Deepfake tespiti mümkün olacak mı?

Yapılan birkaç deneme etkinliğini tespit edemedi. C2PA geliştirilmiş bir teknik standart

Günümüzün zorlu görevi yapay zekanın sahtecilikte kullanımını önleyecek etkili bir araç tasarlamak (Unsplash)
Günümüzün zorlu görevi yapay zekanın sahtecilikte kullanımını önleyecek etkili bir araç tasarlamak (Unsplash)
TT

Deepfake tespiti mümkün olacak mı?

Günümüzün zorlu görevi yapay zekanın sahtecilikte kullanımını önleyecek etkili bir araç tasarlamak (Unsplash)
Günümüzün zorlu görevi yapay zekanın sahtecilikte kullanımını önleyecek etkili bir araç tasarlamak (Unsplash)

Nermin Ali

Yapay zeka öncelikle görseller, videolar ve bir bütün olarak bakıldığında oldukça ikna edici görünen büyük miktarda metin oluşturmak için gerekli araçların sağlanmasında kullanılıyor.

Bu tür üretken yapay zekadaki patlamanın ışığında uyarılar gelmeye devam ediyor. Yapay zekaya eşlik eden olgular daha önce yaygın değildi.

Günümüzde ise yapay olarak oluşturulan içeriğin yalnızca varlığı bile herhangi bir görselin, videonun veya metin parçasının gerçekliği konusunda şüphe uyandırabilir.

Bu içeriğin miktarı arttıkça ve modelleri geliştikçe bu şüphenin giderek artacağı kesin.

Kimi insanlar bu şüphe dalgalarını istismar ediyor; örneğin dijital belgelerle desteklenen bir davadaki sanıklardan biri, kendisine yönelik iddiaların doğru olmasına rağmen, insanların kalplerinde şüphe uyandırmak isteyebiliyor.

Bütün meseleyi yapay zekaya ve onun hilelerine bağlamak, aslında dünyanın pek çok bölgesinde çeşitli siyasi, ekonomik ve toplumsal olaylarda yaşanan bir durum.

Buradan hareketle birçok sektör, yapay zekanın yarattığı metinler ve sanat eserleriyle ilgili alarma geçti.

Özellikle öğrencilerin, ödevlerini yazmak için tamamen ChatGPT’yi kullanacaklarından korkan eğitim sektörü alarma geçti.

Zamanla yapay zeka tarafından üretilen bilgiler, çeşitli çalışmaların, yapay olarak oluşturulan metinlerin insanlar tarafından yazılanlardan daha ikna edici göründüğünü göstermesinin ardından gerçek bir endişe kaynağı haline geldi.

Gerçek şu ki hiç kimsenin, hatta lansmanına yardımcı olan şirketin bile olup biten her şeyle nasıl başa çıkılacağına dair bir yanıtı yok.

Yapay içeriğin belirlenmesi

Tüm bunlara rağmen hükümetler henüz yapay zekayı dizginlemenin net ve etkili bir yolunu bulamadılar.

Çevrimiçi yanlış bilgileri ortadan kaldırmak amacıyla kendi kurallarını ve politikalarını belirlemek ve kendi koruma önlemlerini geliştirmek hâlâ bireysel grup ve kuruluşlara kalmış durumda.

Avrupa Komisyonu, yasaların yürürlüğe girmesini beklemek yerine insanların gerçeği kurgudan ayırt etmesini kolaylaştırmak için Google, Facebook ve TikTok gibi büyük teknoloji şirketlerinden yapay zeka tarafından oluşturulan içerikleri net bir şekilde sınıflandırmaya başlamasını istedi.

Bu şekilde büyük platformlar ve arama motorları Dijital Hizmetler Yasası (DSA) kapsamında, "deepfake" olarak bilinen, yapay olarak oluşturulan veya manipüle edilen içeriği tanımlamak zorunda kalacak, aksi takdirde ağır para cezalarıyla karşı karşıya kalacak.

Dolayısıyla günümüzün zorlu görevi yapay zekanın sahtecilikte kullanımını önleyecek etkili bir araç tasarlamak.

Özellikle önerilen hiçbir teknolojinin şu ana kadar etkili olduğu kanıtlanmadığı için bu araç, içeriğin doğru bir şekilde tespit edilmesini sağlamak için güçlü teknik mekanizmalar geliştirmeyi de içeriyor.

Denemeler

Watermark teknolojisi, haber ajansları ve görsel üretiminde uzmanlaşmış şirketler tarafından (görsellerinin izinsiz kullanılmasını önlemek amacıyla) yaygın olarak kullanılırken, yapay zekanın birçok modelle üretebildiği içerik çeşitliliği, işleri daha da karmaşık hale getiriyor.

Özellikle birçok uzman, watermark teknolojisinin atlatılabileceği çeşitli yolların olduğunu ortaya koyduktan sonra bu karmaşıklık artıyor.

Ayrıca, örneğin görüntü boyutunu değiştirmek gibi içeriğin kendisinde değişiklik yaparken bazı teknolojilerin bunları tespitte etkili olmaması da mümkün.

Üstelik geçen temmuz ayında OpenEye, yapay zeka tarafından yazılan metinleri tespit etmesi gereken bir aracı, doğruluk oranının düşük olması nedeniyle kapatmıştı.

Daha sonra bu aracın yapay zeka tarafından oluşturulan metni yakalamada yeterince iyi olmadığını kabul etti ve yanlış sonuçlar ortaya koyabileceği konusunda uyardı.

Ayrıca OpenEye kullanıcıların işitsel mi yoksa görsel içeriğin mi yapay zeka tarafından oluşturulduğunu bilmesini sağlayacak teknolojiler geliştirmeyi ve uygulamayı planladığını duyurdu.

Geliştirilmiş teknik standart

Bugün yeniden kendini gösteren teknolojilerden biri de iki yıl önce Adobe, Microsoft, Intel, ARM ve Tropic ortaklığıyla başlatılan proje.

Daha sonra British Broadcasting Corporation (BBC), Nikon ve Sony gibi diğer şirketler de bu gruba katıldı.

Bu koalisyona Coalition for Content Provenance and Authenticity (C2PA) adı veriliyor.

C2PA, yayıncılara, üreticilere ve tüketicilere farklı medya türlerinin kökenini takip etme imkanı sağlamak amacıyla dijital olarak üretilen medyanın kaynağını ve geçmişini ortaya koymak için geliştirilmiş bir teknik standart.

Ocak 2022'de C2PA, politika yapıcıların, akademisyenlerin ve sektör liderlerinin güvenilir dijital medya oluşturma, yayınlama ve paylaşmanın geleceğini tartıştığı bir etkinlik düzenledi.

Etkinlik sonunda yayınlanan metne göre koalisyon, medya türlerinin kökenini takip etme sorununu çözecek, içeriğin kaynağını ve orijinalliğini belirlemek için teknik özellikler geliştirecek ve üreticilerin, yayıncıların ve tüketicilerin gizlilik ve veri kaygılarını ele alacak.

Ayrıca burada, dijital ürünün oluşturulduğu andan yayınlanıp tüketicilere sunulduğu ana kadar olan süre boyunca kaynağa ilişkin bilgi sağlayarak ve işleyerek içeriğe erişimin dijital kaynak teknolojilerinden olumsuz etkilenmemesini sağlamak amaçlanıyor.

Görüntünün hikayesi

Koalisyonun internet sitesinde yayınladığı ve bir fotoğrafın C2PA uygulamasını destekleyen bir kamerayla çekildiği andan itibaren hayat hikayesini anlatan videoda anlatılan da bu.

Tüm görüntü kaynağı bilgilerini kaydetme ve şifreli imza içeren bir görüntüyle birbirine bağlama süreci başlatılır.

Daha sonra görsel bir editöre ulaşır ve editör, internette yayınlamadan önce üzerinde bazı küçük değişiklikler yapar.

Burada önceki seriye yeni bilgiler eklenir ve ardından görseli indiren herkes görselin sol üst köşesinde yer alan bilgi simgesine tıklayarak, kaynağına, üzerinde yapılan değişikliklere ilişkin tüm bilgileri öğrenebiliyor ve yolculuğunun her bölümünü inceleyebilir.

Eğer C2PA tarafından desteklenmeyen bir sistemdeki görüntüde değişiklikler yapılırsa eksik bir mesajın içerik kimlik bilgilerinde bununla ilgili bilgi verilecek.

İzleyici ayrıca dilediği zaman orijinal görüntü ile mevcut görüntü arasında karşılaştırma da yapabilecek.

Independent Arabia - Independent Türkçe



"Bizim mahallemizdeki" gaz devine dair güçlü kanıtlar bulundu

 Gaz devi 4 ışık yılı uzaklıkta (NASA)
 Gaz devi 4 ışık yılı uzaklıkta (NASA)
TT

"Bizim mahallemizdeki" gaz devine dair güçlü kanıtlar bulundu

 Gaz devi 4 ışık yılı uzaklıkta (NASA)
 Gaz devi 4 ışık yılı uzaklıkta (NASA)

Bryony Gooch 

Gökbilimciler Güneş'e yakın bir yıldız sistemindeki bir yıldızın yörüngesinde dönen dev bir gaz gezegenine dair güçlü kanıtlar buldu.

Dünya'dan 4 ışık yılı uzaklıktaki üçlü yıldız sistemi Alpha Centauri, bilim insanlarının Güneş Sistemi dışındaki dünyalara yönelik araştırmalarında uzun zamandır cazip bir hedef oldu. Bilim insanları astronomik açıdan Dünya'ya yakın bir komşu olabilecek ve hatta yaşamı destekleyen uydulara sahip olabilecek, yaşam barındırmayan bir gezegen buldu.

Geçen yıl tespit edilen bu potansiyel gezegen, daha sonraki gözlemlerde ortadan kaybolmuştu. Ancak gökbilimciler NASA'nın güçlü James Webb Uzay Teleskobu'nu kullanarak yeni işaretler saptadı.

Eğer varlığı doğrulanırsa bu cisim, Güneş benzeri bir yıldızın yaşanabilir bölgesinde dönen, Dünya'ya en yakın gezegen olacak.

Oxford Üniversitesi'nde uzay araçları alanında öğretim üyesi olan Dr. Carly Howett, BBC'ye yaptığı açıklamada, "4 yıl uzun bir yol ama galaktik açıdan çok yakın; bu cisim bizim mahallemizde" diyor.

Güneş'e benzeyen, yaklaşık aynı sıcaklık ve parlaklıkta bir yıldızın etrafında dönüyor. Yaşanabilir dünyaları düşünmek istiyorsak bu gerçekten çok önemli.

Öte yandan bilim insanları, gezegen adayı bir gaz devi olduğu için bildiğimiz anlamda yaşamı desteklemeyeceğini söylüyor.

NASA'nın Jet İtki Laboratuvarı ve Caltech'in IPAC astronomi merkezindeki NASA Ötegezegen Bilimleri Enstitüsü'nden Charles Beichman "Bu sistemin bize bu kadar yakın olması nedeniyle, keşfedilen herhangi bir ötegezegen, bizimki dışındaki gezegen sistemleri hakkında veri toplamada en iyi fırsatı sunacak" diyor.

Beichman "Ancak bu yıldızlar çok parlak, yakın ve gökyüzünde hızla hareket ettiğinden dünyanın en güçlü uzay teleskobuyla bile bu gözlemleri yapmak son derece zor" diye ekliyor.

Yıldızlar muazzam miktarda parlak ışık üreterek yakındaki nesneleri örtebilir ve bu da potansiyel gezegenin neden kaybolmuş gibi göründüğünü açıklayabilir.

Beichman "Webb evrendeki en uzak galaksileri bulmak üzere tasarlandı ve optimize edildi. Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü'ndeki operasyon ekibinin sadece bu hedefe özel bir gözlem dizisi oluşturması gerekti ve ekstra çabaları olağanüstü bir şekilde sonuç verdi" diye ekliyor.

Bu cisim şimdiye kadar görülenler arasında yıldızına en yakın gezegen olacağı için potansiyel gezegenin doğrulanması, ötegezegen görüntüleme çalışmalarında yeni bir dönüm noktası anlamına gelecek.

Ekibin araştırmasını ele alan iki makalenin ortak başyazarı olan, Caltech'ten doktora öğrencisi Aniket Sanghi, "Aynı zamanda sıcaklık ve yaş bakımından Güneş Sistemi'ndeki dev gezegenlere en çok benzeyen ve evimiz Dünya'ya en yakın olanı" diyor.

Birbirine yakın iki yıldız içeren bir sistemde bulunması, gezegenlerin kaotik ortamlarda nasıl oluştuğu, hayatta kaldığı ve geliştiğiyle ilgili anlayışımıza meydan okuyacak.

Gökbilimciler yeni teknolojileri test etmek için özel ekipmanlarla donatılan ve Mayıs 2027'de fırlatılması beklenen NASA'nın Nancy Grace Roman Uzay Teleskobu adlı yeni teleskobunu yeni yaşam arayışında kullanmayı umuyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news