Güneş enerjisindeki atılımla aynı anda temiz su ve enerji üretiliyor

Dünya genelinde yaklaşık 2 milyar insan temiz içme suyundan yoksun ve 775 milyon kişi elektriksiz yaşıyor

Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacılar pis suyu ya da deniz suyunu temiz hidrojen yakıtına ve arıtılmış suya dönüştürebilen, güneş enerjisiyle çalışan yüzen bir cihaz geliştirdi (Chanon Pornrungroj/Ariffin Mohamad Annuar)
Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacılar pis suyu ya da deniz suyunu temiz hidrojen yakıtına ve arıtılmış suya dönüştürebilen, güneş enerjisiyle çalışan yüzen bir cihaz geliştirdi (Chanon Pornrungroj/Ariffin Mohamad Annuar)
TT

Güneş enerjisindeki atılımla aynı anda temiz su ve enerji üretiliyor

Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacılar pis suyu ya da deniz suyunu temiz hidrojen yakıtına ve arıtılmış suya dönüştürebilen, güneş enerjisiyle çalışan yüzen bir cihaz geliştirdi (Chanon Pornrungroj/Ariffin Mohamad Annuar)
Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacılar pis suyu ya da deniz suyunu temiz hidrojen yakıtına ve arıtılmış suya dönüştürebilen, güneş enerjisiyle çalışan yüzen bir cihaz geliştirdi (Chanon Pornrungroj/Ariffin Mohamad Annuar)

Bilim insanları, güneş enerjisiyle çalışan deneysel bir cihazın dünya çapında giderek büyüyen su ve enerji krizleriyle mücadelede "ezber bozabileceğini" söyledi.

Yüzen panel, pis suyu ya da kirli deniz suyunu hem içme suyuna hem de temiz hidrojen yakıtına dönüştürebiliyor.

Cihaz şebekeden bağımsız çalıştığından sınırlı kaynaklara sahip yerlerde faydalı olabilir. Dünyada yaklaşık 2 milyar insan temiz içme suyundan yoksun ve 775 milyon kişi de elektriksiz yaşıyor.

Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacıların geliştirdiği hibrit cihaz, bitkilerin güneş ışığını gıdaya dönüştürme süreci olan fotosentezden ilham alıyor.

Ancak yeşil hidrojen üretmek için temiz suya ihtiyaç duyan "yapay yaprak" cihazının aksine bu prototip o kadar titiz değil. Bilim insanları Cambridge'in merkezindeki Cam Nehri'nden aldıkları suyla testler yaptı.

Güneş enerjisiyle çalışan cihaz kirli suyu temiz içme suyuna ve hidrojen yakıtına dönüştürebiliyor (Chanon Pornrungroj/Ariffin Mohamad Annuar)​​​
Güneş enerjisiyle çalışan cihaz kirli suyu temiz içme suyuna ve hidrojen yakıtına dönüştürebiliyor (Chanon Pornrungroj/Ariffin Mohamad Annuar)​​​

Çalışmanın ortak yazarı Ariffin Mohamad Annuar, bunu çok çeşitli kaynaklardan gelen suyla iyi çalışan basit bir tasarım olarak tanımladı.

"Temiz suyun nispeten az olduğu ve suyun arıtılması için gerekli altyapının hazır olmadığı ücra veya gelişmekte olan bölgelerde, suyun ayrıştırılması son derece zordur" dedi.

Kirlenmiş su kullanarak çalışabilecek bir cihaz iki sorunu aynı anda çözebilir: Temiz yakıt üretmek için suyu bölebilir ve temiz içme suyu yapabilir.

Ekip, kirli veya tuzlu suyu arıtmak ve yeşil hidrojen üretmek için güneş enerjisinden yararlanan yüzer bir güneş buharı jeneratörünün üzerine UV ışığı emici bir panel yerleştirdi.

Yeni çalışmaya göre cihaz, deniz suyunda ve kirli suda 154 saatten fazla süre istikrarlı kaldı ve çalışmaya devam etti.

Geçen ay Brezilya'nın Amazonas eyaletindeki Solimoes Nehri bölgesini etkileyen kuraklık ve yüksek sıcaklıklar nedeniyle nehir kenarındaki bir topluluğun sakinleri gıda ve içme suyu kapları taşıyor. İklim krizi dünya genelinde kuraklık ve su kıtlığına yol açıyor (AP)
Geçen ay Brezilya'nın Amazonas eyaletindeki Solimoes Nehri bölgesini etkileyen kuraklık ve yüksek sıcaklıklar nedeniyle nehir kenarındaki bir topluluğun sakinleri gıda ve içme suyu kapları taşıyor. İklim krizi dünya genelinde kuraklık ve su kıtlığına yol açıyor (AP)

Ortak yazar Dr. Chanon Pornrungroj, "Kirleticilere karşı yüksek toleranslı ve yüzer tasarım, alt katmanın çok bulanık veya çamurlu suda çalışmasına imkan tanıyor" dedi.

Bu son derece çok yönlü bir sistem.

Yeni cihaz ayrıca güneş enerjisinden önceki versiyonlara göre daha fazla yararlanıyor. Mohamad Annuar, "Güneş yakıtları yapmak için ışıkla çalışan süreç, güneş spektrumunun yalnızca küçük bir bölümünü kullanıyor. Spektrumun büyük kısmı kullanılmıyor" dedi.

Araştırmayı yöneten Profesör Erwin Reisner, cihazın henüz gelişiminin ilk aşamalarında olduğu uyarısında bulundu fakat büyük umut verdiğini de belirtti. 

Profesör Reisner, "İklim kriziyle kirlilik ve sağlıkla ilgili konular birbiriyle yakından ilişkili ve her ikisini de ele almaya yardımcı olabilecek bir yaklaşım geliştirmek pek çok insan için ezber bozacaktır" dedi.

Independent Türkçe



Türkiye'de bulunan kafatasının Kleopatra'nın kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı

1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
TT

Türkiye'de bulunan kafatasının Kleopatra'nın kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı

1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)
1929'da bulunan kafatasının yanındaki kağıtta "Efes'teki kafatası" yazıyor (Gerhard Weber/Viyana Üniversitesi)

1929'da Türkiye'de keşfedilen kafatasının Kleopatra'nın kız kardeşine ait olmadığı ortaya çıktı. 

İzmir'deki Efes Antik Kenti'nde yer alan Oktagon adlı yapıda yaklaşık 100 yıl önce bir kafatası bulunmuştu. Mezarda herhangi bir eşya yoktu ancak arkeologlar burada önemli bir genç kadının yattığını düşünmüştü.

Daha sonra 1982'de antik kentin başka bir kısmında iskeletin geri kalanı ortaya çıkmıştı. Bilim insanları, kafatası ve iskeletin VII. Kleopatra'nın üvey kız kardeşi IV. Arsinoe'ye ait olduğunu öne sürmüştü. 

Aynı babayı paylaşan kız kardeşlerden küçüğü Arsinoe, MÖ 48-47'de ablası Kleopatra ve Jül Sezar'a karşı İskenderiye Kuşatması'nı yürütmüştü. Muharebeyi kaybeden Arsinoe ve birlikleri Efes'teki Artemis Tapınağı'na sığınmıştı. 

Romalı general Marcus Antonius'un emriyle idam edilen Arsinoe, MÖ 41'de hayatını kaybetmişti. 

Yeni bir çalışmada bir grup bilim insanı, 1929'da keşfedilen kafatasını tekrar incelemeye karar verdi.

Bulguları hakemli dergi Scientific Reports'ta dün (10 Ocak) yayımlanan çalışmada, radyokarbon tarihleme yöntemi kullanılarak kafatasının MÖ 205-36'dan kaldığı saptandı. Ayrıca kafatası ve daha sonra bulunan iskeletin aynı kişiye ait olduğu da belirlendi. 

Bu bulgular mezarda yatan kişinin gerçekten Arsinoe olabileceğine işaret etse de çalışmanın devamında şaşırtıcı bilgiler ortaya çıktı. 

Bilim insanları kafatasının gelişim seviyesine bakararak bunun 11-14 yaşında birine ait olduğu sonucuna vardı.

Viyana Üniversitesi'nden Gerhard Weber, başyazarı olduğu çalışma hakkında "Ama sonra büyük sürpriz geldi" diyerek ekliyor: 

Kafatası ve uyluk kemiği üzerinde tekrar tekrar yapılan testler, Y kromozomunun varlığını açıkça gösterdi; başka bir deyişle bu kişi erkekti.

Araştırmacılar erkek çocuğun kafatasında bazı anomaliler de gözlemledi. Örneğin normalde 65 yaşından önce kaynaşmayan kafatası çizgileri birleşmiş ve çocuğun kafası asimetrik bir hal almıştı.

Ekibe göre en ilginç bulguysa üst çenesinin yeterince gelişmemiş olmasıydı. Çenedeki eklemleri ve geriye kalan iki dişi inceleyen ekip, çocuğun ciddi çiğneme sorunları yaşadığını düşünüyor. Özellikle azı dişlerinden birinde yüklenme sonucu çatlaklar oluşmuştu.

Bu bozukluklara neyin yol açtığı tespit edilemedi. Bilim insanları D vitamini eksikliği veya genetik bir rahatsızlıktan şüphelense de bu teorileri test etmek için ellerinde yeterince DNA kalıntısı yok.

Araştırmacılar, bu çocuğun neden Oktagon kadar önemli bir yere gömüldüğünün gizemini koruduğunu söyleyerek makalede şöyle yazıyor:

Oktagon'a gömülen kişinin IV. Arsinoe olmadığını ve kalıntılarını aramaya devam etmemiz gerektiğini kesin bir şekilde söyleyebiliriz.

Independent Türkçe, Popular Science, Live Science, Scientific Reports