Hubble, Samanyolu'nun "yalnız komşusunu" görüntüledi

ESO 174-1, düzensiz galaksiler arasında yer alıyor

Düzensiz galaksi ESO 174-1, IRAS 13301-5305 ve LEDA 47728 olarak da biliniyor (NASA)
Düzensiz galaksi ESO 174-1, IRAS 13301-5305 ve LEDA 47728 olarak da biliniyor (NASA)
TT

Hubble, Samanyolu'nun "yalnız komşusunu" görüntüledi

Düzensiz galaksi ESO 174-1, IRAS 13301-5305 ve LEDA 47728 olarak da biliniyor (NASA)
Düzensiz galaksi ESO 174-1, IRAS 13301-5305 ve LEDA 47728 olarak da biliniyor (NASA)

Hubble Uzay Teleskobu, Samanyolu Galaksisi'ne en yakın gök cisimlerinden birini görüntüledi. Astronomi odaklı haber sitesi Space.com'un "yalnız komşu" diye nitelediği ESO 174-1'in fotoğrafı, NASA tarafından 30 Haziran'da yayımlandı.

Parlak yıldız bulutuyla karanlık gaz ve tozdan oluşan galaksi, 11 milyon ışık yılı uzakta yer alıyor. 

NASA fotoğrafın, Samanyolu Galaksisi'nin komşularını daha iyi anlamayı amaçlayan gözlem programının bir parçası olduğunu bildirdi.

Space.com ise görselin, Samanyolu'yla ESO 174-1'in şekilleri arasındaki farkları ortaya koyduğunu yazdı. Samanyolu'nun merkezinde yıldızlar yoğunlaşıyor. BU şişkin bölge,  çubuk şekline sahip. Çubuğun uçlarından sarmal kollar uzanıyor. Bu yüzden Samanyolu, çubuklu sarmal galaksiler arasında yer alıyor.

Görselde uzayda tek başınaymış gibi duran ESO 174-1 ise bir düzensiz galaksi. Düzensiz galaksiler sınıfı, hem şekil hemde boyut açısından geniş bir yelpazeye sahip. Bunlar kütleleri, Güneş'in kütlesinin yaklaşık 100 milyon katına eşit cüce düzensiz galaksilerden Güneş'in kütlesinin yaklaşık 10 milyar katına sahip daha büyük galaksilere kadar uzanıyor. Bu galaksilerin şekilleri kürdana veya halkaya benzeyebiliyor.

Bilinen galaksilerin yaklaşık yüzde 20'si düzensiz galaksi olarak tanımlanıyor.

NASA, düzensiz galaksilerin tuhaf şekillerinin iki galaksi arasındaki etkileşimin sonucunda ortaya çıkabileceğini bildiriyor. İki galaksinin çarpışması sonucunda da düzensiz galaksiler oluşabileceği düşünülüyor. 

ESA ve NASA'nın yönetimindeki Hubble Uzay Teleskobu, 33 yılını yeni galaksileri keşfetmek ve yıldızların, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin çarpıcı anlarını kaydetmekle geçirdi.

NASA'ya göre teleskop şimdiye kadar yaklaşık 50 bin gök cismi üzerinde 1,5 milyon kez gözlem yaptı.

1990'da uzay mekiği Discovery aracılığıyla fırlatılan teleskop, adını Astronom Edwin Hubble'dan alıyor.

 

Independent Türkçe, Space.com, Sci.News



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy