Yakınındaki gezegeni buharlaştıran yıldızın gizemi çözüldü

Bilim insanları 85 yıllık patlamanın, Güneş kaynaklı en büyük patlamadan bir trilyon kat daha güçlü olduğunu tespit etti

(Sergei Nayakshin/Vardan Elbakyan [University of Leicester])
(Sergei Nayakshin/Vardan Elbakyan [University of Leicester])
TT

Yakınındaki gezegeni buharlaştıran yıldızın gizemi çözüldü

(Sergei Nayakshin/Vardan Elbakyan [University of Leicester])
(Sergei Nayakshin/Vardan Elbakyan [University of Leicester])

Bilim insanları Güneş kaynaklı en büyük patlamalardan bir trilyon kat daha güçlü olan ve Jüpiter'den daha büyük bir gezegeni parçalayan, devasa bir yıldızdaki 85 yıllık patlamaya yeni bir açıklama buldu.

Aralarında Birleşik Krallık'taki Leicester Üniversitesi'nden isimlerin de bulunduğu araştırmacılar Jüpiter'den yaklaşık 10 kat daha büyük olan gezegenin, bir yıldızın yakınında "aşırı buharlaşma" geçirdiğini ve bu yıldızın şiddetli alevleriyle gezegenden kopan maddelerin yıldızın üzerine fırladığını belirtiyor.

Monthly Notices of the Royal Astronomical Society adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışma yıldızların oluşumuna daha fazla ışık tutarken, gelişmekte olan Güneş sistemlerindeki bu tür dev patlamaların bir düzine gezegenin ortadan kalkmasına yol açabileceğine de işaret ediyor.

Araştırmada bilim insanları Güneş sistemimizden yaklaşık 1200 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve 85 yılın ardından parlaklığı önemli ölçüde artarken hâlâ sönükleşmeyen FU Ori adlı önyıldızı inceledi.

Bilim insanları bu önyıldızın parlaklığındaki artışın, ön gezegen diski adı verilen ve gezegeni oluşturan gaz ve toz bulutundan yıldızın üzerine düşen maddeden kaynaklanabileceğinden şüpheleniyor.

Araştırmanın ortak yazarı Sergei Nayakshin "Bu diskler büyüyen yıldızları daha fazla maddeyle beslerken, gezegenleri de besliyor. Önceki gözlemler bu yıldıza çok yakın bir yörüngede dönen genç ve devasa bir gezegene dair umutlandırıcı ipuçları veriyordu" diyor.

Dr. Nayakshin şöyle belirtiyor: 

Genç gezegenlerin 'cehennem diski' diye adlandırabileceğimiz yeni bir süreç keşfettik.

Bilim insanları, devasa bir diskin parçalanarak Jüpiter'den daha büyük ama çok daha az yoğunlukta muazzam kümeler meydana getiren yerçekimsel istikrarsızlıkla, diskin çok uzağında oluşan gaz devi bir gezegenin simülasyonunu yaptı.

Modelleme böyle bir gezegen tohumunun, yerçekimi kuvveti nedeniyle çok hızlı bir şekilde ev sahibi yıldızına yönelerek içeriye doğru ilerleme eğiliminde olduğunu gösteriyor.

Ardından gezegen yıldıza, Dünya'yla bizim Güneşimiz arasındaki mesafenin yaklaşık 10'da biri kadar yaklaştığında yıldızın etrafındaki aşırı sıcak madde, gezegenin atmosferinin dış katmanlarını tutuşturuyor.

Gezegenin parçaları daha sonra yıldızı besleyen muazzam bir malzeme kaynağı haline gelerek yıldızın büyümesine ve daha parlak ışıldamasına yol açıyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Vardan Elbakyan "Bu, bu tür bir patlamaya maruz kaldığı gözlemlenen ilk yıldızdı. Halihazırda galaksimizin bizim bulunduğumuz köşesinde oluşan diğer genç yıldızlarda meydana gelen bu tür patlamaların birkaç düzine örneği var" diye belirtiyor.

Dr. Elbakyan şöyle diyor: 

FU Ori olayları normal genç yıldızlara kıyasla uç seviyede olsa da gözlemciler bu tür olayların süresinden ve gözlenebilirliğinden, oluşum aşamasındaki Güneş sistemlerinin çoğunun ön gezegen diski etrafındayken bir düzine kadar kez bu şekilde patladığı sonucuna vardı.

Araştırmacılar, bulguların hem yıldız hem de gezegen oluşumunu anlamada kapsamlı etkiler yarattığını söylüyor.

Gezegen yuvaları olduğu düşünülen ön gezegen diskleri, daha önce sanıldığı gibi sakin yerlerden ziyade genç gezegenlerin yıldızları tarafından yakılıp yenebileceği, kozmosun şiddetli ve kaotik kısımları olabilir.

Independent Türkçe



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news