Şaşırtıcı derecede iyi korunmuş "dev" örümcek fosili bulundu

"Megamonodontium mccluskyi"nin Avustralya'da bulunan en büyük örümcek fosili olduğu düşünülüyor

(Yeni Güney Galler Üniversitesi)
(Yeni Güney Galler Üniversitesi)
TT

Şaşırtıcı derecede iyi korunmuş "dev" örümcek fosili bulundu

(Yeni Güney Galler Üniversitesi)
(Yeni Güney Galler Üniversitesi)

Bilim insanları günümüz Avustralya'sında 11 ila 16 milyon yıl önce yaşamış yeni bir "dev" örümcek türü fosilini tanımlayıp adlandırdı.

Örümcek, Yeni Güney Galler'deki demir açısından zengin "götit" adlı kayayla tanınan popüler fosil bölgesi McGraths Ovası'nda keşfedildi.

Megamonodontium mccluskyi adı verilen canlı, The Zoological Journal of the Linnean Society'deki yeni bir çalışmada anlatıldı. Günümüzde varlığını sürdüren Monodontium cinsine (fırça ayaklı tuzak kapı örümceği) benzeyen ancak ondan 5 kat daha büyüklükte ve ayakları arasındaki açıklık yaklaşık 50 mm olan bu hayvan, Barychelidae familyasından bulunan ilk örümcek fosili.

Avustralya Müzesi'nden isimlerin de aralarında yer aldığı bilim insanları, bugüne kadar Avustralya'da az sayıda örümcek fosili bulunduğundan bu keşfin "çok önemli" olduğunu belirtti.

Yeni Güney Galler Üniversitesi'nden paleontolog Matthew McCurry, "Tüm kıtada bugüne kadar sadece 4 örümcek fosili bulunması, bilim insanlarının örümceklerin evrimsel geçmişini anlamasını zorlaştırıyor" diyor.

Dr. McCurry şöyle belirtiyor:

Keşif işte bu yüzden çok önemli; örümceklerin soyunun tükenmesi hakkında yeni bilgiler açığa çıkararak geçmişe dair anlayışımızda bir boşluğu dolduruyor.

Halihazırda Avustralya Müzesi'nin paleontoloji koleksiyonuna konan fosil, "dev" örümceğin milyonlarca yıl önce muhtemelen hangi koşullar altında yaşadığını da ortaya koydu.

Dr. McCurry, "Bu fosilin hayattaki en yakın akrabası halihazırda Singapur'dan Papua Yeni Gine'ye kadar uzanan yağmur ormanlarında yaşıyor" diyor.

Bu da grubun bir zamanlar Avustralya anakarasında benzer çevrelerde yaşadığına fakat Avustralya'nın kuraklaşmasıyla soylarının tükendiğine işaret ediyor.

Megamonodontium mccluskyi'nin Avustralya'da bulunan en büyük örümcek fosili olduğu düşünülüyor.

Queensland Müzesi'nden araknolog Robert Raven, "Bu sadece Avustralya'da bulunan fosilleşmiş en büyük örümcek değil, aynı zamanda Barychelidae familyasına ait, dünya çapında bulunan ilk fosil" dedi.

Dr. Raven şöyle açıklıyor:

Fırça ayaklı tuzak kapı örümceğinin bugün yaşayan yaklaşık 300 türü var ama bunlar genelde fosilleşmiyor gibi görünüyor. Bunun nedeni, oyukların içinde çok fazla zaman geçirmeleri ve fosilleşmek için doğru ortamda bulunmamaları olabilir.

Bilim insanları McGraths Ovası'ndaki fosiller üzerinde yapılan mikroskobik incelemelerin, fosillerin "inanılmaz düzeyde" detaylı bir şekilde korunduğunu gösterdiğini belirtiyor.

Daha gelişmiş mikroskopi teknikleri kullanan araştırmacılar, örümceğin pençelerinin ve vücuduyla bacaklarındaki seta adlı kıl benzeri yapıların en küçük ayrıntılarını analiz etmeyi başardı.

Bilim insanları, "Bu kıllar kimyasalları ve titreşimleri algılayabilir, örümceği saldırganlara karşı savunabilir ve hatta ses çıkarabilir" diyor.

Independent Türkçe



Kedi ve köpekler rüyasında ne görüyor?

Kedi ve köpeklerin iyi bir uyku çekmesi, sağlıklı yaşamaları ve öğrenme becerilerinin gelişmesi açısından kritik önem taşıyor (Unsplash)
Kedi ve köpeklerin iyi bir uyku çekmesi, sağlıklı yaşamaları ve öğrenme becerilerinin gelişmesi açısından kritik önem taşıyor (Unsplash)
TT

Kedi ve köpekler rüyasında ne görüyor?

Kedi ve köpeklerin iyi bir uyku çekmesi, sağlıklı yaşamaları ve öğrenme becerilerinin gelişmesi açısından kritik önem taşıyor (Unsplash)
Kedi ve köpeklerin iyi bir uyku çekmesi, sağlıklı yaşamaları ve öğrenme becerilerinin gelişmesi açısından kritik önem taşıyor (Unsplash)

Sokakta bir köşeye veya evdeki koltuğa kıvrılıp yatan kedi ve köpekler, tıpkı insanlar gibi rüya görüyor. 

Hayvanların uyurken ne gördüğünü anlatma imkanı olmasa da bilim insanlarının elinde bazı yöntemler var. 

Rüya görürken insanların gözleri hareket ediyor ve uykunun bu evresi hızlı göz hareketi (rapid eye movement / REM) diye biliniyor. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda kedi ve köpekler de REM belirtileri sergiliyor.

Ancak araştırmacılar, hayvanların tam olarak insanlar gibi rüya görmediğini düşünüyor. 

San Francisco Eyalet Üniversitesi'nden David Peña-Guzmán, "Diğer hayvanların insan olmayan zihinleri ve bedenleriyle, bizimle aynı şekilde rüya gördüğünü varsaymak hata olur" diyor. 

Yine de uzmanlara göre bu hayvanların rüyaları, günlük hayattaki deneyimlerinin bir yansıması. 

Pek çok araştırmacı, insanların bu şekilde rüya gördüğünü düşünürken bazıları, kişinin yaşantısında eksik olan şeylerin rüyasını gördüğünü öne sürüyor.

Harvard Üniversitesi'nde rüyalar üzerine çalışan Deirdre Barrett, hayvanların rüyalarının içeriğine dair yeterince araştırma yapılmadığını söyleyerek ekliyor:

Muhtemelen köpekler gün içinde neyle ilgileniyorsa, rüyalarında da onlar ortaya çıkıyor.

Barrett'a göre evcil köpekler muhtemelen yemek, oyun ve sahipleri hakkında rüya görüyor. 

1970'lerde yapılan bir araştırmada kedilerin REM uykusu sırasında hareket ettiği görülmüştü. Bilim insanları hayvanın bu sırada rüyasında avlandığını gördüğünü düşünüyor. 

Barrett, "Kedilerin avlarını takip etmek veya onlara saldırmakla ilgili rüya gördüğü çok güçlü bir varsayım" diyor. 

Ayrıca bazı kedilerin, güneşte uzandıklarını veya esnediklerini görmesi de muhtemel. 

Madrid'deki Montepríncipe Kliniği'nde veteriner olan Juan Antonio Aguado da "Köpekler; sahipleri, yürüyüşleri ya da oynadıkları oyunlar hakkında rüya görebilir" diyerek ekliyor: 

Kedilerse kanepede kucaklaşma, avlanma ve hatta diğer hayvanlarla kavga etme anlarını yeniden yaşayabilir. Bu rüyalar uyku sırasında ağız seğirmesi, bacak hareketleri, hırlama ve havlama gibi fiziksel davranışlarla kendini gösterir.

Barrett kedilerin de sahiplerini rüyasında görebileceğini ancak bunun köpeklerde daha sık yaşandığını tahmin ediyor.

Aguado ayrıca köpek büyüklüğünün de rüyaları etkilediğini öne sürüyor:

Büyük köpekler her 60 ila 90 dakikada bir rüya görürken, küçük köpekler uyurken daha fazla beyin aktivitesine sahip olduğu için bunu yaklaşık 10 dakikada bir yapar.

Hayvanlar rüya görebildikleri gibi bunlar kabusa da dönüşebiliyor. Genellikle kabus görünce uykularında hırlamaya veya havlamaya başlayabiliyorlar.

Aguado, derin uykudaki hayvanların gerçekliğe dair farkındalığı azaldığı için onları uyandırmamayı tavsiye ediyor.

Veteriner "Köpek veya kedi olumsuz tepki verebilir ve saldırgan davranabilir" diyerek ekliyor: 

Dikkatini çekmek için ismiyle seslenmek ya da yatağını hafifçe hareket ettirmek tercih edilmeli.

Independent Türkçe, El País, Scientific American