Yeryüzündeki tüm dillerde benzer şekilde kullanılan iki kavram keşfedildi

"Bu ayrım, işaret zamirlerinin kökenini açıklayabilir"

Araştırmacılar, iki işaret zamirinin akraba olmayan dillerde bile benzer şekilde kullanıldığını gördü (Independent Türkçe / Midjourney)
Araştırmacılar, iki işaret zamirinin akraba olmayan dillerde bile benzer şekilde kullanıldığını gördü (Independent Türkçe / Midjourney)
TT

Yeryüzündeki tüm dillerde benzer şekilde kullanılan iki kavram keşfedildi

Araştırmacılar, iki işaret zamirinin akraba olmayan dillerde bile benzer şekilde kullanıldığını gördü (Independent Türkçe / Midjourney)
Araştırmacılar, iki işaret zamirinin akraba olmayan dillerde bile benzer şekilde kullanıldığını gördü (Independent Türkçe / Midjourney)

Geçen hafta yapılan bir araştırma, tüm insan dillerinde benzer şekilde kullanılan iki konsepti ele aldı: "Bu" ve "şu".

Bugün Dünya üzerinde yaşayan 7 bin dilin olduğu düşünülüyor.

Birleşik Krallık'taki Doğu Anglia Üniversitesi'nden Profesör Kenny Coventry ve ekibi bu 7 bin dilin ortak noktalarını bulmak üzere yola çıktı.

Coventry, "Geniş bir dil yelpazesini konuşanların, tüm dillerdeki en eski kayıtlı kelimeleri ('bu' veya 'şu' gibi işaret zamirlerini) nasıl kullandıklarını bulmak istedik" diye konuştu.

Her ne kadar kelimelerin yazılışı ve telaffuzu diller arasında büyük ölçüde farklılık gösterse de Coventry ve meslektaşları, bunların ardındaki anlamın korunup korunmadığını öğrenmek istedi.

Bunu yapmak için dünyanın dört bir yanındaki 45 araştırmacı işbirliği yaptı.

Çalışmada Türkçe, İngilizce, İtalyanca ve Norveççeden Teluguca ve Vietnamcaya kadar 29 dili konuşan bin kişi incelendi. 

Katılımcılara, kullandıkları kelimelerin araştırmanın ana odağı olacağı söylenmedi.

Ancak bu mekansal ayrımın farklı ve birbiriyle bağlantısız diller arasında benzer olup olmadığı bilinmiyordu.

Hakemli bilimsel dergi Nature Human Behavior'da yayımlanan çalışmada katılımcılar bir masaya yerleştirildi ve onlara farklı renk ya da şekillerde bir dizi nesne sunuldu.

Nesneler farklı mesafelere taşındı. Bazıları katılımcıların erişebileceği mesafeye, bazıları katılımcının ulaşamayacağı fakat karşısındaki araştırmacının erişebileceği bir noktaya veya her iki tarafın da erişemeyeceği bir yere yerleştirildi.

Nesnelerin yeri her değiştirildiğinde katılımcılardan kendi dilinde rengini, adını ve en önemlisi "Bu sarı üçgen" gibi mekansal bir zamiri kullanarak tanımlaması istendi.

Veriler toplanıp istatistiksel açıdan analiz edildiğinde sonuç ortaya çıktı.

Profesör Coventry, "Test ettiğimiz tüm dillerde, konuşmacının erişebileceği nesneler için (İngilizcedeki) "this" gibi bir kelimenin ve ulaşılamayan nesneler için de 'that' benzeri bir kelimenin yer aldığını gördük" dedi:

Bu ayrım, işaret zamirlerinin evrimsel kökenini açıklayabilir.

Öte yandan bazı dillerde işaret zamirlerinin ayrımları sadece uzaklığa dayanmıyor. Makalede konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi:

Örneğin Japoncada bir şeyi işaret etmek için konuşan kişinin ve muhatabın göreceli konumu gibi bir dizi başka parametrenin önemli olduğu belirlendi. Türkçede de konuşan kişi ve muhatabının dikkatinin veya bakışının yönü etkili.

Diller sürekli gelişiyor ve değişiyor. Farklı dilleri konuşanların nesnelerin mekansal konumlarını iletme yollarını paylaşıp paylaşmadıkları ve bunu düşünme biçimlerinin benzeyip benzemediği sorusu dilbilimciler arasında tartışmalı bir konu.

Öte yandan, bu çalışma söz konusu tartışmalı konuyu işaret zamirleri açısından analiz eden ilk çalışma niteliğinde.

 

Independent Türkçe, IFL Science, Neuroscience News



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news