gurdon Enstitüsü'nden Dr. Jitesh Neupane, "Bunlar ne embriyo ne de biz aslında embriyo yapmaya çalışıyoruz. Bunu vurgulamak isterim" diye konuştu:

"Bunlar sadece insan gelişiminin belirli yönlerini incelemek için kullanılabilecek modeller."

Neupane yine de mikroskop altında titreşen hücreleri görmenin kendisini korkuttuğunu söylüyor.

"Petri kabını rastgele mikroskop altına koymuştum ve kalp atışını ilk gördüğümde dürüst olmak gerekirse korkmuştum" diyen bilim insanı sözlerini şöyle sürdürdü:

Benim için çok fazlaydı. Kalp atışını görünce insan duygulanıyor.

Araştırmacılar aslında bu embriyoları kullanarak hamilelik sırasında meydana gelebilecek sorunlara dair araştırmalar yapmayı amaçlıyor.

Çoğu hamilelik fetüsün gelişiminin erken dönemlerinde sona eriyor. Bu yüzden söz konusu modeller neden bu kadar çok gebeliğin başarısız olduğunun anlaşılmasını sağlayabilir.

Bilim insanları arasında bu tür embriyo modelleri oluşturmak için adeta yarış var.

Geçen hafta da ayrı bir araştırma grubu kök hücreleri kullanarak insan embriyosu modeli üretmişti.

Öte yandan Prof. Magdalena Żernicka-Goetz ve meslektaşlarının ürettiği o embriyonun atan bir kalbi yoktu. Model, sadece plasentayı, yolk kesesini ve embriyonun kendisini oluşturacak hücreleri içeriyordu.

Zernicka-Goetz, "Çok heyecan vericiler çünkü insan embriyolarına çok benziyorlar" ifadelerini kullanmıştı.

 

Independent Türkçe, Guardian, Siasat Daily



Uzayda miso yapan bilim insanları, ilginç bir tatla karşılaştı

Bilim insanları uzay misosu (ortada) daha uzun bir yol kat ettiği için renginin koyu olduğunu söylüyor (Maggie Coblentz)
Bilim insanları uzay misosu (ortada) daha uzun bir yol kat ettiği için renginin koyu olduğunu söylüyor (Maggie Coblentz)
TT

Uzayda miso yapan bilim insanları, ilginç bir tatla karşılaştı

Bilim insanları uzay misosu (ortada) daha uzun bir yol kat ettiği için renginin koyu olduğunu söylüyor (Maggie Coblentz)
Bilim insanları uzay misosu (ortada) daha uzun bir yol kat ettiği için renginin koyu olduğunu söylüyor (Maggie Coblentz)

Uzayda miso yapan bilim insanları, bu yiyeceğin tadının Dünya'dakinden farklı olduğunu keşfetti. Yeni çalışma, astronotların yemek seçeneklerini genişletmenin yanı sıra uzayda yaşam ihtimaline de ışık tutuyor.

Japon mutfağının vazgeçilmezlerinden miso; haşlanmış soya fasulyesi, tuz, pirinç veya arpa gibi tahıllar ve koji mantarıyla yapılıyor. Koji, misonun fermantasyonunu sağlıyor. 

ABD ve Danimarka'dan araştırmacılar, ilk kez yapıldığı tahmin edilen bir deneyle bu yiyecek uzayda hazırlanınca neler olduğunu analiz etti. 

Bilim insanları üç ayrı miso karışımı hazırlayarak birini Massachusetts eyaletinin Cambridge kentine, diğerini Danimarka'nın başkenti Kopenhag'a ve sonuncuyu da alçak Dünya yörüngesindeki Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) gönderdi.

UUİ ve Cambridge'deki karışımlar sıcaklık, nem, basınç, ışık ve radyasyonu takip eden özel bir kapta 30 gün boyunca fermantasyona bırakıldı. Kopenhag'taki fermantasyon ise sıradan bir kapta gerçekleşti.

30 günün ardından "uzay misosu" Dünya'ya gönderildi ve bilim insanları üç yiyeceği test etti.

Bulguları hakemli dergi iScience'ta 2 Nisan'da yayımlanan çalışmaya göre uzayda yapılan miso daha cevizimsi ve kavruk bir tada sahipti. Bu yiyecekte ayrıca bazı bakteri türleri daha fazlaydı ve bir bakteri sadece bu misoda saptandı.

Bilim insanları uzaydaki mikro yerçekimi ve yüksek radyasyon gibi koşulların, mikroorganizmaların büyümesini, metabolizmasını ve böylece fermantasyon sürecini etkileyebileceğini söylüyor.

Tat farklılığının da muhtemelen UUİ'deki yüksek sıcaklıklar sonucu ortaya çıkan ve fermantasyon sürecini hızlandıran pirazin bileşikleriyle ilişkili olduğu tahmin ediliyor.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) Maggie Coblentz, yazarları arasında yer aldığı çalışma hakkında "UUİ'deki fermantasyon, mikrobiyal ölçekte yaşayan bir sistemin mikrobiyal topluluğunun çeşitliliği sayesinde nasıl gelişebileceğini gösteriyor ve uzayda yaşamın var olma potansiyelini vurguluyor" diyor:

UUİ genellikle steril bir ortam olarak görülse de araştırmamız, mikropların ve insan dışı yaşamın uzayda da var olabileceğini göstererek bitkileri ve mikropları kendi gezegenlerinden çıkarıp dünya dışı ortamlara taşımakla ilgili önemli biyoetik soruları gündeme getiriyor.

Çalışma, organizmaların uzayın farklı yerlerinde nasıl değişebileceğini göstermenin yanı sıra astronotların menüsünü zenginleştirme imkanı sunuyor.

Danimarka Teknik Üniversitesi'nden makalenin bir diğer yazarı Joshua Evans "Özellikle gelecekteki uzun süreli uzay görevlerinde astronotların refahını ve performansını artırabilir" diye açıklıyor:

Daha geniş anlamda, yeni aşçılık biçimlerini teşvik edebilir ve alan büyüdükçe uzay araştırmalarında aşçılık ve kültürel temsili genişletip çeşitlendirebilir.

Independent Türkçe, Science Alert, CNN, iScience