Mercan resiflerinin restorasyonu ve verimli bir şekilde yönetilmesi

KAUST, çevre ile ilgili en iyi verileri toplamak için standart protokoller geliştiriyor.
KAUST, çevre ile ilgili en iyi verileri toplamak için standart protokoller geliştiriyor.
TT

Mercan resiflerinin restorasyonu ve verimli bir şekilde yönetilmesi

KAUST, çevre ile ilgili en iyi verileri toplamak için standart protokoller geliştiriyor.
KAUST, çevre ile ilgili en iyi verileri toplamak için standart protokoller geliştiriyor.

Mercan resifleri rehabilitasyon çalışmaları genellikle şu pratik sorulara odaklandığından tüm dikkatin bu konuya yöneltilmesini gerektiriyor:

Hangi türler hangi yerde yetiştirilmelidir? Küçük mercanlar nasıl ekilebilir? Restorasyon maliyeti nasıl ölçeklendirilebilir?

Bu bağlamda, KAUST deniz biyoloğu Maggie Johnson, daha temel ve pratik soruları inceliyor: Resif iyileşmesini iyileştirmek için çevresel koşullar nasıl doğru bir şekilde ölçülebilir? Mercan resifi yöneticileri ve personeli yerel tavsiyelerle nasıl desteklenebilir?

Mercan resifleri

Birçok farklı deniz canlısına barınak ve yiyecek sağlayan mercan resifleri, yalnızca sınırlı bir çevresel koşul aralığında gelişiyor. Örneğin bu mercanlar tropikal sularda yaşar; çünkü 20 ila 28 santigrat derece arasındaki su sıcaklıklarını tercih ediyorlar.

İklim değişiklikleri nedeniyle deniz ısındıkça, mercan resifleri hidrotermal konfor bölgelerinin dışına itiliyor. Bu da mercan ağarmasına ve dolayısıyla mercan resiflerinin azalmasına yol açıyor.

Küçük mercanları yetiştirmek

Bu zorluklar karşısında genç mercanların yetiştirilmesi, ısıya daha dayanıklı olması muhtemel mercanların korunması ve yeniden inşa edilmesini amaçlayan adaptasyon stratejilerinden biri.

Johnson, mercan resifi yönetimi ve restorasyon çabalarının başarısının, araştırmacıların ve uygulayıcıların içinde çalıştıkları çevreyi anlama becerisine bağlı olduğuna inanıyor. Bunu yapmak için de sıcaklık ve ışık gibi mercan büyümesini etkileyen çevresel parametrelerin doğru ve güvenilir ölçümlerine ihtiyaçları var.

Şaşırtıcı bir şekilde, çevresel koşulları ölçmek için kullanılan aletler hassasiyet ve doğruluk açısından büyük farklılıklar gösteriyor; bu da mercan resiflerinin izlenmesini engelleyebiliyor. Johnson'a göre, “Mağazalarda çeşitli araçlar ve sensörler mevcut, ancak hangilerinin kullanılacağını ve nasıl kullanılacağını bilmek zor olabilir.”

Örneğin, ışık ve sıcaklığı ölçmek için kullanılabilecek uygun fiyatlı bir veri kaydedici var ancak bu araç bazı amaçlar için harika olsa da diğerleri için en iyi seçim olmayabilir.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre çevresel koşulları ölçmek için kullanılan cihazların izlenmesi de özellikle Kızıldeniz'de çok önemli. Burada deniz biyoloğu, mevcut ticari cihazlardan bazılarının Kızıldeniz'deki yüksek sıcaklıklara ve yüksek tuzluluk oranına ayak uyduramadığına dikkat çekiyor. Bu da yanlış veriler veriyor. Bunun mercan resiflerinin yeniden inşası çabalarının başarısı üzerinde korkunç etkileri olabilir. Örneğin, oksijen kayıt cihazlarından biri, sıcaklıklar normalden daha fazla yükseldiğinde, ki bu Kızıldeniz'de yaz boyunca her gün oluyor, tamamen arızalanıyor.

Suudi kalkınma girişimleri

Hangi araçların farklı koşullarda kullanım için en uygun olduğunu anlama ihtiyacı, mercan resiflerinin korunması ve restorasyonuyla ilgili yenilikleri vurgulamayı amaçlayan ve 100 hektarlık geniş bir mercan resif bahçeleri alanında yer alan Neom'daki Shusha Mercan Bahçesi gibi mercan resiflerinin restorasyonunu içeren Suudi kalkınma girişimlerinin hedefinde.

Johnson konuya dair “Sensörlerin doğru ölçüm yapıp yapmadığını, kullanımlarının ve bakımlarının ne kadar kolay olduğunu ve uygun maliyetli olup olmadıklarını görmek için testler yapıyoruz” dedi.

Araştırma ekibi bu bulguları, yöneticilere ve uygulayıcılara fayda sağlayacak bir karar ağacı geliştirmek için kullanıyor. Johnson konuya dair şunları söyledi:

“Yöneticiler kendi bölgelerindeki mercan resiflerinin sağlığını değerlendirmek isteyebilir ve o bölgede sıcaklık en önemli faktör olabilir.”

Böylece; kendi özel ihtiyaçlarına en uygun aracın hangisi olduğunu belirlemek için karar ağacında belirtilen kriterleri takip edebiliyorlar. Karar ağacı, çıktılara ulaşma olasılığı, kaynak maliyeti ve fayda dahil olmak üzere kararların ve beklenen sonuçlarının ağaç benzeri bir gösterimini kullanan bir karar destek aracıdır. Farklı araçlar kullanarak en iyi verileri toplamak için standart protokoller geliştirmek de önemli. Toplanan verilerin güvenilirliğini artırmak için bunların su altında nasıl konuşlandırılacağı ve sürdürüleceği de tartışılıyor. Daha geniş anlamda, bu araçlar tarafından toplanan devasa dosyaları indirmek, verileri işlemek ve ilgilenen kişiler için faydalı özet bilgiler ve grafikler üretmek için gereksinimler bulunuyor.

Bu projeye duyulan ihtiyaç ilk olarak, araştırmacılar ve Şuşa Adası'ndaki meslektaşları arasında, belirli bir sahadaki çevresel koşulları belirlerken kullanılacak araçlar hakkında yapılan görüşmeler sonucu olarak ortaya çıktı. Johnson konuyu şöyle açıkladı:

“Sensör geliştirme ve oşinografik araştırma araçları konusunda bilgi sahibi olmayan deniz biyologları ve mercan resifi uygulayıcıları için bu durum çok zorlayıcı olabilir. Verileri kaydetmek için kullanılan en iyi araçlardan ve çevresel koşullarla ilgili farklı bilgilerden kaynaklanan kanıta dayalı kararlar vermek istiyoruz ve şu ana kadar farklı sensörleri kullanarak kişisel deneyimlerimizden elde ettiğimiz ampirik verilere sahibiz. Bu çalışmanın uzun vadeli hedefi, bilim ve yönetim camiasına çevreyi daha güvenilir ve doğru bir şekilde ölçebilmeleri ve sahadaki uygulayıcıların bu bilgileri uygulayabilmeleri için seçenekler sunmaktır.”

Burada, Johnson ve meslektaşlarının araştırmasına dikkat çekmek gerek. Mike Fox ve Susanna Carvalho, Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne (KAUST) bağlı Suşa Adası'ndaki Reefscape girişiminin araştırma ve geliştirme programı tarafından finanse ediliyor.

Kızıldeniz için Vizyon 2030

Kızıldeniz için Vizyon 2030 hedeflerini desteklemek, bu projenin sonuçları uluslararası mercan resifi restorasyon çabalarına da yardımcı olacaktır. Johnson, Kızıldeniz'deki Suşa Adası gibi büyük kalkınma projelerinin iyi kaynaklara sahip olduğuna dikkat çekiyor ancak faaliyet gösterdiği diğer uluslararası konumların çoğundaki yöneticilerin sınırlı kaynaklarına vurgu yapıyor:

“Resif yöneticileri genellikle sınırlı kaynaklara sahiptir. Bu nedenle, ölçümlerde ihtiyaçlarını karşılayacak daha az maliyetli seçenekleri belirleyerek onları desteklememiz önemlidir.”



Gazze, İsrail'in yapay zeka teknolojilerini test ettiği bir alana dönüştü

İsrail ordusunun Matzpen teknoloji birimi (Reuters)
İsrail ordusunun Matzpen teknoloji birimi (Reuters)
TT

Gazze, İsrail'in yapay zeka teknolojilerini test ettiği bir alana dönüştü

İsrail ordusunun Matzpen teknoloji birimi (Reuters)
İsrail ordusunun Matzpen teknoloji birimi (Reuters)

İnci Mecdi

İsrail tarafından geliştirilen ve 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazze’deki savaş sırasında Hamas liderlerinin yerini tespit etmek için kullanılan yapay zeka (AI) teknolojileri, özellikle de İsrail'e askeri bir avantaj sağlayan bu teknolojilerin kullanılmasının feci sonuçları göz önüne alındığında, giderek artan etik kaygılara yol açıyor.

İsrailli ve ABD’li yetkililerin ABD merkezli New York Times (NYT) gazetesine verdiği bilgilere göre İsrailli subaylar yapay zeka tabanlı askeri teknolojiyi ilk kez 2023 yılının sonlarında, 7 Ekim 2023 saldırılarının planlanmasına yardımcı olan Hamas’ın üst düzey liderlerinden İbrahim el-Bayari'ye suikast düzenlemek için kullandı. İsrail istihbaratı, Gazze Şeridi'nin altındaki tünellerde saklandığına inanılan Bayari’nin yerini başlangıçta tespit edemedi. Bu da on yıl önce savaşta kullanılmadan geliştirilmiş olan aracı geliştirmek için yeni bir teşvik sağladı. İçeridekilere göre Birim 8200 mühendisleri yapay zekayı bu araca dahil etmekte gecikmedi. İsrail kısa süre içinde Bayari'nin aramalarını dinleyebildi ve aramaların yapıldığı yerin yaklaşık konumunu veren sesli yapay zeka aracını test etti. İsrail bu bilgiyi kullanarak 31 Ekim 2023'te bölgeyi hedef alan hava saldırıları düzenledi ve Bayari'yi öldürdü.

“The Studio”

Ancak İsrail'in savaş sırasında kullandığı yapay zeka teknolojileri önemli sivil kayıplara yol açtı. Şarku’l Avsat’ın Londra merkezli çatışma izleme kuruluşu Airwars'tan aktardığı verilere göre Bayari'ye yapılan saldırıda 125'ten fazla sivil öldü. Kimliklerinin gizli kalması şartıyla NYT’ye konuşan ABD ve İsrailli dokuz yetkilinin açıklamalarına göre Bayari suikastı için düzenlenen hava saldırısında 125'ten fazla sivil öldürüldü. Bunun için kullanılan sonik araç, İsrail'in Gazze'deki savaşı yapay zeka destekli askeri teknolojileri dünyanın daha önce hiç görmediği bir hızda test etmek ve uygulamak için nasıl kullandığının sadece bir örneğiydi.

İsrail, geçtiğimiz 18 ay boyunca kısmen gizlenmiş ya da yaralanmış olan yüzleri gerçek kimliklerle eşleştirmek için yapay zekayı yüz tanıma yazılımına da entegre etti. Potansiyel hava saldırısı hedeflerini gruplandırmak için yapay zekayı kullandı. İki kaynağa göre, mesajları, sosyal medya gönderilerini ve Arapça diğer verileri toplayıp analiz edebilen bir sohbet robotunu güçlendirmek için Arapça bir yapay zeka modeli oluşturdu.

NYT'ye konuşan ve söz konusu teknolojiler hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre bu çabaların çoğu Birim 8200'de görevlendirilen askerler ile Google, Microsoft ve Meta gibi teknoloji şirketlerinde çalışan yedek askerler arasında bir ortaklığın da önünü açtı. Kaynaklar, Birim 8200'ün bir inovasyon merkezi ve uzmanların yapay zeka projeleriyle eşleştirildiği bir yer olan The Studio'yu oluşturduğunu söyledi.

Yedek askerler

İsrailli yetkililer, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e sınır ötesi saldırılar düzenleyerek bin 200'den fazla kişiyi öldürmesi ve 250’den fazla kişiyi rehin almasının ardından, Birim 8200 ile The Studio’daki yedek askerler arasındaki iş birliğinin hızla yeni yapay zeka teknolojileri geliştirmesine izin verildiğini açıkladı. Yatırımcıları şirketlerle buluşturan ve kâr amacı gütmeyen İsrailli bir kuruluş olan Startup Nation Central'ın CEO'su Avi Hasson, META, Google ve Microsoft'ta çalışan İsrailli yedek askerlerin insansız hava araçları (İHA) ve veri füzyonu (bilgi bütünleştirme) alanlarında inovasyonu teşvik eden kilit unsurlar haline geldiğini söyledi. Yedek subaylar teknik bilgi birikimi ve orduda bulunmayan kilit teknolojilere erişim sağladılar.

İsrail ordusu İHA filosunu güçlendirmek için de hızla yapay zekayı kullandı. İsrail ordusuyla birlikte çalışan bir yazılım ve yürüyüş şirketi olan XTEND’ın kurucusu ve CEO'su Aviv Shapira, hedefleri uzaktan tanımlayan ve takip eden İHA’lar geliştirmek için yapay zeka algoritmalarının kullanıldığını söyledi.

İsrailli ve ABD'li yetkililere göre İsrail yapay zeka tabanlı cephaneliğini geliştirmek için yarışırken bile, bu teknolojilerin kullanılması bazen yanlış kimliklere, tutuklamalara ve sivil ölümlerine yol açtı. Bazıları, gözetimin artmasına ve sivillerin öldürülmesine yol açabilecek yapay zekanın etik sonuçları hakkında tartışırken Avrupalı ve ABD'li savunma yetkilileri, başka hiçbir ülkenin mevcut savaşlar sırasında yapay zeka araçlarını denemede İsrail kadar aktif olmadığını ve bu teknolojilerin gelecekteki savaşlarda nasıl kullanılabileceğine ve nasıl başarısız olabileceklerine dair bir fikir verdiğini söyledi.

Geniş dil modeli

The Studio tarafından geliştirilen araçlardan biri de geniş dil modeli olarak bilinen Arapça yapay zeka modeliydi. Konuyla ilgili bilgi sahibi İsrailli subaylara göre ülkede onlarca yıldır Arapça konuşulan lehçelerde ele geçirilmiş kısa mesajlar (SMS), telefon görüşmeleri ve sosyal medya paylaşımları bulunuyor. Bu yüzden İsrailli subaylar savaşın ilk birkaç ayında geniş bir dil modeli oluşturdular ve Arapça sorgular yapmak için bir chatbot geliştirdiler. ABD’li ve İsrailli yetkililerin dördü, aracın multimedya veri tabanlarıyla entegre edilerek analistlerin görüntü ve videolar üzerinde karmaşık aramalar yapabilmelerinin sağlandığını söyledi.

İsrailli üç subaya göre İsrail geçtiğimiz eylül ayında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'a suikast düzenlediğinde, bahsi geçen chatbot Arap dünyasındaki tepkileri analiz etti. Teknoloji, halkın tepkilerini ölçmek için Lübnan'daki farklı lehçeleri ayırt ederek İsrail'in karşı saldırı başlatmak için kamuoyu baskısı olup olmadığını değerlendirmesine yardımcı oldu. Ancak iki subaydan biri, chatbotun bazen İngilizceden Arapçaya çevrilen bazı modern argo terimleri ve kelimeleri tanımlayamadığını, bunun da farklı lehçelerde uzman İsrailli istihbarat subaylarının çalışmasını gözden geçirip düzeltmesini gerektirdiğini belirtti.

İsrailli iki istihbarat yetkilisine göre chatbot bazen yanlış cevaplar verdi. Aynı yetkililer, chatbotun örneğin tüfekleri boru olarak gösterdiğini, ancak yapay zeka aracının araştırma ve analizi büyük ölçüde hızlandırdığını söylediler.

İsrail ayrıca 7 Ekim 2023 saldırılarından sonra Gazze Şeridi'nin kuzeyi ve güneyi arasında kurulan geçici kontrol noktalarına, Filistinlilerin yüksek çözünürlüklü görüntülerini tarayıp yapay zeka destekli yüz tanıma yazılımına gönderme özelliğine sahip kameralar yerleştirmeye başladı. Ancak sistem, zaman zaman yüzleri gizlenmiş kişileri tanımlamakta zorlandı. Bu durum, yüz tanıma sistemi tarafından yanlışlıkla teşhis edilen Filistinlilerin tutuklanmasına ve sorgulanmasına yol açtı.