Güneş paneli teknolojisinde atılım: Yağmur damlalarından elektrik üretilecek

Araştırmacılar "Yağmur bol miktarda yenilenebilir enerji içeriyor" diye belirtiyor

Yağmur damlalarından elektrik üreten güneş panelleri, her türlü hava koşulunda elektrik üretimi sağlayabilir (Pexels)
Yağmur damlalarından elektrik üreten güneş panelleri, her türlü hava koşulunda elektrik üretimi sağlayabilir (Pexels)
TT

Güneş paneli teknolojisinde atılım: Yağmur damlalarından elektrik üretilecek

Yağmur damlalarından elektrik üreten güneş panelleri, her türlü hava koşulunda elektrik üretimi sağlayabilir (Pexels)
Yağmur damlalarından elektrik üreten güneş panelleri, her türlü hava koşulunda elektrik üretimi sağlayabilir (Pexels)

Araştırmacılar, yağmur damlalarının ürettiği enerjiyi toplayarak güneş paneli teknolojisiyle elektrik üretmenin yeni bir yolunu buldu.

Çin'deki Tsinghua Üniversitesi'nden bir ekibin ortaya attığı yöntem, sıvı-katı temasından elektrifikasyon oluşturan triboelektrik nanojeneratör (TENG) adı verilen bir cihaz içeriyor.

Bunlar genellikle dalgalardan enerji toplamak için kullanılırken damlacık bazlı TENG'ler (D-TENG'ler), daha önce kayda değer bir ölçekte çalışmalarını engelleyen teknik sınırlamalarla karşılaşmıştı.

Araştırmacılar güneş panellerindeki köprü dizilerini kullanarak bu tür engellerin aşılabileceğini keşfetti.

Araştırmayı yöneten Profesör Zong Li, "Güneş enerjisi üreten birden fazla ünitenin yükü karşılamak için paralel şekilde bağlandığı güneş panellerinin tasarımına atfen, yağmur damlasından enerji toplamada basit ve etkili bir yöntem öneriyoruz" dedi.

Köprü dizisi jeneratörlerinin maksimum güç çıktısı, geniş alana düşen yağmur damlalarından enerji toplanan geleneksel yöntemdekinden yaklaşık 5 kat daha yüksek. Bu çalışmanın sonuçları, geniş alana düşen yağmur damlasından enerjisi toplamada uygulanabilir bir şema sağlayacak.

Buluşu detaylandıran "Rational TENG arrays as a panel for harvesting large-scale rainindrop energy" (Yağmur damlasından büyük ölçekte enerji toplamada panel şeklindeki rasyonel TENG dizileri) başlıklı çalışma iEnergy adlı bilimsel dergide yayımlandı.

Çalışmada, "Doğal enerji ve su döngüsünün önemli bir parçası olan yağmur, bol miktarda yenilenebilir enerji içeriyor" ifadeleri yer alıyor.

Öte yandan bu tür bir yenilenebilir enerji bugün etkili kullanımdan yoksun... Bu nedenle, D-TENG'lerin doğasındaki kısıtlamaları hafifletmek için makul bir topoloji bulmak, yağmur damlasından büyük ölçekli enerji toplamayı gerçekleştirme açısından büyük önem taşıyor.

Bu şema, D-TENG güneş panellerinin yağmur damlalarından enerji toplarken nasıl görünebileceğini gösteriyor (Tsinghua University Press)
Bu şema, D-TENG güneş panellerinin yağmur damlalarından enerji toplarken nasıl görünebileceğini gösteriyor (Tsinghua University Press)

Bu, güneş paneli teknolojisinde son aylardaki umut verici bir dizi ilerlemeden biri. Avustralyalı araştırmacılardan oluşan bir ekip de uzay radyasyonundan kaynaklanan bozulmadan sonra orijinal verimliliklerinin yüzde 100'ünü geri kazanabilen, kendi kendini iyileştiren piller geliştirmişti.

Önceki günlerde ABD Enerji Bakanlığı'na bağlı Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı'ndan (NREL) bilim insanlarıysa, yansıyan güneş ışığını toplayarak verimlilik oranını yüzde 20'ye kadar artırabilen çift taraflı bir güneş paneli tasarımını tanıtmıştı.

Independent Türkçe



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news