Teknoloji çalışanlarının yarısı yapay zekanın abartıldığına inanıyor

Şirket sahiplerinin yapay zekaya aşırı yatırım yaptığına dair bir inanç var (Reuters)
Şirket sahiplerinin yapay zekaya aşırı yatırım yaptığına dair bir inanç var (Reuters)
TT

Teknoloji çalışanlarının yarısı yapay zekanın abartıldığına inanıyor

Şirket sahiplerinin yapay zekaya aşırı yatırım yaptığına dair bir inanç var (Reuters)
Şirket sahiplerinin yapay zekaya aşırı yatırım yaptığına dair bir inanç var (Reuters)

Yeni yapılan bir araştırmaya göre teknoloji çalışanlarının yaklaşık yarısının yapay zekânın abartıldığına inanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Business Insider web sitesinde aktardığı habere göre Retool adlı yazılım şirketi tarafından gerçekleştirilen araştırmada, teknoloji alanında çalışan bin 500'den fazla çalışanla, dünyanın yapay zeka alanında tanık olduğu gelişmeler hakkında ne düşündüklerini anlamak üzere anket yapıldı.

Araştırmacılar, ankete katılan çalışanların yarısından fazlasının (katılımcıların yüzde 51,6'sı) yapay zekaya aşırı değer verildiğine ve işletme sahiplerinin bu teknolojiye aşırı yatırım yaptığına inandığını ortaya koydu.

Retool'un CEO'su ve kurucusu David Hsu, katılımcıların yapay zekanın yeteneklerine ilişkin kuşkularının iş kalitesi veya verimlilik sebebiyle olduğunu söyledi.

Hsu sözlerine şöyle devam etti: "Başka bir deyişle, pek çok kişi yapay zekanın çalışma şekillerini inandıkları gibi daha iyi hale getireceğine dair herhangi bir kanıt bulamadı."

Hsu, yapay zekanın abartıldığını düşünen katılımcıların mevcut haliyle ona tam olarak güvenebileceklerini hissetmediklerine; daha doğru ve hızlı olabilmesi için daha fazla çaba gerektirdiğine dikkat çekti.

Çalışanların yapay zekanın potansiyel faydalarından kesinlikle yararlanmak istediklerini, ancak bunun bu teknoloji olgunlaştığında gerçekleşeceğini vurguladı.



Muzun nesli tükenmesin diye uğraşan bilim insanlarından müjde

Bugün satılan muzlarla, 1950'lerdekiler aynı değil (Pexels)
Bugün satılan muzlarla, 1950'lerdekiler aynı değil (Pexels)
TT

Muzun nesli tükenmesin diye uğraşan bilim insanlarından müjde

Bugün satılan muzlarla, 1950'lerdekiler aynı değil (Pexels)
Bugün satılan muzlarla, 1950'lerdekiler aynı değil (Pexels)

Dünya genelindeki muzlar halihazırda iki hastalıktan dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Fakat sevilen meyvenin soyunun tükenmesini önlemeye çalışan bilim insanları son dönemde önemli adımlar atıyor. Uzmanlar başarıya ulaşmaları halinde halkın hiçbir şeyi fark etmeyeceğini söylüyor. 

1950'lerde üretilen Gros Michels muzları, bir mantar türünün yol açtığı Panama hastalığı yüzünden yok olmuştu.

Bu yüzden şirketler, hastalığa dirençli Cavendish muzlarını yetiştirmeye başlamış ve krizin üstesinden gelinmişti. Bu muz çeşidi halihazırda küresel muz ihracat pazarının yüzde 99'unu oluşturuyor.

Ancak aynı hastalığın farklı bir versiyonu 1990'lardan beri Cavendish cinsini de tehdit ediyor. Marketlerde satılan muzlar birbirinin kopyası olduğu için bir bitkinin hastalığa yakalanması diğerlerini de tehlikeye atıyor. 

Başka bir mantar türünün yol açtığı siyah sigatoka hastalığı da muzları tükenme riskiyle karşı karşıya bırakıyor. 

Bu hastalık halihazırda fungisitler sayesinde tedavi edilse de bazı bölgelerdeki mantarlar kimyasallara direnç göstermeye başladı. 

Bilim dünyası bir yandan hastalıkların çözümünü ararken diğer yandan da yeni muz türleri yetiştirmeye çalışıyor. 

Ağustosta yapılan bir çalışmada bugünkü Panama hastalığına yol açan varyantın, 20. yüzyıldakinden evrimleşmediği bulunmuştu. 

Bilim insanları, hastalığın arkasındaki mekanizmayı artık daha iyi anladıkları için tedavi umudu doğduğunu düşünüyor.

ABD merkezli muz üreticisi Chiquita Brands International ise araştırma şirketi KeyGene, Musaradix adlı girişim ve Hollanda'daki Wageningen Üniversitesi'yle işbirliği içinde yürütülen projede, Yelloway 1 adlı yeni bir muz türü geliştirdiğini geçen ay duyurmuştu. 

İki hastalığa da dirençli bu bitkinin serada yetiştirildiği ancak henüz mevye vermediği aktarılmıştı. 

Bu yılın sonunda Filipinler'e ekilmesi planlanan Yelloway 1 bitkileri, daha sonra Cavendish muzlarıyla çiftleştirilecek. Bu sayede hem tadı ve görüntüsü halihazırda satılan muzlara benzeyen hem de hastalığa dirençli meyveler üretilmesi amaçlanıyor. 

Chiquita Sürdürülebilirlik Direktörü Peter Stedman şöye diyor:

Birkaç yıl içinde muzunuzda herhangi bir değişiklik görmezseniz, harika bir iş çıkardık demektir. 

Avustralya'daki Queensland Üniversitesi'nden araştırmacılar ise yabani bir muz bitkisinden bir geni Cavendish'e yerleştirerek Panama hastalığına dirençli, genetiği değiştirilmiş bir muz geliştirdi.

Meyvenin tadı ve görüntüsünün aynı kalması beklense de genetiğinin değiştirilmiş olması endişe yaratıyor. 

Halk, genetiği değiştirilmiş gıdalara karşı temkinli davranırken, Avrupa gibi bölgelerde bu ürünlerle ilgili katı düzenlemeler olması engel teşkil ediyor.

Queensland Üniversitesi'nden Andre Drenth "Orada öylece duruyor. Belki yurtdışından birileri almak isteyebilir" diyerek ekliyor:

Bir pazarlama sorunu var, yasal bir sorun var ama teknik bir sorun yok.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Popular Science, Nature Microbiology