Üçüncü bir robotik eli kullanmayı öğrenmek sadece bir saat!

Üçlü kontrolün amacı, robotik kollar aracılığıyla üç uzvu aynı anda kontrol edebilmeyi içeriyor. (Shutterstock)
Üçlü kontrolün amacı, robotik kollar aracılığıyla üç uzvu aynı anda kontrol edebilmeyi içeriyor. (Shutterstock)
TT

Üçüncü bir robotik eli kullanmayı öğrenmek sadece bir saat!

Üçlü kontrolün amacı, robotik kollar aracılığıyla üç uzvu aynı anda kontrol edebilmeyi içeriyor. (Shutterstock)
Üçlü kontrolün amacı, robotik kollar aracılığıyla üç uzvu aynı anda kontrol edebilmeyi içeriyor. (Shutterstock)

Teknolojinin fantezi ve gerçeklik arasındaki çizgileri bulanıklaştırdığı bir dünyada, yeni bir çalışma insanların robotik protezler kullanarak yeteneklerini geliştirebileceğini öne sürüyor.

The Amazing Spider-Man çizgi romanındaki Doctor Octopus’a benzeyen robotik protezler ancak amaç eli kötü amaçlar için kullanmak yerine, üretkenliği artırmak ve fiziksel sınırlamaların üstesinden gelmeyi hedefliyor.

FOTOĞRAF: Üçüncü robotik eli kullanmayı öğrenmek sadece bir saat sürdü (Ekaterina Ivanova)
Üçüncü robotik eli kullanmayı öğrenmek sadece bir saat sürdü (Ekaterina Ivanova)

Üçlü kontrol

Queen Mary University of London, Imperial College London ve Melbourne Üniversitesi'nden araştırmacılar tarafından yürütülen çalışmanın hipotezi, ek robotik kollar kavramı etrafında dönüyordu. Araştırmacılar bu robotik uzuvları, insanlara iki elden daha fazlasını gerektiren görevlerde yardımcı olmak üzere tasarlanmış eklentiler olarak görüyor.

Örneğin, aynı anda hem kapıyı açık tutmaya, hem yiyecekleri idare etmeye hem de anahtarlarınızı aramaya çalıştığınızı düşünün. Üçlü kontrolün amacı, robotik kollar aracılığıyla üç uzvu aynı anda kontrol edebilmektir.

Çalışmada insanlar üçüncü bir robotik kol kullanarak çeşitli görevlere katıldılar (Shutterstock)
Çalışmada insanlar üçüncü bir robotik kol kullanarak çeşitli görevlere katıldılar (Shutterstock)

Zorluklar ve testler

Bu teknolojinin potansiyelini test etmek için 24 katılımcı üçüncü bir robotik kol kullanarak çeşitli görevlere katıldı. Bu katılımcılardan bazıları, bu robotik kolu kontrol etme becerisini elde etmek amacıyla bir saatlik eğitimden geçirildi. Şaşırtıcı bir şekilde, sadece bir saatlik odaklanmış eğitimin ardından, katılımcılar robotik uzvu kullanma konusunda yeterlilik gösterdiler. Katılımcıların geri kalanı ise aynı görevleri yerine getirmek üzere diğer bireylerle (robotik kolları olmayan) eşleştirildi. Sadece bir saatlik eğitimle katılımcılar, robotik uzvu kullanmadaki yeterliliklerini, insan partnerlerle işbirliği yapanlarla eşit düzeyde, hatta onlardan daha üstün olarak gösterdiler.

Londra Queen Mary Üniversitesi'nden araştırmanın başyazarı Dr. Ekaterina Ivanova, "Amaç insanlar arasındaki işbirliğinin yerini almak değil, bireysel insan yeteneklerini artırmak. Bir insanın yetenekleri sınırlı olduğunda, teknoloji bunları artırmak için müdahale edebilir" diyor.

FOTOĞRAF: Araştırmacılar insanlar arasındaki işbirliğinin yerini almayı değil, bireysel insan yeteneklerini artırmayı hedefliyor (Shutterstock)
Araştırmacılar insanlar arasındaki işbirliğinin yerini almayı değil, bireysel insan yeteneklerini artırmayı hedefliyor (Shutterstock)

Alıcı etkiler

Fazladan bir kol fikri birçok kişiye garip gelse de, pratikteki etkileri geniş bir alanı kapsıyor.

Araştırmacılar bunun cerrahi prosedürlerin geliştirilmesinden fabrikalardaki montaj hatlarına ve hatta rehabilitasyon operasyonlarına kadar uzanabileceğini vaat ediyor.

Çalışmayı yürütenler, bu ek robotik uzuvların insan-makine etkileşimine bakış açımızda devrim yaratacağını da umuyor.

Sadece bir saatlik bir eğitimle, robotların gücünden yararlanmaya ve fiziksel dünyanın kapsamını genişletmeye uyum sağlamak mümkün hale geliyor.



NASA'nın Webb teleskobu Plüton'un donmuş yüzeyindeki gizemleri açığa çıkardı

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)
NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)
TT

NASA'nın Webb teleskobu Plüton'un donmuş yüzeyindeki gizemleri açığa çıkardı

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)
NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)

NASA'dan bilim insanları, ilk kez Plüton ve dış Güneş Sistemi'ndeki diğer küçük ve buzlu gök cisimlerinin yapısını gözlemledi.

"Neptün ötesi" cisimler diye bilinen bu yapıların yüzeyinde su, metan ve karbondioksit gibi, Dünya yüzeyinde gaz veya sıvı halde bulunan donmuş moleküllerin baskın olduğunu bulmayı bekliyorlardı. Güneş ve Güneş Sistemi'nden gelen radyasyonun bu kimyasal yapıyı değiştirerek metanol ve etan gibi, yeni ve daha karmaşık hidrokarbon moleküller yarattığını düşünüyorlardı.

NASA çarşamba günü paylaştığı blog yazısında James Webb Uzay Teleskobu'nun Yakın Kızılötesi Spektrograf (NIRSpec) cihazından elde edilen yeni verilerin, "bunu beklenmedik şekillerde ve benzeri görülmemiş ayrıntılarla doğruladığını" açıkladı.

Bulgular hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlandı.

Araştırmacılar, Webb teleskobundaki 4 bilim cihazından biri olan NIRSpec'ten elde edilen verileri kullanarak bu sonuçlara ulaştı.

Spektrograflar bir cisimden gelen ışığı spektruma dağıtıyor: Bir tablo veya grafikte, bir dizi enerji üzerinden yayılan ışığın yoğunluğu görülüyor. Bu tabloyu analiz ederek bir cismin sıcaklığı, kütlesi ve kimyasal bileşimi ortaya çıkarılabiliyor.

Bilim insanları, yakın kızılötesi ışık dalga boylarını algılayan ve aynı anda 100'den fazla cismi gözlemleyebilen NIRSpec'ten elde edilen verilerle, 75'ten fazla Neptün ötesi cismi inceledi.

Cisimlerin boyutları, çapının kilometre uzunluğu 10'larla ifade edilenlerden, yaklaşık 2 bin 500 kilometre çaplı cüce gezegenlere kadar değişiyor. Bu nesneler Neptün'ünkine benzer ya da ondan daha büyük yörüngelerde hareket ediyor. NASA, bu cisimlerin izlediği yolların, Güneş Sistemi'nin erken oluşum döneminde buz devleri Uranüs ve Neptün'ün göçünü yansıttığını belirtiyor.

Yaklaşık 60 Neptün ötesi cisimden elde edilen veriler, incelenen spektrumlara özgü üç "spektral sınıfın" belirlenmesini sağladı. Spektral sınıflar, gökbilimcilerin ışık spektrumlarına ve sıcaklıklarına göre yıldızları kategorize etme şeklini ifade ediyor.

sdvfgrthy
Bir zamanlar Güneş Sistemi'nin 9. gezegeni olan Plüton, cüce gezegen olarak yeniden sınıflandırıldı. Diğer Neptün ötesi cisimlerle birlikte Kuiper Kuşağı'nda yer alıyor (NASA/JHUAPL/SwRI)

Bu üç kategori renk ve şekil açısından birbirinden farklı. Özellikle biri, su, karbondioksit buzu ve silikat bakımından zengin toz içeren moleküller tarafından üretiliyor.

Uzay ajansı, kase şeklindekilerin Güneş'e daha yakın bir mesafede oluştuğunu ve daha yüksek sıcaklıklara maruz kaldığını ifade ediyor.

Veriler, bir grup uluslararası araştırmacıdan oluşan DiSCo-TNOs programından elde edildi.

Araştırmacılar gelecekte, bu cisimlerden ve uydularından birkaçının görüntüleme ve spektroskopisi üzerinde çalışacak.

Independent Türkçe