Güneş'le ilgili en büyük gizem çözüldü

"Geçen 80 yılda astrofizikçiler bu sorunu çözmeye çalıştı"

Güneş'in plazmadan oluşan ve uzayın milyonlarca kilometre içine kadar uzanan parlak gaz yuvarına "korona" adı veriliyor (NASA)
Güneş'in plazmadan oluşan ve uzayın milyonlarca kilometre içine kadar uzanan parlak gaz yuvarına "korona" adı veriliyor (NASA)
TT

Güneş'le ilgili en büyük gizem çözüldü

Güneş'in plazmadan oluşan ve uzayın milyonlarca kilometre içine kadar uzanan parlak gaz yuvarına "korona" adı veriliyor (NASA)
Güneş'in plazmadan oluşan ve uzayın milyonlarca kilometre içine kadar uzanan parlak gaz yuvarına "korona" adı veriliyor (NASA)

Bilim insanları Güneş'in korona adı verilen dış atmosferini açıklanamayacak derecede sıcak kılan etmeni sonunda bulduklarını söylüyor.

Bilim camiası onlarca yıldır koronanın 1 milyon derecenin üzerindeki sıcaklıklara nasıl ulaştığını açıklamaya çalışıyor. Zira Güneş'in yüzeyi 6 bin derece.

Korona katmanın yıldızın içindeki ısı kaynağından daha uzakta olması nedeniyle aslında daha soğuk olması gerektiği düşünülüyor.

Bu durum, uzun zamandır Güneş'le ilgili en büyük gizem olarak görülüyor.

Diğer yandan Avrupa liderliğinde işletilen Güneş gözlem aracı Solar Orbiter'in yeni gözlemleri, bu gizemli ısınmanın arkasında ne olabileceğine dair ipuçları verdi.

Uzay aracının Güneş tarafından yayılan yüksek enerjili ultraviyole ışığı algılayan EUI adlı kamerası tarafından çekilen görüntüleri inceleyen bilim insanları, yıldızın yüzeyinde dönen ve hızlı hareket eden küçük ölçekli manyetik dalgalar keşfetti.

Hesaplamalara göre bu hızlı salınımlı dalgalar atmosferdeki yüksek sıcaklığı açıklayabilecek kadar enerji üretiyor.

Bilim insanları önceki senelerde daha yavaş manyetik dalgalar saptamıştı. Ancak bunlar Güneş yüzeyi ve dış atmosfer arasındaki muazzam sıcaklık farkını açıklamaya yetecek kadar enerji üretmiyordu.

Belçika'daki Leuven Katolik Üniversitesi'nden Tom Van Doorsselaere, "Geçen 80 yılda astrofizikçiler bu sorunu çözmeye çalıştı" diye konuştu.

Aynı zamanda hakemli bilimsel dergi Astrophysical Journal Letters'da yayımlanan çalışmanın ortak yazarı olan fizikçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

Artık koronanın manyetik dalgalar tarafından ısıtılabileceğine dair giderek daha fazla kanıt ortaya çıkıyor. 

 

Independent Türkçe, Space, Transcontinental Times



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy