10 bin yılda bir görülen uzay patlaması Dünya'nın atmosferini sarstı

Rekor kıran gama ışını patlaması muhtemelen çökerek kara deliğe dönüşen devasa bir yıldızdan kaynaklanmış

(Reuters)
(Reuters)
TT

10 bin yılda bir görülen uzay patlaması Dünya'nın atmosferini sarstı

(Reuters)
(Reuters)

Yeni bir araştırma, uzaydaki ve 10 bin yılda bir görülen güçlü radyasyon patlamasının geçen yıl Dünya'nın üst atmosferini sarstığını ortaya koydu.

Rekor parlaklıktaki ve uzun süreli gama ışını patlaması (GRB) muhtemelen çökerek kara deliğe dönüşen devasa bir yıldızdan kaynaklandı. Patlama GRB 221009A diye adlandırılıyor ve daha yaygın olarak da Tüm Zamanların En Parlağı (Brightest of All Time/BOAT) deniyor.

Nature Communications adlı bilimsel dergide salı günü yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, Dünya'dan yaklaşık 2,4 milyar ışık yılı uzakta meydana gelen ve geçen yıl 9 Ekim'de gezegene çarpan patlama, üst iyonosferde değişikliklere yol açmış olabilir.

Aralarında İtalya'daki L'Aquila Üniversitesi'nden isimlerin de bulunduğu araştırmacılar, Dünya'nın üst iyonosferindeki elektrik alanında (gezegenin yüzeyinden yaklaşık 500 km yükseklikte) meydana gelen büyük değişimlerin güçlü GRB'den kaynaklanmış olabileceğini söyledi.

İyonosferi gözlemleyen uydulardan ve yer istasyonlardan elde edilen veriler, Dünya'nın üst iyonosferindeki elektrik alanında büyük bir değişim olduğunu ortaya koydu.

Bilim insanları çalışmada, "İyonosferin üst kısmındaki (507 km) iyonosferik elektrik alanında güçlü iyonosferik iletkenlik değişimi kaynaklı büyük bir değişim tespit edildi" diye yazdı.

Araştırmacılar bu iki değişikliğin de GRB 221009A'yla ilişkili olduğunu buldu.

GRB patlaması yaklaşık 7 dakika sürdü ve bilim insanları bunun etkilerinin ilk saptamanın ardından 10 saatten fazla bir süre boyunca tespit edilebilir olduğunu söyledi.

Önceki çalışmalar, iyonosferin stabilitesinin gezegendeki yaşamın dayanıklılığı ve evriminde kilit bir rol oynadığını öne sürmüştü.

Örneğin, Dünya'nın bu bölümlerindeki kimyasal değişikliklerdeki ani bir artış, gezegenin koruyucu ozonunu küresel boyutta tüketerek daha fazla insanı ve yaşam formunu kansere neden olan UV radyasyonuna maruz bırakabilir.

Yaklaşık 7 bin GRB üzerinde yapılan yeni bir analiz, BOAT'un şimdiye kadar görülenlerden 70 kat daha parlak olduğunu gösteriyor. Böylesine nadir görülen güçlü bir radyasyon patlaması her 10 bin yılda bir meydana gelebiliyor.

GRB'nin Dünya'nın alt iyonosferi üzerindeki etkileri bilim insanları tarafından biliniyor olsa da, üst iyonosferdekilerin daha önce gözlemlenmediği belirtiliyor.

Bu bağlamda yeni çalışma kozmik patlamaların, bu katmanı bozan ve Dünya'daki yaşamı etkileyen yüksek enerjili radyasyon patlamaları üretebileceğine dair endişeleri artırıyor.

Araştırmacılar, saldıkları enerjik parçacıkları iyonosferle anormal etkileşime girebileceğinden GRB'lerin Dünya'da bozulmalara neden olabileceğini söyledi.

Independent Türkçe



Dünya nüfusu sanılandan çok daha fazla mı? Bilim insanlarından çarpıcı iddia

Bir sokaktaki insanlar yağmur altında şemsiyeyle yürüyor (AFP)
Bir sokaktaki insanlar yağmur altında şemsiyeyle yürüyor (AFP)
TT

Dünya nüfusu sanılandan çok daha fazla mı? Bilim insanlarından çarpıcı iddia

Bir sokaktaki insanlar yağmur altında şemsiyeyle yürüyor (AFP)
Bir sokaktaki insanlar yağmur altında şemsiyeyle yürüyor (AFP)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Dünya genelindeki kırsal nüfus rakamlarının büyük ölçüde eksik tahmin edilmiş olabileceğini iddia eden yeni bir araştırmaya göre, yeryüzünde halihazırda düşünülenden milyarlarca daha fazla kişi yaşıyor olabilir.

Birleşmiş Milletler dünya nüfusunun halihazırda yaklaşık 8,2 milyar olduğunu tahmin ederken, bu rakamın 2080'lerin ortalarında 10 milyarın üzerine çıkacağı öngörülüyor.

Ancak hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan araştırma, bu tahminlerde kırsal nüfusun 1975'le 2010 arasındaki çalışma dönemi boyunca yüzde 53 ila yüzde 84 eksik sayılmış olabileceğini saptadı.

Bilim insanları, "Sayısız çalışma, kırsal bölgedeki doğruluklarını sorgulamadan bu veri setlerini kullandığı için dikkate değer bir şey sözkonusu" diye yazıyor.

Bilim insanları uygun bir referans verisinin eksikliğinin, küresel nüfus veri setlerinin doğruluğunu kapsamlı bir şekilde ölçme girişimlerini engellediğini söylüyor.

Ulusal nüfus sayımlarında, özellikle de kırsal nüfusu ölçerken "temel sınırlamalar" olduğu uyarısında bulunuyorlar.

Araştırmacılar, "Ücra yerlerde yer alan veya çatışma ve şiddetten etkilenen topluluklara erişmek zor ve sayım memurları genellikle dil engelleri ve katılıma dirençle karşılaşıyor" diye yazıyor.

Bir örnek vererek Paraguay'da 2012'de yapılan nüfus sayımının, "nüfusun 4'te birini gözden kaçırmış olabileceğini" söylüyorlar.

Aalto Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Josias Láng-Ritter, "Çalışmamız ilk kez kırsal nüfusun önemli bir kısmının küresel nüfus veri setlerinde eksik olabileceğine dair kanıt sunuyor" diyor.

Dr. Láng-Ritter şu ifadeleri kullanıyor: 

Bu veri setleri binlerce çalışmada kullanıldığı ve karar alma süreçlerini kapsamlı bir şekilde desteklediği halde doğrulukları sistematik olarak değerlendirilmediği için sonuçlar dikkate değer.

Araştırmacılar gezegeni, sayım verilerine dayalı nüfus sayımlarıyla eşit aralıklı, yüksek çözünürlüklü ızgara hücrelerine ayıran, en yaygın kullanılan 5 küresel nüfus veri setini inceledi.

Daha sonra bu sayıları 35 ülkedeki 300'den fazla kırsal baraj projesinden elde edilen yeniden yerleştirme verileriyle karşılaştırdılar.

Bilim insanları bu tür yeniden yerleştirme verilerinin, toplulukların kırsal ve kentsel alanlar arasındaki hareketine ilişkin bağımsız bir şekilde toplanmış karşılaştırma noktaları sunabileceğini söylüyor.

Baraj şirketleri süreçten etkilenenlere tazminat ödediği için bu yer değiştirme verilerinin genellikle kesin olduğunu söylüyorlar.

Araştırmacılar, daha sonraki yıllara ait baraj verilerinin eksikliği nedeniyle özellikle 1975-2010 dönemindeki haritalara odaklandı.

Çalışmaya göre 2010'a ait veri setleri en az sapmaya sahipti ve kırsal nüfusun üçte biri ila 4'te üçü eksik kalmıştı.

Öte yandan araştırmacılar, en son verilerin bile küresel nüfusun bir kısmını kaçırdığına inanmak için "güçlü nedenler" olduğunu söylüyor.

Dr. Láng-Ritter şöyle diyor:

Çalışmamız doğruluğun onlarca yıl içinde bir miktar iyileştiğini gösterse de eğilim açık: Küresel nüfus veri setleri, kırsal nüfusun önemli bir bölümünü gözden kaçırıyor.

Çalışma yeni bir küresel nüfus tahmini sunmuyor ancak en doğru veri setinde bile kırsal nüfusun "bildirilen rakamlara kıyasla yarı yarıya az tahmin edildiğini" söylüyor.

En yeni nüfus haritaları gerçeğe daha yakın olsa bile araştırmacılar, daha önceki veri setlerinin onlarca yıldır karar alma süreçlerini etkilediği ve toplulukların kırsal kesimden şehirlere hareketine dair "çarpık bir resim" sunabileceğine karşı uyarıyor.

Eksik sayım tüm dünyada sistematik olarak görülse de araştırmacılar, tutarsızlıkların özellikle bilginin daha kolay elde edilebildiği Çin, Brezilya, Avustralya, Polonya ve Kolombiya'da daha belirgin olduğunu tespit etti.

Araştırmacılara göre mevcut tahminler dünyadaki 8,2 milyar kişinin yüzde 40'ından fazlasının kırsal bölgede yaşadığını gösterdiğinden, son bulguların "geniş kapsamlı sonuçları" var.

Kırsal kesimde yaşayanların ihtiyaçlarının küresel ölçekte karar alma süreçlerinde yeterince temsil edilmediği uyarısında bulunuyorlar.

Bilim insanları örneğin halihazırda kullanılan verilerin, politika yapıcılar tarafından kırsal bölgelere yeterince sağlık hizmeti ve ulaşım kaynaklarının tahsis edilmemesinde rol oynayabileceğini söylüyor.

Dr. Láng-Ritter, "Kırsal toplulukların hizmetlere ve diğer kaynaklara eşit erişimini sağlamak için bu nüfus haritalarının geçmiş ve gelecekteki uygulamaları hakkında eleştirel bir tartışma yürütmemiz gerekiyor" diyor.

Bilim insanları çalışmada tespit edilen yanlışlıkların düzeltilmesi için çok daha güçlendirilmiş nüfus sayımları, alternatif nüfus sayımları ve nüfus modellerinin daha dengeli bir şekilde ayarlanması çağrısı yapıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news