Renk değiştiren balığın "derisiyle görebildiği" keşfedildi

"İçeriden kendi derilerinin fotoğrafını çekiyorlar"

Domuz balığının, tortulara gömülü kabukluları aramak için kullandığı çok uzun bir burnu var (Wikimedia Commons)
Domuz balığının, tortulara gömülü kabukluları aramak için kullandığı çok uzun bir burnu var (Wikimedia Commons)
TT

Renk değiştiren balığın "derisiyle görebildiği" keşfedildi

Domuz balığının, tortulara gömülü kabukluları aramak için kullandığı çok uzun bir burnu var (Wikimedia Commons)
Domuz balığının, tortulara gömülü kabukluları aramak için kullandığı çok uzun bir burnu var (Wikimedia Commons)

ABD'li bilim insanları, renk değiştiren domuz balıklarının aynı zamanda derilerini adeta göz gibi kullanarak etrafı algılayabildğini keşfetti.

Latince adı Lachnolaimus maximus olan bu balıklara, Kanada'dan Meksika'ya kadar tüm Amerika kıyılarında rastlanabiliyor.

Bu canlılar, üç yaş civarında dişiden erkeğe geçiş yapıyor ve daha sonra her biri çiftleşmek için genç dişilerden oluşan bir harem topluyor.

Kuzey Karolina Üniversitesi'nden biyolog Lori Schweikert, balığın ten rengini değiştirme yeteneklerinin burada da işe yarayabileceğini ifade ediyor. Buna göre balıklar renkleri değiştikçe eşlerine kur yapıp rakiplerini tehdit edebiliyor.

Bu tür, birkaç milisaniye içinde beyazdan alacalıya ve kırmızımsı kahverengiye dönüşerek mercanlara, kuma veya kayaların arasına karışabiliyor.

Schweikert, "Kendi renk değişimlerini izliyor gibi görünüyorlar" ifadelerini kullandı:

Aynanız olmasaydı uygun şekilde giyinip giyinmediğinizi nasıl anlardınız?

"Kendilerini görüntülüyorlar"

Domuz balıkları, deri değiştirirken ahtapotlar veya bukalemunlar gibi dinamik ten renklerini kullanan diğer hayvanlara benzer şekilde, kromatofor adı verilen pigment dolu hücreleri kullanıyor.

Ancak bu tür hayvanların, renk değiştirebilmek için bu yapıları tam olarak nasıl kullandıkları belirsizdi.

Hakemli bilimsel dergi Nature Communications'ta yayımlanan yeni araştırmada domuz balıklarının, derilerinde etkinleşen ve opsin adı verilen ışığa duyarlı bir proteine ait gen taşıdığı tespit edildi. Üstelik bu genler, balıkların gözlerinde yer alan genlerden farklıydı.

Araştırma ekibi bu genlerin bir çeşit "ışık dedektörü" olduğunu söylüyor.

Schweikert, "Bunları domuz balığında bulduğumuzda şöyle dedim: Derilerinde neden ışık dedektörü var?" ifadelerini kullandı:

Bir hipotez, ışığa duyarlı derinin hayvanların çevrelerini algılamasına yardımcı olduğu yönündeydi. Ancak yeni bulgular başka bir olasılığı öne sürüyor: Bu özelliği kendilerini görüntülemek için kullanıyor olabilecekleri.

"İçeriden kendi derilerinin fotoğrafını çekiyorlar"

Araştırma ekibi domuz balıklarından aldıkları deri örneklerini mikroskop altında inceledi.

İncelemeler, opsinlerin renk değiştiren kromatofor hücrelerinde üretilmediğini gösterdi. Bunun yerine opsinler bu dokunun altındaki diğer hücrelerde yer alıyordu.

Mikroskopla elde edilen görüntüler, kromatoforların hemen altında, opsin proteiniyle dolu, önceden bilinmeyen bir hücre tipini ortaya çıkardı.

Schweikert, "Bu da deriye çarpan ışığın, ışığa duyarlı katmana ulaşmadan önce pigmentle dolu kromatoforlardan geçmesi gerektiği anlamına geliyor" dedi.

Bulgular, balığın ışığa duyarlı opsinlerinin Polaroid film gibi davrandığını, yukarıdaki pigmentle dolu hücrelerden filtrelediği ışıktaki değişiklikleri yakaladığını gösteriyor.

Duke Üniversitesi'nden biyolog Dr. Sönke Johnsen, "Hayvanlar kelimenin tam anlamıyla içeriden kendi derilerinin fotoğrafını çekebiliyor" dedi:

Bir bakıma derilerinin neye benzediğini anlayabiliyorlar.

Independent Türkçe



OpenAI'ın "gizli projesi" Q* ne kadar tehlikeli?

Sam Altman yönetiminde şirketin değeri yaklaşık 80 milyar dolara ulaştı (OpenAI)
Sam Altman yönetiminde şirketin değeri yaklaşık 80 milyar dolara ulaştı (OpenAI)
TT

OpenAI'ın "gizli projesi" Q* ne kadar tehlikeli?

Sam Altman yönetiminde şirketin değeri yaklaşık 80 milyar dolara ulaştı (OpenAI)
Sam Altman yönetiminde şirketin değeri yaklaşık 80 milyar dolara ulaştı (OpenAI)

Dünyanın önde gelen yapay zeka şirketlerinden OpenAI'ın kurucu ortağı Sam Altman'ın yönetim kurulu tarafından kovulmasıyla başlayan ve 5 gün sonra görevine dönmesiyle sona eren kaos şüphe, spekülasyon ve endişe dalgasına neden oldu.

Bunların başında da yapay zeka firmasının "tehlikeli bir icat" yaptığı iddiası geliyor.

Reuters'ın 23 Kasım'da yayımladığı ve isimsiz bir kaynağa dayandırdığı haberinde şirkette Q* adlı üstün bir yapay zekanın geliştirildiği öne sürülmüştü.

Adı verilmeyen kaynak, "Yeni model belirli matematik problemlerini çözmeyi başardı" demişti. Öte yandan bu matematik problemlerinin yalnızca ilkokul öğrencileri düzeyinde olduğu belirtilmişti. 

Reuters ayrıca bazı araştırmacıların, Altman'ı ihraç eden yönetim kurulu üyelerine Q*'nun potansiyel tehlikelerini dile getiren bir mektup gönderdiğini yazmıştı.

The Information'ın da isimsiz bir kaynağa dayandırdığı bir diğer habere göre, Q* "çok daha güçlü yapay zeka modellerine" olanak tanıyacak bir atılım olarak görülüyor.

Ancak aynı zamanda yeni yapay zeka araçlarının geliştirilme hızının güvenliğe odaklanan bazı araştırmacıları alarma geçirdiği söyleniyor.

Altman ise 30 Kasım'da The Verge'e verdiği röportajda iddiaları yalanlamamıştı.

Q* ne olabilir?

Analistler, bahsi geçen yeni aracın OpenAI'ın mayısta duyurduğu ve "süreç denetimi" (process supervision) adı verilen teknik sayesinde daha iyi sonuçlar elde edildiğini iddia eden bir projeyle ilgili olabileceğini düşünüyor.

Projede OpenAI'ın baş bilim adamı ve kurucu ortağı Ilya Sutskever'ın da aktif rol aldığı söyleniyor. Sutskever, başlangıçta Altman'ın görevden alınması yönünde oy kullanan yönetim kurulu üyelerinden biriydi. Ancak daha sonra bu konuda geri adım atmış ve pişman olduğunu söylemişti.

Şimdiye kadar edinilen bilgiler, araştırmacının Q* üzerinde çalışmaya öncülük ettiğini gösteriyor.

Mayısta duyurulan proje, ChatGPT'nin de aralarında yer aldığı büyük dil modellerinin (LLM'ler) yaptığı mantıksal hataların azaltılmasına odaklanıyor.

Hem Google hem de Baidu'da yapay zeka laboratuvarlarını yöneten ve Coursera'daki dersleri aracılığıyla birçok insanı makine öğrenimiyle tanıştıran Stanford Üniversitesi profesörü Andrew Ng'e göre bu, büyük dil modellerini geliştirmenin ve daha kullanışlı hale getirmenin bir sonraki adımı.

Ng, "LLM'ler matematikte o kadar iyi değil ama insanlar da iyi sayılmaz" diyor:

Ancak bana bir kalem ve kağıt verirseniz, o zaman çarpma işlemini çok daha iyi yaparım.

Q-öğrenmeye gönderme mi yapılıyor?

Diğer yandan Q*'nun ne olabileceğine dair başka ipuçları da var. Nitekim bu ismin pekiştirmeli bir öğrenme algoritması olan Q-öğrenmeye (Q-learning) gönderme olabileceği düşünülüyor.

Oyun oynayan botlar oluşturmak ve ChatGPT'yi daha yararlı olacak şekilde ayarlamak için de kullanılan sistem, olumlu veya olumsuz geri bildirimler yoluyla bir sorunu çözmeyi öğrenen algoritmayı içeriyor.

Bazı uzmanlarsa ismin aynı zamanda bir programın hedefe giden en uygun yolu bulmasını sağlamak için yaygın kullanılan A* arama algoritmasıyla da ilişkili olabileceğini öne sürüyor.

The Information'ın haberinde de konuyla ilgili bir başka ipucu yer alıyor:

Sutskever'ın atılımı, OpenAI'ın yeni modelleri eğitmek için yüksek kaliteli veri elde etmenin önündeki engellerin üstesinden gelmesine olanak sağladı. Araştırma, yeni modelleri eğitmek için internetten alınan metin veya görsel gibi gerçek dünya verileri yerine bilgisayar tarafından oluşturulan verilerin kullanılmasını içeriyordu.

Yapay zekanın bilgisayar tarafından üretilen verilerle eğitilmesi sıklıkla gündeme gelen bir konu. Bunlara "sentetik eğitim verileri" deniyor ve daha güçlü yapay zeka modellerinin geliştirilmesini sağlayacağı düşünülüyor.

Bu yöntemler ChatGPT'yi matematik bilmecelerinde daha iyi hale getirse de yapay zeka sistemlerinin insan kontrolünden çok yakında çıkabileceği anlamına gelmiyor.

Öte yandan OpenAI, Q*'yla ilgili yorum yapmayı halen reddediyor. 

Independent Türkçe


AB, Meta'ya çocukları korumak için aldığı tedbirleri sordu

(AA)
(AA)
TT

AB, Meta'ya çocukları korumak için aldığı tedbirleri sordu

(AA)
(AA)

AB Komisyonu, Dijital Hizmetler Yasası kapsamında Meta'ya resmi bilgi talebi gönderildiğini açıkladı.

Açıklamada, Meta'dan, çocukların cinsel istismarı da dahil olmak üzere küçüklerin korunmasına yönelik yapılan risk değerlendirmeleri ve alınan önlemlere ilişkin bilgi istendiği belirtildi.

Meta'nın talep edilen bilgileri 22 Aralık'a kadar Komisyona sunması gerektiği, bir sonraki adımın şirketten alınacak yanıta göre değerlendirileceği ifade edildi.

Açıklamada, resmi bilgi talebine yanlış, eksik veya yanıltıcı cevap verilmesi halinde Komisyonun para cezası uygulayabileceği kaydedildi.

AB'nin Meta'yı "çok büyük çevrim içi platform" olarak tanımladığına işaret edilen açıklamada, bu çerçevede platformun yasa dışı ve zararlı içerik, çocuk hakları ve küçüklerin korunması konularında katı kurallara uyması gerektiği vurgulandı.

AB'nin ağustos ayında yürürlüğe giren yasası büyük dijital platformlara katı kurallar getirmişti.

AB, kural ihlali yapan dijital platformlara küresel cirolarının yüzde 6'sına kadar para cezası uygulayabiliyor.


Harvard profesörü "uzaylı yapımı" dediği metal kürelerden daha fazlasını toplayacak

Pasifik Okyanusu'ndan çıkarılan metal kürelerden biri yakından böyle görüntülenmişti (Avi Loeb/ Medium)
Pasifik Okyanusu'ndan çıkarılan metal kürelerden biri yakından böyle görüntülenmişti (Avi Loeb/ Medium)
TT

Harvard profesörü "uzaylı yapımı" dediği metal kürelerden daha fazlasını toplayacak

Pasifik Okyanusu'ndan çıkarılan metal kürelerden biri yakından böyle görüntülenmişti (Avi Loeb/ Medium)
Pasifik Okyanusu'ndan çıkarılan metal kürelerden biri yakından böyle görüntülenmişti (Avi Loeb/ Medium)

Harvard Üniversitesi'nden ünlü astrofizikçi Avi Loeb, uzaylıların varlığını kanıtlayacak büyük kayaç örnekleri bulmak için yeni bir keşif seferi planlıyor.

2014'te Dünya'ya düşen gök cisminin uzaylılara ait olabileceği fikrinde ısrar eden Loeb, o tarihte Papua Yeni Gine'nin üzerinde parıldayan ateş topunun bölgeden geçerken okyanusa düşürdüğüne inanılan parçaları bir dalgıç ekibiyle birlikte toplamış ve laboratuvara götürmüştü.

Loeb ve ekibi, ateş topuna ait olduğundan şüphelendikleri manyetik parçalar çıkarmıştı.

Loeb bu parçaları yaklaşık iki ay boyunca incelemişti. Daha sonra Medium sayfasında bir yazı yayımlayan bilim insanı, onlarca küçük kürenin analizini tamamladığını duyurmuştu.

Yazıda, incelenen nesnelerdeki elementlerin "daha önce hiç görülmemiş bir kompozisyona sahip olduğu" ileri sürülmüştü.

Ancak Harvard profesörü bununla da yetinmedi. Guardian'a yaptığı açıklamada bilim insanı, daha büyük küreler toplamak için ilkbaharda yeniden Papua Yeni Gine'ye gideceğini söyledi.

Loeb, "Uzaylılara ait olabilir" diyor

ABD hükümetine ait sensörler, IM1 adı verilen bu ateş topunun hızını saatte 177 bin kilometre olarak ölçmüştü.

Nesnenin geride bıraktığına inanılan yüzlerce küçük manyetik küre yıllarca okyanus tabanında incelenmeyi beklemişti.

Söz konusu parçaları bulup çıkarmak için bir görev tasarlayan Loeb, bu kürelerin uzaylılara ait olası "tekno-imzalar" (insan olmayan varlıklar tarafından üretilen teknolojinin izleri) barındırabileceğine inanıyor. 

Loeb, Guardian'a verdiği geniş kapsamlı röportajda "Daha büyük parçalar bulduğunuzda bunun bir taş mı yoksa teknolojik bir alet parçası mı olduğunu kolayca anlayabilirsiniz" dedi.

Bilim insanı şakayla karışık, şu sözleri ekledi:

Tabii eğer bu bir cihazsa vidaları olur, belki de düğmeleri olur.

Loeb, Papua Yeni Gine'deki meteorun uzaylılara ait bir teknolojik parça olabileceği inancını nasıl edindiği sorusuna şu yanıtı verdi:

Meteorit, Dünya'nın çok üzerinde yandı. Bu da yapay malzemeden oluşmuş olabileceğinin bir işareti.

"Bu nesne, Güneş'in yakınındaki yıldızların yüzde 95'inden daha hızlıydı" diyen gökbilimci, sözlerine şöyle devam etti:

İlk başta bunun bir uzay aracı olabileceğinden şüphelenmeme neden olan da bu. Çok yüksek basınca rağmen bütünlüğünü koruyabildi. Biz de onun demir göktaşlarından bile daha dayanıklı olması gerektiğini söyledik.

Bilim insanı ilk fırsatta daha büyük parçalar bulmayı ve bunları da laboratuvarında incelemeyi umuyor.

Loeb bu parçalara o kadar inanıyor ki onları okyanustan topladıkları keşif seferine "Galileo Projesi" adını verdi.

Keşifte 700'ten fazla parça toplanmış ve bunların 57'si daha kapsamlı biçimde analiz edilmek üzere ayrılmıştı.

Independent Türkçe


NASA aracının keşfettiği asteroit sistemine "Selam" adı verildi

Bu asteroitleri keşfeden uzay aracı Lucy için yaklaşık bir milyar dolar bütçe ayrıldı (ABD Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi)
Bu asteroitleri keşfeden uzay aracı Lucy için yaklaşık bir milyar dolar bütçe ayrıldı (ABD Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi)
TT

NASA aracının keşfettiği asteroit sistemine "Selam" adı verildi

Bu asteroitleri keşfeden uzay aracı Lucy için yaklaşık bir milyar dolar bütçe ayrıldı (ABD Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi)
Bu asteroitleri keşfeden uzay aracı Lucy için yaklaşık bir milyar dolar bütçe ayrıldı (ABD Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi)

NASA'nın Jüpiter çevresindeki cisimleri inceleme amacıyla fırlattığı uzay aracı Lucy'nin yolculuk sırasında karşılaştığı ikili göktaşı sistemine "Selam" adı verildi.

Uzay aracı inceleyeceği 10 asteroitten ilki olan Dinkinesh'le 1 Kasım'da karşılaşmıştı. Kısaca Dinky diye de bilinen bu göktaşının aslında ikili bir asteroit sisteminin parçası olduğu ortaya çıkmıştı. Diğer bir deyişle Dinky'nin kendine ait bir ayı vardı.

Öte yandan Dinky, gökbilimcileri şaşırtmaya devam etmişti. Ekip, 7 Kasım'da Dinky'nin yeni keşfedilen doğal uydusunun da bir uyduya sahip olduğunu ortaya çıkarmıştı.

Üstelik bu iki gök cismi ara sıra birbiriyle temas da ediyordu. Bilim insanlarına göre bu tuhaf sistem, bir asteroidin yörüngesinde temaslı-ikili sistemin yer aldığı ilk keşif oldu.

Güneybatı Araştırma Enstitüsü'nden Hal Levison, "Böyle bir sistem görmeyi hiç beklemezdim" demişti.

Lucy ekibinden 29 Kasım'da gelen açıklamada Dinky'nin yörüngesinde dönen ikili uydu sistemi için bir isim bulunduğu belirtildi: Selam.

Bu isim aslında eski insan atalarına ait bir fosilden geliyor.

Nitekim uzay aracının kendisi de ismini, Lucy adlı insansı fosilinden alıyor. 1974'te bugünkü Etiyopya'da bulunan ve yaklaşık 3,2 milyon yıl önce yaşadığı düşünülen primat Lucy, Australopithecus afarensis türünden yetişkin bir dişiydi.

Söz konusu primat da ismini The Beatles'ın "Lucy in the Sky with Diamonds (Lucy Gökyüzünde Elmaslarla)" sözlerini içeren 1967 tarihli ünlü şarkısından almıştı.

Bu arada Dinkinesh asteroidinin adı da aynı fosilden geliyor. Fosilin Etiyopya'nın resmi dili Amharca'daki adı olan Dinkinesh, "harikasın" anlamını taşıyor.

Bilim insanları 2000 yılında "Lucy'nin bebeği" diye niteledikleri bir fosil keşfetmişti. Selam adı verilen bu fosil de Etiyopya'nın Dikika kentinde gün yüzüne çıkarılmıştı.

Doğa Tarihi Müzesi'ne göre Selam, bilinen ilk hominin fosillerinden biri olan Lucy'yle aynı türden 3 yaşındaki bir kız çocuğuna ait. Ancak Lucy'den 100 bin yıl önce yaşadığı düşünülüyor.

Selam kelimesi Amharcada "barış" anlamına geliyor.

Uzay aracı hangi asteroitleri ziyaret edecek?

NASA, Lucy uzay aracının 12 yıl sürecek görevi boyunca rekor sayıda asteroit keşfedeceğini söylüyor.

Araç, Mars ve Jüpiter arasında kalan Ana Kuşak'ta yer alan bir göktaşının ve Truva kuşağında yer alan 7 göktaşının yakınından geçecek.

Söz konusu görev için farklı özellikler taşıyan asteoritler seçildi. Bu göktaşları arasında C tipi (kondrit, kil ve silikattan yapılmış yaygın asteroitler), D tipi (organik moleküller açısından zengin asteroitler) ve P tipi (organikler açısından zengin olduğu düşünülen ve Dünya'da örneği bulunmayan asteroitler) diye sınıflandırılan göktaşları yer aldı.

Lucy, bu bölgelerdeki asteroitleri ziyaret eden ilk uzay aracı olacak. NASA yetkilileri, "Lucy bize gezegenleri oluşturan ilkel cisimlerin çeşitliliğini ilk kez gösterecek" diyor.

Lucy görevinin amacı ne?

NASA yetkilileri uzay aracının Güneş Sistemi'nin doğuşuna dair önemli bilgiler sağlayacağını umuyor. İşte bu nedenle araç, insanlığın doğuşuna dair eşsiz bilgiler sağlayan primat Lucy'yle aynı ismi paylaşıyor.

Görev ekibine liderlik eden Harold Levison, "Bu asteroitler, dev gezegenlerin nasıl oluştuğunu ve Güneş Sistemi'nin nasıl geliştiğini anlamamızı sağlayacak" diyor:

Bilimsel değeri açısından bu göktaşları, gerçekten gökyüzündeki elmaslar gibi.

Independent Türkçe


Amazon Q: Amazon'un işletmelere yönelik yeni sohbet robotu

Amazon Q, karar verme sürecini basitleştirerek bir iş zekası hizmeti olan Amazon QuickSight'ı geliştiriyor (Reuters)
Amazon Q, karar verme sürecini basitleştirerek bir iş zekası hizmeti olan Amazon QuickSight'ı geliştiriyor (Reuters)
TT

Amazon Q: Amazon'un işletmelere yönelik yeni sohbet robotu

Amazon Q, karar verme sürecini basitleştirerek bir iş zekası hizmeti olan Amazon QuickSight'ı geliştiriyor (Reuters)
Amazon Q, karar verme sürecini basitleştirerek bir iş zekası hizmeti olan Amazon QuickSight'ı geliştiriyor (Reuters)

Amazon.com, ticari kullanıma yönelik "Amazon Q" adlı yapay zekalı kişisel asistanını tanıttı.

Amazon Q, kritik sorgulara hızlı ve ilgili yanıtlar sağlamak, içerik oluşturmak ve şirket veri ambarlarını, kodlarını ve kurumsal sistemlerini kullanarak eylemler gerçekleştirmek için tasarlandı.

Bu yenilikçi araç çalışanlara bilgi ve rehberlik sağlıyor, görevleri basitleştiriyor, karar verme sürecini hızlandırıyor, yaratıcılığı artırıyor ve işyerinde inovasyonu teşvik ediyor.

Yapay zeka yardımıyla iş dönüşümü

Amazon Q, belirli iş ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanarak yapay zeka destekli obstetrik yardımda büyük bir sıçramayı temsil ediyor. Üretken yapay zekanın gücünden yararlanan Amazon Q, kullanıcılara rollerine, izinlerine ve kurumsal kimliklerine göre etkileşimde bulunma yetkisi veriyor. Birçok yapay zeka çözümünün aksine Amazon Q, modellerini eğitmek için müşteri içeriğini kullanmaz, veri gizliliği ve güvenliğini sağlıyor.

dsvgr
"Amazon Q", yapay zekanın yeteneklerinden yararlanarak kuruluşların çalışma biçiminde devrim yaratmaya hazırlanıyor (AP)

Amazon Q özellikleri

Amazon Q, ağ performansı hakkında gerçek zamanlı içgörüler sağlayarak yöneticilerin sorunları anında tespit etmesine ve ele almasına olanak tanıyor. Amazon Q, geçmiş ve gerçek zamanlı verileri analiz ederek kuruluşların ağ sorunlarını tahmin etmesini ve bunların önüne geçmesini sağlıyor. Dinamik kaynak tahsisi, dijital dönüşümün çok önemli bir yönü olan optimum ağ performansını da gerçekleştiriyor. Amazon Q, siber güvenlik senaryolarını simüle ederek güvenlik açıklarının belirlenmesine ve gelişmiş tehditlere karşı savunmanın güçlendirilmesine de yardımcı olabiliyor. Ağ verimliliğini artırır ve kesinti süresini azaltarak önemli maliyet tasarrufu sağlar ve sürdürülebilirliği arttırıyor.

Amazon Q iş başında

Amazon Q'nun erişimi, her kuruluşun kendine özgü gereksinimlerine göre uyarlanmış kişiselleştirilmiş yardım sağlayarak sektörler ve endüstriler arasında genişliyor. Kullanıcılar Amazon Q ile AWS Yönetim Konsolu içindeki bir sohbet arayüzü, dokümantasyon sayfaları, entegre geliştirme ortamları (IDE'ler) ve Slack gibi üçüncü taraf sohbet uygulamaları aracılığıyla etkileşime geçebiliyor. Ayrıca Amazon Q, AWS Well-Architected çerçevesinde açıklanan modeller, en iyi uygulamalar, belgeler ve çözüm uygulamaları hakkında uzman rehberliği sağlıyor. Kullanıcılar yanıtlara ve içgörülere hızla erişerek yeni hizmetleri keşfetmeyi, sorunları gidermeyi, çözümler tasarlamayı ve kullanım durumları için en iyi hizmetleri belirlemeyi kolaylaştırabiliyor.

Amazon Q'nun çok yönlülüğü

Amazon Q, veri hikayeleri, yönetici özetleri ve duyarlı soru-cevap deneyimleriyle karar vermeyi basitleştirerek bir iş zekası hizmeti olan Amazon QuickSight'ı geliştiriyor. Amazon Connect'te Amazon Q, müşteri temsilcilerine etkileşimler sırasında gerçek zamanlı yanıtlar, eylemler ve ilgili makalelere bağlantılar sağlayarak müşteri memnuniyetini artırıyor. Amazon Q yakında AWS Supply Chain'de kullanıma sunulacak ve kullanıcıların tedarik zinciri verileri hakkında sorular sormasına, sonuçları görselleştirmesine ve sorunları gidermesine olanak tanıyacak.

csvdfb
Amazon Q'nun etkisi çeşitli sektörlere yayılıyor ve her kuruluşun kendine özgü gereksinimlerini karşılamak üzere uyarlanmış kişiselleştirilmiş yardım sağlıyor (Reuters)

Amazon Q, yapay zeka tarafından desteklenen üretken yardımın potansiyelinden yararlanarak kuruluşların çalışma ve yenilik yapma biçiminde devrim yaratmaya hazırlanıyor. Yanıtları kişiselleştirme, karar vermeyi basitleştirme ve eyleme geçirilebilir içgörüler sağlama yeteneği, onu bir işletmenin araç setine değerli bir katkı olarak konumlandırıyor. Amazon Q, çeşitli AWS hizmetleri ve uygulamalarıyla sorunsuz bir şekilde entegre olduğundan, çeşitli sektörler üzerindeki etkisinin dönüştürücü olması ve şirketlerin teknolojik ilerlemenin ön saflarında yer almasını sağlaması bekleniyor.


NASA, Mars ufkunun çarpıcı görüntüsünü yayımladı

Mars'ın ince atmosferi, içinde asılı duran bulut ve tozun yarattığı etkiyle puslu görünüyor (NASA)
Mars'ın ince atmosferi, içinde asılı duran bulut ve tozun yarattığı etkiyle puslu görünüyor (NASA)
TT

NASA, Mars ufkunun çarpıcı görüntüsünü yayımladı

Mars'ın ince atmosferi, içinde asılı duran bulut ve tozun yarattığı etkiyle puslu görünüyor (NASA)
Mars'ın ince atmosferi, içinde asılı duran bulut ve tozun yarattığı etkiyle puslu görünüyor (NASA)

NASA'nın Odyssey yörünge aracı, Mars ufkunun çarpıcı görüntüsünü yayımladı.

Söz konusu görüntü, koordine edilmesi aylar süren bir çalışma sonucunda yakalandı. Üstelik bilim insanları bunların, Mars ve Dünya'yı karşılaştırmaya olanak sağlayacağını söylüyor.

2001'de fırlatılan ve Kızıl Gezegen'in yörüngesine yerleşen Odyssey, görüntüyü yaklaşık 400 kilometre yükseklikten kaydetti.

Bu mesafe 1990'lardan beri Dünya'nın yörüngesinde dönen Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (UUİ) yeryüzüne uzaklığıyla aynı.

ABD'deki Arizona Eyalet Üniversitesi'nden gökbilimci Jonathon Hill, "Mars'ın yörüngesinde astronotlar olsaydı manzaraları bu olacaktı" dedi.

Gökbilimci, "Daha önce Mars'taki hiçbir uzay aracı bu tür bir manzarayı kaydetmemişti" diye ekledi.

Görüntü, Odyssey'nin Termal Emisyon Görüntüleme Sistemi (THEMIS) sayesinde kaydedildi. Bilim insanları uzay aracının gövdesine sabitlenmiş bu cihazın, söz konusu manzarayı kaydedecek konuma gelmesi için beklemek zorunda kaldı.

THEMIS aslında Mars yüzeyinin haritasını çıkarmak için kullanılıyor.

Dünya'daki bilim insanları, Mars ufkunu görme amacıyla Odyssey yörünge aracının gövdesinin tamamını 90 derece eğmek ve THEMIS cihazını ufku işaret edecek konuma getirmek için çeşitli komutlar gönderdi.

Ekip ayrıca, uzay aracını günlerce bu konumda tutmak zorunda kaldı. Zira THEMIS cihazı, bu panaromayı oluşturmak için toplamda 10 fotoğraf çekti. Bu fotoğraflardan her biri, Mars ufkunun farklı bölümlerine odaklanıyor.

Görüntüyü kaydetmek için en elverişli konumda uzay aracının anteninin Dünya'dan uzağa bakması gerekti.

Bu da uzay aracının Dünya'yla iletişiminin kesilmesine neden oldu. Bilim insanları araçla saatlerce temas kuramadı.

THEMIS aynı zamanda bir termal kamera olduğu için nesnelerin sıcaklığını ortaya çıkarabilir. Bu da Kızıl Gezegen'deki bulutların incelenmesini sağlayabilir.

Mars'ta, tıpkı Dünya'da olduğu gibi, su buzundan oluşan bulutlar mevcut. Ancak aynı zamanda atmosferik koşullar uygun olduğunda ortaya çıkan ve karbondioksit buzundan oluşan bulutlar da var. Bunları incelemek Mars atmosferinin nasıl işlediğini anlama fırsatı sunabilir.

Bu bilgiler, gelecekte Mars'a gitmesi ve burada kendi kendini sürdüren bir üs kurması planlanan astronotlar için elzem olacak.

Independent Türkçe


Elon Musk, OpenAI'ın tehlikeli bir buluş yaptığından endişeli

Musk, OpenAI'ın geliştirdiği ChatGPT'ye karşı kendi yapay zeka botu Grok'u duyurmuştu (Reuters)
Musk, OpenAI'ın geliştirdiği ChatGPT'ye karşı kendi yapay zeka botu Grok'u duyurmuştu (Reuters)
TT

Elon Musk, OpenAI'ın tehlikeli bir buluş yaptığından endişeli

Musk, OpenAI'ın geliştirdiği ChatGPT'ye karşı kendi yapay zeka botu Grok'u duyurmuştu (Reuters)
Musk, OpenAI'ın geliştirdiği ChatGPT'ye karşı kendi yapay zeka botu Grok'u duyurmuştu (Reuters)

Tesla ve SpaceX CEO'su Elon Musk, OpenAI'da yaşanan krizle ilgili endişelerini yeniden dile getirdi.

Milyarder, yapay zeka firmasının "tehlikeli bir icat" yapmış olmasından şüpheleniyor.

Dünyanın önde gelen yapay zeka şirketlerinden OpenAI'ın kurucu ortağı Sam Altman'ın yönetim kurulu tarafından kovulmasıyla başlayan kaos, 5 gün sonra iş insanının CEO olarak görevine yeniden dönmesiyle durulmuş gibi görünüyor.

Ancak Altman'ın neden kovulduğuyla ilgili soru işaretleri halen mevcut. Bu konuda çeşitli teorilerini dile getiren Musk ise içeriden bir bilgi edinemediğini savunuyor.

Bu 5 günlük kaosun kendisini endişelendirdiğini dile getiren Musk, çarşamba günü New York Times'ın 2023 DealBook Zirvesi'nde yaptığı açıklamada Yüzüklerin Efendisi (The Lord of the Rings) serisine atıf yaptı:

Sam'e dair karışık hislerim var. Güç yüzüğü onu yozlaştırabilir.

Musk ayrıca, OpenAI kurucu ortağı ve baş bilim insanı Ilya Sutskever'ın neden Altman'a savaş açtığıyla ilgili soru işaretlerini dile getirdi:

Bu ciddi bir şey gibi görünüyor. Önemsiz olduğunu düşünmüyorum ve yapay zekanın bazı tehlikeli unsurlarını keşfetmiş olabileceklerinden endişeliyim.

Sutskever, başlangıçta Altman'ın görevden alınması yönünde oy kullanan yönetim kurulu üyelerinden biriydi. Ancak daha sonra bu konuda geri adım atmış ve pişman olduğunu söylemişti.

Öte yandan Musk, Sutskever'ın "güçlü bir ahlaki pusulaya" sahip olduğuna inanıyor. "Neyin doğru olduğunu düşünürken gerçekten ter döküyor" diyen milyarder, şöyle ekledi:

Eğer Ilya, Sam'i kovmayı isteyecek kadar güçlü hisler beslediyse dünyanın bu gerekçeyi öğrenmeye hakkı var.

Yapay zekanın risklerine dikkat çeken ve fikre mesafeli yaklaşanların "felaket tellalları" diye nitelendirdiği isimler arasında Musk da var.

Milyarder, Altman'ın kovulmasıyla ilgili önceki bir paylaşımında, "Ilya bu kararı verdiyse muhakkak önemli bir nedeni vardır" demişti. Musk ayrıca, ChatGPT benzeri programların geliştirilmesini güvenlik önlemlerinin alınabilmesi için 6 aylığına duraklatmayı talep eden bir mektubun da imzacısıydı.

Sürecin kazananı: Microsoft

Diğer yandan milyarder, OpenAI'ın giderek Microsoft himayesine geçtiğini de savunuyor.

Microsoft, 13 milyar dolarla yapay zeka firmasının en büyük yatırımcısı konumunda. Öte yandan şirketin Altman'ın kovulmasından son dakikada haberi olmuştu. Bu da yönetim kuruluyla yatırımcı arasındaki gerilimi süreç boyunca besledi ve Altman'ın "Microsoft'un adamı" olarak görülmesine sebebiyet verdi.

Teknoloji devi, Altman kovulduğunda en güçlü müttefiklerinden birini kaybetmemek için şirket üzerinde baskı kurmak üzere harekete geçmişti. Microsoft'un CEO'su Satya Nadella, Altman ve ekibine iş teklif etmişti.

Microsoft, yönetim kurulunda gözlemci üyesiyle yer aldı

Teknoloji devinden çarşamba günü yapılan açıklamada Microsoft'un OpenAI'a oy hakkı olmayan bir yönetim kurulu üyesi soktuğu bildirildi.

Öte yandan Microsoft yetkilileri, yapay zeka şirketinin yönetim kurulu toplantılarına katılacak kişinin kimliğini açıklamayı reddediyor.

Altman'ın dönüşüyle birlikte Salesforce'un eski CEO'su Bret Taylor, eski Hazine Bakanı Larry Summers ve Quora CEO'su Adam D'Angelo'nun da aralarında yer aldığı bir yönetim kurulunun oluşturulacağı öğrenilmişti.

2021'den beri OpenAI yönetim kurulu üyesi olan Helen Toner da dün görevinden istifa etti. Toner, X'te (eski adıyla Twitter) paylaştığı gönderide şunları yazdı:

Açık konuşmak gerekirse kararımız, yönetim kurulunun şirketi etkin biçimde denetleme yeteneğiyle ilgiliydi. Bu bizim rolümüz ve sorumluluğumuzdu. Her ne kadar spekülasyonlar olsa da OpenAI'ın çalışmasını yavaşlatma isteği duymadık.

Altman ise yine X'teki bir gönderisinde şunları yazdı:

Şirketin ve misyonun çıkarları her zaman önce gelir. Yönetim kurulu üyeleriyle aramda gerçek yanlış anlamalar olduğu açık. Benim açımdan, bu deneyimden bir şeyler öğrenmek ve şirket olarak ilerlerken bu öğrendiklerimizi uygulamak son derece önemli.

Independent Türkçe


Drive'da dosyalar kendiliğinden silinirken Google'dan uyarı geldi

(Reuters)
(Reuters)
TT

Drive'da dosyalar kendiliğinden silinirken Google'dan uyarı geldi

(Reuters)
(Reuters)

Google kullanıcıları dosyalarının kaybolduğunu söylerken, bir mühendis onları sorunu daha da kötüleştirebilecek bir butona basmamaya çağırdı.

Dosyaları bulutta saklama olanağı tanıyan Google Drive'ın kullanıcıları, son günlerde bu dosyaların görünüşe göre kaybolduğunu söylüyor. Bazıları aylarca sakladıkları dosyaların kaybolduğunu ve geri getirmenin açık bir yolu olmadığını bildiriyor.

Dosyalar hiçbir iz bırakmadan, neden kaybolduklarına ya da kurtarılabilir olup olmadıklarına dair herhangi bir işaret olmadan ortadan kaybolmuş izlenimi veriyor.

Sorun, Drive'da depolanan dosyalara erişmek için Mac ya da Windows'a yüklenebilen bir uygulama olan Masaüstü için Google Drive'a yapılan son güncellemeden kaynaklanıyor gibi görünüyor.

Son günlerde yüzlerce kişi, kullanıcıların yardım talep etmesine olanak tanıyan bir Google forumunda sorundan şikayet ediyor. Bu durumdan etkilenenlerin sayısının çok daha yüksek olması muhtemel.

Google, sorunun kaynağının net olmadığını belirtirken, bir çalışanı şirketin "masaüstü kullanıcıları için Drive'ın sınırlı bir alt kümesini etkileyen bir sorunla ilgili raporları araştırdığını" söyledi. Açıklamada şirketin "daha fazla güncelleme getireceği" belirtildi ancak henüz herhangi bir bilgi verilmedi.

Bununla birlikte Google Drive ekibinin bu temsilcisi, kullanıcıları Masaüstü için Drive uygulamasındaki "Hesap bağlantısını kes" düğmesine tıklamamaya çağırdı. Saitej adlı Google çalışanı, bunun kayıp dosyalarla ilgili daha fazla soruna neden olabileceğini öne sürdü.

Ancak bazıları, bu düğmeye basmanın uygulamayı sıfırlayabileceğini ve kayıp dosyaların bulunmasına yardımcı olabileceğini duyduklarını söyledi. Bu nedenle kullanıcılar istemeden de olsa soruna katkıda bulunduklarından korktuklarını dile getirdi.

Kullanıcılara ayrıca uygulama veri klasörünü silmemeleri söylendi ve eğer yer varsa bu klasörü sabit disklerine yedeklemeleri tavsiye edildi.

Independent Türkçe


Avrupa'daki tüketici dernekleri Meta'nın ücretli aboneliğini şikayet etti

(AA)
(AA)
TT

Avrupa'daki tüketici dernekleri Meta'nın ücretli aboneliğini şikayet etti

(AA)
(AA)

Çeşitli Avrupa ülkelerinden 45 tüketici derneğinin çatı kuruluşu olan Brüksel merkezli Avrupa Tüketici Birliği (BEUC), 19 üyesiyle Meta'nın haksız ödeme veya rıza modeline karşı resmi şikayette bulunduğunu açıkladı.

Açıklamada, Meta'nın AB'deki hizmetlerinde Facebook ve Instagram kullanıcılarının verilerinin şirket tarafından reklam amacıyla işlenmesine izin vermelerini ya da reklamsız hizmet için ödeme yapmalarını gerektiren değişiklikleri uygulamaya koyduğu hatırlatıldı.

Bu durumun kullanıcılar için adil olmayan bir seçim anlamına geldiğine dikkat çekilen açıklamada, Meta'nın AB tüketici kanununa aykırı hareket ettiği ve ücret uygulamasını durdurulması gerektiği ifade edildi.

Açıklamada, BEUC ve üyelerinin Meta'yı çeşitli yollarla haksız ticari uygulamalara giriştiği gerekçesiyle tüketiciyi koruma otoriteleri ağına şikayet ettiği, ayrıca Meta'nın AB veri koruma yasasını ihlal edip etmediğinin de incelendiği bildirdi.

Meta, Avrupa'daki kullanıcılara Facebook ve Instagram'a reklamsız erişim sağlamaları için aylık abonelik seçeneği sunmaya başlamıştı.

Şirket, kullanıcıların abone olmaları halinde bilgilerinin reklam için kullanılmayacağını, abonelik ücretinin internet üzerinden aylık 9,99 avro veya iOS ve Android mobil işletim sistemleri üzerinden de aylık 12,99 avro olacağını açıklamıştı.


Araştırmacılar, 6 gezegenin senkronize hareket ettiği bir güneş sistemi keşfetti

(AA)
(AA)
TT

Araştırmacılar, 6 gezegenin senkronize hareket ettiği bir güneş sistemi keşfetti

(AA)
(AA)

Astronomlar, milyarlarca yıldır dış etmenlere maruz kalmadan var olmayı başarabilmiş ve tamamıyla senkronize halde hareket eden bir güneş sistemi keşfetti.

Güneş sisteminin keşfi için NASA'nın Geçiş Halindeki Öte Gezegen Araştırma Uydusu (TESS) ve Avrupa Uzay Ajansı'nın CHEOPS Teleskobu kullanıldı.

Dünya'nın da içerisinde olduğu Samanyolu Galaksisinde yer alan bu güneş sistemi, gezegenimize 100 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.

En içteki gezegen en yakın komşusunun her iki yörüngesine karşılık üç yörünge tamamlıyor.

Bu durumun ikinci ve üçüncü en yakın gezegenler ile üçüncü ve dördüncü en yakın gezegenler için de aynı olmasından dolayı gezegenlerin hepsi yörüngelerinde senkronize bir hareketle ilerliyor.

Araştırmacılar, gezegenlerin hiçbirinin sistemin güneşine yaşama elverişli bir uzaklıkta bulunmadığı için sistemde yaşam olmadığını tahmin ediyor.

Sistemin merkezinde bulunan HD 110067 adlı güneşin başka gezegenleri olabileceğini düşünen araştırmacılar, şimdiye kadar keşfedilmiş gezegenlerin güneş etrafındaki bir tam turlarının 9 ile 54 gün arasında değiştiğini aktardı.

Araştırmacılar, bizim güneş sistemimiz dahil tüm sistemlerin bu senkronize halde oluştuğunu ve sonrasında göktaşları gibi dış etmenler sonucu gezegenlerin hareketlerinin değiştiğini tahmin ederken, her 100 sistemden 1'inin senkronize hareketi koruduğunu kaydetti.

Araştırmanın yazarlarından Enric Palle, senkronize hareket eden yakşalık 50 güneş sisteminin keşfedildiğini ancak hiçbirinin HD 110067 kadar çok gezegeni olmadığını belirtti.

Keşif sonuçları ve araştırmanın detayları Nature dergisinde yayımlandı.