NASA, uzay araçlarının yeryüzünden müdahale olmadan ortak çalışmasını araştırıyor

NASA uzmanları: Proje üzerinde çalışmaya 2024'ün başlarında başlayacağız.

Küçük araç ekibi, kolektif hedefe ulaşmak için iş görevlerini dağıtacak bir ‘lider’ seçecek. (NASA / Caltech)
Küçük araç ekibi, kolektif hedefe ulaşmak için iş görevlerini dağıtacak bir ‘lider’ seçecek. (NASA / Caltech)
TT

NASA, uzay araçlarının yeryüzünden müdahale olmadan ortak çalışmasını araştırıyor

Küçük araç ekibi, kolektif hedefe ulaşmak için iş görevlerini dağıtacak bir ‘lider’ seçecek. (NASA / Caltech)
Küçük araç ekibi, kolektif hedefe ulaşmak için iş görevlerini dağıtacak bir ‘lider’ seçecek. (NASA / Caltech)

NASA, üç uzay aracının bağımsız olarak iş birliği yapmasını ve ortak çalışmasını hayata geçirmeyi planlıyor. Bu, ‘CADRE’ projesi aracılığıyla gerçekleşecek ve araçların çalışması yeryüzündeki görev gözlemcilerinin doğrudan müdahalesi olmadan yürütülecek. Ajans, söz konusu proje üzerinde 2024'ün başında çalışmaya başlayacak. Üç küçük uzay aracı, Reiner Gamma bölgesindeki Ay'a iplerle indirilecek. Her uzay aracı, dört tekerleği üzerinde güneş ışınlarına bakan bir bölgeye hareket edecek ve güneş panellerini şarj edecek.

NASA'nın Güney Kaliforniya'daki Jet Propulsion Laboratuvarı'nda robotik sistemler mühendisi ve proje lideri Jean-Pierre de la Croix, Şarku'l Avsat’a verdiği demeçte araçların büyüklüğünün seyahat çantalarına benzer olmasının temel nedeninin, uzaya gönderilebilecek kütle ve boyut sınırlamaları olduğunu aktardı.

NASA'nın CADRE Projesinin Direktörü Subha Comandur, projenin gelecekteki keşif şeklini değiştirebileceği vaadinde bulunduğunu vurguladı. Comandur’a göre proje, bilimsel deneylere odaklanmasa da gezici araçlar, yeraltını araştırabilen çoklu elektrostatik radarlarla donatılacak.

Her bir araç birlikte hareket halindeyken diğer araçların gönderdiği radyo sinyallerini alacak. Böylece 10 metre derinliğe kadar bir yeraltı yapısının üç boyutlu görüntüsünü oluşturulabilecek ve araçlar birlikte, Perservence'taki gibi bölgelere nüfuz eden radarlardan daha eksiksiz bir şekilde veri toplayabilecek.



DNA analizi, insan yiyen aslanların menüsünü gözler önüne serdi

Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)
Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)
TT

DNA analizi, insan yiyen aslanların menüsünü gözler önüne serdi

Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)
Kırık dişlerde aslan kılları da bulundu (Field Doğa Tarihi Müzesi)

Genetik analizler, 19. yüzyılda insanları yiyerek nam salan Tsavo aslanlarının menüsünde başka ne olduğunu ortaya koydu.

1898'de Kenya'daki Tsavo Nehri üzerine bir demiryolu köprüsü inşa eden Britanya'nın projesinde çalışan işçiler, aylarca iki aslanın saldırısına uğramıştı. 

"Tsavo insan yiyicileri" diye bilinen yelesiz iki aslanın, 9 aylık bir süre boyunca en az 35 kişiyi yediği tahmin ediliyor. 

9 aylık dönem içinde bir süre ara verilen çalışmalar, demiryolu projesini yürüten Britanya Ordusu yarbayı John Henry Patterson'ın iki aslanı öldürmesiyle kaldığı yerden devam etmişti. 

Aslanların cesedinden kilim yapılmış ve nihayetinde bunlar ABD'deki Field Doğa Tarihi Müzesi tarafından alınmıştı. Kilimlerin yanı sıra iki kafatası da müzenin koleksiyonuna katılmıştı. 

Daha önce iki hayvan üzerinde yapılan çalışmalarda, dişlerinde sıkıntı yaşayan aslanların diğer avlara göre daha rahat çiğnendiği için insanlara saldırdığı öne sürülmüştü. 

Current Biology adlı hakemli dergide dün (11 Ekim) yayımlanan araştırmada, Tsavo aslanlarının başka neler yediği tespit edildi.

Hayvanların kırık dişlerinde kalan kıl örnekleri üzerinde genetik analizler yürüten ekibe liderlik eden Dr. Alida de Flamingh "Dişteki oyukları, jeologların toprağı incelemesi gibi inceledik" diyerek ekliyor:

Farklı katmanlardaki kılları analiz ederek bu aslanların yaşamları boyunca nasıl beslendiği hakkında fikir ediniyoruz.

Araştırmacılar kıllardaki mitokondriyal DNA'yı analiz ederek iki aslanın, insanların yanı sıra zürafa, oriks, zebra, Afrika antilobu ve Kobus ellipsiprymnus adlı bir antilop türünü yediğini kaydetti. 

Bilim insanları aslanların dişinde özellikle Afrika antilobunun kalıntılarına rastlayınca şoke oldu. O zamanlar Tsavo bölgesinde bu hayvanın pek görülmediğini söyleyen araştırmacılar, aslanların 90 kilometre kadar yol kat etmiş olması gerektiğini belirtiyor.

Illinois Üniversitesi'nden Dr. Alida de Flamingh ya aslanların sanılandan daha uzağa gittiğini ya da Afrika antilobunun bölgede daha yaygın olduğunu ifade ediyor. 

Araştırmacılar ayrıca aslanların Afrika mandası yediğine dair bir kanıt bulamadı. Bugün bölgede yaşayan aslanlar bu hayvanlarla beslendiği için beklenmedik olan bu durumun bulaşıcı bir hastalıkla açıklanabilir.

Aslanların yaşadığı dönemde bölgede yayılan sığır vebası, Afrika mandası popülasyonunda da ciddi düşüşe yol açmıştı.

İki hayvanın insanları avlamaya başlamasının bu salgından kaynaklandığını düşünen uzmanlar da var. 

Bilim insanları yeni çalışmada iki aslanın kardeş olduğu teorisini de doğruladı. 

Dişlerde bulunan insan örneklerini daha detaylı incelemeyi planlayan ekip, bu sayede aslanların onları ne zaman yemeye başladığını daha net saptamayı umuyor.

Independent Türkçe, New York Times, Live Science, Current Biology