ABD, Çin'in büyüyen gücüne karşı robot ordusu kuruyor

Çin insan gücünün yanı sıra tank, gemi ve füze sayısında da ABD'den önde

Yeni programa uzay silahları da dahil edilecek (Midjourney / Independent Türkçe)
Yeni programa uzay silahları da dahil edilecek (Midjourney / Independent Türkçe)
TT

ABD, Çin'in büyüyen gücüne karşı robot ordusu kuruyor

Yeni programa uzay silahları da dahil edilecek (Midjourney / Independent Türkçe)
Yeni programa uzay silahları da dahil edilecek (Midjourney / Independent Türkçe)

ABD Savunma Bakan Yardımcısı Kathleen Hicks, ABD ordusunun Çin'in artan gücüne karşı koymak amacıyla iki yıl içinde binlerce otonom silah sistemini kullanmaya başlamayı planladığını duyurdu.

Replicator adı verilen yeni proje, ordunun tüm birimleri için uygun fiyatlı sistemler üretmek amacıyla savunma ve diğer teknoloji şirketleriyle birlikte çalışmayı amaçlıyor.

Çeşitli derecelerde bağımsız çalışabilen askeri sistemler son 10 yılda giderek daha yaygın hale geldi. Ancak yorumculara göre ABD'den gelen bu son açıklama, "savaşan robotların çağının yaklaştığını" düşündürüyor.

Nitekim Hicks, pazartesi günkü konuşmasında, savaşların yürütülme biçiminin değiştirilmesine yönelik "acil ihtiyaçtan" bahsederek, Replicator programının 18 ila 24 ay içinde birden fazla alanda, binlerce otonom sistemi sahaya çıkaracağını ilan etti.

Diğer bir deyişle geliştirilen robotik silahlar karada, denizde, havada ve uzayda görev alabilecek.

Proje kapsamında geliştirilen robotların, öncelikli görevler uğruna riske atılabilecek kadar uygun maliyetli olması planlanıyor. 

Yetkililer program kapsamındaki cihazların tek kullanımlık olacak şekilde tasarlanmadığını ama birçoğunun kaybolması veya hasar alması durumunda maddi kaybın çok büyük olmayacağını söylüyor.

Projenin özellikle Çin'le rekabet amacıyla tasarlandığı düşünülüyor.

Zira Çin'in insan gücünün yanı sıra daha fazla tankı, daha fazla gemisi ve füzesi mevcut.

Replicator programı, hızla binlerce robot üreterek ABD'ye gelecekteki olası savaşları kazanmak için gerekli olduğu düşünülen sayıda mühimmat sağlayacak.

Bunun yanı sıra ABD'li yetkililer, uzun vadede robotların seri üretimini kurumsallaştırmayı hedefliyor.

Hicks, "Çin liderliğinin saldırganlığın risklerini dikkate almasını ve olası savaşlar söz konusu olduğunda 'O gün bugün değil' demesini sağlamalıyız" diye konuştu:

Sadece bugün değil. 2027'de, 2035'de, 2049'da ve sonrasında da bu geçerli olmalı.

Hicks ayrıca, Pentagon'un Çin tehdidine karşı binlerce drone satın alacağını da ifade ediyor. Hicks, "Çin ordusunun kalabalığına kendi kalabalığımızla karşılık vereceğiz. Ancak bizimkine hazır olmak, onu vurmak ve yenmek zor olacak" diyor. 

Robotlar savaş tehdidini artırabilir

ABD bu hamleyle çok sayıda otonom sistemini birlikte sahaya süren ilk ülke olabilir. Ancak diğer ülkelerin de onu yakından takip etmesi bekleniyor.

Hem yapay zeka hem de savaş uçağı üretiminde büyük güce sahip olan Çin ve Birleşik Krallık (BK) da önemli birer aday.

Nitekim yakın zamanda yapay zekanın tehlikelerini özgürce tartışabilmek için Google'daki görevinden ayrılan Geoffrey Hinton, "korkutucu" robot askerlerin savaş tehdidini artıracağını öne sürmüştü.

ABD Savunma Bakanlığı’nın “robot askerler yapmayı seveceğini” iddia eden Hinton, gerçek insan birliklerini kaybetme tehlikesi olmayan droidlerin daha küçük ulusların güvenliği için bir tehdit oluşturduğunu vurgulamıştı.

The New York Times Daily podcast’inde konuşan 72 yaşındaki teknoloji gurusu, "ABD Savunma Bakanlığı robot askerler yapmak istiyor. Bu robot askerler oldukça korkutucu olacak" demişti.

2030'a kadar BK ordusunun çeyreğini robotlar oluşturacak

Robot bilimindeki hızlı ilerlemelerle birlikte yapay zekanın yakında dünya çapındaki modern ordulara büyük avantajlar sağlayabileceği, askeri personelin, pilot ve mühendislerin yerini alacağı düşünülüyor.

Bu alandaki en iddialı atılımlardan biri BK ordusunda yaşanıyor. Britanyalı general Nick Carter, 2030'a kadar BK ordusunun dörtte birinin robotlardan oluşacağı görüşünde:

30 bini robot olmak üzere 120 bin kişilik bir ordumuz olabileceğini düşünüyorum, kim bilir?

ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley de martta yaptığı açıklamada 15 yıl içinde orduların, donanmaların ve hava kuvvetlerinin önemli bölümlerinin robotik olacağına inandığını söylemişti.

"Savaşın karakteri sık sık değişir" diyen Milley, şöyle eklemişti:

Bu teknolojilerin tümü aynı anda birleşiyor ve hepsi önümüzdeki 10 veya 15 yıl içinde meyvelerini verecek.

"Askeri robotlar artık zamanı gelmiş bir fikir"

Avustralya'daki Griffith Üniversitesi'nden Peter Layton, The Conversation'daki yazısında robot silahlar alanındaki son atılımları değerlendirdi.

"Her türlü görev için her yerde robotlar kullanılıyor" diyen araştırmacı, "Askeri robotlar artık zamanı gelmiş bir fikir" diyor.

Ancak araştırmacının aktarımına göre, yakın gelecekte piyasaya sürülecek robot silahların hemen hepsi insanların kontrolünde olacak.

Silahlı yapay zeka nasıl kontrol altına alacak?

Son gelişmeleri takiben, uluslararası örgütler ve düzenleyici kurumlar da gözlerini robotik silahlara çevirdi. Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), bu alanda çalışmalar yapan kurumlardan.

15-19 Mayıs 2023'te ICRC bünyesindeki Ölümcül Otonom Silah Sistemlerine ilişkin Hükümet Uzmanları Grubu, son gelişmeleri değerlendirmek üzere toplanmıştı.

Grup, otonom silah sistemleriyle ilgili bağlayıcı olmayan sınırlamalardan oluşan bir taslak hazırlamıştı. Bu taslağın yeni uluslararası kuralların temelini oluşturabileceği düşünülüyor. Ancak otonom silahların yol açtığı insani, hukuki, etik ve güvenlik kaygılarını etkin biçimde ele almak için daha spesifik ve pratik düzenlemelere ihtiyaç duyulacak.

BM Güvenlik Konseyi de yapay zekanın uluslararası barış ve güvenliğe yönelik potansiyel tehditlerine ilişkin ilk toplantıyı 18 Temmuz'da gerçekleştirilmişti. Toplantıda otonom silahlar önemli bir başlıktı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bu ay BM'nin konuyla ilgili olası girişimlerini hazırlamak üzere yapay zeka alanında uzman bir danışma kurulu atamayı planlıyor.

Guterres, temmuzda yaptığı açıklamada, "Bilim insanları ve uzmanlar, yapay zekanın insanlık için nükleer savaş riskiyle aynı düzeyde varoluşsal bir tehdit olduğunu ilan ederek dünyayı harekete geçmeye çağırıyor" demişti.

Independent Türkçe



4 soruda OpenAI'ın "düşünebilen" yeni yapay zeka serisi

OpenAI'ın son modeli o1'in fiyatı, bazı kullanıcıların tepkisini çekiyor (Reuters)
OpenAI'ın son modeli o1'in fiyatı, bazı kullanıcıların tepkisini çekiyor (Reuters)
TT

4 soruda OpenAI'ın "düşünebilen" yeni yapay zeka serisi

OpenAI'ın son modeli o1'in fiyatı, bazı kullanıcıların tepkisini çekiyor (Reuters)
OpenAI'ın son modeli o1'in fiyatı, bazı kullanıcıların tepkisini çekiyor (Reuters)

OpenAI, "düşünme" becerisine sahip olduğunu öne sürdüğü yeni yapay zeka serisi o1'i dün (12 Eylül Perşembe) kullanıma sundu. 

Strawberry diye de bilinen yeni serinin o1-preview (ön izleme) ve o1-mini diye iki sürümü mevcut.

Model henüz sadece ChatGPT Plus ve Team kullanıcılarının yanı sıra 5. seviye API katmanına hak kazanan geliştiricilerin erişimine peyderpey açılıyor.

ChatGPT Enterprise ve Edu üyelerinin de gelecek haftadan itibaren araca erişebileceğini belirten şirket, ileride o1-miniyi bütün kullanıcılara ücretsiz sunmayı planlıyor. Fakat bunun için henüz bir tarih verilmedi.

Daha önceki modellerine 2,3,4 gibi isimler veren OpenAI, son serinin yepyeni becerilere sahip olması nedeniyle "sayacı sıfırladıklarını" ve bu nedenle o1 adını seçtiklerini belirtiyor.

Tabii bütün bunların bir bedeli var. Kullanımı mayısta çıkan öncülü GPT-4o'dan üç kat daha masraflı olan o1-preview'un geliştiricilere maliyeti 1 milyon girdi jetonu (token) başına 15 dolar, 1 milyon çıktı jetonu başına da 60 dolar.

Veri birimlerini ifade eden jetonlar, yapay zeka araçlarının büyük verileri parçalara ayırıp dili işlemesini sağlıyor. 1 milyon jeton yaklaşık 750 bin kelimeye denk geliyor. 

OpenAI, o1-mini versiyonun yüzde 80 daha ucuz olduğunu belirtiyor fakat bu sürüm diğeri kadar geniş bir bilgi yelpazesine sahip değil. 

Peki şirketin ön izleme veya bir ön sürüm olduğunu belirttiği o1, öncüllerinden farklı olarak neyi yapabiliyor, neyi yapamıyor ve insanlığın kendi bilişsel seviyesini geçen yapay zeka inşa etme çabasında nasıl bir adıma işaret ediyor?

1) Gerçekten düşünebiliyor mu?

Teknoloji sektöründeki en temel tartışmalardan biri, yapay zeka araçlarının becerilerini "düşünme" veya "muhakeme" gibi ifadelerle tanımlama etrafında dönüyor. 

Geniş dil modellerinin, devasa büyüklükte bilgi kümeleriyle eğitildiği ve sorgulara verdikleri cevaplarda bu veriler üzerinden olasılık temelli tahmin yürüttükleri göz önüne alınırsa, bazı uzmanların "düşünme" ifadesine itirazlarında haklılık payı var. 

Öte yandan bu araçlar insan beyni gibi akıl yürütme becerisine gittikçe daha fazla yaklaşıyor. 

OpenAI, o1 serisinin sorulara cevap vermeden önce daha uzun süre düşündüğünü ve vereceği yanıtların doğruluğunu kontrol ettiğini ifade ediyor.

Sisteme girilen soru karşısında "Düşünüyorum" gibi yanıtlar vermesi, gerçekten o sırada düşündüğü izlenimi yaratsa da o1'in insanlar gibi akıl yürüttüğünü söylemek mümkün değil. 

OpenAI'ın araştırma ekibinin lideri Jerry Tworek, yapay zeka modelinin düşünme biçimini insanlarınkiyle bir tutmadıklarını söylüyor. 

Arayüz ise yeni modelin problemleri çözerken daha fazla zaman harcadığını ve daha derine indiğini gösterme amacıyla bu şekilde tasarlanmış.

o1'i önceki OpenAI uygulamalarından ayıran temel özelliğiyse eğitilme biçiminde yatıyor. 

Eğitim bilimci ve öğretmenlerin aşina olabileceği pekiştirmeli öğrenme denen bu yöntem, doğru yanıtlar karşısında ödül, yanlış cevaplar karşısında da ceza verilmesi ilkesine dayanıyor.

Bu sayede deneme yanılmayla ilerleyen yapay zeka aracının, doğru yanıtlara ulaşma becerisi gelişiyor. Sorguları işlerken, insanların sorunları adım adım inceleyerek çözmesine benzer bir "düşünce zinciri" kullanıyor.

OpenAI, aracı "düşünmeye" iten bu yöntemin, doğruluğunu artırdığını ifade ediyor. 

2) Hangi alanlarda kullanılacak?

Karmaşık muhakeme görevlerinde kayda değer bir ilerlemeye ve yeni bir yapay zeka yeteneği seviyesine işaret ediyor. Bu nedenle sayacı tekrar 1'e sıfırlıyor ve bu seriye OpenAI o1 adını veriyoruz.

OpenAI'ın bu ifadelerle tanıttığı o1'in, dil becerilerinden ziyade bilimsel çalışmalar, veri işleme ve kodlamada daha iyi bir performans sergilemesi bekleniyor. Ayrıca o1-mini, daha küçük bir sürüm olmasına karşın özellikle kod üretmesi amacıyla geliştirildi. 

Yeni model kodlama ve matematikte sonuca ulaşma sürecini detaylandırdığı için bu alanlarda öğretmenlik yapma becerisinin önceki versiyonlardan daha iyi olması bekleniyor. 

Şirketin baş araştırma görevlisi Bob McGrew, yeni modelin ileri seviye matematik sorularında kendisinden daha iyi olduğunu belirterek kendisinin üniversitede matematik okuduğunu ekliyor.

OpenAI yeni modelin ayrıca bilim insanlarının hücre dizileme çalışmalarına ve fizikçilerin karmaşık matematiksel formüller üretmesine katkı sağlayacağını ifade ediyor. 

Ayrıca yapılan testlerde fizik, kimya ve biyolojinin bazı alanlarında doktora öğrencileriyle yarıştığı kaydedildi.

Şirketin baş bilim insanı Dr. Jakub Pachocki ve OpenAI teknik çalışanı Szymon Sido, New York Times'a yaptıkları sunumda, sohbet botunun çengel bulmacadan çok daha karmaşık akrostiş bulmacasını çözdüğü görüldü.

Yapay zeka aracı aynı zamanda doktora düzeyinde bir kimya sorusunu yanıtladı ve bir hastanın semptomları ve geçmişi hakkında ayrıntılı bir rapora dayanarak hastalığı teşhis etti.

3) GPT-4o'dan daha mı iyi?

Daha önceki modeller internetteki bilgilerle eğitildiği ve internette epey yanlış bilgi olduğu için hata yapma ihtimalleri artıyor. o1'in eğitilme biçimiyse bu hataları çok daha düşük seviyeye indirmesini sağlıyor. 

Yeni modelin; ses, görüntü ve yazıyla iletişim kuran GPT-4o'dan çok daha iyi performans gösterdiği alanlar olsa da bazı konularda gerisinde kalıyor. 

İki aracı da lise seviyesindeki Uluslararası Matematik Olimpiyatı'na sokan OpenAI, o1'in soruların yüzde 83'ünü, GPT-4o'nun ise sadece yüzde 13'ünü doğru çözdüğünü ifade ediyor. 

Thomson Reuters'tan yeni modeli test eden Pablo Arredondo, TechCrunch'a yaptığı açıklamada yasal belgeleri analiz etme ve hukuk fakültesine giriş sınavında da daha başarılı olduğunu söylüyor.

Strawberry takma adına sahip o1'in GPT-4o'yu geride bıraktığı bir diğer alan ise "strawberry" (çilek) kelimesinde kaç tane "r" harfi olduğunu bulmak.

Bu soruya "iki" yanıtını veren ChatGPT'nin önceki sürümleri internette alay konusu olmuştu. 

İlk başta çok zor bir görev gibi görünmese de yapay zeka araçları kelimeleri harf harf değil, jetonlar şeklinde işlediği için bu tip basit işlerde zorlanabiliyorlar. 

Ancak o1, daha detaylı düşünmesi ve kendisini kontrol etmesinden dolayı bu soruya doğru yanıtı vermeyi başardı. 

Öte yandan yeni model, internette arama yapma, metin ve görsel işleme gibi özelliklere henüz sahip değil. Ayrıca gerçek dünya hakkında GPT-4o kadar bilgisi de yok. 

Pennsylvania Üniversitesi Wharton İşletme Okulu'nda yapay zeka üzerine çalışan Ethan Mollick "Açıkçası o1-preview her şeyde daha iyi değil. Örneğin GPT-4o'dan daha iyi bir yazar değil" diyerek ekliyor: 

Ancak planlama gerektiren görevlerde ciddi değişiklikler sözkonusu.

OpenAI, yeni modelinde halüsinasyon sorununu da çözmeyi henüz başaramadı. Yapay zeka sohbet botlarının bazı bilgileri "uydurmasını" ifade eden halüsinasyon, bu araçların temel sorunu olmaya devam ediyor.

Modeli test eden Mollick, zorlu bir bulmacayı çözdüğünü ancak ipuçlarından birini uydurduğunu söylüyor. 

Yine de Tworek, "Bu modelin daha az halüsinasyon gördüğünü fark ettik" diyerek ekliyor: 

Ancak sorun hâlâ devam ediyor. Halüsinasyonları çözdüğümüzü söyleyemeyiz.

Son modelin bir diğer eksikliği de sorgulara yavaş cevap vermesi. Diğer sürümler neredeyse anında yanıtı sunarken, muhtemelen düşünme süresinden dolayı o1'in cevap vermesi çok daha uzun zaman alıyor.

Örneğin Mollick, bulmacayı çözmesinin 108 saniye sürdüğünü ifade ediyor.

OpenAI modelin ön izleme versiyonu olduğunu belirtirken, uzmanlar o1'in sonraki versiyonlarının hızlanmasını umuyor. 

4) İnsanlığa tehdit oluşturabilir mi?

Bazı yapay zeka araçları eğitimleri sırasında farklı kelimelerin beraber kullanılma sıklıklarını analiz ederek sözcüklerin birbirine yakınlığını tahmin ediyor. Örneğin "kedi" ve "köpek" kelimeleri birlikte daha sık kullanıldığı için yakın anlamlara sahip olmaları gerektiği sonucuna varıyor.

Bu modellerin "yapay zeka" ve "tehdit" ifadeleri arasında da böyle bir ilişki kurmuş olması muhtemel. 

Her yeni modelin piyasa sürülmesiyle akla gelen ilk sorulardan biri insanlığa varoluşsal bir tehdit yaratıp yaratmayacağı.

Sektörün önde gelen bazı isimleri bu tehlikeye karşı uyarırken bazı uzmanlar yapay zeka araçlarının nasıl kullanıldığının daha önemli olduğunu vurguluyor.

OpenAI'ın son sürümüyle bu araçların insan gibi düşünme becerisine bir adım daha yaklaşması da endişeleri artırabilir.

Ancak bu yazıdan da anlaşılabileceği üzere, o1'in becerileri henüz korkutucu bir düzeyin yakınından bile geçmiyor. 

Ars Technica'nın ifade ettiği gibi bir bulmacadaki 8 ipucunu çözmesi 108 saniye süren ve bir cevapta halüsinasyon gören bir yapay zeka modelinin potansiyel tehlike olduğunu söylemek abartıya kaçar. 

Öte yandan OpenAI'ın yanı sıra Meta ve Google gibi şirketlerin de çabaları ve son yıllardaki hızlı gelişmeler göz önüne alınırsa, insan seviyesine ulaşan yapay zeka araçları çok uzak olmayabilir.

Independent Türkçe, TechCrunch, Verge, Ars Technica, New York Times, OpenAI