Altıncı nesil kablosuz haberleşme teknolojisi 6G: Kim, ne, nerede, ne zaman, neden?

6G teknolojisi, akıllı robotik sistemlerin ve nesnelerin internetinin gelişimini kolaylaştıran zaman kontrolü ve anında yanıt imkanı sunuyor.

Yeni nesil 6G teknolojisinin yeni imkanlara kapı aralaması bekleniyor. (İllüstrasyon: Dave Murray)
Yeni nesil 6G teknolojisinin yeni imkanlara kapı aralaması bekleniyor. (İllüstrasyon: Dave Murray)
TT

Altıncı nesil kablosuz haberleşme teknolojisi 6G: Kim, ne, nerede, ne zaman, neden?

Yeni nesil 6G teknolojisinin yeni imkanlara kapı aralaması bekleniyor. (İllüstrasyon: Dave Murray)
Yeni nesil 6G teknolojisinin yeni imkanlara kapı aralaması bekleniyor. (İllüstrasyon: Dave Murray)

Abdurrahman Ayaş

Her ne kadar beşinci nesil kablosuz haberleşme teknolojisi (5G) alanında uygulama ve geliştirme çalışmaları devam etse de altıncı nesil kablosuz haberleşme teknolojisi (6G), 5G’nin ardından kablosuz haberleşme teknolojisinde beklenen bir sonraki gelişmeye işaret ediyor. Araştırmacılar ve konunun uzmanları, 6G’nin taşıması beklenen olası özelliklerini ve imkanlarını şimdiden ortaya koymaya başladılar bile.

6G’nin selefi 5G’ye kıyasla daha yüksek veri hızları daha düşük gecikme süresi ve daha yüksek kapasite gibi olanaklar sağlaması bekleniyor. Holografik iletişim, gelişmiş artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) deneyimleri, nesnelerin İnterneti (IoT) ve daha birçok yenilikçi teknolojiyi ve uygulamayı desteklemeyi amaçlıyor.

Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığına göre 6G halen araştırma ve geliştirme aşamasında ve 2030 yılında hayata geçirileceği için uygulanması ve özellikleriyle ilgili bazı ayrıntılara henüz net bir şekilde ulaşılmış değil. Bununla birlikte yapılan ilk tartışmalara ve araştırmalara dayanarak, 6G’nin 5G’den farklı olmasının beklendiği birkaç temel nokta var.

Bunların en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz:

1- Hız ve kapasite: 6G, 5G'den daha yüksek veri hızları ve daha fazla kapasite sunmayı amaçlıyor. Buna göre yüksek bant genişliğine sahip uygulamalara ve hizmetlere yönelik artan talebi desteklemek için saniyede bir terabayta (Tbps) kadar maksimum veri hızları sunabilir.

2- Gecikme süresinde düşüş: 6G’nin gecikme süresini yani cihazlar arasında veri aktarımı süresini azalması bekleniyor. 6G, milisaniyenin altında kalabilecek bir aralıkta, çok düşük gecikme süreleri elde etmeyi amaçlıyor. Bu gelişme, otonom araçlar, tele-cerrahi, tele-tıp ve dokunsal internet gibi gerçek zamanlı uygulamalarda ilerleme kaydedilmesine imkan tanıyabilir.

 6G'nin yapay zekayı ve makine öğrenimini kablosuz haberleşme ağı yapısına daha derinlemesine olacak şekilde entegre etmesi bekleniyor.

3- Frekans ve geçiş bantları: 6G, terahertz (THz) bandı dahil olmak üzere 5G'den daha yüksek frekans aralıkları kullanabilir. Daha yüksek frekans aralıkları, daha hızlı veri aktarımı sağlar. Ancak bu yüksek hızdaki frekanslar, sinyal yayılımı ve kapsamı ile ilgili teknik sorunlara yol açar.

4- Akıllı iletişim: 6G'nin yapay zekayı (AI) ve makine öğrenimini (ML) kablosuz haberleşme ağı yapısına daha derinlemesine olacak şekilde entegre etmesi bekleniyor. Yapay zeka özellikli teknolojiler, kaynak paylaşımını daha iyi hale getirebilir ve ağ verimliliğini artırabilirler. Aynı zamanda akıllı yığın oluşturma ve ağ iletişimi gibi gelişmiş özelliklerin hayata geçirilmesini sağlayabilirler.

5- Yeni deneyimler ve uygulamalar: 6G, yüksek hızlı ve güvenilir bağlantıya ihtiyaç duyan gelişmiş teknolojileri ve deneyimleri desteklemek için tasarlanmıştır. Bu deneyimler arasında sürükleyici genişletilmiş gerçeklik (XR), holografik uzaktan iletişim, ileri teknoloji ürünü robotlar, kalıcı IoT ağı ve daha fazlası yer alıyor.

(İllüstrasyon: Dave Murray)
(İllüstrasyon: Dave Murray)

Burada 6G teknolojisinin henüz emekleme aşamasında olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu beklentiler, araştırma ilerledikçe ve endüstri standartları oluşturuldukça gelişebilir.

Nesiller arası geçiş

Birinci nesil kablosuz haberleşme teknolojisi (1G), 1980'li yıllarda tanıtılan ilk nesil analog hücresel ağlar temsil ediyordu. Temel sesli arama yetenekleri sunan 1G, sınırlı da olsa eşzamanlı arama imkanına sahipti. 1G kablosuz haberleşme ağlarında kullanılan teknolojiler arasında Gelişmiş Mobil Sistem (AMPS) ve Nordic Mobile Telephony (NMT) yer alıyor.

İkinci nesil kablosuz haberleşme teknolojisi (2G), 1990'lı yılların başlarında tanıtılırken analog ağlardan dijital ağlara geçiş anlamına geliyordu. Ses kalitesi, kapasitesi ve güvenliğinde önemli gelişmeler sağladı. 2G’nin önemli teknolojileri arasında Global Mobil İletişim Sistemi (GSM) ve Kod Bölmeli Çoklu Erişim (CDMA) bulunuyor. 2G aynı zamanda metin mesajı hizmetleri (SMS) ve Kablosuz Uygulama Protokolü (WAP) gibi temel veri hizmetleri de sağlıyordu.

2000'li yılların başlarında ortaya çıkan ikinci nesil kablosuz haberleşme teknolojisi (3G), sesli iletişim alanındaki gelişmelerle birlikte daha hızlı veri aktarımı imkanı da sağladı. Evrensel Standart Mobil Telekomünikasyon Sistemi (UMTS) ve CDMA2000 gibi teknolojiler 3G’nin önemli teknolojileri arasında yer alırken 3G ile birlikte, mobil cihazlardan internete makul hızlarda erişilebilir ve görüntülü arama, mobil cihazlarda internet sörfü ve multimedya akışı gibi hizmetler sunabilir hale geldi.

Ancak 2009 yılına gelindiğinde dördüncü nesil kablosuz haberleşme teknolojisi (4G) kullanıma sunuldu. 4G veri hızlarında, kapasitede ve genel performansta önemli iyileştirmeleri de beraberinde getirdi. Başlıca teknolojileri arasında Yüksek Hızlı Evrim (LTE) ve Mikrodalga Erişimi için Evrensel Uyumluluk (WiMAX) gibi teknolojilerin yer aldığı 4G, daha yüksek indirme ve yükleme hızları, daha düşük gecikme süresi ve HD kalitede video akışı, çevrimiçi oyun ve İnternet Üzerinden Ses Protokolü (VoIP) gibi gelişmiş hizmetler sağladı.

Beşinci nesil kablosuz haberleşme teknolojisi (5G), en yeni nesil kablosuz haberleşme teknolojisidir. 2020 sonrası hayata geçirilen teknolojinin kullanımı küresel olarak genişlemeye devam ediyor.

Fotoğraf Altı: 5G teknolojisinden 6G’ye geçişin birçok fırsatı da beraberinde getirmesi bekleniyor. (Shutterstock)
5G teknolojisinden 6G’ye geçişin birçok fırsatı da beraberinde getirmesi bekleniyor. (Shutterstock)

5G ağları daha yüksek hızlar, daha düşük gecikme süreleri, daha yüksek kapasite ve aynı anda çok sayıda cihaza birden bağlama gibi imkanlar sunuyor.

Çoklu giriş çoklu çıkış (MIMO) teknolojisi ve ağ segmentasyonu (NS) gibi gelişmiş teknolojileri kullanan 5G, ultra yüksek tanımlı akış, bulut sistemleri üzerinden gerçek zamanlı oyunlar, otonom araçlar, akıllı şehirler ve IoT gibi teknolojilerin kullanımına olanak sağlıyor.

Birbiri ardında tanıtılan kablosuz haberleşme teknolojisi nesilleri, hız, kapasite ve sundukları imkanlar bakımından önemli ilerlemeler sağlayarak yeni hizmetler sundu ve teknolojiyle iletişim kurma ve etkileşime geçme şeklimizi dönüştürdü.

Ekonomi alanları

6G ile hayatımıza girmesi beklenen olası iyileştirmelere bakarak ekonomi alanlarında da bazı potansiyel etkilerinin olmasını bekleyebiliriz.

İletişim alanında, 6G’nin 5G’ye kıyasla çok daha yüksek hızlar, daha düşük gecikme süreleri ve daha yüksek kapasite sunması bekleniyor.  Bu gelişmiş bağlantı teknolojisi, telekomünikasyon, IoT, otonom araçlar, tele-tıp ve AR gibi daha çok bağlantıya ve veri aktarımına dayanan teknolojilerde değişim niteliğinde bir etkiye sahip olabilir.

Daha hızlı ve daha güvenilir bağlantılar, ekonomi alanlarında yenilikçi uygulamaların ve iş modellerinin önünü açabilir.

6G'nin sunduğu daha düşük gecikme süreleri ve daha yüksek güvenlik, üretim süreçlerinde daha gelişmiş otomasyon ve robot teknolojisinin kullanımına olanak sağlayabilir. Böylece üretim ortamlarında üretkenliğin artması, verimliliğin iyileşmesi ve maliyetlerin düşürülmesi mümkün olabilecek. 6G teknolojisinin gerçek zamanlı iletişim ve kontrolü destekleme yeteneği, gelişmiş robotların, otonom sistemlerin ve IoT ağının performansının geliştirilmesini kolaylaştırabilir.

Akıllı şehirler

6G teknolojisinin çok sayıda cihazı aynı anda birbirine bağlama özelliği sunmasının yanı sıra geliştirilmiş kapasitesi ve gerçek zamanlı olmasından dolayı akıllı şehir girişimleri üzerinde önemli bir etkiye sahip. Kritik altyapıları gerçek zamanlı olarak izlenmesi ve kontrol edilmesi olanağı sunan 6G teknolojisi, enerji tüketimini optimize eder, akıllı ulaşım sistemlerini etkinleştirir ve daha güvenli bir ortam sağlar. 6G’nin aktardığı verilere dayanarak alınan kararlar, daha verimli ve sürdürülebilir kentsel gelişimin önünü açabilir.

 6G uzaktan eğitim alanında da iyileştirmeler sunabilir ve coğrafi konumdan bağımsız olarak dijital uçurumun kapatılmasına ve eğitime eşit erişim hakkının güvence altına alınmasına katkıda bulunabilir.

Güvenilir iletişim olanağı ve daha düşük gecikme süreleri sunan 6G, tıp alanında daha gelişmiş teknolojileri de destekleyebilir. Uzaktan ameliyat, hastaların gerçek zamanlı izlenmesi ve büyük tıbbi veri kümelerinin sorunsuz bir şekilde aktarımını sağlayabilir. Daha fazla bant genişliği ve daha iyi bağlantı, özellikle uzak alanlarda ve mahrumiyet bölgelerinde sağlık hizmetlerinin verilmesini kolaylaştırabilir.

6G’nin sunduğu hızlar ve gelişmiş imkanlar, sürükleyici deneyimler, yüksek kalitede video akışları, sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamaları ve etkileşimli içerik gibi eğlence ve medya alanlarında da devrim yaratabilir.

Tüm bu faktörler, yeni eğlence biçimlerinin, kişisel deneyimlerin ve yenilikçi iş modellerinin önünü açabilir.

Gelişmiş ağ bağlantısıyla 6G, yüksek kaliteli video konferanslar, sanal sınıflar ve interaktif eğitim gibi imkanlarla uzaktan eğitime ve öğrenci ya da öğretmen coğrafi olarak nerede olursa olsun dijital uçurumun kapatılıp eğitimde eşitlik hakkının sağlanmasına katkıda bulunabilir.

6G'nin IoT ağını yaygınlaşmasını desteklemesi tarım alanında da fayda sağlayabilir. Mahsullerin gelişimi, hayvanların hareketlerinin ve çevre koşullarının gerçek zamanlı olarak izlenmesini, kaynakların daha iyi yönetilmesini, artan tarımsal hasadın ve tedarik zincirlerinin daha iyi yönetilmesine imkan sunar.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Majalla’dan çevrildi.



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space