Şehirlerde aşırı sıcaklara karşı güvenli sığınak: Ağaç dikimi

Gelecek yılın daha sıcak geçeceği yönünde tahminler var

Ağaçlar sıcak hava dalgalarının şiddetini azaltıyor
Ağaçlar sıcak hava dalgalarının şiddetini azaltıyor
TT

Şehirlerde aşırı sıcaklara karşı güvenli sığınak: Ağaç dikimi

Ağaçlar sıcak hava dalgalarının şiddetini azaltıyor
Ağaçlar sıcak hava dalgalarının şiddetini azaltıyor

Arap dünyası ve tüm dünya ülkeleri, 2023 yazında sıcak hava dalgaları ve rekor rakamlar kaydederken, 2024’te küresel yüzey sıcaklıklarında daha büyük bir artışa tanık olacağına yönelik öngörüler ortaya çıktı.

Havayı serinletecek doğal alanlar

Surrey Üniversitesi Küresel Temiz Hava Araştırmaları Merkezi’nin (GCARE) yeni araştırma, gezegende art arda gelen sıcak hava dalgalarının şiddetini azaltabilecek bir önlem olarak, şehirlerimize daha fazla doğal alan eklenmesinin sıcak hava dalgaları sırasında 6°C’ye kadar soğutma sağlayabileceği ortaya çıkardı. Environment International dergisinde yayınlanan bu sonuca, İngiltere’nin 4 farklı bölgesindeki sıcaklıkları bir yıl boyunca izledikten sonra ulaştı.

Araştırmacılar doğal alanların (ormanlar, çayırlar ve göller) olduğu yerleşim alanlarının ortalama 3 santigrat dereceye kadar daha soğuk olduğu sonucuna ulaştı.

Araştırma sırasında araştırmacılar, yer seviyesinden 2 ila 3 metre yükseğe yerleştirilen sıcaklık sensörleri ile Haziran 2021’den Ağustos 2022’nin sonuna kadar sürekli olarak sıcaklıkları takip etti.

Sensörler her dakika veri topladı ve toplamda 633 bin 780 veri okundu. Araştırmacılar, 2022 yazında, 2021’e kıyasla daha yoğun ve daha uzun süreli sıcak hava dalgalarının görülmesinin arttığını ve yerleşim alanının genellikle 28°C’lik sıcak hava dalgası eşiğini aştığını tespit etti.

19 Temmuz 2022 yılın en ekstrem günü olurken, Birleşik Krallık’ta kaydedilen en sıcak gün de oldu ve sıcaklık 40,7 santigrat dereceye yükseldi.

Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Surrey Üniversitesi Küresel Temiz Hava Araştırma Merkezi Kurucu Direktörü ve çalışmanın Baş Yazarı Prof. Dr. Prashant Kumar “Çalışmamızda yerleşim yerlerine kıyasla ormanlardaki, otlaklardaki ve su kütlelerindeki sıcaklık seviyeleri izlendi” ifadelerini kullandı. Kumar “Ormanlar, çayırlar ve su birikintilerindeki alanlar öğle saatlerinde yerleşim alanlarına göre 6 santigrat derece (yüzde 20) daha soğuktu.  Soğutma verimliliği en çok ormanlarda etkili oldu, bunu su kütleleri ve ardından da çayırlar izledi” ifadelerini de sözlerine ekledi.

Sonuçların önemiyle ilgili olarak, Kumar ‘Yeşil’ (ağaçlar) ve ‘mavi’ (su kütleleri) altyapı çözümlerinin, sıcak hava dalgalarının zirve yaptığı dönemde yerleşim alanlarını soğutmak için çalıştığını ve sel ve kuraklık gibi diğer aşırı hava olaylarının karşında yeşil alanlara erişim, biyolojik çeşitlilik, sağlık ve refah üzerindeki etkilerini azaltma gibi ek faydalar sağladığını açıkladı.

Kumar “Küresel sıcaklıklar yükselirken ve Birleşik Krallık Temmuz 2022’de rekor düzeyde en yüksek sıcaklığı kaydederken, araştırmalarımız doğanın kentsel alanlarımızı serin tutmanın anahtarı olduğuna dair giderek artan kanıtları destekler nitelikte geldi” dedi.

Ayrıca “İnsan yerleşimlerinde mümkün olan her yerde, örneğin parklar ve okul oyun alanları çevresinde, konut parklarında, şehir merkezlerinde ve yol kenarlarında ağaç dikmek, toplulukların kentsel sıcak hava dalgalarıyla başa çıkmalarına yardımcı olmak için harika bir başlangıç ​​noktasıdır. Göller ve göletler gibi su kütleleri de alanların serinlemesine ve fazla yağmur suyunun emilmesine yardımcı olabilir” tavsiyesinde bulundu.

Çevre uzmanı ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) eski Danışmanı Dr. Samir Muvafi, çalışmanın sonuçlarını destekleyerek, sıcak hava dalgalarının şiddetini azaltmak için yeşil alanların ve ağaçların önemini vurguladı.

Muvafi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, çalışma sonucunda iyi bir planlamanın gerektirdiği şekilde, Arap toplumları dahil olmak üzere tüm toplumlara uygun olabilecek, yeşil alanların yerleşim alanlarının önemli bir kısmını kaplayacak, yüksek sıcaklıklara uyum sağlayabilecek bir öneri belirlemek için yeterli sürede yapılan ölçümlere dayanarak önemli sonuçlar ortaya çıktı.

Movafi yeşil alanların varlığının önemi ve sıcaklıkları düşürmedeki somut etkisi konusunda herkesin hemfikir olduğunu belirterek bu etkiyi ölçen kesin bir sayıya ulaşılmamış olabileceğini belirtti.

2023 en sıcak yıl

Birkaç gün önce Atmosferik Bilimlerdeki Gelişmeler dergisinin son sayısında yayınlanan bir çalışmada, Çinli araştırmacılar, 2023’ün tarihteki en sıcak yıl olma yolunda ilerlediğini tahmin ediyor. Mevcut gidişata ve küresel yüzey sıcaklıklarını güçlü bir şekilde etkileyen El Niño’nun öngörülen kısa vadeli sonuçlarına istinaden, 2024 yılında küresel yüzey sıcaklıklarında bir artış olabileceği düşünülüyor.

Çin’deki Sun Yat-sen Üniversitesi’ndeki Atmosfer Bilimleri Fakültesi’nden Araştırma Direktörü Prof. Dr. Qingxiang Li Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda “Ekibimiz tarafından geliştirilen, Çin için küresel birleşik yüzey sıcaklığı veri setinin güncellenmiş bir versiyonuna istinaden, 2023 şimdiden gözlem döneminden bu yana en sıcak üçüncü yarı yıl olarak belirlendi. Verileri 2016’nın en sıcak ilk yarısından ve 2020’nin en sıcak ilk yarısından çok az daha düşük” ifadelerini kullandı.

Ayrıca “Aylık ortalamalara bakıldığında, El Niño olgusu ortaya çıkmaya devam ederken, küresel ortalama deniz yüzeyi sıcaklıkları Nisan ayından itibaren tarihteki en yüksek aylık maksimum seviyeye ulaştı. Haziran ayında dünya genelinde ortalama yer hava sıcaklıkları rekor düzeyde ikinci en yüksek aylık sıcaklığa yükseldi. Bu, Mayıs ayından itibaren küresel ortalama yüzey sıcaklığı açısından kaydedilen en sıcak ayın oluşmasına ne katkıda bulundu” ifadelerini sözlerine ekledi.

Bu çalışmanın 1850’den bu yana yüzey sıcaklığı için başka bir küresel referans veri seti geliştirdiğini ve bir dizi çalışmanın, bu veri setinin kalite ve teknik düzeyde şu anda mevcut olan diğer benzer veri setleriyle karşılaştırılabilir olduğunu gösterdiğini belirtti. Ayrıca küresel ısınmanın kötüleştiğine dair yeni kanıtların ortaya çıktığını belirtti.

Muvafi rekor yüksek sıcaklıkların iklim değişikliğinin doğrudan etkilerinin, öncekine göre daha sık, daha büyük oranlarda ve daha yoğun hale gelen fırtına ve kasırga gibi diğer etkileri ile birlikte şu anda deneyimlediğimiz bir gerçeklik haline geldiğini doğruladığını söyledi. Bu etkilere uyum sağlamanın hızlı yollarını bulmanın gerekliliğine de dikkati çekti.



NASA, Jüpiter'in uydularından birinde yaşam için uygun koşullar arıyor

 Jüpiter'in uydusu Europa'ya yakın uçan Europa Clipper uzay aracının temsili bir görüntüsü (NASA - Reuters)
Jüpiter'in uydusu Europa'ya yakın uçan Europa Clipper uzay aracının temsili bir görüntüsü (NASA - Reuters)
TT

NASA, Jüpiter'in uydularından birinde yaşam için uygun koşullar arıyor

 Jüpiter'in uydusu Europa'ya yakın uçan Europa Clipper uzay aracının temsili bir görüntüsü (NASA - Reuters)
Jüpiter'in uydusu Europa'ya yakın uçan Europa Clipper uzay aracının temsili bir görüntüsü (NASA - Reuters)

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Jüpiter'in yörüngesinde bulunan ve güneş sistemimizde yaşam arayışında en umut verici yerlerden biri olan Europa uydusuna bir uzay aracı fırlatmaya hazırlanıyor.

Uzay aracı, buzla kaplı olan ve altında geniş bir okyanus bulunduğuna inanılan gezegenin yaşanabilir olup olmadığına odaklanacak.

Güneş enerjisiyle çalışan Europa Clipper uzay aracı, Cape Canaveral'daki Kennedy Uzay Merkezi'nden bir Falcon Heavy roketiyle fırlatılacak ve dokuz bilimsel araç taşıyacak.

Aracın yaklaşık beş buçuk yıl sürecek bir yolculukta 2,9 milyar kilometre yol kat ettikten sonra 2030 yılında Jüpiter'in yörüngesine girmesi planlanıyor.

Milton Kasırgası nedeniyle ertelenen fırlatma, NASA tarafından bugün 16:06 olarak yeniden planlandı.

Bilim insanları, daha önceki çalışmaların Europa'nın buzlu kabuğunun altında yattığını öne sürdüğü tuzlu su okyanusuna büyük ilgi duyuyor.

xsvfb
NASA'nın şimdiye kadar geliştirdiği en büyük uzay aracı Europa Clipper, Kaliforniya'daki Jet İtiş Laboratuvarı'nda inşa edildi. (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre NASA'nın Jet İtiş Laboratuvarı'ndan gezegen bilimci Bonnie Buratti, “Europa'da yaşam için gerekli bileşenlerin bulunduğuna dair çok güçlü kanıtlar var, ancak bunu öğrenmek için oraya gitmemiz gerekiyor. Şunu vurgulamak isterim ki biz yaşamı keşfetme misyonunda değiliz. Biz sadece yaşam için elverişli koşulları arıyoruz” ifadelerini kullandı.

Europa Clipper, 30,5 metre uzunluğunda, 17,6 metre genişliğinde ve yaklaşık 6 bin kilogram ağırlığıyla NASA tarafından gezegen görevleri için inşa edilen en büyük uzay aracıdır.

Uzay aracının üç ana hedefi var: Europa'nın buzlu dış tabakasının kalınlığını ve iç kısmıyla etkileşimini ölçmek, uydunun bileşimini öğrenmek ve jeolojik özelliklerini belirlemek.