Bilim insanları, Mars'ta "çok yakın zamanda" sıvı su olduğuna dair kanıt buldu

NASA'nın Mars'ta kaydettiği bu görüntüde Terra Sirenum bölgesi ve vadileri yer alıyor (NASA)
NASA'nın Mars'ta kaydettiği bu görüntüde Terra Sirenum bölgesi ve vadileri yer alıyor (NASA)
TT

Bilim insanları, Mars'ta "çok yakın zamanda" sıvı su olduğuna dair kanıt buldu

NASA'nın Mars'ta kaydettiği bu görüntüde Terra Sirenum bölgesi ve vadileri yer alıyor (NASA)
NASA'nın Mars'ta kaydettiği bu görüntüde Terra Sirenum bölgesi ve vadileri yer alıyor (NASA)

Kızıl Gezegen'de yaşamın var olup olamayacağına daha fazla ışık tutan yeni bir araştırmaya göre, Mars kraterlerinin yamaçlarındaki oluklar muhtemelen "çok yakın tarihte" su akışıyla oluştu.

Dünya'da görüldüğü üzere bir gezegende yaşamın varlığı, sıvı halde suyun varlığıyla el ele yürüyor.

Araştırmacılar daha önce, Mars'ın kendi ekseni üzerinde yeterince eğilmesi halinde sıvı suyun geçmiş dönemlerde muhtemelen oluklar oluşturduğunu göstermişlerdi.

Perşembe günü bilimsel dergi Science'ta yayımlanan yeni çalışma ise bu eğimin açısını tahmin etti ve Kızıl Gezegen'de şimdiye kadar keşfedilen olukların yerleri ve yükseklikleriyle eşleştirdi.

Aralarında ABD'deki Brown Üniversitesi'nden Jim Head'in de bulunduğu araştırmacılar, Mars'ta gezegenin donma derecesinin üzerinde ısınmasını sağlayacak koşulları simüle etti. Bunun sonucunda yüzeydeki ve yüzey altındaki buzlar eridiğinde sıvı halde suyun oluştuğu dönemler ortaya çıktı.

Dr. Head, "Bizim ve başkalarının yaptığı pek çok araştırmadan Mars'ın tarihinin ilk dönemlerinde yüzeyde vadi ağları ve göllerle birlikte suyun aktığını biliyoruz" dedi.

Bilim insanı, "Ancak yaklaşık 3 milyar yıl önce, bu sıvı suyun tamamı kayboldu ve Mars hiper-kurak veya kutup çölü dediğimiz hale geldi. Ancak bundan sonra ve yakın geçmişte bile, Mars'ın ekseni 35 dereceye kadar eğildiğinde, gezegenin kar ve buzu eritecek kadar ısındığını, sıcaklıklar düşene ve tekrar donana kadar sıvı suyu geri getirdiğini gösteriyoruz" açıklamasında bulundu.

Bu bulgular, ne kadar yüksekten başladıkları, erozyonun ne kadar şiddetli olduğu ve kraterlerin kenarından aşağıya doğru ne kadar uzandıkları da dahil olmak üzere Mars oluklarının oluşumuna dair boşlukları da ortaya koyuyor.

Bilim insanları, Mars'taki oluk oluşumunun yılın diğer dönemlerinde buzların eridiği periyotlar ve karbondioksit don buharlaşması tarafından yönlendirildiğini buldu.

Bu sürecin son birkaç milyon yıl içinde tekrar tekrar meydana gelmiş olabileceğini ve en son olayın muhtemelen yaklaşık 630 bin yıl önce gerçekleştiğini söylüyorlar.

Simülasyonlar, Mars'ın ekseni yaklaşık 35 dereceye kadar eğildiğinde bu oluk noktalarında buz mevcut olsaydı, koşulların buzun erimesi için tam anlamıyla uygun olacağını gösteriyor.

Bunun nedeni, söz konusu koşullarda bu oluklardaki sıcaklıkların 0 derecenin üzerine çıkmış olması.

Araştırmanın bir diğer yazarı Jay Dickson, "Çalışmamız, olukların küresel dağılımının sıvı suyun son bir milyon yılda var olmasıyla daha iyi açıklandığını gösteriyor" dedi.

Dr. Dickson, "Su, çukurların yükseklik dağılımını karbondioksitin yapamayacağı şekilde açıklıyor. Bu da Mars'ın son bir milyon yıl içinde kanalları aşındırmaya yetecek hacimde sıvı su oluşturabildiği anlamına geliyor ki bu gezegenin jeolojik tarih ölçeğinde çok yeni bir durum" diye ekledi.

Yeni bulgular, yaşam belirtisi aramak üzere Mars'ta gelecekte yapılacak keşif görevleri sırasında ziyaret edilecek potansiyel hedefler olarak olukları öne çıkarıyor.

Dr. Head, "Mars'ın erken dönemlerinde evrimleşmiş olabilecek herhangi bir mikroorganizma, buzda rahat edebileceği ve daha sonra sıvı suda da aynı şekilde konforlu veya refah olabileceği yerlerde olacak. Örneğin Antarktika'nın soğuk ortamında var olan az sayıdaki organizma genellikle durağan halde su bekliyor" ifadelerini kullandı.



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news