Çin, yeni keşif aracını Ay'a 2024'te yollayacak

Çin, Ay'ın karanlık yüzünden kaya ve toprak örnekleri toplamak üzere "Çang'ı 6" keşif aracını gelecek yıl uzaya gönderecek.

AA
AA
TT

Çin, yeni keşif aracını Ay'a 2024'te yollayacak

AA
AA

Çin Ulusal Uzay İdaresinden yapılan açıklamaya göre, keşif aracının, Ay'ın Güney Kutbu'ndaki Aitken Çanağı'na indirilmesi amaçlanıyor.

2024'te fırlatılması planlanan keşif aracı, Ay yüzeyinden farklı bölge ve devirlere ait kaya ve toprak örnekleri toplayacak.

Keşif aracının Ay'ın uzak yüzüyle iletişiminin sağlanması için yeni geliştirilen "Çüeçiao-2" (Saksağan Köprüsü-2) aktarım uydusunun da gelecek yılın ilk yarısında fırlatılması hedefleniyor.

Çang'ı 6, Fransa, İtalya, Pakistan ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) için aralarında negatif iyon ve gaz dedektörlerinin olduğu bazı araştırma enstrümanlarını da Ay'a taşıyacak.

Ay keşif görevleri

Çin mitolojisindeki Ay tanrıçasının adını taşıyan keşif görevleri, 2007 ve 2010 yıllarında Ay yörüngesine yollanan "Çang'ı 1" ve "Çang'ı 2" uydularıyla başlamıştı. Ay'ın haritalandırılmasının hedeflendiği keşif görevleri, yüzeye yumuşak iniş için hazırlık amacı taşıyordu.

"Çang'ı 3" görevinde "Yütu" (Yeşim Tavşanı) adı verilen gezgin keşif aracı, 14 Aralık 2023'te Ay yüzeyine indirilmişti.

"Çang'ı 4" görevinde "Yütu-2" gezgin keşif aracını 3 Ocak 2019'da Ay'ın karanlık yüzüne indiren Çin, bunu başarabilen ilk ülke olmuştu.

Ay'ın yüzeyinden örnek toplaması planlanan ilk keşif aracı "Çang'ı 5", 24 Kasım 2020'de fırlatıldıktan sonra topladığı 1,73 kilogram kaya ve toprak örneğiyle 16 Aralık 2020'de Dünya'ya dönmüştü.

Çin, Ay'daki keşif faaliyetini gelecek yıllarda yeni görevlerle sürdürecek. Bu kapsamda, "Çang'ı 6"nın ardından, 2026'da Ay'ın güney kutbunda keşif yapmak üzere "Çang'ı 7" ve 2027'de doğal kaynak kapasitesini ve kullanılabilirliğini doğrulamak ve Ay yüzeyindeki uzay üssü inşası için testler yapmak üzere "Çang'ı 8" görevleri planlanıyor.

Bu görevler için "Çüeçiao-2"ye ilave olarak iki yeni nesil aktarım uydusu daha Ay yörüngesine konumlandırılacak.

Ülke, 2030'larda Ay'a insanlı seferler düzenlemeyi, Uluslararası Ay Araştırma Üssü kurarak daha ileri keşif faaliyetlerine zemin hazırlamayı hedefliyor.



Türkiye'de bulunan kafatasının Kleopatra'nın kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı

1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
TT

Türkiye'de bulunan kafatasının Kleopatra'nın kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı

1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)

1929'da Türkiye'de keşfedilen kafatasının Kleopatra'nın kız kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı. 

İzmir'deki Efes Antik Kenti'nde yer alan Oktagon adlı yapıda yaklaşık 100 yıl önce bir kafatası bulunmuştu. Mezarda herhangi bir eşya yoktu ancak arkeologlar burada önemli bir genç kadının yattığını düşünmüştü.

Daha sonra 1982'de antik kentin başka bir kısmında iskeletin geri kalanı ortaya çıkmıştı. Bilim insanları, kafatası ve iskeletin VII. Kleopatra'nın üvey kız kardeşi IV. Arsinoe'ye ait olduğunu öne sürmüştü. 

Aynı babayı paylaşan kız kardeşlerden küçüğü Arsinoe, MÖ 48-47'de ablası Kleopatra ve Jül Sezar'a karşı İskenderiye Kuşatması'nı yürütmüştü. Muharebeyi kaybeden Arsinoe ve birlikleri Efes'teki Artemis Tapınağı'na sığınmıştı. 

Romalı general Marcus Antonius'un emriyle idam edilen Arsinoe, MÖ 41'de hayatını kaybetmişti. 

Yeni bir çalışmada bir grup bilim insanı, 1929'da keşfedilen kafatasını tekrar incelemeye karar verdi.

Bulguları hakemli dergi Scientific Reports'ta dün (10 Ocak) yayımlanan çalışmada, radyokarbon tarihleme yöntemi kullanılarak kafatasının MÖ 205-36'dan kaldığı saptandı. Ayrıca kafatası ve daha sonra bulunan iskeletin aynı kişiye ait olduğu da belirlendi. 

Bu bulgular mezarda yatan kişinin gerçekten Arsinoe olabileceğine işaret etse de çalışmanın devamında şaşırtıcı bilgiler ortaya çıktı. 

Bilim insanları kafatasının gelişim seviyesine bakararak bunun 11-14 yaşında birine ait olduğu sonucuna vardı.

Viyana Üniversitesi'nden Gerhard Weber, başyazarı olduğu çalışma hakkında "Ama sonra büyük sürpriz geldi" diyerek ekliyor: 

Kafatası ve uyluk kemiği üzerinde tekrar tekrar yapılan testler, Y kromozomunun varlığını açıkça gösterdi; başka bir deyişle bu kişi erkekti.

Araştırmacılar erkek çocuğun kafatasında bazı anomaliler de gözlemledi. Örneğin normalde 65 yaşından önce kaynaşmayan kafatası çizgileri birleşmiş ve çocuğun kafası asimetrik bir hal almıştı.

Ekibe göre en ilginç bulguysa üst çenesinin yeterince gelişmemiş olmasıydı. Çenedeki eklemleri ve geriye kalan iki dişi inceleyen ekip, çocuğun ciddi çiğneme sorunları yaşadığını düşünüyor. Özellikle azı dişlerinden birinde yüklenme sonucu çatlaklar oluşmuştu.

Bu bozukluklara neyin yol açtığı tespit edilemedi. Bilim insanları D vitamini eksikliği veya genetik bir rahatsızlıktan şüphelense de bu teorileri test etmek için ellerinde yeterince DNA kalıntısı yok.

Araştırmacılar, bu çocuğun neden Oktagon kadar önemli bir yere gömüldüğünün gizemini koruduğunu söyleyerek makalede şöyle yazıyor:

Oktagon'a gömülen kişinin IV. Arsinoe olmadığını ve kalıntılarını aramaya devam etmemiz gerektiğini kesin bir şekilde söyleyebiliriz.

Independent Türkçe, Popular Science, Live Science, Scientific Reports